KOÇ

Bởi misramadizedeolur

1.1M 75.3K 11.6K

'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek... Xem Thêm

0 x Koç
1 x Tweet
2 x Karşılaşma
3 x Maç
4 x Süper İkili
5 x Fan
6 x Düşüş
7 x Trip
8 x Rezil
9 x Antrenman
10 x Gülümseme
11 x 153,2 Km'den Gelenler
ŞAMPİYON
12 x Yeni
ŞAMPİYON #2
13 x Söz
14 x First Date
15 x Haber
16 x Rize
17 x Kırıklıklar Ve Bozulmalar
bir şeyler'
18 x Aydınlık
19 x Mavi
20 x Misafir
bir şeyler #2
21 x Sen Beğendin
22 x Annemin Damadı
23 x Afallama
24 x Bursa
25 x Merhaba
bir şeyler #3
26 x Misafir ' 2
28 x Huzur
29 x Kardeş
30 x 'Bebeğim, yanıyorsun'
31 x Sevmek Güzel
32 x Aşktan
33 x Düğün
34 x Çok Sevdik Be Abi
35 x Sürpriz
36 x Yılbaşı
37 x Koç
38 x Beşiktaş Icrypex
Falanlar- Kesitler Ve Filanlar
39 x Aşk
FİNAL
bir şeyler ' Bu Asla Veda Değil
Yılbaşı Özel
1. Yıl Özel
Paris Özel
2. Yıl Özel
Kutlama- Açıklama ve Nicesi

27 x Masal

22.1K 1.4K 248
Bởi misramadizedeolur

Sürpriz💃

Sürprizim bir bölüm dahaydı. Umarım hoşunuza gider. Sebebi ise, bugün benim doğum günümdü. Ve bunun şerefine - umarım bu kelimeyi kullanmak doğru olmuştur- size minik bir hediye vermek istedim.

Umarım hoşunuza gitmiştir.

Koç - Bölüm Yirmi Yedi : '...Özgür ve Vera...'

2 Gün Sonra - Cumartesi

"Sürekli konuşup buluşamam ben, canım sıkılır." diyen Sude'ye döndü bakışlarım. Ağzını yüzünü yamultmasından beni taklit ettiği belliydi. Yıllar boyunca sevgili istememe sebebimi açıklarken kurduğum cümlelerdi bunlar.  Ağzının üstüne iki tane çakıp Allah'ına kavuşturmak istesem de bugün oldukça mutlu olduğum için göz devirdim sadece. "Bir saat daha uyusam olmaz mıydı?" dedi Arda iki koltuğun arasından başını çıkartarak. Dudaklarını büzmüş ve masum bakışlar atıyordu bana. Eniz ona göz devirirken, kafasını geriye ittim. "Söz hazırlıkları yaparken uyumana izin vereceğim Arda, ama şimdi sus." diyerek bıkkınlıkla mırıldandığımda kafa salladı. 

Ablamın doğum günü partisi için dün geceden gelmişlerdi. Ablamı Efe abim kendi evlerinde oyaladığı için, rahatça bizde kalmışlardı. Gece boyunca bugünü planlamış, sabaha karşı ise Sude'ye zorla börek yaptırmıştım. Şimdi ise saat yediydi. Eniz'in arabasında Nevzat Demir Tesisleri'ne doğru gidiyorduk. Maça gidemeyeceğim için, ona erkenden şans dilemek istemiştim. Kartal'a sorunca çoktan herkesin uyandığını söylemiş, sanki hiç onlara yaptırmamışım gibi börek yiyip yemeyeceklerini sormuştum. Kartal tabiki istemişti böreği. 

Özgür'ün bekletmeyeceğini söylediği o günden beri oldukça iyiydik. Flört gibiydik sanırım. Sürekli konuşuyorduk, antrenmanda ise yanımdan asla ayrılmıyordu. Şu iki gündür oldukça mutluydum yani. Kapkara bulutlarla dolu havaya rağmen içimde yaz esintileri vardı. 

Araba tesislerin önünde durunca saklama kabını ve telefonumu alıp indim. Çocuklar arabada bekleyeceklerini söylemişti. Fazla zamanımız yoktu zaten. Çok işimiz vardı bugün. Arabadan uzaklaşmadan camdaki yansımama baktım. Üzerimde mini kot eteğim ve siyah boğazlı kazağım vardı. Diz üstü topuklu çizmelerimi giymiş, saçlarımı doğal halinde bırakmıştım. Yüzümde hafif bir makyaj vardı. Dudaklarıma ise hafif kırmızı bir ruj sürmüştüm. Güzel olduğuma kanaat getirince koşar adım tesisin kapısına gittim. Kapının önünde durunca Özgür'ü aradım hemen.

