My Sexy Sex Partner! Jīkook

By kookandmin_

569K 16.6K 22.3K

"Bay Jeon, ben... ben ne diyeceğimi bilmiyorum." "Sadece, teklifimi kabul et ve zevki yaşa." ⚠Uyarı; Bu kita... More

Uyarılar⚠
1!
2!
3!
4!
5!
6!
7!
8!
9!
YB DEĞİL ÇOK ÖNEMLİ!!
11!
12!
13!
14!
15!
16!
17!
18!

10!

24.2K 1K 1.2K
By kookandmin_

Keyifli okumalar.

21 Şubattan bu yana yb atmamışım üzgünüm :(

Yol boyunca, içimdeki aletin verdiği rahatsızlığı saymazsak, rahattım. Jungkook, tek kelime etmeden arabayı kullanıyordu. Bu benim işime geliyordu açıkçası... Çünkü sorduğu sorulara bazen verecek yanıt bulamıyor gibiydim.

Cevabı verecek olsam bile, kelimeler dudaklarımdan çıkmıyordu işte.

Arabadan inerek, ceketime sarıldım. Hava soğuktu ve nefesimi her dışarı üflediğimde dumanlar çıkıyordu. Jungkook arabayı park ettiğinde, seri ve büyük adımları ile hızla yanıma varmıştı. Başıyla yaptığı hareket ile peşinden ilerlemeye başladım.

Arabadan inerken elime tutuşturduğu dosyaları sıkıca kavrayarak, peşinden ilerledim. Şirketini kurtarabilecek miydi?

Bir şekilde kurtarabileceğine emindim fakat, karşı taraf ya anlaşmaya varmaz ise ve bunun hıncını benden çıkarırsa ne yapacağım? Lüks restoranta girdiğimizde, önümüzdeki çalışan kadın Jungkook'un rezerve ettirdiği masayı göstererek, ufak bir baş selamı vermişti. Aynı şekilde başımı eğerek selam verip, Jungkook'u takip ettim.

"Bizden önce gelmişler." Jungkook'un fısıltısı ile bakışlarını takip ederek, baktığı yöne döndüm. Karşımızdaki genç adam mı Jungkook'un şirketini batırmıştı yani? Adımlarımız masanın olduğu yerde durunca, eğileceğim esnada Jungkook kolumu tutarak bu hareketimi engellemiş oldu. Meraklı bakışlarım ona dönerken, masadaki beden ayaklanmış ve tam Jungkook'un önünde durmuştu.

"Selam, eski dostum!" Jungkook'u kolları ile çevreleyip, kendisine çektiğinde merakla iki bedene bakıyordum. "Görüşmeyeli ne kadar da değişmişsin sen! Gerçi, televizyonlar da seni hep gözüyoruz milyarder Jeon Jungkook." Sesinde ki vurgulama ve ima ile Jungkook'un kasılan çenesini fark etmiştim.

"Oturmaya ne dersin Eun Woo?"

Eli ile biraz önce kalktığı sandalyeyi işaret ettiğinde, Eun Woo dediği adam güzel gülümsemesi ile yerine geçti. Jungkook karşımıza bende, Eun Woo dediği adamın yanına oturmuştum. Sorgulamayın çünkü sandalye oradaydı ve Jungkook'un yanında sandalye yoktu.

Jungkook'un keskin bakışları bana odaklandığında bakışlarımı kaçırarak elimdeki dosyayı masaya bıraktım. Tanrı'm, umarım bu işin sonunda gafil avlanan taraf ben olmam...

Jungkook'un kasılan çenesi ve keskin bakışları ne kadar sinirli olduğunu anlamam için tek bir nedendi. Onun aksine yanımdaki beden gülümseyerek Jungkook'a bakıyordu. "Şirkette işler nasıl Jungkook? İyi mi? Ah, üzgünüm!" Ani çıkışı ile bakışlarımı yanımdaki bedene odakladım. "Ortada bir şirket kalmamıştı değil mi?"

Tek eli ile dudaklarını kapatarak, ufak bir şekilde kıkırdamıştı. Tanrı aşkına, bu adam ne halt yapıyordu?(!)

"Yaptığın iş ile gurur duyuyor olmalısın. Kendi başarın ile değil de, resmen çalarak bu noktaya geldin." Jungkook meydan okurcasına sırıtarak konuştuğunda, ikilinin arasındaki gerginliği hissetmemek mümkün değildi. "Bay Park."

Jungkook'un bana yönelik konuşması ile bakışlarımı ona çevirdim. Bana nazaran onun bakışları tam karşısında oturan bedendeydi. "Efendim?"

"Dosyayı Eun Woo'ya ver." Onaylayan mırıltılar çıkarttığımda, önümdeki dosyayı saçma bir gerginlik ile yanımdaki bedenin önüne koydum. "Hemen iş mi konuşacağız Jungkook-ah? Nerede kaldı dostluğumuz?"

