KOÇ

By misramadizedeolur

1.1M 75.3K 11.6K

'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek... More

0 x Koç
1 x Tweet
2 x Karşılaşma
3 x Maç
4 x Süper İkili
5 x Fan
6 x Düşüş
7 x Trip
8 x Rezil
9 x Antrenman
11 x 153,2 Km'den Gelenler
ŞAMPİYON
12 x Yeni
ŞAMPİYON #2
13 x Söz
14 x First Date
15 x Haber
16 x Rize
17 x Kırıklıklar Ve Bozulmalar
bir şeyler'
18 x Aydınlık
19 x Mavi
20 x Misafir
bir şeyler #2
21 x Sen Beğendin
22 x Annemin Damadı
23 x Afallama
24 x Bursa
25 x Merhaba
bir şeyler #3
26 x Misafir ' 2
27 x Masal
28 x Huzur
29 x Kardeş
30 x 'Bebeğim, yanıyorsun'
31 x Sevmek Güzel
32 x Aşktan
33 x Düğün
34 x Çok Sevdik Be Abi
35 x Sürpriz
36 x Yılbaşı
37 x Koç
38 x Beşiktaş Icrypex
Falanlar- Kesitler Ve Filanlar
39 x Aşk
FİNAL
bir şeyler ' Bu Asla Veda Değil
Yılbaşı Özel
1. Yıl Özel
Paris Özel
2. Yıl Özel
Kutlama- Açıklama ve Nicesi

10 x Gülümseme

27.3K 2K 250
By misramadizedeolur

Herkese merhaba!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve umarm bölümü seversiniz.
Hepinize iyi okumalar🍒

° °

Koç - Bölüm On : "...bazen ufak, samimi bir gülümseme yeter..."

Hayattan dışarı çıkmak istediğimde derin bir nefes alır ve Mario Gomez'in gol krallığında attığı golleri izlerdim. Mario'ya, Beşiktaş'a geldiği zaman fazlaca aşık olmuştum. Gülüşü, bakışı, duruşu, koşuşu...  Adam bana terapi gibi geliyordu. Sanki üzerinde bir büyü var gibiydi, ona baktığım anda tüm kötü şeyler üzerimden uçuyordu. Arınmış oluyordum.

Mario, şimdi Özgür olmuştu.

Bakışlarım Özgür'ün üzerinde dolanırken, içimde bir şeylerin mayıştığını hissediyordum. Sakinleştirici bir etkisi vardı. Takımla birlikte gülüyordu. Sanki ünlü bir futbolcu değilde, takımdan biri gibiydi. Antrenman bitince evine gidecek, ertesi gün okulda aynı sırada yeniden buluşacakmışız gibiydi. Beşiktaş'ın genç sol beki Özgür Çalhan değil, sadece Özgür oluyordu onunla ne zaman yan yana gelsek. Bu iyi miydi kötü müydü pek emin değilim. İki farklı insan gibiydi, ama bir o kadar da aynıydı. Onun bu halleri hoşuma gitmiyor değildi yinede.

Bakışları bana döndüğünde ışık hızından daha hızlı bir şekilde telefonuma döndüm. Takımın eksiklerini not almamı istemişti. Aynı zamanda da sahanın hepsini görecek bir yere kamera katmıştık. Antrenmanları bunlar göre şekillendireceğini söylemişti. Sahada oldukça eğleniyorlardı. Ben ise onları izlemekten büyük keyif alıyordum. Armağan olsa adamın otururken bile onu izleyenlere keyif vereceğini söylerdi. Özgür Çalhan, birçok kadının kalbini kolayca çalabilecek bir adamdı. Ama özel hayatı ile gündeme geldiği pek söylenemezdi. İnsanların onun hakkında duygusal dediklerini okumuştum birkaç yerde. İşi ve özel hayatı karıştığında toparlayamayacağını söylemişlerdi, bence öyle değildi. Özgür duygusal bir insan değildi, olsa bile işine etki etmezdi.

