DUYGUNUN ÖTESİNDE +18

By rekolya

783K 26K 6.7K

♣️+18 sahneler vardır! Rahatsız olacaklar okumasın!♣️ Dudakları dudaklarıma imzasını bırakırken elim arsızca... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Duyuru
27
28
29
30
31
32
33
34
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52

35

6.4K 267 60
By rekolya

Dediklerine gülüyordum. Sinirlerim bozulmuştu. İş için beni satan bir babam vardı.

"Baba sen ne dediğinin farkında mısın?" Koray'ın araya girmesi beni daha çok güldürüyordu.

"Ona güvenmemi bekliyorsa bunların bedelini ödemeli. Haksız mıyım Tutku? Sen söyledin. İstediğin ne varsa yapacağım diye." Koray'ın koluna dokunup sakinleşmesi için çabaladım.

"Bunu yapacaksam eğer şirkette bir hissem olması gerek. Şirkete girebilmem gerek. Ne de olsa evleniyorum sonuçta. Senin için."

"Olur. Bu da benden sana düğün hediyesi olsun kızım." O kadar sinirliydim ki kendimi zor tutuyordum. İş için insan pazarlamaydı bu.

"Anlaştık baba. Düğün hazırlıkları ne zaman?" Dediğimde güldü.

Sikik.

"Yarın şirketler arası bir organizasyon yemeği var. Orada bunları hep beraber konuşuruz. Hem Acar da gelecek. O da bir sürprizi hak ediyor." Acar da gelecekse bir taşla iki kuş vuracaktı. Hem kızını ondan aldığını göstermeyi hemde düğünü duymasını istiyordu.

"Yarın sana yine şık bir elbise göndereceğim. Organizasyona Umut'la gelmeni istiyorum. Hem daha çok konuşup birbirinizi tanımış olursunuz." Ayağa kalkıp odaya çıkmaya başladım. Koray kolumdan tutup beni durdurdu.

"Böyle boktan bir duruma girmek zorunda değilsin Tutku." Koray'ın dediğine karşı bir şey demedim. Ne yapacağımı tam olarak bende bilmiyordum.

"En azından dükkan açma hayalim gerçek olacak gibi."

"Tutku saçmalamayı bırak. Umut'un nasıl biri olduğunu bilmiyorsun. Eve geldiğinde tamamen gözleri senin üzerinde olan bir adamdan bahsediyoruz."

"Beni bir süre rahat bırak Koray. Babamla bir anlaşmaya vardık. O anlaşmadan sapmayacağım. HL işi bittiğinde bu evlilikte bitecek." Bana doğru bir telefon uzatınca mecburi bakmak zorunda kaldım.

-Ünlü playboy Umut Toksöz yine sahalarda.

-Bu adam kaç tane kadını elden geçirdi bilmiyorum.

-Bence fazla yakışıklı. Bu yüzden avantajlı.

-Kesin şirkette süt dökmüş kedi. Dışarda aslan.

-Adam resmen kazanova.

-Çok havalı duruyor.

-Adam yavşağın önde gideni.

-Kafasına eseni yapan türden bir herif. Şirketin sahibi babası buna  şirketi verir mi bilemiyorum.

"Bu yorumları göze alarak karar ver. Evet adamın playboy olması bizim için avantaj. Sadece sana odaklanmayacak. Fakat seni de elinden geçirecek. İstemediğin bir insanla birlik-"

"Sus artık. Konuyu kapatalım." Yanından ayrılıp odaya geçtim. Yatağa uzanıp tavanı seyrederken bir yandan da düşünüyordum. Bu Umut denen gevşek benimle birlikte olana kadar peşimi bırakmazdı. Yavşak herif. Yarın yemeğe onunla gitmem ise ayrı bir sorundu. Rahat duracak mıydı? Kesinlikle hayır.

...

"Dün biraz daha düşündün mü?" Koray'ın dedikleri kararımı değiştirmiyordu.

"Düşündüm. Ve kararım hala aynı. Değişmeyecek. Umut'un ne cins bir yavşak olduğu umrumda değil. Umut'un isteklerinin hepsini yerine getirecek değilim. Ben Haluk'a evleneceğim dedim. Ne yapacağıma karşı söz vermedim."

"Her şey senin düşündüğün gibi olmuyor Tutku. Hele de burası. Haluk'la başkalarını bir tutma."

