Ice Angel-LS

By mahser_midillisi

9.3K 1.4K 606

"Yoğun bir acının içine hapsolmuş bedenimi bir tek sen kurtarabilirdin. Ben öyle şeyler yaşadım ki, insanlar... More

UYARI
Angel
Candy
Tears
A Little Bit Of Truth
White Walls
Pain For A Little One
Blue Blanket
The Beggining Of Broken Hopes
Dirty Hands
Dusk Till Dawn
The Orphanage
"Are You There Angel? Please, Don't Go."
From The Grave To The Stars In The Sky
Pigeon
Have Nothing To Lose
Tonight Is As Horrible As Death
Defenceless
Angel's Rain
Cotton Candy
Destroy All Touches
See Yourself Trough My Eyes
Picture
Gone Too Far
You Came Again
Don't Leave Me
The Most Selfish Woman
Dandelion
Golden
Fingertips
The Wounds Of The Past
Hide And Seek
Ice Angel

"We Are Here."

257 45 8
By mahser_midillisi

Böyle bir yer yazdığım için hepinizden özür diliyorum. Uzatmadım, daha uzundu...
Bunu kendime de yapamadım zaten. Ben bile katlanamadım ve sildim. O yüzden uyarı veriyorum, böyle bir konuyu(anlayın dilim varmıyor) okumak istemeyen geçmişi atlasın.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

14 Şubat 2018

Harry, gözünün altındaki şişliğin hala inmediğini görünce aynadaki solgun yüzüne memnuyetsizce baktı. Kendi yüzünü görmek istemiyordu. Patlamış kaşı, boynuna doğru gelen anahtarla yapılmış çizik, burnunu kanatan yara ve çenesindeki morluk bedenindeki bir çok yaradan sadece birazıydı. Bir önceki şenlik yarışmasını kazanamaması kötü patlamıştı. Elini pis musluğun altında ıslatıp yavaş yavaş yüzündeki kuruyan kan lekelerini yıkamaya başladı. Yüzünden akan kırmızıya bürünmüş suya biraz da gözyaşları karıştı. Çoğundan kurtulduktan sonra üzerindeki gri tişörte sildi yüzünü. Liam gelecekti. Acele etmeliydi.

Bugün, yılın en sevdiği günlerinden biriydi çünkü Liam ve Niall'ın çalıştığı işçi kurumu bazı günlerde onlara izin veriyordu. Harry de ikisiyle vakit geçirebiliyordu. Niall'ın onu evden kaçıp yanlarına gelmesi konusunda darlaması dışında güzel vakit geçiriyorlardı. Ama Niall anlamıyordu. Chad'in ne tür insanları idare ettiğini istese polislerden bile kurtulabildiğini anlamıyordu. Kaçıp yanlarına gitmesi demek ikisini de pisliğin içine çekmek demekti. Chad durmazdı, olur da kaçarsa durmayacaktı.

Lekeli aynada morarıp solmuş yüzünü izledi bir süre iç çekerek. Hayatı Chad'in zevkleri, kumarları ve bilincinin olmadığı sırada Harry'ye yaptıklarıyla geçiyordu. Acıdı, aynadaki zavallıya. Kemikleri kırılacak gibi dövülürken sesi çıkmayana acıdı. Saçları yolunurken, gözleri acıyla yumulurken, açlıktan bayılırken ağzını bile açamayana acıdı. İnsanlar, sokakta gördükleri kirli saçlı, kirli kıyafetli kıvırcık bir çocuğa acırken Harry o zavallının ezik ruhuna acıdı. Bildikleri kursağına tane tane diziliyordu. Biliyordu, yapamazdı. Biliyordu, acınasıydı. Ve biliyordu, kurtuluşu yoktu, o yalnızdı. Bildiği her şey sert bir yutkunmayla akın etti bütün bedenine. Yuttu Harry, her şeyi bütün kederiyle. Sustu insanlar, kör oldu insanlar, sağır kılındı insanlar. Ardından bir süre sonra bile vicdanını duyamadı insanların, öksüz sokaklar. Bir bir kaderine yazıldı kimsesizlerin bu dünyadaki bütün yalnızlıklar.

