꧁SELECTİON꧂

PuppyBaekYeollie

7.5K 1K 676

Illea ülkesinde tüm genç erkekler doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilemez mücevherlere... Еще

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm (Final)

4. Bölüm

288 40 25
PuppyBaekYeollie

Uzun bir aradan ve vizelerimin, finallerimin her şeyin bitmesi sonucunda aylar sonra yeni bölüm yazıyorum. Hatalarım varsa affola, keyifli okumalar dilerim. 

   Günlerden Cuma'ydı, dolayısıyla Illea Başkent Raporu saat sekizde yayınlanacaktı. Aslında izlemek zorunda değildik ama kaçırmak da pek mantıklı olmazdı. Sekizler bile -evsizler, sokaklarda dolananlar- Rapor' u izleyebilecekleri bir dükkân ya da kilise bulurlardı. Ve Seçim'in de yaklaşmasıyla, Rapor artık  yarı-gerekli bir sorumluluktan fazlasıydı.

   Heize, ağzına patates püresi doldururken, ''Bu akşam kazananları açıklayacaklar mı, sence?'' diye sordu.

   ''Hayır, canım. Katılabilecek durumdaki herkesin kaydını yaptırabilmesi için hâlâ dokuz gün var. Biz öğrenene kadar iki hafta daha geçer sanırım.'' Annemin sesi, yıllardır olduğundan daha sakindi. Kesinlikle huzurluydu, gerçekten istediğini elde ettiğine memnundu.

   Heize, ''Aa! Beklemeye dayanamam,'' diye yakındı.

   Beklemeye dayanamaz mıydı? Ellerinde ismi olan bendim!

   ''Annen kuyrukta çok beklediğini söyledi.'' Babamın konuşmamıza katılmak istemesine şaşırmıştım.

   ''Evet,'' dedim. ''Bu kadar çok erkek beklemiyordum. Neden insanlara dokuz gün süre tanıyorlar bilmiyorum; bölgedeki herkesin kaydını yaptırdığına yemin ederim.''

   Babam kıkırdadı. ''Rekabeti izlerken eğlendin mi?''

   Açık yüreklilikle, ''Umursamadım,'' dedim. ''Bunu anneme bıraktım.''

   Annem onaylarcasına kafa salladı. ''Ben eğlendim, ben eğlendim. Bu elimde değildi. Ama bence Baekhyun iyi görünüyordu. Süslenmiş ama doğal. Çok güzelsin tatlım. Eğer rastgele seçmek yerine gerçekten inceleme yapacaklarsa, sandığımdan çok daha fazla şansın var.''

   ''Bilmiyorum,'' diye lafı çevirdim. ''O kadar çok kırmızı ruj sürmüş bir erkek vardı ki ağzı kanıyor gibiydi. Belki prens o tarz şeylerden hoşlanıyordur.''

   Herkes kahkaha attı ve annemle gördüğümüz kıyafetler üzerinde yorumlar yaparak onları eğlendirmeye devam ettik. Xiumin orada oturmuş yemeğini yerken gülümsedi, Heize ise hepsini yalayıp yutmakla meşguldü. Xiumin etrafındaki dünyada neler olup bittiğini anladığı sürece, evdeki işlerin stres dolu olduğunu unutmak bazen kolaylaşıyordu.

   Saat sekizde oturma odasına doluştuk -babam koltuğunda, Heize ikili koltukta, kucağında Xiumin'i alan annemin yanında ve ben de yerde yayılarak- ve televizyonda ulusal kanalı açtık. İzlemek için para ödemediğiniz tek televizyon kanalıydı, yani eğer televizyonları olsaydı Sekizler bile izleyebilirdi.

   Milli marş çaldı. Belki aptallık ama ben hep marşımızı sevmişimdir. Söylemeyi en çok sevdiğim şarkılardan biriydi.