"Haluk'la başkalarını bir tutmuyorum. Sadece...sadece kaybedeceğim bir şey yok artık. Bu iş bittikten sonra defolup gideceğim bu şehirden. Evlenmek benim için sakıncalı değil. O piçe kendimi yar edecek değilim. Ki sana dünde söyledim. Bu iş bittiğinde evlilikte bitecek." Kafam karışıktı. Buna kimse itiraz edemezdi. Fakat kafamda başka da bir plan yoktu. Herkes teker teker beni bırakıp gitti. İlk Alpay sonra da diğerleri. Onlara sinirli miydim? Bilmiyorum. Garip duygular içerisindeydim.

"Umut'a mesaj attın mı?" Koray'ın dediğine gülüp telefonu ona uzattım.

"Bu işi senin yapman daha iyi olur." Elimden telefonu alıp yazmaya başladı.

"Bu götverene yazmak hiç içimden gelmiyor. Ama senin inadını kıramayacağımı da biliyorum. O yüzden ne desem boş."

"Yavaş yavaş ikimiz de birbirimizi anlamaya başladığımıza göre sıkıntı yok." Gülümseyip telefonu bana uzattı.

Akşam saat 19.00'da seni bekliyor olacağım.

"Fazla erotik bir yazı olmuş. Sanki beni otele götürmesini istiyormuşum gibi yazmışsın."

"Hayal gücün fazla geniş. Çok fazla." Dediğinde ayağa kalkıp taklit etmeye başladım.

"Akşam saat yedide beni yatağına al. Seni bekliyor olacağım Umut Toksöz." Kahkaha atmasıyla bende atmaya başladım.

"Bu konuda fazla iyisin."

"Ne yapalım huyum kurusun." Geri koltuğa oturduktan sonra telefonuma gelen bildirim sesiyle Koray'a baktım.

"Hızlı çıktı." Telefona bakıp ekrandaki mesaja baktım.

Tamamdır güzellik.

"Tamamdır güzellik yazmış. Kesin otele gidiyoruz." Yine gülmeye başlayınca o da güldü.

"Akşam baya eğlenceli olacak gibi." Dediğinde sen ciddi misin bakışı attım.

"Baya eğlenceli olacak. Yavşağın biriyle tek başıma kalmak hayat felsefem çünkü."

"Senin için demedim kızım. Ben benim için dedim. Uzun süredir zengin şeyleri yemiyorum."

"Oraya yemek yemeğe gittiğine inanamıyorum." Yok ya. Gerçekten psikopatların arasında hayatımı geçiriyordum. Dayanılacak gibi değildi.

Hayır sanki sen çok normalsin de.

O da doğru. Aynı kandan olmamızdan kaynaklı olsa gerek.

...

Haluk yine elbiseyi göndermişti. Üzerime giyip kendimce bir makyaj yaptım. Odadan çıkıp kendimi koridordaki aynadan süzdüm. Her şey güzeldi fakat gözlerim mutsuz gözüküyordu.

Çünkü mutsuzsun.

Kötü değildi ama çokta mükemmel değildi.
Merdivenlerden aşağı inip yavşak Umut'u beklemeye başladım. Nihat gibi bir adamdan böyle bir çocuğun çıkacağına kim inanırdı ki? Nihat asil görünüyordu. Evet Umut'ta öyle görünüyordu hatta yakışıklı biriydi. Fakat şerefsizin önde gideniydi. Babasının da ondan yana kalır biri olacağına karşı inancım yoktu. Ne de olsa Haluk'la anlaşmaya varan her insanoğlu gözümde piçin önde gideniydi.

Kapının önündeyim. Seni bekliyorum.

Mesajı görünce Beyza'ya el sallayıp evden çıktım. Korumalar bana kısa bir bakış atıp geri çekildi. Bahçenin kapısına vardığımda Umut takım elbisesiyle karşımda duruyordu.

"Çok güzel olmuşsun."

Ya ne demezsin.

"Teşekkür ederim. Sende çok yakışıklı olmuşsun." Elini bana uzatınca gülümseyip tuttum. Arabanın kapısını açarak beni içeri nazikçe geçirdi. Kendisi de bindikten sonra arabayı çalıştırıp organizasyonun olduğu yere doğru sürmeye başladı.

"Böyle güzel bir kadınla yemeğe gitmek benim için bir şereftir." Güldüm.