"Yardım etmek ister misin bize? Zora düştük." dedi Özgür yanıma otururken, nefes nefeseydi.  Takım yere yığıldığında ara verdiklerini anlamıştım. Dün attığı gol aklıma gelince yanımda durun suyu ona uzattım. Şaşkınca elimdeki suya baksada alıp içti. "Bana gelecek kadar da düşmüş olamazsınız." dedim gülümseyerek. Güldü yaramaz bir çocuk gibi. "Kendini küçümseme, fark atarsın sen." dediğinde benimle eğlendiğini anladım. Başka zaman olsa dalga geçtiği için laf atardım ama bugün hiç yapasım yoktu. Karnına gelen basketbol topu ona yeterdi bence. "Şakacı çocuk." dedim alayla. Güldü ve suyundan içti. Yutkunurken gözüm adem elmasına takıldı. Aşağı yukarı hareket ettiğinde içimdeki kelebekler iç çekti, gözlerimi hızlıca oradan kaçırdım. Normal davranacağım dedikçe kendi kendimi çıkmaza sokuyordum resmen. Bilmediğim bir yolda yürüyordum. Güvenli değildi. 

Suyu kapattı ve gözlerini üzerime dikti. Bakışlarından dolayı utandığımı hissederken "Gelecek misin?" diyerek suyu bırakıp ayağa kalkarken sordu. "Çok ısrar ettin, geleyim bari." dediğimde güldü ve elini uzattı. Dudaklarımı yalayarak uzattığı eli tuttum ve ayağa kalktıp elimi çektim. Birlikte sahaya yürürken, el ele tutuşmuş mu olmuştuk şimdi biz? Yani sadece yardım etmek istemişti bence. Herkes, herkese kalkmasına yardım etmek için elini uzatabilirdi. Heyecan yapmaya gerek yoktu. Beni gören Oğuz sahte bir üzüntü yerleştirdi yüzüne. Kafamdakileri atıp ona odaklandım. "Koç, insan arkadaşıyla rakip yapılır mı?" dedi annesine saçını çeken arkadaşını şikayet edercesine. "Korkma aslan parçası, yemem seni." dediğimde alayla güldü. Gülüşüm yüzümde daha çok yayıldı. "Bu dediğine seni pişman edebilir Kaptan." dedi Özgür beni desteklercesine. "İyi olan kazansın." dedi Oğuz. Havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde göz kırptım ona.

Herkes geldiğinde takımları ayırmış ve maç başlamıştı.

Maç başladığından basket topu elime hemen geldi, topu Özgür'e attım ve çok bir şey yapabilecekmiş gibi karşı potaya koşmaya başladım. Top yeniden elime geldiğinde gözlerimi kocaman açtım. Ben nasıl basket atacaktım yahu? Kollarımı havaya kaldırdığımda belimden tutulmam ile tanıdık his bedenimi sarsada dudaklarımın arasından çıkan 'Ananı' kelimesine engel olamamıştım. Arkamdan gülüşme sesleri gelirken karşı karşıya kaldığım potaya topu geçirdim. Ayaklarım yere bastığında sırtım Özgür'ün bedenine değdi. Bir adım ileri gidip ona döndüm. Gülerek bana bakıyordu. "Çok ayıp." dedi kınarcasına. "Yakıştı mı sana?" diyerek devam ettiğinde masum olduğundu düşündüğüm gülümseme attım ona. "Kusura bakma Koç. Bir an şey oldu." dedim mırıldanarak. Gülüşü daha çok büyüdü. "Affettim." dedi melodik sesi eşliğinde göz kırparken. Gülüşüm yüzümde daha çok yayıldı. Onun yanında gülmeden edemiyordum. Bipolar gibi davranıyordum resmen yahu.

O arkasını dönünce takımdaki herkesin bana imayla gülümsediğini fark ettim. Gülümsemem yüzümde  solarken gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Oğuz bunları kendine benzetmiş olamazdı değil mi? Gayette olabilirdi. Hepsinde dedikoducu teyze tipi vardı zaten. Onlara atabildiğim en kötü bakışı attım. Aralarından birkaçı güldüğünde, Oğuz'u dövmek benim için farz olmuştu. Armağan çocuğun aklına girmiş olmalıydı, Oğuz böyle değildi yoksa. İç çekerek saçlarımı omzumdan geriye attım. Onlardan çok çekeceğim vardı. Belliydi yani.