"Günaydın." dedim telefonu açınca neşeli sesimle. Yüzümde kocaman bir gülümseme yer edinmişti. "Günaydın Gül Güzelim, erkencisin." dedi keyifli ses tonuyla. Keyifli ses tonu, içimdeki mutluluğu biraz daha arttırırken gülüşüm yüzüme daha çok yayıldı. "Öyle oldu. Birazcık ana kapının önüne gelir misin?" dediğimde birkaç hışırtı duyuldu. "Burada mısın?" dedi şaşkınlıkla. "Gelirsen göreceksin. Kapatıyorum..." diyerek telefonu kapattım. Havanın soğukluğu ile yüzüm buruşurken, yeniden gülümsedim. Birkaç dakikanın ardından Özgür belirdi. Gülümsemesinin ardındaki şaşkın ifade beni eğlendirirken bende ona adımladım ve ortada karşı karşıya geldik.

"Seni beklemiyordum." dedi bakışları yüzümde dolanırken. "Şans dilemek için geldim." dedim kafamı sol tarafıma eğip dikkatlice ona bakarken. "Bugün maça gelemeyeceğim, Özgür eksikliğimi hisseder dedim." diyerek devam ettiğimde güldü. Gülüşü içimde çikolata şelalesi oluştururken, dikkatlice izledim onu. "Hissederdim." dedi ve kollarını bana sardı. Tek kolum ile ona sarıldım bende. "İyi şanslar Çalhan." dedim kulağına mırıldanarak. "Orada olmayacağım ama her daim yanındayım." diyerek devam ettiğimde saçlarımın üzerine minik bir öpücük kattı. "Biliyorum." diyerek mırıldandı ve geri çekildi. Saklama kabını uzattım hemen. "Bu sizin." dediğimde gülmüş ve elimden almıştı. Gözleri üzerimde dolandı sonra. Kaşları çatılırken, "Vera, hava çok soğuk ve sen böyle dolanıyorsun." dedi. Kaşlarım havalanırken, hızlı hareketler ile üzerindeki kot ceketi çıkardı ve dikkatlice üzerime giydirdi. Kokusu burnuma dolarken, daha çok şaşırmıştım.

"Gerek yoktu ki." diyerek mırıldandığımda ceketi düzeltti. "Hasta olmanı istemem." dediğinde yüzümdeki şaşkın ifadeyi atıp gülümsedim. "Teşekkür ederim Özgür." diyerek sol yanağına uzandım ve minik bir öpücük kattım. "Ama şimdi gitmem lazım. Hadi sende gir, üşüme." diyerek devam ettim. Işıl ışıl parlayan mavi gözlerini kırpıştırdı ve kafa salladı. "Görüşürüz." dediğinde "Görüşürüz." diyerek bir adım geri attım. "Seni seviyorum." diyerek mırıldandığımda gözlerinin içine şaşkınlık pırıltıları dolarken, benim de ondan farkım yoktu. 

Lan ben bunu demeyecektim ki?

Hızlıca el salladım ve arkama bakmadan uzaklaştım oradan. "Salak Vera, konuşmadan önce düşünsene!" diyerek kendi kendime söylendim ve Eniz'in arabasına bindim. Hepsi imalı gülüşü ile bana bakarken kıkırdadım. "Kırk yıl düşünsem şu sahneyi izleyeceğim aklıma gelmezdi." dedi Eniz kıkırdayıp arabayı çalıştırırken. "Artı birliyorum." dedi Arda. Sonra yüzünü buruşturdu. "İğrenç romantik filmler gibiydi, sarılmalar öpmeler falan." diyerek devam ettiğinde Sude kafasına vurdu. "Kıskanma köpek." dediğimde dil çıkardı bana. Gülümsedim ve arkama yaslandım. "O zaman hedef dövmeci."

Saat nihayet akşam olduğunda, kafede ablamın arkadaşları ile toplanmış ablamların gelmesini bekliyorduk. Bir çoğunu tanımıyordum ancak hepsi, aslında biri hariç o uzaktan bakıyordu, gelip benimle konuşmuştu. Çok kalabalık değildi zaten. Liseden ve üniversiteden birkaç arkadaştı. 