Gözlerinden süzülen birkaç damlayı sildi elinin tersiyle. Vicdanlarının üzerine ışıkları kapatan insanları o aydınlatamazdı. Karanlıktan çıkamıyorken başkalarının karanlığına ne ışık ne de daha koyu siyahı katamazdı. Yalnızdı. Her gün defalarca söylüyordu bunu kendine. Söylüyordu ki içindeki en ufak şeye umut bağlamaya hazır yer unutmasın. Söylüyordu ki azıcık umuda kanmasın, canı yanmasın. Ancak çok geçti. Bütün çabalarına rağmen onunla beraber bir daha umut etmişti. Anwer'ı tanımak Harry'nin hayatını tümüyle yıkıp yeniden inşa etmişti.

Yüzünü kurulayıp çıktı iğrenç kokan banyodan. Birazdan Liam gelirdi. Pamuk şeker alacağına söz vermişti. Zaten Niall ve Liam, Harry'ye her buluşmalarında pamuk şeker alırlardı. Ağzını yüzünü pembe şekere bulayan kıvırcığı gülerek izlerlerdi. Kazandıkları üç kuruşla tek göz oda yıkıldı yıkılacak evlerinin kirasını, karınlarını doyuracak yemeğin parasını anca çıkarırlardı ikisi. Yine de Harry'ye her defasında pamuk şeker alırlardı mutlaka. Üçünün en olası şekilde güldükleri tek sebep olurdu pamuk şeker. Harry, dudaklarını sadece kıvırabilir, Liam kıkırdar,Niall ağzını doldura doldura gülerdi. Üçüne birer pamuk şeler mutlu olmak için yeterdi.

Harry, Chad'in haftalardır yok olmasına şükrederek Liam ve Niall'ı beklmeye başladı. Nelson görmesin diye pencereden kaçacaktı. Sonra kapı çaldı. Harry, duraksayıp tüyleri diken diken olarak kapıya baktı. Chad gelmiş olamazdı. Daha aylar boyu ortalıkta olmaması gerekirdi. Kimdi bu gelen? Nelson kontrole mi gelmişti yoksa?
Korkak bir merakla kapıyı açtığında gördü Anwer'ı. Yüzü önce şaşıp kalsa da yavaş yavaş kıvrıldı hafiften dudakları.

"Anwer? Ne işin var burada? Nelson görürse çok kötü olur."
Kafasını uzatıp dudaklarını kemirerek dışarıyı yokladı. Nelson etrafta görünmüyordu.
"Seni özledim."

Harry, yutkunup bir adım geri çekildi. Anwer'a tek kelime etmezdi ama... Ama... Canını yakıyordu işte. Hayır da diyemiyordu. Onu kurtaracak olan Anwer olunca kendini buna borçlu biliyordu.
"L-liam gelecek. Ben, dışarı çıkacaktım. Chad yok ,sen de gelsene."

Anwer sanki Chad'in evde olmadığını bilmiyormuş gibi kaşlarını kaldırdı.
"Öyle mi? Ne güzel yalnızız işte."

Harry, belinden tutulup geri geri yürütülmeye başladığında kapanan kapıyla göz göze geldi. Yaraları bile iyileşmemişti, vücudunun her yeri ağrıyordu. Bunu Anwer'a söylese kızar mıydı? Boynunda hissettiği dudaklarla acıdan biraz daha korkarak yutkunup konuştu.
"Anwer, her yerim yara içinde. Dur, lütfen."

Anwer, onu dinlemeyip işine devam etti, tişörtü çekiştirilince Harry şansını bir kere daha denedi.
"Anwer, dur. Dur, yapma."

Adamı biraz iteklediğinde sinirli yüzle karşılaştı. Biraz daha korkup iyice sindi. İlk kez ona karşı geldi çünkü... Çünkü bugün pamuk şeker yemeye gidecekti.
"İstemiyorum."