"İltifatınız için teşekkür ederim. Benim için de şereftir." Ne şeref ama. Seni şurada hadım etmek için nelerimi vermezdim.

Her şeyini verdin. Evleneceksin gerizekalı.

"Dün neden geldiğimizi az çok anlamışsınızdır Tutku Hanım."

"Anlamamak için aptal olmak gerekir." Dediğimde güldü. Şansın varken var git yoluna Umut.

"Sizi daha çok tanımak istiyorum. Bu yola adım atacaksak en başta birbirimizi tanımamız gerektiği inancındayım. Mesela nelerden hoşlanırsınız?" Biraz sert girişmemde sakınca yoktu herhalde. Haluk için karakterimi de bozacak değildim ya.

"Neleri sevdiğimi bilmeniz benim için bunları yapacağınız anlamına mı geliyor? İnsanlar birbirleri hakkında bir şeyler öğrense de karşısındaki kişiyi elde ettikten sonra hoşuna giden şeyleri yapmıyorlar zaten. O yüzden beni tanımanıza pek ihtiyaç duymuyorum. Benim size olduğu gibi." Söylediğim şeyden rahatsız olmasını beklerken o ise hoşuna gittiğini gülerek belli etti.

"Bu kafada olan çok insan yoktur."

"Sadece elde edene kadar. Elde ettikten sonra zaten bunun farkına varıyorlar. Ya da başından beri bilip kendilerini ve karşısındaki kişiyi kandırıyorlar." Düşüncelerimin hoşuna gitmesi ondan daha çok rahatsız olmama sebep oluyordu. Genelde erkeklerin bu duruma bozulmasını beklerdim.

"Şimdi daha çok heyecanlandım diyebilirim. Doğru kadını seçtim sanırım."

Organizasyonun olduğu yere gelmiştik. Umut'un kapımı açmasına gerek kalmadan kapıdan çıktım. Arkamdan gelip elini belime yerleştirdi.

O elini...

Koca binaya giriş yaparken insanların gözleri üzerimizde gezdi. Sahte bir gülümseme yayıp ilerlemeye devam ettim. Haluk'la Nihat'ın olduğu masaya geldiğimizde ikisi de gülümsüyordu.

Sahte.

"Misafirler bakışlarını üzerinizden alamadı." Nihat'ın dediğine gülümseyip Umut'a bir adım yanaştım.

"Teşekkürler Nihat Bey."

"Siz ikiniz beraber misafirlerin masalarında gezin. Ne de olsa yeni bir çift doğuyor küllerinden değil mi?" Haluk'un söylediklerine sabır dilenip Umut'a döndüm.

"Senin için de uygunsa."

"Tabiki." Biz masadan ayrılırken Umut'la diğer masalara doğru ilerlemeye başladık. Eli belimde durmaya devam ediyordu ve bu iyice canımı sıkmaya başlamıştı.

"Vay vay vay. Umut Toksöz'ün yanındaki bu güzel kadın kim?" Bizim yaşlarımızda olduğunu tahmin ettiğim kişi sırıttı.

"Bu Tutku. Haluk Bey'in kızı. Ve müstakbel eşim olur kendileri."

Siktir git oradan.

Adamın bakışları bende dururken elini uzattı.

"Ben Tuncay Gökalp. Tanıştığımıza memnun oldum." Dediğinde gülümseyip elini tuttum.

"Bende memnun oldum."

"Yalnız baya yakışıyorsunuz. Umarım mutlu bir evliliğiniz olur. Şimdiden hayırlı olsun." Gülümseyip teşekkür ettikten sonra başka masaları da ziyaret ettik. Geri Haluk'un masasına ilerlerken bütün bakışlar salonun giriş kapısına yöneldi. Acar takım elbisesiyle giriş yapmıştı. Arkasında ise...

Alpay.

"Bunlar da geldiğine göre gece çöp oldu desene." Umut'un dediğini duyunca ona döndüm. Arada Haluk olmasa senin ağzına öyle bir sıçarım ki.

"Burası kurtlar sofrası. Kim avı kaparsa o liderdir." Dediğimde güldü.

"Nasıl bu kadar asil olabiliyorsun anlam veremiyorum." Bakışlarıyla beni bir kez daha süzdü. Gözlerimi üzerinden çekip Alpay'ı izlemeye başladım. Ne Umut ne de başka biri o olabilirdi. Tamamen farklı bir havası vardı. Benim burada olduğumdan haberi var mıydı? Emin değilim. Fakat eninde sonunda onunla karşılaşacaktık.