Heyecanla üzerimdeki kot ceketi düzelttim. Siyah, ince askılı mini elbisemin üzerine kendi ceketim yerine Özgür'ün kot ceketini giymiştim. Saçlarım dümdüz açıktı, yüzümde ise hafif bir makyaj ve kırmızı ruj vardı. Makyajımı Sude zorla yapmıştı. Telefonum titreyince, ekrana baktım. Efe abimdi. "Geliyorlar." dedim heyecanla bağırarak. Hepimiz kapının tam karşısında toplandık. Önde ben, Sude, Eniz ve Arda vardı. "Larin ikinciyi attı." dedi Arda kısık sesiyle bana doğru eğilerek. Gülümsedim. Maçı izleyemesekte durumu sık sık kontrol ediyorduk. 

Kafenin kapısı açıldı ve içeri ablamlar girdi. Ablamın gözleri şaşkınlıkla açılırken, yüzümde bir gülümseme ile ona bakıyordum.Çalan doğum günü şarkısı bittiğinde ablam hızlı adımlarla yanımıza geldi. Kollarımı sımsıkı sardım ona. "İyi ki doğdun en sevdiğim ablam." diyerek fısıldadım kulağına. "İyi ki varsın, iyi ki benim ablamsın." dşye devam ettim ve geri çekilip yanaklarını öptüm. "İyi ki senin ablanım." diyerek gülümsedi ablam. Bizim çocuklarda ablama sarılırken Efe abimin yanına geçtim. "İyi idare ettik ortak." dedim gülümseyerek. Güldü Efe abim. "Bir ara hiçbirinizi düğüne çağırmayacağını söylüyordu." dedi gülümserken. Kıkırdadım. Ablamdı bu, demiştir.

Pasta kesildikten sonra ablam arkadaşları ile konuşurken biz her şeye uzak bir köşede maçın kalan yarım saatini izliyorduk. Özgür maçtan çıkmış, yerinde Rıdvan girmişti. "Şu sahanın içindekilerle bir şeyler yaptığını hatırladıkça seni dövesim geliyor." dedi Sude bana sahte sinirle bakarken. Gülümsedim. "Kızım tek sorun sence bir şeyler yapmış olması mı?" diyerek göz devirdi Arda. Eniz hak verdi ona. "Kız yakında o sahanın içindeki biri ile manita olacak." dedi Eniz. Kendi kendime 'inşallah' diye fısıldarken gülümsedim.

"Vera, gelsene." diyerek seslendi ablam. Hızlı adımlarla yanlarına ilerledim. Yanında bir Neşe abla, liseden arkadaşıydı, ve iki erkek vardı. Yanında durduğumda kendine çekti beni. Daha sonra karşımda duran ve sürekli bakan adamı gösterdi. "Tanımadın değil mi?" dediğinde kaşlarım havalandı. Bir yerlerden tanıdık geliyordu aslında ama. "Pek sayılmaz." dedim yalan söylemeyerek. Kıkırdadı ablam. "Kendisi bir yıldır falan yurt dışındaydı, ve oldukça değişmiş. Tanımamış olman normal." dedi ve güldüler. Gözlerimi kısıp daha dikkatli baktım. Esmerdi. Siyah saçları ve koyu kahverengi gözleri vardı. Üzerinde bir takım elbise vardı ve kalıplı duruyordu. Yakışıklıydı ama bir Özgürcüğüm etmezdi. "Emre." diyerek tanıttı kendini. Anılar aklıma gelirken, ablam yeniden kıkırdadı. Bacağına hafifçe vurdum. "Emre abi." dedim sahte neşemle. "Nasılsın? Uzun zaman oldu." dediğimde gülerek kafa salladı. "İyiyim. Sen nasılsın Vera?" dedi çapkın bir sırıtış atarken. İçten içe yüzümü buruşturdum. Özgür yapınca hiçte böyle olmuyordu ama. "Bende iyiyim teşekkür ederim. Seni gördüğüme sevindim." dedim sahte gülüşlerime devam ederken. "Bende çok sevindim." 

Ablam yanımda aşırı eğleniyordu. Ne vardı yani? Ablamın yanında Emre'yi sürekli gördüğüm için aşık oldum sanmıştım. Bunu da sürekli dile getiriyordum. Çocukluk cesaretiydi. Ama sürekli dalga geçiyordu benimle. Hain bir insandı. 