Anwer'ın yüzü küçümser bir ifade aldı. Siniri artarak gülüp Harry'nin kollarını sıktı.
"Ne demek istemiyorum?" Çekiştirip yatağın üzerine doğru iteklediğinde
Harry'nin gözleri doldu. Kalkıp gitmeye çalıştığında bir daha itildi ve bir daha itildi. Elleri kafasının üzerinde Anwer'ın büyük avcuna hapsolana kadar durmadan denedi.
"Anwer, dur!"

Çırpınırken Anwer onu sertçe sarstı.
"Sesini kesecek misin? Keseyim mi?"
Harry, onun gözlerinde gördüğü öfkeden korkarak çırpınmayı bıraktı. Gözyaşları akmaya devam ederken karşı koyamadı. Gözlerini açamadı, bakamadı. Bağıra çağıra canı yanarken yalvaramadı. Aylar sonra aklının köşesinde aynı cümle yine parladı. Yalnızdı.

Hıçkırmamak için kendini sıkarak geçirdiği, kıvranarak kaçamadığı, ağzına kapanan elden kurtulamadığı sürede saçları yolundu, gözleri karardı, ruhu çekildi. Canı bu kez ruhuyla beraber cayır cayır yandı. Harry olan bitenden sonra ağlayamadı bile. Akacak yaşı kalmamıştı.

Yatağın üzerinde morluklarına daha fazlası eklenmiş halde acı içerisinde yatarken dakikalar önce istediğini alıp giden Anwer'ın gidişine bile bakamamıştı. Ölmek istiyordu. Gerçekten ölmek istiyordu. Dudakları çenesiyle beraber aralıksız titrerken Harry hiç bu kadar yaşamdan vazgeçmeyi dilediğini hatırlamıyordu. Kapı kırılacak gibi çaldığında bile sessiz sessiz ağlamaya devam etti. Hayat bir kez daha Harry'nin çığlıklarını çalmıştı.

Kapı kırıldı ayak sesleri evin içinde bağırışlarla beraber dolandı. Niall kapının önünde gördüğü Harry ile dizleri boşalıp titreyerek yere çöktüğünde Liam Harry'nin yerine çığlık attı. Üzerine ağlayarak battaniyeler saran Niall'a bir tepki veremedi. Gözyaşları içinde Harry'e seslenip yüzünü avuçlayan Liam'ı gözlerinin odağına alamadı. Tavanı izledi bomboş yeşil hareler. Izdırap her şeyi boşluğa bıraktı. Harry, yaşamaktan utandı. Aklındaysa her şeye rağmen yiyemediği pamuk şeker kaldı.



"Harry! Harry, hadi kalk!"
İsminin seslenilmesi ile açtı gözlerini yavaşça kıvırcık saçlı olan. Uzandığı yatakta başını çevirip üzerini giyinmiş bir şekilde ona bakan Louis'ye döndü. Louis, bir elini Harry'nin güzel yüzüne yasladı. Saçlarını çekip yanağını okşadı.

"Günaydın, Meleğim."

Harry'nin dudakları Louis ile yaşadığı her şeyin gerçekliğiyle aralanıp duyduğu hitapla kıvrıldı. Gözleri dolarak gülümseyiverdi.
"Günaydın."

Louis, de gülüp gözlerinin üzerine birer öpücük bıraktı.
"Kalk bakalım uykucu, gidip şikayette bulunmamız lazım. Sonra darp raporu almaya gideceğiz. Zayn, bekliyor."
Harry, hızla doğrulup etrafına bakındı.
"Saat kaç?"

"Chad farkına varmasın diye çok erken. Beş buçuk falan olması lazım. Acele et üstünü giyin yolda yemek için bir seyler alacağız, hadi."
Harry'nin elini yakayarak ayağa kaldırdı. Dolapları dün gece karıştırarak gece giyinmek için bir şeyler bulmuşlardı. Harry, giyinebilsin diye kıyafetlerini eline verip alnını öperek odadan çıktı.

