Zaman elle tutulmayan gözle görülmeyen akrebin yelkovanı yelkovanın da saniyeyi kovaladığı. Kiminin pişmanlığı kiminin mutluğu kiminin keşke si kiminin iyi kileri. Akıp giden olduğunu bildiğimiz değerini de geçince anladığımız geçmiştir zaman.
Demir yine Esra'ya yenilmişti ve suçlu olduğu için yine kendine kızan ve suçunu virgülüne noktasına varana kadar biliyordu. Kendini de sevdiğini de artık zorlamayacaktı. Pişmandı ama son pişmanlık fayda etmiyordu. Demir eve geldi. Kendini odasına attı gözünden akan yaşı sildi. Odasında ki banyosuna girdi duşa girip soğuk suyu açtı başından ve gözünden akan yaşlarla elini duvara vurdu.
''ALLAH'IM yeter artık bu acı bitsin dayanamıyorum onsuzluğa ALLAH'IM al kalbimden bu sevgiyi şu üstümden akan su gibi kalbimden de akıp gitsin bitsin bu acı.''
Esra da Demir için ölüyordu onu çok seviyordu özlüyordu. Kendi yüzünden biten bir evliliğin üstüne yuva kuramazdı.
Aradan geçen günler herkes için ayrı geçiyordu.
Kızlar Sevda'nın doğum günü için yapacakları sürprizi konuşmak için Ayla'nın evinde toplanıp konuşuyorlardı hepsinin bir fikri vardı.
"Kızlar bir türkü bar kiralayalım güzelce süsleyelim arkadaşlarımızı ailesini ararız haberimiz yokmuş gibi davranıp oraya bir bahaneyle götürürüz güzel bir yemek yeriz pasta keser onunda sevdiği gibi türkü halayla eğleniriz".
"Aslında güzel fikir Nur ama onu ondan önceki sene Ayla'ya yapmıştık tekrara düşmeyelim".
"Haklısın Nil ama aklıma gelen bu"
"Hımm benim aklıma bir şey geliyor"
"Ne"
" Yine unutmuş gibi yapıp benim evde hazırlayıp davet edip sürpriz yapsak"
"Yok olmaz Ayla sen hamilesin çok yorulursun"
"Ee o olmaz bu olmaz şimdiye kadar ne varsa hepsini birbirimize yaptık daha da aklıma bir şey gelmiyor."
Esra kızlara bakıp "Aslında benim aklımda bir şey var."
Kızlar dinler pozisyonu alıp hep bir ağızdan heyecanla
"Eee"
Esra gülümseyip
''Tamam tamam heyecan yapmayın şimdi şöyle yapıyoruz biliyorsunuz Sevda eski Türk filmlerini çok seviyor. Onun için Nur'un dediği gibi türkü barı bir günlüğüne kiralıyoruz konsept olarak eski tük filmlerinin afişleriyle süsleyip tahta masa tahta sandalye ve seksenli yılların aksesuarlarıyla süsleyip o dönemin kıyafetlerini giyeceğiz Sevda'nın giyeceği kıyafeti hazırlayacağız gelince giyecek onu oraya getirme görevi de Nur sende."
Ellerini birbirine vuran Nur heyecanla
"Harika bir fikir ayy Sevda çok sevecek de ama ona hazırlayacağımız giysileri sandalyeyi masayı nereden bulacağız?"
Kızlar heyecanla iş bölümü yaptı. Kimin ne yapacağını diğer bulunması gereken eşyaları tartışırken öyle kendilerinden geçmişlerdi ki eve gelen Kaan'ı kimse fark etmemişti kızlar öyle bir tartışmanın içinde kendilerini kaybetmişlerdi kendilerini. Kaan boğazını temizleyip birazda bunu yüksek sesle yapıp kızların kendini fark etmelerini sağlayıp kaşlarını çattı.
"Hayırdır hanımlar neyi paylaşamıyorsunuz? Duyanda evin ortasından kızıl derili kabilesi geçiyor sanır".
Kızlar Kaan'ın söylediklerine göz devirdiler kızlar yaptıkları planı Kaan'a anlattılar. Onunda fikirlerini alınca herkes evden ayrıldı. Ayla kızları gönderince kanepede oturan kocasının yanına oturdu. Boynunu öpüp kokladı. Kaan gülümseyip sevdiği kadının saçlarını öptü eliyle karısının karnın okşadı.
