The Sun Go Down | Styles.

Oleh wasborn1989_hs

2K 255 1.2K

"Penelope'nin numarasından telefon kayıtlarına ulaşmayı başardık ve kayıtlara göre..." Şerif Walker, elindeki... Lebih Banyak

¹"birthday & necklace"
³"message & Porsche 911"
⁴"surprise & car gallery"
⁵"dream & opening"
⁶"a girl & belonging"
⁷"trust & crime"
⁸"karaoke & secret affair"
⁹"pie & talk"
¹⁰"threat & fight"
¹¹"expression & note"
¹²"investigation & two pairs of eyes"
¹³"regret & hope"
¹⁴"friend & body"
¹⁵"pure love & fear"
¹⁶"beach & 'P'"
¹⁷"shame & lifeless body"
¹⁸"lighthouse & jealousy"
can i ask you a question?
¹⁹"trouble & aim"

²"to meet & records"

163 25 79
Oleh wasborn1989_hs

Yeniden merhabalar, canlar!

Umarım ilk bölüm hoşunuza gitmiştir. Yorumlarınız beni çok mutlu etti. Her zaman belirttiğim gibi düşünceleriniz ve desteğiniz benim için çok önemli.

Neyse, biz devam edelim.

İyi okumalar!

❤️

••

"Çok iyiydin." diyerek Harry'nin önünde durdu ve terden alnına yapışan saçlarını yavaşça çekti. "Her zamanki gibi." diye ekledi ardından.

"Şunu övüp durma, Lope. Sonra başımıza çıkıyor. Kendi egosu yetiyor zaten." dedi, Mike, ufak havlusu ile saçlarındaki teri kurularken. Harry, göz devirerek onu omzundan ittirdi. "Sen kendi sevgilinle ilgilensene."

Mike, gülerek ikisinin yanından geçti ve tribünde gülümseyerek onu izlemeye devam eden Jessica'nın yanına ilerledi.

"Sen Mike'a bakma."

Penelope, gülerek başını iki yana salladı. Kollarını Harry'nin boynuna dolayıp parmak uçlarında yükseldi ve dudaklarına ufak bir buse kondurup geri çekildi.

"Ee, yarın sinemaya gidiyor muyuz?"

"Sinemaya yarın mı gidecektik?"

"Evet. Harry, unuttun mu? Haftalardır bu filmi bekliyorduk oysa."

"Bebeğim, aklımdan çıkmış. Hem yarın için başka planlar yapmıştım."

"Başka planlar mı?" Genç kız, kollarını Harry'den çekip tek kaşını kaldırarak ona bakmaya başladı. "Cidden mi, Styles?"

"Öyle değil." diyerek Penelope'nin kolundan tuttu nazikçe. "Annem seninle tanışmak istiyor ve yarın birlikte akşam yemeği yemek istediğini söyledi."

Genç kızın dudakları ve gözleri eş zamanlı olarak şaşkınlıkla aralandı. Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden Harry'nin yüzüne baktı.

"Güzelim?"

"Şaka yapıyorsun," dedi, kısık çıkan sesiyle. Gözlerini yeşil gözlere kenetledi. "değil mi?"

"Hayır, yarın seni yemeğe çağırmamı istedi."

"Aman Tanrım! Sana inanamıyorum, Harry. Annenle tanışacağım ve sen bunu bana bir gün önceden mi söylüyorsun?"

"Şey... Evet?"

"Tanrım..!" diye homurdandı ve hızla arkasını dönüp tribünlere koşmaya başladı. Harry, arkasından ona seslense de genç kız durmadı ve Jessica'yı Mike'ın yanından kaldırıp çekiştirerek sahadan çıktı. Harry, onun bu hâline gülmeden edemedi.

"Kızınızın Harry Styles ile olan ilişkisinden haberdar mıydınız?"

"Evet. Yaklaşık bir buçuk iki ay kadar önce tanıştık." diyerek elindeki peçeteyle ıslak yanaklarını sildi, Joyce.

"Dışarıdan bakınca ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?"

