Ice Angel-LS

By mahser_midillisi

9.3K 1.4K 606

"Yoğun bir acının içine hapsolmuş bedenimi bir tek sen kurtarabilirdin. Ben öyle şeyler yaşadım ki, insanlar... More

UYARI
Angel
Candy
Tears
A Little Bit Of Truth
White Walls
Pain For A Little One
Blue Blanket
The Beggining Of Broken Hopes
Dirty Hands
Dusk Till Dawn
The Orphanage
"Are You There Angel? Please, Don't Go."
From The Grave To The Stars In The Sky
Pigeon
Have Nothing To Lose
Tonight Is As Horrible As Death
Defenceless
"We Are Here."
Angel's Rain
Destroy All Touches
See Yourself Trough My Eyes
Picture
Gone Too Far
You Came Again
Don't Leave Me
The Most Selfish Woman
Dandelion
Golden
Fingertips
The Wounds Of The Past
Hide And Seek
Ice Angel

Cotton Candy

243 36 24
By mahser_midillisi


Dört bölüm attım Angel's Rain'den başlayın okuyun❄

YA SİKECEĞİM ARTIK!"

Zayn, sinirle bağırırken başının arkasına yediği ikinci kar topuyla çıldıracak gibi sinirle arkasını döndü. Bir diğer kartopunu elinde yukarı atıp tutan Niall sinsi sinsi sırıttı.

"Pardon da bizimle cidden baş edebileceğini mi düşündün? Balkon bebeğisin sen. Ömrüm bir şeylerden kaçarken sokaklarda geçti biliyorsun değil mi?"

Zayn,hızla eğilip ıslak ve tutmamış olan karı avucunda toparlamaya çalıştı. Kartopu oynamak kesinlikle kendi fikri değildi üstelik Tanrı aşkına! İki yeni yetmenin oyuncağı oluyordu burada! Sabah kar yağınca Liam, Harry ile oynamak istemişti, Louis de sevgilisiyle alışverişe çıkmak istediğini söyleyip Zayn'in arabasını almıştı. Sonuç olarak Liam ve Niall ikilisi Zayn'e sarmıştı. Dün akşamki yağmurdan ıslanmış çimenlerin üzerinde kar tutmamıştı belli belirsiz bir beyaz örtüden ibaretti ama bu ne Niall'ı ne Liam'ı durdurmuştu. Doğrulup elindeki karı atacakken yüzünün tam ortasına bir tane daha kartopu yedi. Gözlerini sıkıca yumup çenesini sıkarken birbirlerine tutunarak kahkahalar atan Niall ve Liam'ı zar zor görüyordu. Elinin tersiyle yüzünde kalan karı sildi.
"ULAN!"

İki yana koşturarak giden ikiliden hangisinin arkasından gitse karar veremeyerek bahçede koşturmaya başladı. Niall'ın arkasından koştuğunda sarışın olan Liam'a gözüyle işaret verdi. Liam ile ortada çarprazlayınca Zayn'in kafası karıştı bu kez Liam'ın peşinden koştu. Niye koşuyordu bilmiyordu, sanki yakalasa ne yapacaktı? Sinirinden bir elime geçirsem diye düşünüyordu sadece. Liam bilerek bahçenin köşesinde kalan ıslak çamurdan kayganlaşmış azıcık su birikintisine koştu. Kendisi üzerinden zıplarken Zayn bunu akıl edemedi ve ayağı kaydı. Çamur birikintisinin üzerine kayıp sırt üzeri düştüğünde öylece uzanıyor ne olduğuna anlam vermeye çalışıyordu ki bahçe hortumunu açan Niall hava şartlarını umursamadan Zayn'i ıslatmaya başladı. Liam ile artık bahçeyi dolduracak kadar kahkaha atıyorlardı.

Zayn, hırsla ellerini yere vurup ayağa kalktı. Niall hortumu biraz indirip bağırdı.
"Bir arkanı da dön abisi! Tam temizleyelim seni!"

