DUYGUNUN ÖTESİNDE +18

By rekolya

783K 26K 6.7K

♣️+18 sahneler vardır! Rahatsız olacaklar okumasın!♣️ Dudakları dudaklarıma imzasını bırakırken elim arsızca... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Duyuru
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52

38

6.5K 275 134
By rekolya

"Ne saçmalıyorsun sen?" Alpay'a sorgularcasına bakıyordum.

"Bunu yapmak zorundaydım. Seni kendimden uzak tutmasaydım sana zarar gelecekti. Lakin sen bu işin içine daha çok girdin."

"Beni kendinden uzaklaştırmayı çok güzel başardın Alpay. Öyle bir uzaklaştırdın ki artık senin yüzünü dahi görmek istemiyorum. Sen beni korumaya çalıştığını sandın ama daha çok zarar verdin. Haluk'tan bile. Şimdi gelmiş seni korumam için bunu yapmam lazımdı diyorsun. Senin yüzünden artık ne öz annemi görebileceğim ne de o şirkete adımımı atabileceğim."

"Siktiğimin şirketine adım atmak için o Umut denen gevşekle mi evlendin o yüzden?!"

"Aynen öyle! Sana hesap verecek değilim Alpay! Sen eve kız getirip geri beni bir başıma o evde bırakırken bana hesap veriyor muydun?!"

"O kıza elimi bile sürmedim! Sadece seni kendimden uzak tutmaya çalıştım! Zarar görecektin! Hani birbirimize güveniyorduk?!"

"Beni o hastane odasına bırakıp gitmeden önce düşünecektiniz! Soktuğumun güvenini mi bıraktınız?! Umut'la evlenmemin sebebi Haluk'tu. Haluk'la anlaşma yapmıştım. Taki sen benim işime burnunu sokana kadar. Neyi fark ettim biliyor musun? Gevşek dediğin adam bile değişti fakat sen değişmedin." Alpay öylece baktı suratıma. İçimdekileri bir anda dökmüştüm. Fazla mıydım? Son sözüm fazla olmuş olabilir miydi?

Kim olsa öyle davranır.

"Beni seviyor musun Tutku?" Alpay'ın sorusuyla yerimde mıhlandım. Bu soruyu sorarak neyi amaçlıyordu?

Doğruyu mu söyleyeceksin yoksa yalanı mı?

Benim de bir gururum vardı. Onu sevdiğimi söylersem bu gururu ayaklar altına alırdım.

Yalan söylersen yine almayacak mısın?

"Bunları konuşmak istemiyorum. O yüzden çık önümden."

"Umut'u seviyor musun Tutku?" Soruyu değiştirse de cevabı aynı yola çıkacaktı. Cevaplamak istemiyordum.

"Alpay önümden çık."

"Sorunun cevabını aldıktan sonra seni rahat bırakacağım."

"Tek derdin bu mu Alpay? Seni sevip sevmediğimi söylemem mi? Senden nefret ediyorum. Duymak istediğin buysa eğer buyur." Söylediğim şeyler boğazıma diziliyordu.

"Peki." Durgun çıkan sesiyle önümden çıktı. Gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Yine ve yine. Yanından geçip ilerlemeye başladım. Ağlamadan duramıyordum.

Her şeye dayanan sen aşka dayanamıyorsun ha?

Merdivenlerden inmeye başladım. Kapıya doğru ilerleyip açtığımda ormanlık alanla karşılaştım.

Buradan gitmek istiyor musun Tutku?

İstemiyordum fakat gitmem gerekiyordu.

Bana bir bahane sunacakmışsın gibi geliyor.

"Buradan gidemeyeceğimi biliyorsun." Arkamı dönüp merdivenin başındaki Alpay'a baktım.

"İstersen gerçekten gidersin." İstersem gerçekten giderdim. Ama gitmek istemiyordum. Haluk'un yanında olmaktan iyiydi. Ki artık o da beni ölü biliyordu. Artık ben yoktum.

"Yaralı olduğumu biliyorsun."

"Yaralı olsan bile gidersin. İnsan nefret ettiği bir insanın yanında kalmak istemez." Hava çok açık değildi. Kararıyordu. Bunu bahane edemez miydim?

Onu bu kadar seviyorsan niye yalan söyledin?

"Yarın gidebilir miyim? Hava kararıyor zaten." Dediğimde Alpay'ın yüzünde hiçbir ifade değişmedi. Tek yaptığı merdivenlerden yukarı çıkmaktı.