"Açıkçası bu kadar popüler bir çocuğun bu denli iyi ve kibar olacağını düşünmemiştim başta. Basketbol takımı kaptanı, yakışıklı ve kızların hayran olduğu biri. Bu konumda gençler için herkesin aşina olduğu bir genelleme vardır. Ben de Penelope bana bir sevgilisi olduğunu söyleyip Harry'yi anlattığında bu şekilde düşünmüştüm ve kızım için endişelendim. Müsait bir zamanda onu yemeğe çağırmasını söyledim ve ne kadar yanıldığımı gördüm. Harry gerçekten iyi ve kibar biri. Bugüne kadar asla onları üzgün görmedim. İkisi sürekli mutluydu ve birbirlerine iyi geliyorlardı. Özellikle Penelope..."

Joyce, boğazında oluşan yumrunun gitmesi için sustu ve birkaç saniye bekledi. Gözyaşlarını tutmayı başardığında titrek bir nefes alıp devam etti.

"Penelope hep yaşam dolu ve güler yüzlü biriydi ama Harry ile sevgili olduklarından beri enerjisi arttı. O kadar mutluydu ki..."

"Yani onayladığınız bir ilişkiydi?"

"Evet, öyleydi. Hatta birlikte birçok kez ufak tatillere bile çıkardık."

"Peki Harry'nin ailesi bu ilişkiye nasıl bakıyordu?"

"Bayan Styles, ikisinin ilişkisini benden önce öğrenmiş, yaklaşık birkaç hafta önce. Ve söylediğim gibi birlikte ufak tatillere bile giderdik. İki aile, beraber olarak."

"Tanrım, kalp krizi geçireceğim." derken Harry'nin elini farkında olmadan sıkmaya başladı, Penelope.

"Bu kadar gergin olma. Seni seveceklerinden eminim, güzelim."

Harry, Penelope'nin eline derin bir öpücük kondurdu. Genç kız, gülümseyerek Harry'nin parlak zümrüt yeşili gözlerine odaklandı ve bir an için tüm gerginliğinin uçup gittiğini hissetti.

İkisi birbirlerine bakmayı sürdürürken kapı açıldı ve Harry'nin ablası Gemma, gülümseyerek gençlere baktı.

Kapının açıldığını fark eden Penelope ise utançla önüne dönüp Gemma'ya tebessüm etmeye çalıştı.

"Hoş geldiniz. Hadi geçin içeri." diyerek kapının önünden kenara çekildi. Harry, Penelope ile birlikte içeri girdi ve montlarını çıkartıp portmantoya astılar.

"Merhaba, ben Gemma. Harry'nin ablasıyım." dedi, samimi bir şekilde genç kıza sarılırken.

"Merhaba, tanıştığıma memnun oldum. Ben de Penelope."

Gemma, genç kızdan ayrıldı ve kardeşine bakıp göz kırptı.

"Kedi olalı bir fare tuttun, Styles."

"Kapa çeneni, Gemma."

Harry, göz devirerek elini Penelope'nin beline koydu ve onu salona doğru yönlendirdi. Gemma da arkalarından geliyordu.

"Ah, hoş geldiniz!" diyerek elindeki bardakları masaya bırakıp gençlere döndü, Anne.

"Merhaba, anne."

Harry, Penelope'yi birkaç saniye için bırakıp annesine sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Merhaba, efendim. Ben Penelope." diyerek tanışmak için elini uzattı, genç kız. Anne, ona gülümseyerek baktıktan sonra elini görmezden gelerek Penelope'yi kolları arasına aldı.

"Seninle sonunda tanıştığıma çok sevindim, tatlım." Birkaç saniyelik sarılma sonrasında Anne, genç kızdan ayrılıp omuzlarından tuttu ve tam bir anne edasıyla Penelope'yi inceledi.

"Harry'nin anlattığından çok daha güzelsin."

"Anne!" dedi, Harry, bakışlarını onlardan kaçırıp homurdanarak.

Gemma ve Anne, Harry'nin bu hâline kıkırdarken Harry, masanın önünde durmuştu bile.

"Her şey çok güzel görünüyor."

"Evet, siz oturun. Yemekleri getirip geliyorum."

"Yardım edeyim." diyerek çekiyor olduğu sandalyeyi bıraktı ve arkasını dönüp Anne ve Gemma'ya doğru bir adım attı, Penelope.

