Kara Ay

By lolakoala

20.4K 1.5K 131

Karanlık... Tek duyumsadığım şeydi. Artık ne yaram acıyordu ne de kalbim. Duygularım alınmış gibiydi. Artık n... More

Birinci Bölüm: Cadı
Yayın Balığı
Üçler Kuralı
Bir Şemsiye Vakası
On Dakika
Umutsuzluk
Samhain
Mavi Ay
Evde tek başına
Paparazi Savaşı
Yeni Hayat
İntikam
Avcı
Görüler
Dönüşüm
Katil
İkinci Bölüm: Vampir
Zehir
Çözülme
Lamia
Saldırı
Köle
Ölüm
Üçüncü Bölüm: Şeytan
Diriliş
Veda
Lanet
Kara Ay Efsanesi
Golconda -Final-

Ölü Kız Arkadaş

497 48 12
By lolakoala

Sabah Başak'ın hıçkırıklarıyla uyandım. Gözümü açtığımda yatağın dibindeydi. Ellerini yüzüne kapatmıştı. Hemen kalktım ve omzunu tuttum.

"Başak kötü bir şey yok değil mi?"

Üzgün olduğunu biliyordum ama bu kadar şiddetli ağlaması normal değildi. Tüm vücudu sarsılıyordu. Hemen bileklerine, saçlarından görebildiğim kadar boynuna baktım. Bir yerine bir şey olduğundan endişelenmeye başlamıştım.

"Ne oldu söyle!"

Ellerini yüzünden çekmeye çalıştım. Zar zor ağzından bir kaç kelime döküldü.

"Selim... Ölmüş."

Bunu beklemiyordum. Samimiyetsiz bir şaka gibiydi. Başak’ın haline bakılırsa korkunç bir gerçekti. Aklıma onlarca soru hücum etmeye başlamıştı. Nasıl ölmüştü? Hasta falan mıydı? Sanırım Başak konuşacak durumda değildi. Akıllı telefonumu elime alıp adını ve soyadını arattım. Ekrana bir sürü Selim Hoca’nın resimleriyle dolu haber geldi. Haberlere göre korkunç bir cinayete kurban gitmişti. Polis soruşturma başlatmıştı. Cesedinin saat kaçta bulunduğu yazıyordu ancak nerede bulunduğu yazmıyordu.

Facebook'ta okulla alakalı tüm gruplar anma töreni etkinlikleriyle dolmuştu. Telefonu kapattım ve bir süre Başak’a sarıldım.

Bir saat boyunca yatakta birbirimize sarıldık. Sonra ayağa kalktı ve öylece boşluğa bakmaya başladı.

“Başak cenazeden sonra okulda anma töreni gerçekleşecekmiş. İstersen ona karşı son görevimizi yerine getirelim.”

“Ben… Onu sevmiştim.” Tekrar hıçkırıklara boğuldu. Yine sarıldım. Anma törenine gitmek çok iyi bir fikir olmayabilirdi ancak sonra gitmediği için pişman olmasını da istemezdim. Ama onu yalnız bırakmayacaktım.

“Hadi gidelim.” dedi göz yaşlarını silerek.

“Ciddi misin?” dedim.

“Gayet ciddiyim.” dedi ve hızlıca hazırlanmaya başladı. Aklımı okumuştu galiba.

Yoldayken Deran aradı.

“Nasılsın aşkım?”

“Selim Hoca’nın cenazesine gidiyoruz.”

“Ne oldu ki Selim Hoca’ya?”

“Haberin yok mu? Ölü bulunmuş.”

“Gerçekten mi? Çok üzüldüm." Dedi ama sesi her zamanki gibi duygudan yoksundu. "Aşkım bizim acilen şehir dışındaki bir akrabımıza gitmemiz gerekti. Bir hafta yokum.”

“Olamaz. Bu hiç iyi bir haber değil.”

“Evet bir hafta görüşemeyeceğiz. Ben de üzgünüm.”

“Gitmeden görüşelim?”

“Yola çıktık bile.”

“Neyse canım. Şimdi kapatmalıyım. Sonra araşırız.”

Başak’ın yanında daha fazla sevgili muhabbetine devam etmek istemiyordum. Deran Selim Hoca’nın ölümünü büyük bir soğukkanlılıkla karşılamıştı. Bu haberi bilmediğine göre sosyal medyayı çok fazla takip etmiyor olmalıydı.

Okula geldiğimizde bölümün önünde büyük bir kalabalık toplanmıştı. Serin ve bulutlu hava, ortama ayak uydurmayı kolaylaştırıyordu. Bir çok öğrencisi çok üzülmüş görünüyordu. Kızların hemen hemen hepsi gözyaşı akıtıyordu. Ağlamayanların da en azından gözleri yaşarmıştı. Diğer hocalar çıkmış onunla ilgili konuşma yapıyordu. Yakalarımıza iğnelememiz için resmini verdiler. Başak hıçkırıklarını tutamıyordu. Çoğunlukla ona sarılıyordum.