Kapıyı kapatıp koltuklardan birine geçip oturdum. Yarın gidecektim. Ona çok mu ağır davranmıştım? Her şeyi benim için mi yapmıştı? Canımı ne kadar acıttığının farkında değil miydi?

Farkında gibi.

Yanına gitmek istiyordum. O sinirle söylediğim son sözü bana söyleseler çok ağırıma giderdi.
Umut'u adam akıllı tanımadan Alpay'a laf etmiştim. Her şeyde önceliği beni korumak olurdu.

Onunla biraz daha konuşmak istiyordum. Bahane edecek bir şeyim bile yoktu.

Sarp'ı bahane et.

Ayağa zorla kalkıp merdivenlerden çıkmaya başladım. Kapısı kapalı odaya tıklayıp içeri girdim. Sırtı dönük yatıyordu.

Emin değildim. Ben haklıydım ama o da...

Yatağın kenarına geçip sessizce oturdum.

"Sarp'a ne oldu? O günden sonra onu göremedim." Ses yoktu. Olmasını da beklemiyordum aslında.

"Babamın yanında." Duyduğum sesle içimde bir heyecan oluştu.

Onu bu kadar özledin mi Tutku?

Çok özlemiştim. Ama kendimi tutmam gerekiyordu.

"Anladım." Odadan çıkmadım. Çıkmak istemedim. Burada kalmak istiyordum. Sadece bekleyecektim bir süre.

Kalbine söz geçirebilecek misin?

Yatağın diğer yanına uzandım. Bana arkasını dönüktü. Bunu yapmam yanlıştı fakat saçlarına dokunmak istiyordum. Elimi götürüp saçlarında dolaştırdım. İçimdeki özlemi bastırmaya çalışmak çok zordu. Onu gördüğümde kızamıyordum. Kızarsam pişmanlık duyuyordum.

"Alpay." Ses yoktu. Konuşmak istemiyordu. Aramızdaki sevgiden çok pişmanlığa dönüşüyordu sanırım. Kader neden bizi bir araya getirdi? Getirdiyse neden kavuşamıyoruz? Hepsi karmakarışıktı.

Yavaşça ayağa kalkıp odada krem tarzı bir şeyler aradım. Alpay'ın dudağını fena kanatmıştım. Çekmecelerden birkaçını açıp baktıktan sonra kremi buldum.

Yatakta dönük olduğu tarafa ilerleyip yavaşça oturdum. Parmağıma biraz krem aldıktan sonra dudağına sürecekken elimi tuttu.

"Yapma." Gözleri açılırken elim öylece kalmıştı.

"Bana dokunma artık." Suratına sadece öyle baktım. Ellerimi bıraktığında geriye çektim. Sözlerim çok ağır gelmişti. Bunun farkındaydım. Adam akıllı dinlemeden içimden gelen her şeyi söylemiştim.

"Sana güveneceğimi biliyorsan neden beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştın Alpay?"

"Bana güvenmedin."

"Sen bana güvendin mi? Yiğit'le bardayken bana güvenseydin o saçmalığı yapmazdın."

"Güvendim Tutku. Başından beri sana güveniyordum zaten. Değiştiğimi fark edip benden iğrenmen içindi hepsi. Yoksa senim Yiğit'i engelleyeceğinden ufacık bir şüphem yoktu. Sen ne yapması gerektiğini bilen bir kadınsın Tutku. Sana zaten bu yüzden güveniyordum. Ama o evlilik..."

"O evliliği yapmak zorundaydım. Haluk annemi öldürmekle tehdit etti. O sırada senin ailene de zarar gelebilirdi. Anlaşma yapmıştık. O öz annemi bana verecekti. Şirkete girmeme izin verecekti. Ve belki daha bir çok şeyi. Bunu yapmaktan başka çarem yoktu."

"Neden Haluk'un evine gittin? Bunların olacağını bilmiyor muydun? O adamın neler yaptığını benden daha iyi biliyorsun. Kendini feda etmeni gerektirecek hiçbir şey yoktu ortada."

"Vardı. Sizden başka ailem kalmamıştı. İlk sen beni bir başıma bıraktın. Sonra diğerleri bıraktı. Siz benim parçalarım olmuştunuz. Kaybedecek bir şeyim kalmamıştı. Beni bu işten uzak tutmaya çalışmanız bile içimi yaktı. Bu işe beraber adım atmıştık. Ama artık yoktum. Bende Koray'la bu işi halletmeye karar verdim. Eve girmek benim kararımdı. Koray kaç defa bana karşı çıktı. Fakat ben dinlemedim. En kısa zamanda her şeyi bitirip kurtulmak istiyordum."