Zayn, tekrar koşup peşlerine düşecekken ikisi anında evin içine girip gözden kayboldu. Zayn, bırak ikisini cidden biriyle bile baş edemeyeceğini anlamıştı. Hortumu kapatıp evin içine çamurlu çamurlu girdiğinde ortalıkta kimse gözükmüyordu. Üst kata çıkıp üzerini değiştirmek için merdivenlere yöneldi ama kapının anahtarla açılma sesi onu durdurdu. Kapıdan bir elinde iki dolu poşet diğer eliyle Harry'nin elini kavramış olan Louis girdi. Zayn'in haline şaşırarak baktıklarında Louis ağzını ayırarak sordu.
"Bu ne hâl?"

"Biz yaptık!" Az önce ortalıkta yokken bir anda beliriveren Niall ve Liam'a öldürecek gibi baktı Zayn. Harry, böyle olduğunu tahmin ettiği için pek bir şey söylemeden kıkırdadı. Zayn, dişlerini sıkarak ağzının içinden gözlerini Niall ve Liam'dan çekmeden
"Hoşgeldin Harry." Dedi.

Niall, onların burada olmasından cesaret alıp Zayn'in önüne geçti. Eliyle omzunu patpatladı. Eline bulaşan biraz çamuru da Zayn'in yüzüne sürdü.
"Gençleştiriyor diyorlar." Genişçe sırıtırken kendisine atılan Zayn ile koşturup Harry'nin olduğu tarafa gitti.

Az önce şımarık bir çocuk gibi davranan kendisi değilmiş gibi Harry'yi kolları arasına aldı.
"Hoşgeldin kıvırcık! Sensiz hiç tadı yok buranın şu avukat herif de bir halledemedi yaş işini!"
Zayn, sabır diler gibi gözlerini tavana dikip iç çekti. Darp raporuyla dava açmalarından sonra Harry tahmin ettikleri gibi yetiştirme yurduna verilmişti. Bir haftadır akşamları gidip orada uyuyor sabahlarıysa Louis gelip onu alıyordu. Belli saatler aralığında dışarıda olmasına izin veriliyordu. Zayn, yaş için başvuru yapmıştı vasi imzası için durumları bilen yurt müdürü yardımcı olmuştu. Bugün, yarın Harry'nin yeni kimliği ellerine ulaşacaktı. Chadwick Harry'nin amcası gibi gözüküyordu ayrıca davada savunma için Chadwick ve avukatı Harry'nin sevgilisiyle kaçmak için bunları uydurduğunu, darp raporunda yazan şeylerin de arkadaşlarıyla arasında geçen bir kavgadan olduğunu iddia etmişlerdi. Hastane kayıtları ileri sürüldüğündeyse hiçbirini Chadwick'in yapmadığını söyleyip sıyrılmaya uğraşmışlardı. Sonucunda da kanıt yetersizliğini savunup Chad'in tutuksuz yargılanmasını istemişlerdi. İstekleri kabul edilse bile Harry yetiştirme yurduna verilmişti. Bir sonraki dava için tarih verilip iki taraf da yollanmıştı. İşte o zamandan beri Zayn, Harry'nin yaşı için ve Louis'nin şahit göstermeyi teklif ettiği Medea denen kadını bulmaya uğraşıyordu. Louis, ona yardım ediyor, gününü Harry ile geçiriyordu. Normalde buz pateni için ücretli eğitim veriyordu. Yani belli başlı bir işi yoktu. Birikimi uzun bir süre daha idare ederdi, öncelikleri başkaydı.

Niall ve Liam ise çiftlik evinde kaldıkları için fabrikada kaçak yaptıkları işten olmuşlardı ama ikisi de pek umursamıyordu çünkü genelde işlere girip çıkarlardı. Yeni bir iş veren bulmak zor olmazdı çünkü on sekizini yeni doldurmuş iki gencin hem çalışma kapasitesi fazla olurdu hem de normal bir işçi kadar para almasalar bile ikisi de çalışmayı kabul ederdi. Harry'nin işi hâllolana kadar burada kalmaya Louis tarafından ikna edilmişlerdi. İkisi sıkıldıklarından birkaç güne bir uğrayan Zayn'e sarıyorlardı. Louis, annesine olanı biteni anlatmış Harry artık yurtta kaldığından suçlu olmayacak olsa bile Niall ve Liam'ın yanında kalmaya başlamıştı.