   Kraliyet ailesinin fotoğrafı ekranda belirdi. Podyumda ayakta duran Kral Sung-jin'di. Altyapı ve çevre sorunlarıyla ilgili gelişmelerden bahsedecek olan danışmanları, bir köşede yerlerini aldılar; kamera da onları göstermek için  açı değiştirdi. Bu akşam birçok duyuru yapılacak gibiydi. Ekranın solunda, kraliçe ve Prens Chanyeol, tipik taht benzeri koltuklarında, zarif kıyafetler içinde oturmuş, tam kraliyet ailesi gibi ve önemli görünüyorlardı.

   Heize, ''İşte senin erkek arkadaşın, Baek,'' diye ilan etti ve herkes kahkahalarla güldü.

   Chanyeol'e yakından baktım. Sanırım, kendi çapında yakışıklıydı. Jongin ile alakası yoktu gerçi. Saçları bal rengiydi, gözleriyse kahverengi. Yaz mevsimine benziyordu, bunun da bazı insanlara çekici geldiğini tahmin edebiliyordum. Saçı kısa kesilmiş ve derli topluydu, gri takım elbisesi üzerine mükemmel bir şekilde oturmuştu.

   Fakat koltuğunda hiç hareket etmeden oturuyordu. Çok gergin görünüyordu. Temiz saçları aşırı derecede mükemmel, terzi işi takım elbisesi fazlasıyla düzgündü. İnsandan çok portreye benziyordu. Neredeyse, onunla birlikte olacak erkeğe acıyacaktım. Bu hayal edilebilecek en sıkıcı hayat olacaktı. 

   Annesine odaklandım. Sakin duruyordu. O da koltuğunda dik oturuyordu ama buz gibi katı da değildi. Kral ve Prens Chanyeol'ün aksine, onun sarayda büyümediğini fark ettim. O, meşhur Illea Kızı'ydı. Benim gibi biri olmalıydı.

   Kral konuşmasına başlamıştı bile ama benim bunu öğrenmem gerekiyordu.

   ''Anne?'' diye fısıldayarak babamın dikkatini dağıtmamaya çalıştım.

   ''Evet?''

   ''Kraliçe... Neydi o? Sınıfı, yani.''

   Annem ilgilendiğim için gülümsedi. ''Dört.''

   Dört. Önceki hayatını bir fabrikada, dükkânda ya da belki bir çiftlikte çalışarak geçirmiş olmalıydı. Hayatını merak ettim. Büyük bir ailesi var mıydı? Muhtemelen yiyecek için endişelenmek zorunda kalmıyordu. O seçildiğinde, arkadaşları kıskanmış mıydı? Benim de gerçekten yakın arkadaşlarım olsaydı, beni kıskanırlar mıydı?

   Bu çok aptalcaydı. Ben seçilmeyecektim ki.

   Bunun yerine, kralın sözlerine odaklandım.

   ''Henüz bu sabah, Yeni Asya'daki bir saldırı karargâhlarımızı salladı. Birliklerimizi sayıca bir nebze geride bıraktılar ama gelecek ay yapılacak olan asker alımlarının moral yükselteceğine ve kuşkusuz gücümüzü arttıracağına olan inancımız tamdır.''

   Savaştan nefret ederdim. Maalesef, genç bir ülke olarak kendimizi her şeyden savunmak zorundaydık. Bu toprakların, bir başka saldırıdan sağ salim kurtulacağı şüpheliydi.

   Kral, asi kamplarından birine düzenlenen güncel baskın hakkında gelişmeleri aktardıktan sonra, Finans Takımı borç seviyemiz hakkındaki son durumu bildirdi ve Altyapı Komitesi lideri, bazıları Dördüncü Dünya Savaşı'ndan beri ellenmemiş olan kimi otoyolların tekrar inşa edilmesi projesine iki sene içinde başlamayı planladıklarını duyurdu. Sonunda Gösteri Ustası podyuma geldi.

   ''İyi akşamlar Illealı baylar ve bayanlar. Hepinizin bildiği gibi, Seçim'e katılmak için hazırlanan duyurular yakın zamanda postaya verildi. İlk katılımcıların bilgileri elimize ulaştı ve Illea'nın binlerce güzel ve yakışıklı erkeğinin, Seçim çekilişine adlarını yazdırdıklarını söylemekten memnuniyet duyuyorum!''