Ayakta dikilmiş durumda konuşmaları dinlerken Barlas yanıma yaklaştı. Gözlerini konuşmacı hocalardan ayırmadan benimle konuşmaya başladı.

“Nasıl öldürüldüğünden haberin var mı?”

Bundan Başak’ın yanında bahsetmeseydi çok iyi olacaktı. Onunla ilgilenmemeye çalıştım.

“Hayır. Beni ilgilendirmez.”

“Hayır ilgilendirir. Sana son halinin fotoğraflarını göndereyim. Vampir işi bu.” Sesi fısıltı haline dönüşmüştü. “Erkek arkadaşın nerede?”

“Şehir dışına çıktı.”

“Kaçarlar tabi.”

“Barlas saçmalama lütfen artık gider misin?” dedim hiddetle.

Bana doğru döndü. Bana nasıl baktığını göremedim çünkü suratına bakmıyordum. Yanımdan gittikten iki dakika sonra telefonuma mesaj geldi. Barlas bana internetten bir fotoğraf göndermişti. Bu, yerde yatan boğazından kanlar akmış olan Selim Hoca’dan başkası değildi. Korku dolu gözleri ardına kadar açık kalmıştı. Çok korkutucu görünüyordu. Hemen telefonu kapattım. Bunu Başak görmemeliydi. Bir de akşam bana gel yazmıştı.

Eve dönerken Başak memlekete gitmek istediğini söyledi. Hava değişimi belki işe yarayabilirdi. Üstümü değiştirmeden bavulunu toplamasını bekledim ve onunla birlikte garaja gittim. Otobüs gelene kadar bekledik. Hava soğuk olmasına rağmen onunla beklediğim için bana defalarca teşekkür etti. Bavulunu otobüse yerleştirmesinde yardım ettim. Otobüs garajdan çıkana kadar el salladım.

Garip olan Barlas’tan kaçmama rağmen sürekli karşılaşmamızdı. Şimdiyse beni eve çağırıyordu ve benim gitmemek için sebebim kalmamıştı. Barlas'la görüşmek değildi niyetim aslında. Şu vampir olayını çok merak ediyordum. Garajdan direkt Barlas’ın evine gittim.

"Gelmeyeceksin sandım." dedi kapının önünde.

"Gelmeyecektim." dedim içeri girerken. Beni salona buyur etti ve koltukta yanıma kuruldu.

 "Doğay, ben bu iş olunca sen tehlikeye girersin diye korktum. Senin de bu işe gireceğini bilseydim asla seni kaybetmezdim."

"İnan artık umrumda değil."

"Benim umrumda. Çok canım yandı. Seni seve seve bıraktım. Uzaktan izlemeye devam ettim."

"Benim de canım yandı ama en azından ben seni aldatmadım."

"Erklerle çalışırken insanın kafası karışıyor. Ne kadar zor olduğunu bilemezsin."

"Neyse. Sen bana şu cinayeti anlat."

 "Boynunda izler vardı. Kesinlikle vampir işi."

 "Fotoğrafı nereden buldun? İnternette öyle bir resim görmedim."

"Ayrıca mobese kayıtlarından kim olduğu belli değil. Biri çok hızlı bir şekilde cesedi bırakıp kaçıyor. O kadar insan üstü bir biçimde hareket ediyor ki kameralar kaydedemiyor."

"Sen nereden biliyor..."

"Doğay, polisle çalışıyoruz." 

Şaşkınlıktan ağzımdan bir "Vay" sesi yükseldi.

"Deran'dan şüpheleniyoruz. Görücü yeteneklerini onun üstünde denesene."

 Denediğimi ve abuk sabuk rüyalar gördüğümü söyledim. Ona son gördüğüm rüyayı anlattım.

 "Doğru görüyor olma ihtimalini düşündün mü hiç? Hani bu yetenek herkeste olmuyor."

"Bir insan annesiyle yapar mı hiç?"

"Vampirlerin annesi olmaz Doğay. Ayrıca cinsel olarak gayet aktiftirler."

"Ben Deran'la ilgili kötü bir şey hissetmiyorum. Annesi konusunda bir şey söyleyemeyeceğim."

"Evet annesi daha şüpheli duruyor gerçekten."

"Ayrıca Deran bana hiç dokunmadı." Barlas bunu duyunca sırıttı. Deran'ı başka bir kadınla yakaladığımı söylemedim.

"Peki Deran'dan şüphelenme sebebiniz ne?"

"Isırılma olayları ve hayvan ölülerinden varlıkları anlaşılıyor. Olayların başlamasıyla onların buraya gelme zamanı çakışıyor."

"Tabii adam ünlü. O gözünüze çarptı değil mi?"

"Zaten kanıtımız yok. Geçen sefer başka bir bölgede çalışıyordu avcılar ve o bölgede görülmemişler. Sayıları fazla değil. Yeni vampirlerin gelmesine çok fazla ihtimal veremiyoruz. Ama kendi içlerinde farklı kuralları var mıdır bilmiyoruz. Ama şu cinayetten sonra ortadan kaybolmaları şüpheleri arttırdı. Daha önceki şüpheliler de bir kaç cinayetten sonra ortadan kaybolmuşlardı."