Harry, kollarını Niall'a sardı.
"Neler yapıyorsunuz? Koskoca adamla uğraşmasana Ni."
Niall, sırıtarak geri çekilip onu Liam'ın kollarına bıraktı. Liam'la göz göze geldi. Liam, "Niye sevgiline bulaşsak daha mı iyi olacak?" Diyince Harry'nin gözleri büyüdü. Yanaklarına inen kırmızılığı Louis görmediği için çok şanslıydı.

Kendisiyle dalga geçen arkadaşının kolunun altını cimcikledi sarılmaya devam ederken. Liam, çaktırmadan geri çekilip Niall ile alttan el çakıştı. Louis'i kabul etmeleri kolay olmamıştı hâlâ tam olarak da kabul etmis değillerdi. Kıvırcığı onun yanında ilk defa bu kadar çok gülerken görünce ikisi de 'Tamam.' Demişlerdi.
'Tamam, bu adam kıvırcığa hiç olmadığı kadar iyi geliyor.'

Louis, gülerek Harry'yi tekrar yanına çekti. Hafif kızarık yanaklarını ve dudağını dişlediğini görünce oracıkta yüzün her zerresini öpmek istedi. Elini kavrayıp iyice yanına çekti.
"Neler aldınız, dolapta son alışverişten pek bir şey kalmamıştı."
Zayn, poşetleri kurcalarken konuşunca Louis, Harry'ye dalıp gittiği andan sıyrılmak zorunda kaldı.

Poşetleri, Zayn'e verdi.
"Biraz sebze var ve konserve şeyler aldım. Kızartma yapıp üzerine sos falan yapabiliriz."
Zayn, baş sallayıp poşetlerle mutfağa doğru yürümeye başladı. Louis, arkasından bağırdı.
"Birinde sadece pamuk şekerler var! Tezgaha bırak onları!"

Niall ve Liam pamuk şeker lafından sonra Zayn'in arkasından mutfağa ilerledi seri adımlarla. Louis bu kez de onlara
"Yiyemezsiniz!" Dedi.
Oflama seslerini duyduklarında Harry de Louis de güldü.
"Çeyizine mi saklıyorsun kardeşim! Niye yemiyoruz ya!"

Louis, onlara aldırmadan Harry'yi peşinden sürükleyip üst kattaki kaldıkları odaya götürdü. Dolaba sokuşturduğu kendi kıyafetlerinden bir eşofman ve ince bir kazak çıkarttı. İç çamaşırı ve çorabı da arasına sokuşturup Harry'nin eline tutuşturdu. Beline ellerini koyup kendine çekerek alnına dudaklarını yerleştirdi.
"Kalabalık yerde duş alman zor oluyordur. Gir banyo yap hadi."
Harry, alttan alttan ona bakınca dayanamayıp burnunun ucunu öptü. Harry'nin yaptığı her şeyde hızlanan göğsü Louis'yi öyle keyiflendiriyordu ki. Tanrı'nın kusursuz sanatından ibaret olan zarif yeşillerin sahibine doğru eriyordu adeta. Harry'nin kendisine bakarken göz bebeklerine ilişen parıltıya alışmıştı. En güzel alışkanlıktı. Burnunun ucuna dişlerini geçirince önce irkilip sonra gülmeye başlayan kıvırcığın yanaklarını kavrayıp kendisi de güldü.

"Bir saniye gözümü ayırasım yok üzerinden."
Harry'nin yüzü yanaklarına yaslanan avuçların arasında gevşedi. Koku bile güven hissi verir miydi insana? Veriyordu.
"Ayırmıyorsun ki..."
Louis, saçlarını alnından itibaren geriye doğru okşamaya başladı.
"Ayırabiliyor musun diye sordun mu?"

Harry'nin gözleri aralanıp şefkat bürüyen mavilere kenetlendi. Bu adam hep böyle güzel mi bakıyordu yoksa Harry mi ilk defa böyle bakan birini görüyordu? Aklını yitiriyordu. Bir anda masmavi gözlerle değişen hayatının içinde delirecekti. Çepeçevre ruhunu saran surların taşları içinden sızan bu adamın dokunuşlarında delirecekti. Ve biliyordu, delirdikçe mavinin içine daha çok batacak daha çok sevecekti.