"Çok tatlısın, canım. Ama gerçekten gerek yok. Bir şey kalmadı zaten. Oturun siz."

"Pekâlâ."

Penelope, Harry'nin yanındaki yerini aldı ve gülümseyerek ona baktı.

"Bu kadar gerilmene gerek var mıymış?"

"Hayır," dedi, başını iki yana sallayarak. "Beni bu kadar çabuk benimseyeceklerini düşünmemiştim."

"Sürekli seni anlattığı için seni tanımış kadar olduk, Penelope." Gemma, elindeki kırmızı şarabı masaya bırakıp Harry'nin önündeki kadehi aldı.

Penelope, yanaklarının alev almaya başladığını hissetti.

"Tanrı aşkına, artık şu şeylerden bahsedip durmasana!" diye ablasına çemkirdi, Harry. Anne de elindeki tencere ile masaya geldiğinde gülerek kızını, kardeşi ile uğraşmaması için uyardı.

"Penelope ile aran nasıldı, Gemma?"

Gemma, derin bir nefes alarak iki eliyle sert bir şekilde yanaklarını silip arkasına yaslandı.

"Güzeldi. Abla kardeş gibiydik. Gerçek kardeşlerin yaptığı ne varsa birlikte yapardık." Dudaklarında ufak bir gülümse oluştu ve ekledi, "Pijama partisi bile yapmıştık."

Polis memuru, Gemma'nın söylediklerini not aldıktan sonra kalemin ucunu kapatıp o da karşısında oturan genç kız gibi arkasına yaslandı.

"Onunla hiç anlaşamadığınız zamanlar oldu mu?"

Gemma, biraz durdu ve düşündü. Ardından bakışlarını polis memurundan kaçırıp boğazını temizledi. "Hayır." dedi, sandalyede daha rahat oturmak için hareket ederken. "Hayır, olmadı."

"Peki," Polis memuru, gözlerini kısarak bir süre Gemma'nın aniden gerilen yüzünü inceledi. Bir dakika kadar bir sessizlikten sonra polis, yeniden masaya eğilip kalemi eline aldı. "İki gün önce evinizde bir parti yapılmış. Haberin vardı, değil mi?"

Gemma, onaylayarak başını salladı. "Annem ve Robin, yani üvey babam, o gün evde değillerdi. Teyzemi ve eşini ziyarete gitmişlerdi."

"Parti günü tamamen denk geldi yani, öyle mi?"

"Hayır, annemin de Harry'nin bir parti yapmak istediğinden haberi vardı ve o yüzden o gün evden ayrıldılar."

"Sen de partide miydin?"

Gemma, soruya cevap vermek yerini yeniden başını salladı.

"Partide kardeşin ve Penelope arasında bir tartışma yaşandı mı?"

"Hayır. Yani, pek hatırlamıyorum. Tartışma yaşamadılar ama ufak bir atışma oldu aralarında, emin değilim." derken başını elleri arasına aldı ve gözlerini kapatıp alnını sıvazladı.

"Parti gününden sonra, yani dün, Penelope ile görüştün mü, Gemma? Ya da herhangi bir şekilde iletişime geçtiniz mi?"

Genç kız, başını kaldırıp önüne gelen saçları arkasına aldı ve kısaca "Hayır." cevabını verdi. Bakışlarını polis memuruna çevirdi ve hafifçe başını iki yana salladı. "Hayır, ne görüştüm ne de iletişime geçtim."

"Seni ağına çekmesine izin verme."

"Kes sesini, Harold! Ve biz kızları yalnız bırak. Senin dedikodunu yapacağız." dedikten sonra gülerek kapıyı Harry'nin yüzüne kapattı, Gemma. Penelope de dudaklarını gülmemek için birbirine bastırıyordu.

"Gel, otur hadi."

Gemma, yatağın kenarına oturup Penelope'yi yanına çağırdı. Genç kız, derin bir nefes alıp Gemma'nın yanına oturdu.

"Ee, her şey nasıl gidiyor?"

"Çok güzel. Umarım bu şekilde devam ettirmeyi başarabiliriz."