   Arka köşede Chanyeol, koltuğunda hafifçe kıpırdandı. Terliyor muydu yoksa?

   ''Kraliyet ailesi adına, hevesiniz ve vatanseverliğiniz için sizlere teşekkür etmek isterim. Şans birazcık bizden yana olursa, Yeni Yıl'a kadar sevgili Prens Chanyeol'ümüzün, büyüleyici, yetenekli ve zeki bir Illea Erkeği'yle nişanını kutluyor olacağız!''

   Orada oturan birkaç danışman alkışladı. Chanyeol gülümsedi ama rahatsız olmuş gibi görünüyordu. Alkışlar durulduğunda, Gösteri Ustası tekrar başladı.

   ''Tabii ki, Seçim'deki genç erkeklerle tanışmak için birçok program hazırladık, saraydaki yaşamlarına dair özel gösterimleri saymıyorum bile. Bu heyecanlı anımızda, bizleri Bay Kang Young Hyun'umuzdan daha ustalıkla yönlendirebilecek bir rehber olduğunu düşünemiyoruz!''

   Daha cılız bir alkış duyuldu ama bu sefer alkışlayan annem ve Heize'ydi. Kang Young Hyun bir efsaneydi. Yaklaşık son yirmi yıldır, Minnet Bayramı kutlamalarında, Noel gösterilerinde ve saray kutlamalarında yorumculuk yapmıştı. Kraliyet ailesi üyelerinin ya da en yakın arkadaşlarının ve ailelerinin ondan başka biriyle röportaj yaptıklarını hiç görmemiştim.

   Annem, ''Ah Baekhyun, Young Hyun ile tanışabilirsin!'' diye mırıldandı.

   Heize kollarını sallayarak, ''Geliyor!'' dedi.

   Az sonra Young Hyun belirdi, düzgün mavi takım elbisesiyle yavaşça sete adım attı. Belki de otuzlu yaşlarındaydı ama daima hoş görünürdü. Sahneye geçerken, ışıklar yaka mikrofonundaki iğneyi aydınlattı, altın parıltılı piyanoda çaldığım müziklerdeki forte işaretine benziyordu.

   ''İyi akşamlaaaaaar Illea!'' diye şakıdı. ''Seçim'in bir parçası olmaktan gurur duyduğumu söylemeliyim. Ne şanslıyım, otuz beş tane yakışıklı erkekle tanışacağım! Hangi ahmak benim işimi yapmak istemez ki?'' Kameradan bizlere göz kırptı. ''Ama bu tatlı beyefendilerle, ki aralarından biri bizim yeni prensimiz olacak, tanışmadan önce günün adamı Prens Chanyeol'ümüzle konuşma zevkini yaşayacağım.''

   Böylece, Chanyeol halılar kaplanmış sete çıkarak, Young Hyun ile birlikte oturması için hazırlanmış sandalyelere doğru yürüdü. Sanki biraz daha süslü görünmesi gerekiyormuş gibi kravatını ve takım elbisesini düzeltti. Young Hyun'un elini sıktı ve bir mikrofon alarak karşısına oturdu. Sandalye epey yüksek olduğundan, Chanyeol tek ayağını sandalyenin orta ayak çubuğuna yerleştirdi. Bu şekilde çok daha rahat görünüyordu.

   ''Sizi tekrar görmek güzel Ekselansları.''

   ''Teşekkür ederim Young Hyun. O zevk bana ait.'' Chanyeol'ün sesi de diğer her şeyi gibi dengeliydi. Üzerinden resmiyet dalgaları yayılıyordu. Onunla aynı odada olmak fikriyle kaşlarımı çattım.

   ''Bir aydan daha kısa bir süre içinde, otuz beş erkek evinize taşınacak. Bu konuda nasıl hissediyorsunuz?''

   Chanyeol kahkaha attı. ''Dürüst olmak gerekirse bu biraz sinir bozucu. Bu kadar çok misafir olduğunda çok daha fazla gürültü olacağını tahmin ediyorum. Yine de heyecanla bekliyorum.''