Ve bundan kesinlikle kaçış yoktu.

Antrenman bittiğinde sahanın ortasında oturmuş, simitleri yerken Özgür'ün anlattıklarını dinliyorduk. Beşiktaş'ın onun için ne kadar özel olduğunu anlatmıştı önce. Sesindeki sevgi, daha önce görmediğim cinstendi. Bu durum ise beni utandırmıştı. İnsanların canını bile verebileceği bir şeyi para kaynağı olarak görmek, hoş gelmemişti. 

Derin bir nefes aldım ve dudaklarımı büzdüm. Sanırım bunu kesmem zaten. Babam bana her türlü araba alırdı zaten. Gerçi üzülürdü ama. Kendimizi kandırmayı kesmiş olurduk en azından.

Telefonumun sesini duyduğumda herkes birden sustu ve birbirine bakmaya başladı. Hızlca oturduğum yerden kalkıp çantama koştum ve çantamın yanında duran telefonumu aldım. Efe abimdi.  Aramayı hızlıca cevapladım. "Efendim?" dedim sandalyeye otururken. "Ne yapıyorsun abiciğim?" dedi aşina olduğum o tatlı sesiyle. "Utanmak ve vicdan azabı çekmek arasında gidip geliyorum. Siz ne yapıyorsunuz?" dedim arkama yaslanırken. "Vera, iyi misin abim?" dedi birden endişeli sesiyle. Ablam olsa 'neden gerizekalı mısın?'  derdi. Ablamla aralarında dağlar kadar fark vardı. Yinede en sevdiğim çift onlardı."İyiyim abim. Anlatırım sonra. Neden aradın sen?"

"Almaya gelelim mi diye soracaktım." dedi hala devam eden endişeli sesi ile. "Ben gelirim en sevdiğim eniştem. Sende bize geçeceksin değil mi? " dedim normal neşeli halime dönerken. "Evet. Baldızım beni özlemiştir dedim." dedi oda benim gibi neşeli bir şekilde. Kıkırdasam da "Ne özlicem seni be? Ablam özlesin." diyerek konuştum abartı bir şekilde. Oda güldü benimle. "Kapatıyorum ben. Dikkat et abim." dediğinde bende ona veda ettim ve telefonu kapattım. Armağan'ın attığı mesaja da cevap verdikten sonra telefonumu eski yerine bırakıp yanlarına gittim ve eski yerime oturdum. Özgür'ün tam karşısına. Özgür'ün bakışları bana döndü. 

"Birde sana soralım, kadınlar nelerden hoşlanır Vera?" dedi takımdan biri. Hepsi adını söylemişti ama isim hafızam olmadığı için unutmuştum. Zamanla hepsin öğrenirdim zaten. Önümüzde daha uzun bir süreç vardı sonuçta. Bu yüzen öğrenmek için kendimi pek kasmıyordum. O değilde, ben gitmeden önce maç falan konuşuyorlardı. Üç dakikada konu buraya nasıl gelmişti be?

"Çiçek?" dedim gözlerimi kısarak. Kadınlar nelerden hoşlanır bilmiyordum ama bizim ailenin kadınlarını ufacık bir sevgi dolu gülüş bile çok mutlu ederdi. "Ben size Vera yanlış bir seçenek demiştim." dedi memnuniyetsiz sesiyle Oğuz. Gözlerimi devirdim. "Kadınlar birçok şeyden hoşlanır. Hepside aynı şeyler değil." diyerek omuz silktim. Her kadın aynı değildi zaten, tek bir şey söylemek yanlış olurdu. "Burada bence Koç'a sormanız lazım." diyerek omuz silktim ve topu beni dikkatle dinleyen Özgür'e attım. Çapkın gibi olan görüntüsünün altında gerçek bir çapkın olup olmadığını öğrenmek istemiştim. "Koç'tan bir şey çıkmadı." dedi takımdan başka biri. "Hadi canım?" dedim sahte bir şaşkınlıkla. Özgür göz devirdi. 