"Umut'u tanımadığın halde onunla evlendin."

"Evet tanımıyordum. Fakat başka bir çarem yoktu. Ve yavaş yavaş tanımaya başladım. İyi biri gibiydi."

"İki üç gün içinde buna nasıl karar verebilirsin? Kendimi başta Sarp diye tanıttım sana Tutku. Bunlara nasıl kanarsın?" Derin bir nefes verdim.

"Çünkü acı çekiyordum. Yanımdan gittiğinden beri kendimde değildim. Bu dünyada sadece sana güvenim kalmıştı. Fakat sen onu çiğnedin. Bu his beni nefrete sürükledi. Bazı şeyleri yapmak için nefrete ihtiyaç varmış. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacaktım. Kendi kafamda bunu kurup işleme sokuyordum. Ancak kalbim söz dinlemiyordu. Beni nişan aldığın zaman ölmeyi diledim. Artık acılar yaşamak istemiyordum. Biri şu canımı alsa da bu benim kurtuluşum olsun. Ne başkaları acı çeksin ne de ben. Beynimde hep bu döndü. Sonra ise dileğimin bir kısmı kabul oldu. Vücudumda hissettiğim acıya teşekkür ettim. İşte defolup gidiyorum bu dünyadan diye. Fakat ölmedim." Alpay yatakta doğrulup sırtını yatak başlığına dayadı.

"Seni bırakmak zorundaydık. Haluk'un işi gücü sendin. Herkesten seni uzak tutmam gerekiyordu. Bu yüzden seni kendimden tiksindirmeye çalıştım. Sen benden ne kadar uzaklaşırsan tehlike de o kadar azalırdı." Dediğinde önüme döndüm. Bunlar bir şeyin düzelmesi için yeterli şeyler miydi?

"Alpay ben fazla ileri gittiğimin farkındayım. Fakat sinir-"

"Haklısın. O hissiyatın içerisinde bende sinirlenirdim. Yaşadığın şeyler hiç kolay değil. Farkındayım. Ama artık kurtuldun. Bu işin bitmesine çok az kaldı."

"Senden nefret etmiyorum Alpay. Kendimden nefret ediyorum." Ağzımdan çıkan cümleyle saçlarımı okşadı.

"Bu dünyada en son kendinden nefret et. Sen benim için o kadar değerlisin ki. Kalp krizi geçirdiğini öğrendiğimde sanki bende geçirdim. Canın yandığında sanki benim de yandı. Sen benim bir parçamsın Tutku. O parça benden ne kadar uzaklaşırsa canım o kadar çok acıyor. Bu kalp senin için atacak. Çünkü benim de senden başka kimsem yok sevgilim." Dediğinde ağlamaya başladım. Yine kalbim bu adam için atıyordu.

"Sil o yaşlarını. Bu ağlanacak bir şey değil." Daha çok ağladım.

"Bana ilk defa edebiyat yaptın. Gözlerim yaşardı." Alpay bana dik dik bakarken bu sefer gülmeye başladım. Sinirim bozulmuştu. Bir gülüyor bir ağlıyordum.

"Sana bir daha edebiyat yapanı si-" hızlıca dudaklarına bir buse kondurdum.

"Seni seviyorum."

"Yakışıklı olduğumu biliyorum. Herkes bana aşık. Şu gül yüzüme kim bakmaz?" Dediğinde ters ters baktım.

"İki şaka yaptık diye he-" o da dudaklarıma buse kondurunca istemsiz gülümsedim.

"Hoşuna gitti bakıyorum."dediğinde tek kaşımı kaldırdım.

"Senin hoşuna gitmedi mi?" Yavaşça üzerine çıkıp kucağına oturdum. Elimin tekini tişörtünün içine soktum. Diğer elimle elimde kalan kremi dudağına sürdüm.

"Tutku ya-" kendimi ona bastırınca ağzından bir inleme çıktı. Elleri belimi kavrarken bir anda diğer elini yavaşça karnıma koydu.

"Canını acıtmak istemiyorum." Dediğinde gülümsedim.

"Bunu biliyorum. Ama seni istiyorum."