Harry, sürekli ya gözlerini ya alnını öpen Louis'nin ardından gülümseyerek baktı. Öyle güzel bakıyordu ki, Harry bana mı bakıyor diye kontrol etme ihtiyacı duyuyordu. Louis'nin elleri, elleri olmazsa gözleri hep onun üzerindeydi. Gece bile yanından ayrılmamış dibine sokularak uyumuştu. Harry, etrafını çeviren güveni tattığı kollarda uyumayı dünyadaki her şeyden güzel bulmuştu.

Üzerini giyinip aşağı indiğinde aceleyle arabaya bindiler. Başı Louis'nin omzunda yarım saat kadar hızla hareket eden arabanın içinde tekrar uyumamak için çok direndi. Hastanenin önüne geldiklerinde, Zayn hemen inip onlara yolu gösterdi.
"Hastane için görevlendirilmiş polisler varsa önce şikayette bulunmamız gerek. Harry, hadi gel senin direkt söylemen gerekiyor."

Harry,Louis'ye kararsızca baktığında masmavi gözler güvenle parladı. Louis, tuttuğu elinin üzerine dudaklarını bastırdı.
"Buradayım, korkma."

Hastaneye girerlerken Louis de onlarla gitti ama Harry'nin şikayette bulunmak için ufade vereceği sonra da darp raporu almak için muayene olacağı yere giremedi. Zayn'i Harry önden giderken kolundan tutup yanına çekti. Fısıldayarak
"Tahmin ettiğinden çok daha hassas. Muayene edecek doktora da söyle, ifade alacak polise de söyle. Sana emanet ediyorum, bir damla gözyaşı görürsem ağzını burnunu kırarım Malik. Ona göre." Dedi.

Zayn, gözlerini devirip Louis'ye orta parmak çekerek kolidora Harry'nin peşinden girdi. Louis için de sessizce beklemenin zamanı geldi.



Louis, Harry'nin elinin üzerini bir daha daha öptü. Eve tekrar gelmişlerdi. Zayn dava açmak için raporla beraber işe koyulmak üzere onları bırakıp ayrılmıştı. Akşama doğru alışveriş yapıp, gerekli şeyleri alarak geri dönecekti. Harry'yi büyük ihtimal davadan sonra bir yetiştirme yurdune geçici olarak yerleştireceklerdi. Zayn, polislerde bir iş olduğu gibi davanın seyrinin de aynı şekilde etkileneceğinden korkuyordu. Çünkü polislerin kılını bile kıpırdatmadığını gözleriyle görmüştü.

"Uyumak ister misin? Erken uyandık bugün."
Harry, başını iki yana salladı.
Louis, ayağa kalkıp Harry'yi de sürükledi.
"Gel,makarna yapalım o zaman."

Louis, mutfağa girip önceden yerini öğrendiği tencerelerden birini çıkardı, suyu doldurup ocağın üzerine koyduktan sonra tezgaha yaslanmış kendisini izleyen kıvırcığa döndü. Yanına gidip tezgahın iki yanına ellerini koyarak üzerine doğru eğildi. Harry'nin içi usul usul yoğun bir duyguyla fokurdamaya başladığında Louis'nin bir eli Harry'nin saçlarının üzerinde gezindi.

"Canını sıkmadılar değil mi muayenede?"
Başını iki yana salladı Harry. Louis'nin mavi gözleri onun zarif yüzünün, narin teninin her yerinde dolaştı. Göğsünü burkan sevgi dudaklarında can bulduğunda Harry'nin yüzünü okşadı. Gözlerinin altını turladı. Parmak uçlarından akın etti yüreğinden geçen her şey kıvırcığın bedenine.
"Çok zarif, çok narin, çok beklenmedik, çok alışılmadık..."

Şakağına koydu dudaklarını. Ufacık belli belirsiz öpüp kokusunu çekti içine.
"Çok güzelsin."
Harry, yutkunup bakışlarını yere çevirdi. Yanakları ömrü boyunca duymadıklarının utancıyla kızardı. Güzel miydi? Böyle mi düşünüyordu? Yeşil hareler tekrar maviye tutunduğunda her şeyiymiş gibi bakıyordu ona. Sahi olduğu, sahip olabileceği, kimsesi, kimsesizliği...