Louis, dudaklarını kıvırıp Harry'nin çenesini öptü. Sürekli minik öpücükler bırakmaya alışmıştı. Harry'nin buna ufacık itirazı bile yoktu. Ömrü boyunca dokunuşlar ya yasaktı ya da zorlaydı. Louis'nin parmakları tüylerini diken diken ediyordu. Yeryüzü ayaklanacak, gökyüzü yeryüzüne inip bulutlarını ayaklarının ucuna serecek gibi hissediyordu.
"Hadi, gir de çık. Aşağıdayım tamam mı?"
Harry, basitçe başını salladı. Louis, kolidorun sonundaki banyoya kadar yanında geldi. Kapıyı kapatana kadar bekledi. Sonra da aşağı indi.

Harry'nin gözleri banyodaki aynaya takıldı. İşte yine aynı sahne, işte yine hayatının her dönümünde yaşadığı an. Aynadaki görüntüsüne böyle kaç kere bakmıştı? Kaç kere görmüştü bir zavallıyı aksinde? İşte yine aklına dolanlar, işte yine zihnine düşen anılar. Aynada gördüğü hayatın acımasız eserine baktı. Yaşamın onu vurduğu her şey her zamanki gibi yüzüne çarptı. Harry, aynada yıllarca yaptığı gibi bir zavallıya baktı. Ama bu kez farklıydı. Zihninde köşe bucak yankılanan sözü elinin tersiyle attı. Açtı bütün ışıkları korkunç karanlıkta, yüreğinde yeşerdi umudun tohumları. Geçmişte binlerce kez beyninde söylenip duran sözün her noktası silindi usul usul. Geçmiş fısıldadı yavaş yavaş yok olurken "Yalnızdı. Kimsesizdi. Yalnızdı..."
İzi bile kalmadı birer birer yok olanların ardından. Yenileri yandı ışıkların arasında.
"Kimsem de Louis artık. Yalnızlığım kadar kalabalığım da var. Benim... Benim Louis'm var."

Sonra aynaya ilişti tekrar gözleri. Aksine doğru söyledi. Yıllarca konuştuğu aynadaki zavallıya kendini inandırmak ister gibi söyledi.
"Yalnız değilim. O, geldi."



Louis, Zayn ile dalga geçen Niall ve Liam'a gülerken merdivenin başında beliren narin beden girdi odağına. Gülümseyerek elini uzattı.
"Gel, Meleğim."

Harry, onun elini yakaladı. Louis'nin yanındaki sandalyeye oturdu. Masadaki kızartma dışında birkaç yemeğe göz atarken nemli saçlarının arasında hissettiği dudaklara gülümsedi.
"Saçlarını neden kurutmadın iyice? Yemekten sonra kurutalım."
Kafa sallayıp Louis'nin tabağına yemekleri doldurmasına izin verdi.

"Harry."
Kendisine seslenen Liam'a döndü.
"Chad, çaresi kalmayınca LaDa'ya gidecek. Söyleyelim."
Harry, yutkundu. Zayn'in ve özellikle Louis'nin meraklı ifadelerini süzdü.
"LaDa?" Dedi Louis sorarak.

Harry, derin bir nefes aldı.
"Fuhuş ve kaçakçılık yapan bir uyuşturucu karteli. Chad onlar için çalışan sadece bir bölgenin sahibinin çalışanı gibi. Arkasını kollarlar. Polisler bu yüzden karışmaz ona. Devlet gücünün üzerinde. Liam ile geçici iş falan ararken uyuşturucu satmamızı tavsiye eden bir satıcıya rastlamıştık LaDa için çalışıyordu. Chad, hâlâ onlara gitmediyse bir iş falan aksatmış olmalı korkusundan gidemiyordur." Dedi Niall.

Louis'nin kaşları çatıldı.
"Başka ne biliyorsun?"
Niall, omuz silkip yemek yemeye devam etti.
"LaDa'nın kartelin başının adı ve soyadının birleşimi olduğunu. Soyadı Dagmar diye duymuştum. Bildiğim bir şey varsa Harry'nin işini bu konuya girmeden hâlletmeniz gerektiği. İşin içine Chad onları sokmadan hâlledin. Dava falan bir halta yaramaz çünkü."