Yatakta doğrulup üzerime çıktı. Vücudumun hiçbir yerine baskı yapmıyordu. Üzerimdeki tişörtü nazikçe çıkarıp dudaklarımı öpmeye devam etti. Yavaş yavaş boynuma iniyordu. Kendimden geçiyordum sanki. Göğsüme doğru inerken ağzımdan küçük bir inilti çıktı. Dudakları vücudumun her yerinde geziyordu. Karnımı yavaşça geçerken kasıklarıma doğru inmeye başladı.

"A-Alpay." Güçlükle çıkan sesime rağmen durup dudaklarıma bir buse kondurdu.

"Bana güven." Kasıklarıma geri dönerken altımdaki parçayı yavaşça çıkardı. Eli arsızca geziyordu. Parmakları özel noktalara baskı uyguluyordu. Nefesimi kesiyordu.
İstiyordum. Karnımdaki acı umrumda değildi.

"Lütfen."

"Canının acısını göze alamam."

"Umrumda değil. Lütfen." Şu an böyle daha çok canım yanıyordu. Alpay üzerini çıkarırken daha sık davranıyordu. Kemerini kenara atıp kendini bana bastırdı. Ağzımdan çıkan inlemeyle o da kendinden geçmişti. Pantolonunu çıkardıktan sonra beni bir kez daha kendine bastırdı. İnleyecekken dudaklarıma yapışmasıyla ağzının içine inledim.

"Alpay."

"Canın acıdığında söyle sevgilim." Son parçayı üzerinden çıkarırken yutkundum. Yavaşça içime girerken sert bir inleme ağzımı terk etti. Alpay'ın da benden uzak kalır bir yanı yoktu.

"Lütfen bir daha beni bırakma." Söylediklerime gülümseyip alnımı öptü.

"Söz veriyorum sevgilim."

...

Sabahın bilmem kaçında uyandım. Kaçta kalktığım umrumda değildi. İyi hissediyordum. Mutluydum. Sıcak bir beden tarafından sarılmıştım. Önemli olan buydu.

"Ne düşünüyorsun?" Uykulu gözlerle bana bakarken gülümsedim.

"Seni düşünüyorum." Dediğimde güldü. Elleriyle saçlarımı okşadı.

"Bu güzel cümlenin altında neler yatıyor acaba?"

"İyi şeyler düşündüğümü kim söyledi?" Dediğimde kollarını üzerimden çekti.

"Sana da bir şey söylenmiyor. Anında içine sıçıyorsun."

"Çünkü sevimli oluyorsun." Dediğimde kızarmaya başladı.

"Sen utandın mı?" Yataktan kalkacakken sıkıca sarıldım. Yanağına bir öpücük kondurup gülümsedim.

"Yeni buldum bırakmam." Dediğimde gülmeye başladı.

"Sana gülmek çok yakışıyor." Daha da kızarınca sarıldım.

"Ne zaman salacaksın beni."

"Nereye gidiyorsan beni de götür." Derin bir nefes verip beni kucağına aldı. Odadan çıktığımızda yavaş yavaş merdivenlerden indik.

"Acıktın mı?"

"Hayır. Su içeceğim."

"Hadi gidelim." Mutfağa gittiğimizde beni tezgaha bırakıp bardak aldı. Suyunu içerken tezgahtan inip beline sarıldım.

"Su içerken de mi?"

"Her zaman."

"Tuvalete de beraber gidelim mi?"

"Olur." Ağzımdan çıkan cümleyle bardaktan aldığı son yudumu püskürttü.

"Şakaydı." Beline vurup kendine getirmeye çalıştım.

"Banyoya beraber girebiliriz istersen."  Sırıtarak bana bakarken üzerimdeki tişörtü çıkarmamla geri giydirmesi bir oldu.

"Tutku kafayı mı yedin sen?"

"Sen hala banyoda mı kaldın? Ben seninle banyoya giremem. Karnımda yara var."

"Dün seviş-" elimle ağzını kapatıp mutfaktan çıktım. İki şaka yapmaya gelmiyordu.

"Dün sevişirken öyle demiyordun ama." Diye bağırınca arkamı dönüp orta parmak çıkardım.

"Kaç yaşında adamsın yakışıyor mu ağzına böyle laflar?"

"Hmm öyle mi?" Üzerime gelince güldüm.

"O tehditkar bakışlar ne acaba?" Dediğimde bana doğru koşmaya başladı.

"Alpay yaralıyım. Koşturma beni."

"İşine gelince iyisin. Benim işime gelince ben yaralıyım. Yemezler." Merdivenleri çıkmaya çalışırken yakalamasıyla kendimi koltukta buldum. Tişörtümü çıkarmaya başlayınca elini tuttum.