"Eski dostluğumuzdan mı bahsediyorsun? Hah, öyle bir şey kalmadı. Şimdi işimize dönelim." Eun Woo onaylamazca başını iki yana sallarken, tek elini çenesinin altına yaslayarak bakışlarını bana çevirdi. "Merhaba, ben Cha Eun Woo. Sen?"

"Ben-"

Konuşmak için dudaklarımı araladığımda, Jungkook araya girmişti. "Asistanımın adı seni ilgilendirmiyor. Dosyayı oku ve imzala."

"Asistanı mısın? Çok çekilmez birisi değil mi? Ah, Jungkook her zaman böyle birisiydi. Şaşırmadım." Jungkook tam yerinden ayaklanacağı zaman, araya girmem gerektiğini düşündüm. O ayaklandığında, düz bakışlarımı yanımdaki bedene yönelttim.

"Hayır, sizin dediğinizin aksine bay Jeon gâyet iyi bir patron. İşin de gâyet iyi ve profesyonel. Her adımında titiz bir şekilde davranıyor. Sizin düşüncenizi bilmem ama bay Jeon mükemmel bir patron. Sebebi ise, olduğu noktaya kendi başına geldi. Birilerinin aksine dolandırıcılık ile değil."

Yüzümdeki samimiyetsiz gülümseme ile gözlerimi kıstım. Jungkook, tekrar yerine oturduğunda yüzündeki gurur duyan ifadesi ile gözlerime bakıyordu. "Pekâlâ, bakalım bu dosya da ne varmış..."

Aradan geçen yaklaşık 15-20 dakika sonrasında, Eun Woo denen  herif hâlâ dosyayı inceliyordu. Sıkılarak, yanaklarımı şişirdim. Tanrı aşkına, daha ne kadar bekleyeceğiz? Uykum var!

Bitkin bakışlarımı masadaki çiçeklerden çekerek, karşımdaki bedene baktım. Onun da bakışları bana odaklıydı ve...o sırıtıyordu!

Masanın üzerindeki telefonunu tek eli ile kavradığında, korkarak gözlerimi sonuna kadar araladım. Hayır!

Şimdi değil!

Bakışlarını gözlerimden çekerek, telefonunun ekranına odakladı. Korkulu bakışlarımı yüzünde gezdiriyorken, ani bir hareket ile tekrar bakışlarımızı birleştirdi. Ekranın üzerinde gezinen parmağı yavaşça yukarı çıktığında, içimde titreşmeye başlayan aleti fark etmiştim.

Yüzümü buruştururken, ellerimi kasıklarıma bastırıyordum. Tanrı'm! Neden şimdi yapmak zorundaydı?(!)

Sessiz iniltim ile, dosyayı inceleyen bedenin bakışları beni bulmuştu. "Hey, bir sorun mu var?" Hızla başımı onaylamaz şekilde iki yana salladım. Tanrı'm!

Jeon Jungkook, senden nefret ediyorum!

"İmzala artık!" Jungkook'un ani yükselişi ile yerimde sıçramış, bir yandan da ellerim ile kasıklarıma baskı uygulamaya devam ediyordum. "Bir şartım var eski dostum." Sinsice sırıtması ile söyleyecek olduğu şeyin Jungkook'u sinirlendireceğini anlamıştım.

"Neymiş şartın?" Jungkook tek kaşını havalandırdığında, ikimizde merakla bekliyorduk. Yanımdaki beden, işaret parmağını bana doğru çevirdiğinde anlamayarak, başımı iki yana salladım. "Asistanını istiyorum?"

"Pardon?"

Ne?(!)

"Duydun, Jeon. Asistanını kendi şirketime istiyorum."

"Neden bu isteğini kabul edeyim ki? Hah, saçmalık!"

"Kabul etmek zorundasın." Ukalaca, kollarını göğüsünün altında çaprazladığında, oturduğu sandalyede geri yaslandı. "Zorunda gibi mi duruyorum Eun Woo?"

"Evet çünkü, asistanını vermezsem bu imzayı atmayacağım ve şirketin batacak Jeon." Sinsi kahkahası ile sinirle kaşlarımı çatmıştım. Bu adam delirmiş olmalıydı!

Ayrıca, neden beni istiyor?(!)

Jungkook yetmezmiş gibi birde başımıza bu herif çıkmıştı. Tanrı'm, delireceğim!

Kasıklarıma saplanan ağrı ile iki büklüm kaldığımda, dayanamayarak öne atılıp Jungkook'un telefonunu kavramıştım. Ekranın açık olması işime gelmişti ve hızla minik noktayı en alta indirdim. İçimde hareket etmeyi kesen alet ile derin bir nefes almıştım.

