海誓山盟 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷

By hokcito

34.3K 2.8K 2.2K

Lan Wangji, dersten çıkmış düşüncelere dalmış bir şekilde Jingshi'ye ilerliyordu. O kadar dalmıştı ki arkasın... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm Final
"Ekstra" 1. Bölüm Xicheng

4. Bölüm

2.2K 219 95
By hokcito


Wei Ying, özlem duyduğu adamın söylediği cümleyle bir süre şaşırmış bir şekilde bakmıştı. Bir an için gerçekten onunla gitmek istemiş, oğullarına beraber bakmalarının ne kadar güzel olacağını düşünmüştü. Sonra ise ifadesini dalga geçen bir şekile alıp soğukça güldü.

''Seninle Gusu'ya dönmek mi? Ceza almam için değil mi! Tabi ya siz Lan'lar karanlık efsunun adına bile dayanamıyordunuz!? Benimle kafa bulma, seninle hiçbir yere gitmiyorum.'' Ona bakan gözleri soğuktu ama dikkatli bakıldığı zaman içinde olan üzüntüyü, özlemi ve kırgınlığı görebilirdiniz.

Lan Zhan onun yanlış anladığını anlayınca kendini açıklamaya çalıştı. ''Hayır, ceza değil! Sadece..'' cümlesine devam edemedi. Onu ne için götürecekti? Kendisi de bunu bilmiyordu. Tam sözüne devam edecekti ki bir ses aralarına girmişti.

Jiang Cheng, olayın şokunu atlatınca hızlıca yanlarına gelmiş ve Ying'in önüne geçip kararlı bir şekilde Wangji'ye bakmaya başlamıştı. ''İkinci efendi Lan, kardeşim her ne yaparsa yapsın bu Jiang sektinin sorumluluğundadır. Burada sizi ilgilendiren bir olay göremiyorum.'' diye söyledi.

Lan Zhan onun da araya girmesiyle daha çok umutsuzluğa kapılmış, son kez sevdiği adama bakıp bir şey söyleyecek gibi olmuştu. Ama söyleyemedi ve gözlerinde görülen hayal kırıklığı ile onlara arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Xichen de onların yanındaydı ve Wangji gidince son kez Jiang Cheng'a bakmış ve kardeşinin arkasından ilerlemişti.

Wei Ying, gidenlerin arkasından dalmış bir şekilde bakarken hissettiği kollar ile önüne dönmüştü. Jiang Cheng ona sarılmış ve yorgunluğu sebebiyle neredeyse üstüne yığılmıştı. ''Baş belası.. 3 yıldır.. 3 yıldır neredeydin!? Hiç gelemeyeceğini düşünmeye başlamıştım.'' sesi hiç titremese bile acısı anlaşılıyordu.

Wei de ona sarılmış ve sesini neşeli çıkarmaya çalışmıştı. ''Oo Jiang sekt lideri, görmeyeli baya yumuşamışsınız?'' diye dalga geçti.

Jiang Cheng, duyduğu sözlerden sonra kaşlarını çatmış ve onu iterek omzuna bir tane geçirmişti. ''Sen hiç değişmemişsin, hala aynı baş belası.'' diye söylense de kardeşini gördüğü için çok mutluydu. Onun kol yenini tutmuş, bırakmayı düşünmüyordu.

''Eve dönüyoruz, ablam senin yokluğunda o kadar çok üzüldü ki seni bu kadar kolay bırakmayacağım. Gittiğimizde güzel bir dayak yiyeceksin.'' diye sinirli çıkan sesiyle söylendi.

Wei Ying ablasını duyduğu gibi içini kaplayan özlem duygusuyla heyecanla kafasını sağlamıştı ki aklına oğlunun uzun süre ondan uzak kaldığı geldi ve gözleri endişeyle parladı. ''Jiang Cheng önce bir yere uğramamız lazım.'' diye söyledi.

Jiang Cheng anlamasa da nereye gittiklerini sorduğunda cevap alamadı. En sonunda sormaktan vazgeçti ve onunla beraber gitti. Geldikleri yer ise onun daha çok şaşırmasına neden olmuştu. Burası mezar höyükleri değil miydi en lanetli yer, onlar ilerlerken yan taraflarında gördüğü yaratıklar, Jiang Cheng'a saldırmak istiyor ama Wei'yi gördükleri gibi kaçıyorlardı. O etrafı merakla incelerken, kulübe benzeri bir yapının önüne gelmişlerdi.

Wei Ying, evinin önüne geldiğinde giysilerini kontrol etti ve kan lekesi olmadığından emin oldu. Jiang Cheng gelmeden üstünü değiştirdiği için onda da yoktu. Emin olduktan sonra seslendi. ''A-yuan ben geldim'' oğlunu beklemeye başladı.

A-yuan onun sesini duyunca çizdiği resmi bırakmış hemen dışarıya koşmak istemişti. Ama yanında olan Hong ve Tong başka bir insanın varlığını hissedip onu durdurmuşlardı. ''A-yuan önce biz kontrol edelim sonra sen gel tamam mı?'' diye söyledi Hong. A-yuan kafasını sallamış onları beklemişti. Kontrol ettikten sonra A-yuan'a gitmesini işaret ettiler. A-yuan aynı heyecanıyla kapıdan çıkmış babasının yanına koşmuştu. Onu kucağına almasını istemiş. Aldığı zaman da hemen boynuna sarılmıştı. ''A-yuan babayı çok öjledi!'' demişti. Ardından ise göğsüne yaslanıp yeni fark ettiği mor giyimli adama bakmaya başladı. ''Baba bu kim?'' diye merakla sordu.