"Sargı bezini değiştireceğim. Bir şey mi oldu?" Sırıtarak bana bakınca utandım. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp yeni bir sargı bezi getirdi. Eskisini çıkarırken yavaş davranıyordu. Yaraya kısaca bakıp alnıma bir öpücük kondurdu.

"İki gün hayvan gibi uyuman işe yaramış."

"Ne?" Şaşkınlıkla ona bakarken cebinden telefonu çıkarıp bana tuttu.

"Vurulduktan sonra iki gün camış gibi yattın hanımefendi. Hemen vurulup bu kadar rahat hareket edebileceğini mi sanıyordun?" Doğruydu. Kafama sıçayım.

"Doktorluk eğitimini bakkaldan mı aldın?"

"Bir aydır hastaneye uğradığım yok. Gayet normal değil mi sence de? Hem kafa mı bıraktınız? He şunu da söyleyeyim direnci yüksek olan insanlar da var. Öyle hemen doktorluğuma laf etme."

"Peki sustum." Yeni sargıyı takınca koltukta oturur pozisyona geldim.

"Bugün ne yap-" cümlemi tamamlayamadan Alpay'ın telefonu çalmaya başladı. Alpay bana kısa bir bakış atıp telefonu açtı.

"Efendim?"

"..."

Alpay yanımdan ayrılıp merdivenlerden çıkmaya başladı. Yine bir şeyler oluyordu. Bu güzel günü mahvedeceğinden emindim.

Dinlemeyecek misin?

Bunu yapmam doğru değildi. Fakat benden bir şeyleri gizliyor olması hoşuma gitmiyordu. En azından vaziyetin ne olduğunu söylese yeterdi.

Ayağa kalkıp sessizce merdivenlerden çıkmaya başladım. Alpay bir şeylere sövüyordu. Sesin geldiği tarafa gidip kapıya kulağımı dayadım.

"Saçmalayı kes! Bu ne demek sen biliyor musun?!"

"..."

"Bunu bir daha ona yapmam baba!" Neyi ona bir daha yapmazdı?

"..."

"Bu işten parmağımı çekmeyeceğimi sana söyledim!"

"..."

"Onun saçının teline zarar gelmesine izin vermem! Bunu biliyorsun!"

"..."

"Onu feda etmem! Bu sefer onu öldürürler!" Kim kimi öldürüyordu? Yine neler dönüyordu?

"..."

"Bu işi iki gün sonra bitiriyoruz! Onu feda etmektense kendimi feda ederim!" Kalbime oturan ağrıyla dişlerimi sıktım.

"..."

"Bu konuşma burada kapandı!" Telefon kapanırken kendimi tuvalete attım. Sanırım bu Acar'ın benimle özel olarak konuştuğu konuydu.

Alpay'ı bu işten uzak tutmazsak o ölecek.

"Tutku?" Alpay bana seslenirken derin bir nefes verdim. Bunu yapmayı gözüne koymuştu.

"Tutku?" Tuvaletten çıkıp Alpay'ın yanına gittim.

"Nerdeydin? Sana sesleniyorum ikidir." Bana doğru gelirken ağlamamak için kendimi zor tuttum.

"Tuvaletteydim. Tuvalette de buradayım diyecek halim yok ya." Gülüp dudaklarıma bir buse kondurdu.

"Kimle konuştun?"

"Kutay'la. Bir sıkıntı olmuş." Yalan söyleyecek kadar ölmeyi göze alıyordu.

"Anladım. Çok önemli değil değil mi?"

"Maalesef önemli. Bugün oraya gitmem gerekiyor. Birkaç gün gelemeyebilirim." Dediğinde zorla yutkundum.

"Ben ne yapacağım?"

"Yanına Görkem'i göndereceğim. Bir süre o senin yanında kalacak."

"Bana beni bırakmayacağına karşı söz verdin Alpay. Sözünde duracaksın değil mi?" Benim gibi bir insana mutluluk haramdı. Lanetlenmiştim sanırım. Ama Alpay sözünü tutardı. Bunu biliyordum. Sözünde durmak zorundaydı. Gözlerinin içine bakıp ellerini tuttum. Alnını alnıma dayayıp gülümsedi.

"Söz veriyorum. Seni bırakmayacağım Tutku."

_______________________________________

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 84.5K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
414K 3.4K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
Atlas By m

Romance

46K 4K 20
Bir mantık evliliği hikayesi.
782K 32.7K 49
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...