''İyi misin? bu cadılar seni ve oğlumu yormadılar dimi?''
''Yok canım yormadılar Sevda'nın doğum günü için konuştuk.'' Kocasına daha çok sokulup bulunduğu anın tadını çıkardı.
Yuvarlak masaların belirli bir düzen de olduğu ancak bakılınca dağınık ve hoş gözüktüğü güzel bir salondu ve doğum günün en güzel yeri ise seksenler konseptine uygun olmasıydı. Türk filminin afişlerinden basılı olan perdeyi asan Kaan ve ona yardım eden Nur'un homurdanmasıyla hazırlık yapıyorlardı.
"Ya neden perdeyi ben asıyorum? ki şuna bakın ya o kadar sandalyeye çıktım hâlâ kısayım Kaan'la nokta tayla virgül gibi olduk hem siz niye Demir'i aramadınız bir faydası olurdu.''
''Amma söylendin be alt tarafı perde asıyorsun yada tek tek afiş yapıştırsaydın söylenmen hiç bitmezdi.''
Nil arkadaşına laf yetiş diriyordu bir yandan da masalara örtüleri seriyordu. Nur perdeyi taktığı için sandalyeden inerek
"Alt tarafı bir perde diyorsun da sen daha örtüyü beceremiyorsun ki"
"Bana bak oraya gelir örtüyü kafana takarak gösteririm.''
Nil ve Nur aralarında da atışa dursun Kaan perdenin arkasına geçip hafif aralayıp
"Ararsınız değil mi ? Demir'i"
diyerek göz kırpınca Esra önündeki mixerden müziğin sesini açtı.
"Müziğin sesini neden açıyorsun?''
''Ruhumda ki çığlıkları bastırsın diye Nil."
Ayla sabah dan beri ara ara giren sancılarını yok sayıp arkadaşlarının keyfini kaçırmak istemiyordu. Kocası ve kızlar da ona bir iş yaptırmıyor rahat etsin diye el üstünde tutuyorlardı.
Aradan geçen zamanın sonunda kızlar mekanı hazırladı. Nur Sevda'yı alıp geldi. Sevda arkadaşı Nur'a söylenerek girdiği mekanda mekanın ışıkları yanıp içerisi aydınlanınca Sevda gördüğü mekanın güzelliğini ve duyduğu iyi ki doğdun şarkısını ve tüm sevdiklerini bir arada görünce sevinç den gözleri yaşardı. Mutluluğu paha biçilmezdi onun mutlu olduğunu gören arkadaşları da daha çok mutlu oldu. Kızların giydiği seksenli döneme ait kıyafetler ortamın seksenler gibi hazırlaması sanki zamanda yolculuk gibiydi ve herkes mutlu olan arkadaşının mutluluğuna ortak oluyordu. Demir ile Kaan Nur'un tüm ısrarlarına rağmen seksenler kıyafetlerini giymediler.
''Ne olur sanki giyseydiniz size kıyafet bulmak için ne kadar uğraştım ama olur mu beylerin karizması çizilir şu halinize bakın illa herkesten değişik olacaksınız değişikler.''
Demir ile Kaan kendilerine söylenen Nur'a göz devirip.
''Hiç kusura bakma Nur o komik kıyafetleri giymeyeceğim o kıyafetler de ne hem öyle renkli renkli palyaço gibi olmaya niyetim yok hem ne var ne güzel tişört kot pantolon giydik onları giyip de kendimi komik duruma düşürmem yani ben giymem. Giyiyorsa Demir giysin gülmem ona.''
Demir Kaan bakıp sonra Nur'a döndü.
''Bende aynen böyle düşünüyorum güzelim sağ ol uğraşmışsın ben de giymem.''
Nur iki adama da bakıp yüzünü buruşturup''hımm'' diyerek eğlenen arkadaşlarının arasına katıldı. Demir ile Esra hiç yan yana gelmedi. Birbirlerine kaçamak bakıp birbirlerine olan özlemleri gözlerinden taşıyordu.