Louis, bastıra bastıra emin olsun diye, Harry kendisini Louis'nin gözlerinden görsün diye bir daha söyledi.
"Çok güzelsin Meleğim."
Harry, kollarını hızla onun boynuna dolayıp sarıldı. Tutunabildiği tek dala kaybetmekten korkarcasına sarıldı. Louis, Harry'nin kanayan yaralarını tek kelimesiyle kapattı.

Geri çekilip güzel yüzünü seyretti Harry'nin. Film gibiydi. Masallardan uyarlama bir film gibi. Her sahnesinin hikayesini doyumsuzca tekrar tekrar izlemek istiyordu. Ezberleyene kadar. Hafizasının her köşesine kazınana kadar izlemek istiyordu. Harry'nin hayatı da, bedeni dez, ruhu da film gibiydi.
"Sana böyle sarıldığımda bütün film koptu. Ve sen en güzel sahnemsin."

Harry, yoğunluğu kaldıramayn bedenini alevlerin içinden kurtarmayı umarak titreye titreye Louis'nin dudaklarına dokundurdu kendi dudaklarını. Derince nefes çekti içine. Saniyesi bile kaybolsun istemiyordu o anın. Tamamını doyasıya yaşamak istiyordu ikisi de. Louis, yavaş ve keyfine vararak onu öperken Harry onlarca kez öldü. Louis, onlarca gez gökyüzünden yere çakıldı. Sonra Harry'yi masmavi gökyüzü biraz yağmuruyla toprakta canlandırdı, Louis'yi bir melek göklere kadar çıkardı.

Ayrılıp nefes nefese alınlarını birbirlerine yasladıklarında çaldı kapı. Louis, zorlukla Harry'den kopup kapıyı açtığında Zayn'den önce sarı bir kafa koşar gibi girdi evin içine. Ardından da aynı onun gibi sert adımlarla birisi daha.
"HARRY!"
"Harry!"

Kıvırcık olan duyduğu seslerle koşturarak çıktı mutfaktan. Kendisine doğru aceleyle gelen ikiliye koştu. Kollarını, Niall'ın boynuna sarıp üzerine atlarmış gibi atıldı. Gözyaşları onun boynuna doğru akarken arkasından kendisine sarılıp boynunu ıslatan yaşların Liam'a ait olduğunu biliyordu. Sıkıca sarılırken umudunu bulduğu adama, Louis'ye minnetle baktı. Onları izleyen Zayn ve Louis'yi umursamadan üçü öylece kaldı.

"Buradasınız!"
Niall, kollarının birini açıp Liam'ı da aldı ve Harry Liam'a sokuldu.
"Buradayız."
"Geldik, kıvırcık. Biz geldik."

Şunu da söylemek istiyorum, darp raporu oldukça detaylı olması gereken bir şey. En azından bildiğim kadarıyla. Yani Harry'nin hem polise hem doktora detaylı bir anlatım yapması gerekiyor. Ben bunu da yazmak istemedim. 

Bir dahaki bölümleri tüm bölümler 40 oyu geçtiğinde atarım ona göre, tekrar oy sınırıyla mı atayım Ice Angel'ı ayıp yahu

Continue Reading

You'll Also Like

793 108 6
"Kelimeler zihnin gölgesidir ve unutmayın ki bayım, gölgelere kelepçe vurulmaz. " 𝘛𝘶̈𝘮 𝘦𝘷𝘳𝘦𝘯𝘪 𝘨𝘦𝘻𝘥𝘪𝘮 𝘢𝘮𝘢 𝘴𝘢𝘥𝘦𝘤𝘦 𝘰𝘯𝘶𝘯 𝘨𝘰...
218K 9K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
31.5K 3.2K 35
Belki sadece bir şansa ihtiyacın vardır.
35.1K 1.5K 5
Steampunk dünyasında bir dahi olan sevgilisi Henrik için yaşayan Ilya'nın hikayesi. Korkunç kabuslara rağmen, hayat bir yabancı ziyaret edene kadar h...