"Bundan adım kadar eminim. Harry, aylardır farklı biri gibi. Yani daha önce de züppe ve havalı tiplerden değildi ama seninle birlikte çıkmaya başladıktan sonra etrafta iyilik meleği gibi dolaşıyor."  diyerek güldü, Gemma. Penelope de ona aynı şekilde eşlik etti.

"Harry mükemmel biri. Hâlâ bazen bir rüyadaymışım gibi geliyor."

"Sahi, nasıl tanıştınız?"

"Onu ilk kez lisenin ikinci sınıfında gördüm. O zaman basketbol takımına alınabilmek için sahada kendi kendine antrenman yapıyordu, okuldan çıkarken görmüştüm. Gördüğüm an ne kadar hoş olduğunu düşündüm. O zaman saçları uzundu ve arkadan ufak bir topuz yapmıştı." Penelope, kendisini kaptırdığını fark edince hemen sustu ve bakışlarını Gemma'dan kaçırıp parmakları ile oynamaya başladı.

"Hey, devam et, lütfen. Bu çok güzel." diyerek genç kızın koluna dokundu. Penelope, gülümseyerek başını salladı.

"O yıl sadece birkaç kez daha gördüm onu. Genelde sahadaydı. Ben sınıftan çok çıkan biri değildim o zamanlar. Sonraki sene ise sınıflarımızın aynı olduğunu gördüm. Yani her gün onu en az üç kez görüyordum ve artık daha yakındı. Ortak arkadaşımız sayesinde birkaç buluşmada da denk geldik ve ben gün geçtikçe ona kapıldığımı hissettim. Sonra da,"

Penelope, derin bir iç çekti ve eli kendi iradesi dışında tişörtünün altında kalan kolyesine gitti.

"Ona aşık olduğumu anladım."

"Çok yakışıyorsunuz, Penelope."

Genç kız, yanaklarının kızarmaya başladığını anladığında hemen kendisini toparladı ve omuz silkti. "Öyle işte."

"Senin gibi birine abayı yaktığı için onu tebrik edeceğim." diyerek kıkırdadı, Gemma. "Umarım ne kadar şanslı olduğunun farkındadır."

"Şerif Walker,"

Şerif Walker, başını kağıtlardan kaldırıp kapıda durup içeri girmek için izin isteyen polis memuru Jim'e baktı ve içeri girmesi için işaret verdi. Jim, elindeki kağıtlarla içeri girip kapıyı kapattı. Hızlı ve büyük adımlarla şerifin yanına giderek kağıtları önüne koydu.

"Penelope Campbell'in numarasından kayıtlara ulaşabilmeyi başardık."

Şerif Walker, kağıtları eline alıp incelemeye başladı.

"Dün yalnızca iki arama yapmış. Biri annesi ve biri de arkadaşı Jessica High."

"İkisini de sorguya aldınız mı?"

"Bayan Campbell'i aldık ancak Jessica High'ın sorgusu yarın."

Şerif, ilk kağıdı en arkaya alıp ikinci kağıdı da kaşları çatık bir şekilde incelemeye başladı.

"Gemma Styles ile mesajlaşmış." dedi, kendi kendine konuşuyormuş gibi.

"Evet, efendim. Dün buluşmak için sözleşmişler."

"Tamam, o zaman Gemma Styles ile acil bir görüşme yapın. Bildiği her şeyi anlatmasını sağ-"

"Bugün sorgulandı, Bay Walker."

"Oh, işe yarar bir şey var mı peki?" dedi, Şerif Walker, elindeki kağıtları bırakıp Jim'e dönerek.

Jim, derin bir nefes aldı ve başını yavaşça belli belirsiz salladı.

"Gemma Styles, dün Penelope Campbell ile görüşmediğini söyledi. Üstelik söylediğine göre Penelope ile en son iki gün önceki partide konuşmuşlar. O geceden beri aralarında bir iletişim olmamış."

••

Multi: Gemma Styles

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

129K 22.4K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
16.3K 1.7K 39
Jisung,yanlış zamana denk gelen kızgınlığı yüzünden Lee Minho ile birlikte oldu. Omegaverse & MinSung ✪✪✪
21.8K 1.3K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
99.2K 4K 32
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...