Bakışlarım, masadaki iki bedene döndüğünde birisi bana anlamsızca bakıyordu ve diğeri kaşlarını çatmış, sinirli bir şekilde bakıyordu.

"Evet, Jeon. Kabul ediyor musun?" Eun Woo, elini anlaşmak istercesine öne uzattığında Jungkook tepki vermeyerek oturduğu yerden ayaklandı. Büyük adımları dibimde bittiğinde, ilk önce telefonunu sonra da bileğimi kavrayarak oturduğum yerden kalkmamı sağlamıştı. "Ne oluyor?"

Fısıldadığımda, sinirli bakışlarını Eun Woo'ya yöneltti. "Aldığın hisseleri en müsait bir yerine sok Eun Woo." Hızlı adımlarına yetişmeye çalışırken, bir yandan da bileğimi kurtarmaya çalışıyordum.

Valenin araba anahtarını Jungkook'a teslim etmesi ile sanki bir çantaymışım gibi arabanın içerisine iteklemişti beni. Yanımdaki yerini aldığında, sinirle kemerini takarak üzerime yönelmişti. Kavradığı kemeri çekerek, yerine takmaya çalışmıştı fakat titriyordu. Sinirden olabilir mi?

"Ben yaparım." Kemeri kavrayarak, minik boşluğa yerleştirdim. Motordan gelen hırıltılı ses eşliğinde yola koyulmuştuk. "Neden kabul etmedin? Şirketin ne olacak?"

"Umurumda değil!"

Ani yükselişi ile yerime sinerek, bakışlarımı kaçırmıştım. "Bay Jeon, şirketiniz batıyor. Kabul etmelisiniz..." Keskin bakışları gözlerimi bulduğunda irkilmiştim. "Umurumda değil dedim, Jimin."

Bakışları tekrar yola döndüğünde, umutsuzca camdan karanlık gökyüzünü izlemeye koyuldum.

Eve vardığımızda, Jungkook televizyon izleyeceğini eğer uykum varsa gidip uyumamı söylemişti. Yorgun adımlarım ile en üst kata vardığımda, ilk işim temiz kıyafetler bakmak olmuştu.

Benim için ayarlanan dolaba ilerlediğimde, içerisindeki kıyafetlere ufak bir göz gezdirmiştim. Gözüme çarpan kıyafet ile hızla askıdan alarak aynanın karşısına geçtim. Üzerime tutarak bir süre inceledikten sonra, üzerimdeki pantolondan ve kazaktan kurtuldum. Dantelli iç çamaşırımı baldırlarıma kadar sıyırarak hâlâ içimde olan kilot vibratörünü yavaşça çıkarttım.

Sızlayan deliğimin üzerinde parmağımı gezdirdiğimde yüzümü buruşturmuştum.

İçimdeyken bu kadar acıtmıyordu...

İç çamaşırımı tekrar giyinerek, yatağın üzerine bıraktığım elbiseyi giyindim. Uzun ipleri belimde kurdele hâline getirdiğimde, aynanın karşısına geçerek nasıl göründüğümü inceledim. Dizlerime kadar gelen çorap ve baldırlarımı kavrayan pembe kalın parçalar ile harika görünüyordum. Son olarak elime aldığım kedi kulağı olan tacı taktığımda, gülümseyerek elbisenin etek kısmını düzelttim.

Sessiz adımlarım ile merdivenlerden inerken, televizyon izleyen bedene doğru ilerledim. Koltukta uzanmış ve büyük bir ciddiyetle televizyonu izliyordu. Son bir defa daha derin nefesler alarak, karşısına geçtim.

Ellerimi önümde birleştirdiğimde, karşımdaki bedenin tepkisini merak ediyordum. Parıldayan küreleri yorgunlukla gözlerimi bulduğunda, ilk önce tacıma sonra, üzerimdeki elbiseye ve ardından bacaklarımı çevreleyen beyaz çoraplara bakmıştı. Uzandığı yerde hızla doğrulurken, yutkunduğunu fark etmiştim.

Tanrı'm, deli gibi utanıyordum!

"Jimin?"

Dudaklarımı büzdüğümde, tekrar derin bir nefes alarak ciğerlerime oksijen dolmasına izin verdim.

"Babacık, oyun oynamak istiyorum..."


Normalde, böyle olmayacaktı ama böyle yapasım geldi bir anda. Nasılsınız? Bayağı bir zamandır yokum sanırım... Sikik sınav haftamdaydım ve kafam çok doluydu. Son sınavlarımı da olduğumda daha seri bölüm atacağım...

Bölümü gecenin 1'inde yayımlıyorum. Sabah umarım oy ve yorum gelmiş olur.

Hepinize iyi geceler...

Jimin'in giyindiği kıyafet: 👇

🍷

[Oy ve yorum sınırı koyma fikri siktir git aklımdan...]

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby
99.2K 6.2K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
146K 15.4K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
12.1M 588K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...