"Ay Vera." dedi Neşe abla birden yükselerek. Bakışlarımız ona döndü. "Üzerindeki ceket tanıdık geliyordu, nereden tanıdık geldiğini hatırladım." diyerek telefonunu bize doğru çevirdi. Ekranda Özgür'ün fotoğrafı vardı. Demirlere yaslanmış, umursamaz bir poz vermişti. Üzerinde ise, üzerimdeki ceket vardı. Yüzünü görünce gülümsememe engel olamadım. Sabah nasıl da şaşırmıştı. "Bilek kısmındaki 'ÖÇ' harfi olmasa asla aklıma gelmezdi." dedi Neşe abla. Gözleri kısıldı sonra. Yüzündeki gülümsemenin sahte olduğunu anlamıştım. Onu tanıyordum çünkü. "Haberleriniz çıkmıştı, gerçi sonra Özgür açıklama yaptı ama. Sevgili misiniz?"

"Özel hayatımız seni neden ilgilendirsin ki Neşe ablacağım?" dedim masum bir gülüş atarken. Kaşları çatıldı. "Merak etmiştim canım." dediğinde kafa salladım. İzin isteyerek yanlarından ayrıldım.

Saatler gece yarısını gösterdiğinde kafede kemik kadro ve Emre kalmıştık. Sude telefonumda fotoğraf çekiyor, ablamlar Emre ile konuşuyor, ben ise Eniz ve Arda'yı dinliyordum. Aklıma gelen şeyle bir anda heyecanla doğruldum. "Ben hediyeni vermedim." dedim ablama birden yükselerek. Bakışlar bana dönerken hızlıca eşyalarımızın olduğu yere gidip paketi aldım. Ablamın yanına gidip uzattım sonra. "Geçen seneki gibi saçma sapan bir şey yok değil mi?" dediğinde diğerleri gülerken sırıttım ve omuz silktim. Geçen sene hediyesi yetişmediği için bir kağıda iki çöp kadın çizmiş ve çerçeveletip ablama vermiştim. Hediyesi ise birkaç gün sonra gelmişti. Şikayet etse de o çerçeve hala baş ucundaydı. 

Paketi açtığında çerçevedeki fotoğrafa baktı ve gülümsedi. Çocukluk fotoğrafımızdı. Ablam koltukta oturmuş, ben ise minik bir bebek ile onun kucağındaydım. Ablamın tek parmağını tutuyordum, ablam ise bana doğru eğilmiş gülümsüyordu. "En sevdiğimiz fotoğraf." dediğinde gülümseyerek kafa salladım. Daha sonra saçımı sol omzumda topladım ve arkamı döndüm. "Oha Vera!" dedi ablam heyecanla. Fotoğrafı enseme dövme yaptırmıştım. "Şapşal mısın sen?" dedi ablam kollarını bana sararken. "Birazcık." diyerek kıkırdadım. Aslında bir hediyem daha vardı, en son annemin taktığı ve aile yadigarı olup kaybolan yüzüğün aynısını yaptırmıştım. Ablam o yüzük kaybolduğu için çok üzülmüştü. Ama onu evde verecektim. 

Geceyi bizde sonlandırmayı düşünürken, konuşurken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiş ve sabah uyumuştuk. Anne ve babam çalıştığı için rahatça sığmıştık eve. 

Pazar günü uyandığımda saat üçe geliyordu. Bedenimi büyük bir telaş sarmış oradan oraya koşuştururken, Sude olaya el atmış ve beni sakinleştirmişti. Parti altıda başlayacaktı ve Özgür beni evden beş buçukta alacaktı. Sude ve ablam, beni sakinleştirmiş, ki ablam bunu kafama terlik atarak yapmıştı, sonra da düzgünce hazırlamışlardı. 

Şimdi ise Özgür'ün gelmesini bekliyordum. Diğerleri ise içeride kahve içiyordu. Onlara göz devirerek kendimi süzdüm. Düğün alışverişi sırasında hoşuma gittiği için fazladan bir elbise almıştım. Kırmızı, saten bir elbiseydi. Elbisenin ince askıları sırtımda bir çapraz oluşturuyordu. O ince ipler dışında sırtım tamamen açıktı. Sol tarafında boydan bir yırtmaç vardı. Elbisenin üzeri dar, etek kısmı biraz boldu. Uçuş uçuş gibiydi. Altına siyah, tek bant topuklu ayakkabılarımı giymiştim. Ablam saçlarımı dalgalandırıp ensemde at kuyruğu yapmıştı. Sude ise hafif bir göz makyajı yapmış ve hafif kırmızı bir ruj sürmüştü. Üzerime ise deri ceket giymiştim. Zaten çıkartacağım için pek umursamamıştım. 