Jiang Cheng bu gün hayatında yaşamadığı kadar şok yaşamış, eğer güçsüz bir insan olsaydı bayılacağına emindi. Kardeşine baba diyen çocuğu inceledi. Gözleri altın sarısıydı ve gözleri hariç bütün yüzü kardeşine benziyordu. Onun oğlu olduğu anlaşılıyordu ama bu nasıl olmuştu? Daha bilmediği neler çıkacaktı. Kardeşine şüpheli bir bakış atmış ardından çocuğa dönmüştü.
''Merhaba minik, ben babanın kardeşiyim. Adım Jiang Cheng'' diye kendini tanıtmıştı.

A-yuan bir süre daha onu süzmüş sonra babasının kulağına bu adama ne demesi gerektiğini sormuştu. Babasından cevabını alınca ise adama baktı ve kafasını heyecanla salladı. ''Ben Wei Yuan, dayım olduğunu biliyoydum! Babam anlatmıştı.'' diye konuştu. Gerçekten babası ona eski anılarını her zaman anlatmıştı ve Yuan bir dayısı ve teyzesi olduğunu biliyordu. Şimdi dayısını görmüştü ve çok heyecanlıydı.

Wei Ying ikisini izlemiş ve Jiang Cheng'ın şaşırmış tavırları onu güldürmüştü. ''Zaten tanıştınız ama bu benim oğlum Yuan, uzun bir hikaye olduğu için gittiğimizde anlatırım olur mu Cheng?'' diye sormuştu.

Jiang Cheng onaylamıştı. Wei ondan sonra onu içeriye davet etmiş ve oğlu ve kendisi için bir şeyler hazırlamaya başlamıştı. Geri dönmeyi düşünüyordu ama yine de ne kadar kalacağını bilmediği için çoğu ihtiyaçlarını aldı. Gitmeden Xin nineye, Hong ve Tong'a da olanları kısaca anlatmıştı. Jiang Cheng ile tekrar yola çıktıklarında yanlarında minik birisi daha vardı yol boyunca babasının kucağında durmuştu ve tanımadığı insanlarla yolculuk yaptığı için ses çıkarmamıştı.

Lotus koyuna geldiklerinde Wei'nin gözleri görülmeyecek şekilde dolmuştu. Burayı çok özlemişti, yıkılan evlerini yeniden inşa eden kardeşi her şeyi yerli yerinde bırakmış. Hiçbir değişiklik yoktu burası her zaman olduğu gibi onların eviydi. A-yuan tekneden indiklerinde babasının kucağından inmek istemiş ve onların önünden merakla her şeye bakmaya başlamıştı. Burayı çok beğenmişti, keşke babası ve o hep burada kalsaydı diye düşünmüştü.

Biraz oyalanarak da olsa Jiang sektine geldiklerinde onları kapıda karşılayan ablaları Wei'yi görünce gözleri şaşkınlıkla büyümüştü, onun gerçek olduğunu anlayınca ise dolan gözleriyle ona doğru hızla ilerleyip sarılmıştı.
''A-xian.. Gerçekten sensin değil mi?'' ablasının sesi titiremişti. Yıllardır görmediği kardeşini çok özlemişti.

Wei Ying de gözlerinin dolduğunu hissetti. Ona sıkıca sarılmıştı. ''Benim shijie, seni çok özledim.'' onun da sesi titiremişti. Ablasına sarıldığı anda bütün acılarını arkada bırakmış gibi hissetmişti. Sonunda evine dönmüştü.

Jiang Cheng'i de aralarına alınca A-yuan kıskanmış o da babasının bacağına sarılmıştı. Wei bacağında ki miniği hissedince kıkırdamış ve kardeşlerinden ayrılıp onu kucağına almıştı. Ablasına bakıp konuşmuştu. ''Abla bu benim oğlum. A-yuan'' diye söyledi. A-yuan da teyzesi olduğunu anlamış ve kendini tanıtmıştı.

Ablası, şaşırmış olsa da sevgi dolu bir gülümsemeyle onunla tanışmıştı. Üç kardeş ve A-yuan özlem gidermeyi ve tanışmayı bitirince içeriye geçmişlerdi. Wei önce amcasının ve yengesinin anıtlarına gidip saygısını sunmuş ardından Jiang Cheng ve Yuan ile ana salona gitmişti. Onlar konuşurken ablası elinde tepsiyle yanlarına gelmiş ve üçüne de çorba koymuştu.

Wei çorbayı görünce tekrar gözleri dolmuştu. Bu en sevdiği çorbaydı. Lotus kökü ve kaburga, ablasına minnetle baktı ve çorbasından bir yudum aldı. Özlediği tat ile neredeyse ağlayacaktı. Yanında olan A-yuan da çorbasını içmiş ve çok beğenmişti. Onlar çorbalarını bitirince çay getirilmiş onu içerlerken Wei başından geçen olayları anlatmaya başlamıştı.

🏹🏹🏹

🏹🏹🏹
Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim Umarım severek desteklemeye devam edersiniz 🌼

Continue Reading

You'll Also Like

470K 54.6K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
The 42 By alex

Fanfiction

68.6K 9.8K 20
"Bizden ne komşu, ne düşman, ne de arkadaş olur." university & dorm au! ! 15.01.2024
91.4K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
22.5K 1.3K 13
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..