   ''Sevgili yaşlı babana, onun zamanında, bu kadar güzel bir eşe nasıl sahip olduğunu sorup tavsiyelerde bulunmasını istedin mi?''

   Hem Chanyeol hem de Young Hyun dönüp kral ile kraliçeye baktılar, kamera da onlara çevrildi ve birbirlerine gülümseyerek, el tutuştuklarını gösterdi. Gerçekçi görünüyordu ama nasıl emin olabilirdik ki?

   ''Sormadım aslında. Bildiğiniz gibi, Yeni Asya'daki durum giderek yoğunlaşıyor ve ben onunla, daha çok işlerin askeri boyutuyla ilgili çalışıyordum. Erkekler hakkında görüşecek pek vakit yok.''

   Annem ve Heize kahkaha attılar. Sanırım bu biraz komikti.

   ''Pek fazla vaktimiz kalmadı, bu nedenle son bir soru daha sormak istiyorum. Hayalinizdeki mükemmel erkeği tarif edebilir misiniz?''

   Chanyeol dalmış gibiydi. Tam olarak anlamak zordu ama kızarıyor olabilirdi.

   ''Dürüst olmak gerekirse, bilmiyorum. Sanırım Seçim'in güzelliği de bu. Katılan iki erkek bile aynı olmayacak; görünüşte, tercihlerde ya da mizaçta. Ve onlarla tanışma ve görüşme evresinde, ne istediğimi keşfetmeyi, bu yolda aradığımı bulmayı umuyorum.'' Chanyeol gülümsedi.

   ''Teşekkür ederim Ekselansları. Çok güzel sözler bunlar. Ve size, tüm Illea adına, bol şanslar diliyorum.'' Young Hyun, tekrar el sıkışmaları için elini uzattı.

   Chanyeol, ''Teşekkür ederim beyefendi,'' dedi. Kamera tam zamanında yayını kesemediği için anne-babasına bakıp, doğru şeyleri söyleyip söylemediğini merak ettiğini görebilirdiniz. Kamera Young Hyun'un yüzünü yakından çekmeye başlayınca da ne cevap verdiklerini anlamanın yolu kalmadı.

   ''Korkarım ki bu gecelik süremiz bu kadardı. Illea Başkent Raporu'nu izlediğiniz için teşekkür ederim, gelecek hafta görüşmek dileğiyle.''

   Böylece, müzik çaldı ve yapımda emeği geçenlerin adı belirdi.

   Heize, ''Baekhyun ve Chanyeol bir ağaçta oturuyorlar,'' diye şarkı söylüyordu. Bir yastık kapıp fırlattım ama kendimi tutamayıp kahkahalarla güldüm. Chanyeol çok katı ve sessizdi. Bu kadar kendini beğenmiş biriyle herhangi birinin mutlu olmasını hayal etmek zordu.

   Gecenin geri kalan kısmını, Heize'nin sataşmalarını duymazdan gelerek geçirdim ve sonunda yalnız kalmak için odama gittim. Park Chanyeol'e yakın olma fikri dahi beni rahatsız ediyordu. Heize'nin ufak tefek alayları tüm gece kafama takıldı ve uykuya dalmamı zorlaştırdı.

   Beni uyandıran sesin kaynağını saptamak zor oldu ama farkına vardığım anda, tamamıyla sessiz olan odamı, içeride birileri var mı diye iyice gözden geçirdim.

   Pat, pat, pat.

   Pencereme bakmak için yavaşça döndüm ve işte Jongin orada durmuş, bana sırıtıyordu. Yataktan çıkıp parmak uçlarımda kapıya kadar yürüdüm, kapıyı sıkıca kapatıp, kilitledim. Yatağa geri döndüm, kilidini çekerek, yavaşça penceremi açtım.

   Jongin pencereden tırmanıp, yatağıma geçerken, yaz mevsimiyle alakası olmayan bir sıcaklık dalgası vücudumdan akıp, geçti.

   ''Burada ne yapıyorsun?'' diye fısıldarken, karanlıkta gülümsüyordum.