Louis, Zayn ile göz göze geldi. Bir an önce Medea denen kadını bulmaları gerekiyordu.
"Diyelim Harry Chad'den kurtuldu. Ya sonra LaDa gelip alırsa?" Dedi Liam.
Niall, başını eğip düşünmeye başladı.
"Harry'yi bağlayacak başka bir şey olsa. Bilmiyorum Chad'in elini kolunu bağlayacağı LaDa'yı engelleyecek bir şey..."

"Evleniriz."

Masadaki bütün gözler bir anda Louis'ye döndü. Harry'nin gözleri kocaman açıldı. Louis, boğazını temizledi.
"Yani, evlenirsek herhalde Harry'nin Chad ile bir bağı falan kalmamış olacak. Soyadı da değişince gelip Harry'yi almayı neden mantıklı bulsunlar? İlgisi bile kalmayacak sonuçta. Sırf Chadwick istiyor diye evli birine karışmazlar."

Harry'nin hala iri gözlerle kendisine bakan şaşkın suratına döndü. Kararlılıkla tekrar etti.
"Evleniriz."

Harry, utanarak hızla önüne dönüp ellerini izlemeye başladı. Kulakları yanıyordu. Niall, arkadaşını kurtarmak istercesine ayaklandı. Konunun kapanması gerekiyordu.
"Pamuk şeker yiyebiliyor muyuz yoksa sen turşunu mu kuracaksın?" Dedi Louis'ye. Louis, tebessümle kafa salladı.
"Masayı sonra toparlarız bahçeye çıkalım biraz." Dedi. Ardından dönüp Harry'ye doğru konuştu.
"Sen içeri girer girmez saçlarını kurutuyorsun."

Başını kaldırmayan Harry'nin elini tutup bahçeye çıktı. Arkalarından poşetle geldiklerini biliyordu. Elini tutmaya devam ederken gözlerini göğe çevirdi.
"Onunla evlenebilir miyim Melek?"

Harry, bunu duyar duymaz başını kaldırıp Louis'ye baktı. Ciddiyetle gökyüzüne soran ve gözlerini ayırmayan adama dolu dolu gözleriyle baktı. Bunu da mı yapacaktı? Günlerdir yağan yağmur yüzünden bulutlu olan gökyüzündeki kara bulutların arasından çok az güneş ışığı vurdu. Louis, ışık yüzüne yansıyan Harry'ye baktı. Çok güzeldi. Dudakları onun güzelliğine kıvrıldı.
"Bence bu evet demekti."

Harry'nin gözleri kapandı anında birkaç damla yanağında yerini aldı.
Louis, uzanıp gözyaşının üzerini öptü. Geri çekilmeden bekledi. Dudaklarını ıslatan gözyaşları için fısıldadı.
"Bence bu yaşlar da evet demekti. Bu aldığım en güzel cevaptı."

"Pamuk şeker! Harry!"
Niall'ın sesiyle ayrıldılar. Harry, gözünün önünde sallanan pamuk şekeri aldı. Niall, Louis'ye de verdi. Beşi bahçede paketleri açarken hepsi bunun için yaşlarının çok büyük olmasını umursamıyordu. Üç genç ve iki adam çubuktaki pamuk şekeri yan yana ayakta dikilip yediler. Louis, Harry ile birleşen ellerini hiç ayırmadı. Günler sonra bulutlar aralanırken hafif vuran güneş ışığının altında ağızları ve dilleri pembe şekere boyandı. Dakikalarca orada öylece beşi de ayakta kaldı. Sonra Zayn, kafasının arkasına yediği azıcık karla bağırarak arkasında baktı.

"ULAN NİALL!"

Continue Reading

You'll Also Like

604 63 10
"Eğer hayat seni hayallerin kadar tatmin etmiyorsa hayallerde yaşamanın ne sakıncası var?"
1.5K 108 6
Barbaros, en yakın arkadaşının staja girdiği restorant sahibini uzun zamandır takip ediyordu. Barbaros Yoloğlu & Serhat Doğramacı -@dirilermezarligi...
147K 15.5K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
35.2K 1.5K 5
Steampunk dünyasında bir dahi olan sevgilisi Henrik için yaşayan Ilya'nın hikayesi. Korkunç kabuslara rağmen, hayat bir yabancı ziyaret edene kadar h...