"Her kadın ilgiden hoşlanır." dedi Özgür bana meydan okurcasına. Kafamı iki yana salladım. "Her insan ilgiden hoşlanır." dedim bende ondan farksız bir şekilde. Takımdan birkaç kişi bana destek verdiğinde içimden kötü kadın kahkahası attım. Sütümden bir yudum aldım ve bende meydan okur bakışlarımı ona diktim. Elimdeki süt ile beni ne kadar ciddiye alırdı pek emin değilim ama...

Biri Özgür Çalhan ile kadınların nelerden hoşlanacağı hakkında konuşacağımızı söylese gülmekten ölürdüm. Ama şuan ciddi ciddi onu yapıyorduk. 

"Gülleri her kadın sever." dediğinde "Fazla yapmacık." demiştik bana soruyu soran çocukla aynı anda. Sonra ellerimizi çaktık gülerek. "Romantik yemekler. Kadınlar bayılır." dedi Oğuz aniden. "Çok klişesin." dediğimde göz devirdi. 

"Ne yani sen bunları sevmez misin?" dedi Özgür meraklı çıkan sesiyle. Kafamı salladım. "Fazla sıkıcı ve yapmacıklar. Bir kere ben ilgiden sıkılırım. Çiçeklerdenden hoşlanmam, hepsi olduğu yerde güzel bence. Ayrıca romantik yemek mi?" dedim alayla Oğuz'a bakarken. "Mumda ve etrafa dökülmüş gül yaprakları olacak mı?" diyerek alaylı gülüşümü devam ettirdim. "Beyler fazla düşünüyorsunuz bence. Biz kadınlar samimiyet isteriz, gerçeklik. Sevgi falan. Ufacık, samimi bir gülüş bile mutlu eder kadınları." 

Bana birkaç saniye boş boş baksalarda, sonra aklarına yatmış ya da yatmış numarası yaparak onaylamışlardı. Sahada işimiz bittikten sonra takım soyunma odasına gidince çantamı sırtıma taktım. Onlarla vedalaşmıştım zaten. Beklemem için sebep yoktu. Ama gitmek için çok sebebim vardı. Okulun bahçesindeyken "Vera." dedi arkamdan fazlaca aşina olduğum bir ses. Arkamı döndüğümde Özgür bana doğru geliyordu. "Bunu unutmuşsun." diyerek telefonumu uzattığında şaşkınlıkla telefonumu aldım. Nasıl unutabilmiştim ya ben onu?

"Teşekkür ederim." dedim samimi bir gülümseme ile. Telefonumu eve gittiğimde bulamasaydım muhtemelen kalp krizi geçirip okulu basardım. "Rica ederim. " diyerek göz kırptı. "Görüşürüz." diyerek elimi kaldırdım ve salladım. "Görüşürz." dedi oda. Arkamı dönmüş yeniden adım atacakken "Vera." dedi kararsız gibi çıkan ses tonuyla. Yeniden ona döndüm.

Sonra bir şey oldu. 

Özgür, kocaman gülümsedi. 

Daha öncekiler gibi değildi sanki bu gülümseme. Sadece bana özel gibiydi.

Continue Reading

You'll Also Like

198K 10.3K 31
25.03.2019 Derin 25 yaşında hayatta yaşanabilecek en zor şeyleri yaşamış ve ölmemiş olsa bile yaşamını tamamen bitme noktasına getirmiş bir kadındır...
2.4M 106K 71
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
787 108 8
ALFA YÜKSELDİ Fakat Zoe'nin bölünmüş ruhu, onu alfa olma yolunda zorlayacak gibi görünüyor. Özgürlük, sürü bağlarının karşısında ve savaşmaya hazır. ...
57.6K 19.9K 55
Bir SERİ KATİL'in gözlerindeki masumiyeti göre bilirmisin ? O bir seri katil onu masum yapan tek şey amacı. Daha önce bir seri katilin hayatını mer...