Sevda pastasını üfleyip arkadaşlarına yaptıkları doğum günü partisi için teşekkür konuşması yapmak için sahne çıkıtı tüm dikkatler Sevda'ya toplanınca Ayla'nın acı çığlığı duyulunca Kaan karısının acı içinde yüzünü buruşturup elini belini tutup iki büklüm olduğunu görünce kendi canı daha çok acıdı. Herkes şok olmuş şekilde Ayla'ya bakıyordu. İlk kendine gelen Esra oldu. Kaan seslenip Kaan üzerindeki şoku atamamış ve acı içinde karısına bakıyordu. Esra arkadaşının yanına gelip koluna girdi.
''Kaan kendine gel arabayı getir hastaneye götürelim Kaan hadi''!!.
Demir hala şok da olan can dostunun bakıp kolunu sarsıp!
''Kaan sen Ayla'ya yardımcı ol ben arabayı getiriyim hastaneye götürelim.''
Kaan kendine gelip karısına yanın gidip sarıldı acısını almak ister gibi. Esra'nın yardımıyla Ayla'yı araba taşıdılar arka koltuğa Kaan oturdu Ayla onun dizlerine uzandı öne Esra Demir'de arabayı kullanıyordu . Sancıdan alnı damla damla ter olan. Acıdan inleyen dudakların ısıran Ayla'yı gören Kaan karısının anlını öptü.
''Canım çok acıyor Kaan!''.
''Tamam sakin ol kurban olduğum geçecek sen dayan hadi Demir acele et.''
Endişe ve telaşla geçen yolculuktan sonra en yakın hastaneye geldiler. arabandan inen Demir hemen hastaneye girip tekerlekli sandalye getirip Ayla'nın oturmasına yardım etiler. Acilen doğuma alındı dışarda bekleyiş başladı. Kaan koridorda kendinde geçip tabiri caizse dokuz doğruyordu. telaşla dolanan arkadaşını sakinleştirmek için yanından ayrılmıyordu. Demir arkadaşının omzuna elini koyup.
''Sakin ol oğlum sen güçlü ol ki Ayla daha iyi olsun. Baba oluyorsun var mı bundan dahası. Sağlıklıca ALLAH'IN izniyle kucağına alınca kendine kızacaksın bu kadar telaş yaptığın için.''
''Ya niye o kadar canı yanıyor Demir ağlıyordu yanmasın canı lan istemiyorum çocuk mocuk yanmasın canımın canı ya ona bir şey olursa dayanamam oğlum''.
Esra üzülen arkadaşını teselli etmek için yanına yaklaşıp elini Kaan'ın koluna dokunup sıvazladı.
''Kolay değil Kaan canınızdan can doğuyor bebeğinizi kucağınıza alınca bütün çekiğiniz sıkıntı bebeğinizi görünce geçecek lütfen dua et''.
Esra' gözüyle doğumhanenin kapısını işaret edip ''ALLAH'IN izniyle ikisi de sağ salim çıkak bırakma kendini''.
Kaan Esra ve Demir'in konuşmalarıyla biraz daha rahatladı kızlar Esra'yı arayıp hangi hastanede olduğunu örenip hepsi geldi. Kaan'ın babası annesi ve Ayla'nın ailesinin de gelmesiyle dua edip bekliyorlardı. Doğumhanenin kapısı açılıp da hemşire müjdeli haberi verince. Ayla'nın durumunu sordu Kaan Ayla'nın ve bebeğin durumu iyiyi olduğunu öğrenen Kaan Demir'e sarılıp kulağına.
''Sen de bu duyguyu yaşarsın inşallah sevdiğin kadından çocuğun olsun kardeşim''
Demir gülümseyip Esra baktı .
''İnşallah kardeşim inşallah''
Tebrik ve sevinçle geçen zamandan sonra Ayla'nın çıkarıldığı odaya giren Kaan karısına sarılıp öptü kokladı onu kaybetme düşüncesi lanet bir duyguydu ve Kaan bu duyguyu bir daha yaşamamak için ALLAH'A dualar etti .
''Nasılsın ay parçam çok kortum sana bir şey olacak diye bir daha çocuk istemiyorum.''
Ayla kocasına yorgun bakıp gülümseyip kocasının yanağını okşayıp öptü.
''Onu görsen öyle güzel ki kıyamazsın o kadar güzel kokuyor ki beni bile unutursun o bizim canımızın canı. ilerde birde kızın olsun istersin.''