Haluk'un masasına ilerledik. Nihat bize gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. Haluk kulağıma eğilip:

"Az sonra Acar'ın masasına hep beraber gideceğiz." Dediğinde içimdeki öfke birikmeye devam ederken Haluk'a ters bir bakış attım. Sınırlarımı zorlamaya çalışıyordu.

"Gidelim. Özlemiştim onları." Ne yaparsa yapsın kendimi ezdirmeyecektim.

"Hazırsanız gelen misafirlere bir selam gönderelim." Haluk'un demesiyle derin bir nefes verdim. Masaya doğru ilerlemeye başladık. Acar'ın gözleri beni bulurken Haluk güldü.

"Hoşgeldiniz. Görüşmeyeli baya oldu ha Acar?" Haluk'un sinir bozucu konuşmasına tahamülüm yoktu. Ama sesimi çıkaracak yetkim de yoktu.

"Evet. Baya uzun zaman oldu. Görmeyeli baya bir yaşlanmışsın ha?" Acar'ın dediğine gülmemek için kendimi tutarken bir çift gözü üzerimde hissettim. Ve ona döndüm.

Gözlerini üzerimden çekmiyordu. Aynı durumdan müzdariptim. Ama beni bırakıp gitmeden önce düşünecekti.

"Zaman hızlı geçiyor. İnsan yaşlanmasın da ne yapsın?"

"İnsanı yaşlandıracak işlerdesin. Sende haklısın." Haksız olan hep haksızdı. Fakat Haluk gülüyordu.

"Doğru. İnsanı yoruyor. İşlere burnunu sokmaya çalışan insanlar da olunca yaşlandırıyor. Ama aslanın etrafında sırtlan çok olur." İkisi de kendini ezdirecek gibi değildi. Şaşırmıyordum.

"Aslan yaşlanıyor gibi."

"Daha çok gençleşiyorum aslında. Kızım Tutku bu işi devralacak güçte." Gözlerimi Haluk'a çevirip sabır diledim.

"Oğlun Koray'a ne oldu? Bu işlere uygun değil mi?" Harbiden Koray neredeydi? Ortadan kaybolacak zamanı bulmuştu. Yüzde yüz yemek bölümünde midesini doyuruyordu.

"Onunla daha farklı işlerim var. Sadece sağlıkla ilgilenmiyoruz. Biliyorsun. Bu arada yakın zamanda bir düğünümüz var."

Siktir!

Bilerek yapıyordu.

"Bu şanssız kişi kim acaba?" Acar'ın gözleri beni bulurken Haluk sırıttı.

"Kızım Tutku'yu Nihat Bey'in oğlu Umut'la evlendireceğim." Umut elini belime yerleştirirken tırnaklarımı avucuma batırdım.
Alpay'ın gözleri belimdeydi. Sakin kalmalıydım. Her şey yoluna girecekti.

"Hayırlı olsun. Bir davetiyenizi alırız o zaman." Acar'ın dediğiyle Haluk bir kez daha güldü.

"Tabiki. Bu güzel günü kimsenin kaçırmasını istemem."

"Tebrik ederim kızım." Acar elini uzatırken elini tutup teşekkür ettim.

"Tebrik ederim. Hayırlı olsun." Alpay elini uzattı. Ellerim titremeye başlamıştı. Her şeye gücüm vardı. Peki ya buna gücüm var mıydı?

Buraya kadar geldin. Bırakma.

Elimi uzatıp sıcak avucuna dokunurken sanki parmaklarım ellerinin içerisinde kaybolmuştu.

"Teşekkür ederim." Ellerini ellerimden çekip suratına son bir kez bakabildim.

Yanlarından ayrıldıktan sonra tuvalete gitmem gerektiğini fark ettim. Ellerim titriyordu. Gerilmiştim.

"İzninizle tuvalete gitmem lazım." Umut elini belimden çekince gülümsedim. Hızlı adımlarla tuvalete ilerlemeye başladım. Kendimi iyi hissetmiyordum. İçeri girdiğimde birkaç kadın makyajını tazeliyordu. Musluğu açıp ellerimi yıkamaya başladım.