   ''Seni görmem lazımdı.'' Nefesini yanağıma verirken, kollarıyla beni sardı, yatakta yan yana yatar hale gelene kadar beni çekti.

   ''Sana anlatmam gereken çok şey var Jongin.''

   ''Şşş, tek kelime etme. Birileri duyarsa karşılığı cehennem olur. Sadece sana bakmama izin ver.''

   Ve boyun eğdim. Jongin gözlerimin içine bakarken, sessizce ve kıpırdamadan durdum. İsteği yerine gelince, burnunu boynuma ve saçlarıma gömdü. Daha sonrasında, elleri belimde ve kalçamda ileri geri hareket etmeye başladı, tekrar ve tekrar. Nefesinin ağırlaştığını duyabiliyordum ve bununla ilgili bir şey beni de içine çekti.

   Boynumda sakladığı dudakları, beni öpmeye başladı. Kesik kesik nefes alıyordum. Engel olamıyordum. Jongin'in dudakları çeneme doğru çıktı ve ağzımı kapattı, soluklarımı etkileyici bir şekilde kesti. Kendimi ona doladım, acele dokunuşlarımız ve gecenin nemi ikimizi de terle kapladı.

   Bu çalınmış bir andı.

   Jongin'in dudakları sonunda yavaşladı, gerçi ben durmak isteyecek bir noktadan çok uzaktaydım fakat akıllı olmamız gerekiyordu. Eğer biraz daha ileri gidersek, ortada delil olurdu ve ikimiz de hapsi boylardık.

   İnsanların gençken evlenmelerinin bir diğer sebebi de buydu: Beklemek işkenceydi.

   ''Gitmem gerek,'' diye fısıldadı.

   ''Ama kalmanı istiyorum.'' Dudaklarım kulaklarındaydı. Yine sabununun kokusunu alabiliyordum.

   ''Byun Baekhyun, bir gün gelecek, her gece kollarımda uykuya dalacaksın. Ve her sabah öpücüklerimle uyanacaksın. Ve sonra, biraz daha fazlası...'' Bu düşünceyle dudağımı ısırdım.

   ''Ama  şimdi gitmem gerek. Şansımızı zorluyoruz.''

   İç çektim ve kollarımı serbest bıraktım. Haklıydı.

   ''Seni seviyorum, Baekhyun.''

   ''Seni seviyorum, Jongin.''

   Bu gizli anlar, beni gelecekte karşılaşacağım her şeye hazırlıklı kılabilirdi: Seçilmediğimde annemin yaşayacağı hayal kırıklığı, Jongin'in para biriktirebilmesi için yapacağım iş, babamdan beni istediğinde yaşanacak yıkım ve evlendikten sonra karşılaşacağım her türlü çile. Hiçbiri önemli değildi. Jongin'e sahipsem eğer.


Bölüm Sonu.

Umarım aşırı sıkılmıyorsunuzdur. Çünkü çok güzel bölümler gelecek ve spoiler: Baekhyun'un saraydaki hayatını göreceksiniz. Sadece geçiş bölümlerini atlamamız gerekiyor. Jongin'e de lütfen sövmeyin bu kitaptaki en harika karakterlerden birisi o. Söverseniz ileride pişman olabileceğiniz şeyler olabilir. Umuyorum ki yaz tatilinde en azından serinin başlangıç kitabı olan ''Selection'' u bitirmiş olacağım. Neyse bugünlük bu kadar, sağlıkla kalın. 

Total: 1785 Kelime.

Продолжить чтение

Вам также понравится

SADECE FİC ROSE💓LOVE1

Короткий рассказ

499 65 45
Sevdiğim ve önerdiğim hikayeler ile değiştirdim Her tür hikaye yükliyeceğim
5.4K 299 11
Yıldızlarda buluştu iki genç...
GAME OVER || HyunHo VECNA

Подростковая литература

333 144 2
Oyunseverlerin vahşice öldürüldüğü bir korku evi. "Siz katili bulana kadar her gece aranızdan biri öldürülecek." "Emirlerime karşı gelen olursa onu...
Peyda Herkes Yalan

Подростковая литература

934K 65K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...