Okulda Armağan ile daha abartısız kıyafetlere bakmıştık. Ama sınıfımızın dedikodu kraliçesi saçmaladığımızı söylemiş ve kız gruplarının mesajını açıp birkaç kişinin giyeceği kıyafeti göstermişti. Onların yanına biz oldukça sadeydik resmen.

Sonunda telefonum titreyince içeriye seslenerek evden koşarcasına çıktım. Asansördeyken içimdeki anlamsız heyecanı geçirmeye çalışıyordum. Asansör durduğunda aşağı indim ve binadan çıktım. Sitenin kapısına yaklaşırken, arabasına yaslanmış Özgür'ü gördüm. Hava fazla karanlık olmasa da karanlıktı ve sitenin ışığı direkt onun üzerindeydi. Tamamen siyahlara bürünmüştü. Siyah bir tişört,  üzerinde ise siyah bir kaban vardı. Kabanı ince duruyordu, üşümüyor muydu acaba? Bileğinde bir saat, işaret ve yüzük parmağında ise yüzükler vardı. Nefesimin kesildiğini hissettim.

Kesinlikle nefesim kesilmişti.

Beni gördüğünde yüzünde bir ifade belirdi. Daha önce görmediğim bir ifadeyi bu. Nefes almaya çalıştım ve kapıdan çıkıp tam karşısına dikildim. Dikkatle süzdü beni. Kaşlarım çatılmak için direnirken gülümsemeye çalışıyordum. Hala iltifat etmemişti. Güzel olduğumu biliyordum evet ama oda söylese fena olmazdı. 

"Merhaba." dedim sonunda sessizliği bozarak. Mavileri yeşillerime tırmandı. Bana bir adım yaklaştı ve kollarını belime sardı. Bedenimi bedenine biraz daha çekerken, ayaklarımın beni taşımadığını hissettim. Kalbim atmayı kesmiş, nefesim ise beni çoktan terk etmişti. Düşeceğimi hissederken, düşmemek için koluna tutundum.

Fazla heyecandan ölecektim.

Mezar taşıma ölüm sebebi olarak Özgür'ü yazabilirler miydi acaba?

"O kadar güzel olmuşsun ki." dedi mırıldanarak. Gözleri direkt gözlerimdeydi. Şuan babam hastaneden dönse ve bizi böyle görse kesinlikle ikimizi de evlendirme dairesine götürürdü. "Ne desem az kalacakmış gibi." diyerek devam etti. Yutkundum. "En sevdiğim şiirin, en güzel dizesi gibi..." dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerim kapanırken, nefesini dudaklarımın üzerinde hissettim. O an sadece ikimiz kaldık. 

Herkes gitti, her şey yıkıldı. Sadece biz vardık. 

Özgür ve Vera...

Hiç bilinmeyen bir masalın, en güzel anında gibiydik. 

Sonra bir ses duyuldu ve büyü bozuldu. İrikilerek gözlerimi açarken, Özgür bir küfür mırıldandı. Çalan telefonumun ekranına baktım. Armağan'ın adını görünce içten içe küfür ederken, Özgür'e döndüm. "Gidelim." diyerek konuştum kedi gibi çıkan sesimle. Kafa sallarken iç çektim.

Armağan böyle bir anı bozduğunu bilse en yakın otobana gidip kendini en hızlı arabanın altına atardı. Tabi ben ondan önce onu köprüden aşağı sallandıracaktım.


Aman aman neler oluyor?
Çok kalbimize inecekmiş gibi olan bölümler gelecekmiş gibi hissediyorum ama bakalım🤭

Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz? Umarım hoşunuza gitmiştir. Yorumlarınızı bekliyorum.

Ve sizi Mübrem'in tanıtım bölümüne de bekliyorum. Kartal'ı yalnız bırakmayacağınıza eminim.

Diğer yandan, ülkemiz günlerdir büyük yangınlarla başaçıkmaya çalışıyor. Söylenecek o kadar söz, yapılacak o kadar çok isyan var ki. Ama susuyorum. Tek dileğim, umarım en kısa zamanda her şey, eskisi gibi olmayacak olsa da, düzelir.

Biz elimizden geldiği kadar destek/ yardımcı olmaya çalışalım.

Salı gününe kadar kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere. Sizleri seviyorum.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

4.5M 269K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...
2.4M 106K 71
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
1M 56.1K 42
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
57.6K 19.9K 55
Bir SERİ KATİL'in gözlerindeki masumiyeti göre bilirmisin ? O bir seri katil onu masum yapan tek şey amacı. Daha önce bir seri katilin hayatını mer...