"Tamamen mi terk ediyorlar?" Neden korkmuştum ki? Deran'ın geri dönmeyeceğinden mi? İyi de vampir değildi ki o.

"Evet. Önceki avcı bölgesinde zavallı bir kızcağız öldürülmüş. Gazete haberlerini arşivlemiştik. Bekle göstereyim."

Bilgisayardan dosyaları karıştırmasını izledim. Sonra önüme koyduğu fotoğrafı gördüğümde boğazıma koca bir yumruk yemiş gibi oldum. Bu Deran'ın ölen kız arkadaşıydı! Ama Deran orada görülmemişti. Nasıl olurdu? Acaba kız arkadaşı bir vampir tarafından mı öldürülmüştü? Annesi rolünü oynayan kadın olabilir miydi? Ya Deran'ı da öldürüp, dönüştürdüyse?

"Doğay, kendinde misin?" Diye sordu Narlas endişeli bir halde.

"Belki annesi vampirdir."

"Onu mu düşünüyordun? Geldikleri yeri araştırdık. Başka şehirden gelmişler. İşin içinden çıkamadık. Ama hala şüphelerimiz var."

"Yani cinayetin olduğu dönem başka şehirdelermiş?"

"Evet." Diye cevap verdi ama bu olanaksızdı. Bu, Deran'ın eski kız arkadaşıydı. Şimdi bunu söylersem onu ele vermiş olacaktım. Onu öldürecekler miydi? Kafasını mı keseceklerdi? Ya gerçekten vampir değilse? Anlamak için de olsa onu öldürmeleri gerekirse? Emin olmadan bunu söylemeyecektim. Ve bu işi tek başıma halledecektim. Vampir bile olsa bana zarar vermeyeceğinden emindim. Zaten vampir de değildi. Masumdu o.

"Ben de size katılacağım." Diye atıldım.

"Avcılara mı? Olmaz." Diyerek kafasını iki yana salladı. "Avcı olmayanların katılımı tehlikeli. Asla bunu kabul edemem." Dedi kesin bir şekilde.

"Neden ortak çalışmıyor muyuz?" Diye direttim.

"Ama yaptığımız işler farklı."

"Sıkıntı çekiyorum belki görüler üzerinde çalışırken. Çalıştığınız alanı görmem lazım." Barlas' ın yüzünde oluşan umutsuz ve düşünceli halden açıklarını yakaladığımı anladım.

"Yapma bunu Doğay."

"Görücü değil miyim? Hala elimizde somut bir delil yok." Dedim kararlı bir şekilde.

"Daha yeni başladın. Dersler bir ilerlesin sen öyle gör." Dedi yalvarırcasına.

"Tamam rahibeyle konuşacağım. Ama aranıza bir kişi daha almaya hazır olun."

Gerçekten sıkıntılı görünüyordu. Başıma bir şey geleceği için çok endişeleniyordu. Zamanında kendi içimde ona karşı nefret geliştirmeye çalışmama rağmen şu an dost muhabbeti yapmamız hatta bir işte ortak olmamız bile garip geliyordu. Bana yaklaşmaya çalıştı. Öpücük hamlesine karşı kendimi geri çekince yanağımı öptü. Sakin davranmaya çalıştım.

"Barlas, geçen seferki bir hataydı tamam mı? Boş bir anıma denk geldi." Dedim. Söylediklerim onu üzmüşe benziyordu. Başını öne eğdi.

"Bu saatte çıkma etraf tehlikeli. Yatağımda yat, ben koltukta yatarım." Dedi. Bu yine bir yakınlaşma denemesi olabilir miydi emin değildim. Öte yandan Başak olmadığı için evde tek kalacaktım. Teklif gayet cazip geliyordu.

"Sonra yanıma gelme." Dedim.

"Odayı kilitleyebilirsin." Diyerek garanti verdi. Bir süre bana üzüntülü gözlerle baktı. Sanki önünden koca bir dilim pasta kaçırılan küçük bir çocuk gibiydi.

"Doğay, seni seviyorum ben hala." dedi. Cevap vermedim. Gözlerinin içine baktım. Barlas'a karşı önceden beslediğim hisleri gerçekten de kaybetmiştim.

Continue Reading

You'll Also Like

83.7K 9.5K 44
Utangaç birisi olarak görülen ve insanlardan sürekli çekinen Lila'nın ruhunu özgür bıraktığı tek şey dans etmektir. Ama bir adım ileri atlarken sürek...
159 19 1
O bir katil. Kendi öz babasını öldüren bir katil. Anneciğinin ve ablasının gözleri önünde, hiç tereddüt etmeden babasını öldürdü ama bir sorun vardı...
78.4K 4.6K 34
Whatty2018 ; bir kez 4, bir kez 5. Bir kez 7. Sıra Her şey Güneş' in Özgür Ruhlar Akademisine kayıt olmasıyla başladı. Bu kitapta sımsıcacık bir d...
2.4K 74 3
2 abisi olan bir kız için hayat hiç bir zaman gülmez. Ta kii senin karşına seni güldüren biri çıkana kadar...