"Hanımefendi iyi misiniz?" Yanımdaki kadın durumumu iyi bulmamıştı anlaşılan. Ellerim düşündüğümden fazla titriyordu. Soğuk terlemeye başlamıştım.

"İyiyim teşekkürler. Sadece biraz yorgunum." Kadını geçiştirirken aynı zamanda sakinleşmeye çalışıyordum.

"Elleriniz..."

"Ben iyiyim hanımefendi." Kadın yanımdan ayrılırken kendimi kabinlerden birine attım. Bu kadarı fazlaydı. Kaldırmakta zorluk çekiyordum. Stresten kaynaklanıyordu benimkisi. Titreyen ellerim kendine gelsin diye duvara vurdum. Ellerimin acısıyla bağırmamak için dudaklarımı ısırdım. 

Tuvaletten çıktıktan sonra ellerimi tutup koridorda ilerlemeye başladım. O sırada koridorda Alpay'la karşılaştım.

Güçlü kalmalıydım.

Elimin sızısı umrumda olacak durumda değildi. Beni bırakıp giden adam daha çok canımı yakıyordu. İçimdeki duygular arşa çıkıyordu. Nefretimle bastırmalıydım. Başka yolu yoktu.

Elindeki sigarasını içine çekip boş koridora dumanını üfledi.

Nefret ediyordum. Ve o bunu çok iyi biliyordu.

Bir şey demeden koridorda ilerlemeye başladım. Yanından geçip gidecektim. Bir şey söylemesini mi bekliyordum? Açıklama bekliyordum. O da bunu asla vermeyecekti.

"Tutku." Öteden gelen Umut'un sesi içimi parçalarken arkamı dönmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Fazla mı geciktim?" Dediğimde güldü.

"Önemi yok. İyisin değil mi? Senin için endişelendim."

"Teşekkür ederim. İyiyim. Biraz yorgunum sadece."

"İstersen babanla konuşayım. Eve bırakabilirim seni." Gözüm yavaş yavaş doluyordu. Daha fazla burada durursam güçsüzlüğümü gösterecektim herkese.

"İyi-"

"Tutku ellerine ne yaptın?" Umut ellerimi tutarken nazikçe dokunmaya çalışsa da canım yanmıştı.

"Ben özür dilerim. Beni biraz yalnız bırakabilme şansın var mı? Kendime gelip hemen döneceğim. İçerisi beni fazla bunalttı." Umut ellerimi bırakırken nazikçe yanağımı öptü.

"Lütfen geç kalma." Yanımdan ayrılırken binanın terasına çıkmaya başladım. Terasa çıktıktan sonra korumalıklara tutundum. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

Böyle olmasını sen istedin.

Böyle olmasını ben istedim. Derin nefesler alıp veriyordum. Ellerimin acısı yeniden etkisini göstermeye başlamıştı.

Nefretini besle. Bu iş bitene kadar.

Bu iş bitene kadar. Sadece sabretmem gerek. Önemli olan bunu başarabilmem.

Gözyaşlarını sil ve kendine gel.

Gözyaşlarımı silip korkuluklardan ayrıldım. Şimdi ağlamanın zamanı değildi. Haluk bunların bedelini ve diğerleri bana yaptıklarının hesabını ödeyeceklerdi. Hiçkimseyi affetmeyecektim.

Yüzüme taktığım gülümsemeyle terastan çıktım. Hızlı adımlarla salonun olduğu tarafa ilerliyordum. Bu cesareti bir daha bulabileceğimi sanmıyordum çünkü. Salonun ortasındaki Umut'a doğru ilerledim.
Beni fark edince bana doğru adım atmaya başladı. Yanına vardığımda yüzünü ellerimin arasına alıp dudaklarına yapıştım.

Ben her şeyimi kaybetmiştim. Bu sefer onlar kaybedecekti

_______________________________________

Allah'ım heyecandan geberiyorum. Her şey saçma sapan bir döngüye girdi. Tutku fazla sinirli ve bu yüzden nefretiyle besleniyor.

Tutku'ya bayılıyorum. Ama bir o kadar da korkuyorum.

- Tutku sizce haklı mı?

Bunu yorumlarda belirtirseniz çok sevinirim. Yeni bölüme kadar sevgilerle kalın.

Rekolya❤️

Continue Reading

You'll Also Like

761K 31.8K 49
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.3M 77.8K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
351K 2.6K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
62.5K 1.3K 31
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...