The Winter Wind | Yizhan

By wybestboy

25.9K 2.8K 3.1K

"Zhan ge, özür dilerim," demişti Yibo ve Xiao Zhan öfke patlaması geçirmişti. "Sikik sikik özür dilemeyi kes... More

Bölüm 1: Kaza
Bölüm 3: Sakin
Bölüm 4: Kartlar
Bölüm 5: Bükülmek
Bölüm 6: Uyanık
Bölüm 7: Reset
Bölüm 8: Yüzleşme
Bölüm 9: Kafa Patlatmak
Bölüm 10: Av
Bölüm 11: Söndürmek
Bölüm 12: Koz
Bölüm 13: Teslim Olmak
Bölüm 14: Kör
Bölüm 15: Musallat Olmak
Bölüm 16: Engellemek
Bölüm 17: Mesafe
Bölüm 18: İtiraf
Bölüm 19: Tutuşmak
Bölüm 20: Cüret
Bölüm 21: Kargaşa
Bölüm 22: Avunmak
Bölüm 23: Haberler
Bölüm 24: Çatırdamak
Bölüm 25: Yanmak
Bölüm 26: Not
Bölüm 27: Yardım
Bölüm 28: Çatlak
Bölüm 29: Durum
Bölüm 30: Ağırbaşlı
Bölüm 31: Kırınım
Bölüm 32: Cevap

Bölüm 2: Kaynamak

1.2K 147 183
By wybestboy

Yibo döndü ve bir kez daha buzdolabını açtı.

Ama bu sefer uyguladığı kuvvet o kadar kabaydı ki bütün malzemeler tangırdamış, içindeki şişeler şiddetle birbirine çarpmıştı. Yibo bir kutu bira daha almış ve bu sefer buzdolabının kapısını kapatmaya dahi zahmet etmemişti.

Şişe dudaklarını buldu ve Xiao Zhan arkasını döndü.

Yalnızca tanışık oldukları eski dönemlerde Xiao Zhan'ın gözüne çarpan ilk şeylerden biri, Yibo'nun ne kadar sessiz ve ne kadar da olgun gözüktüğüydü. Gerçekten de şanına yaraşır şekilde, her şeyden ve o an yapması için para ödenmeyen bir şeyden başlıca herhangi bir şeyden uzak biçimde yaşıyordu. Pek çokları ona soğuk diyordu ama Xiao Zhan'ın gözlerinde o yalnızca olgundu...ta ki onu tanıyana dek.

Ta ki onu tam anlamıyla tanıyana dek.

O zamanlar, dünyanın ona atfettiği buzdan yüzden gerçekte tamamen uzak olduğunu keşfetmek onun için tamamen sürpriz ve zevk olmuştu.

Şu anki çocuk yirmi üç yaşındaydı. İnsanlar onun yaşının iki katı gibi davrandığını iddia ediyorlardı ama Xiao Zhan biliyordu ki kalpten güvendiği kişilerin etrafındayken, kendi isteğiyle yaşını yarıya düşürüyordu.

Ona göre Wang Yibo bir bebekti ve Xiao Zhan o bebeğin sonunda patlamış olduğunun gayet farkında idi.

Arkasını döndü, amacı uzaklaşmaktı ama yapamayacağını biliyordu. Özellikle de Yibo'nun az önce tezgaha fırlattığı oradan da yere fırlayan kutunun atılma sesini duyduktan sonra.

Sonra tekrar dolaba uzanmış bir tane daha almıştı.

"Yeter!" Xiao Zhan kükredi, ama cevap olarak yalnızca eğlenir gibi gelen bir dudak bükme alabilmişti.

Yibo üçüncü kutudan büyük bir yudum alabilmek için kafasını arkaya yatırmış ve bir kez daha bir dakikadan kısa süre içinde tüm kutuyu bitirene kadar da durmamıştı.

"Ne oldu?" şeytani sırıtışı tekrar yüzüne yerleşirken sordu. "Dolabını boşaltırım diye mi endişelendin. Endişelenme. Senin müthiş düşüşün sağ olsun benim kariyerim patlama yaptı. Halihazırda birçok şeye gücüm yeter, o yüzden bu hiçbir şey."

Xiao Zhan, o ezilmiş bira kutusunu yakındaki çöp kutusuna atmak için arkasını dönerken onu izlemişti ama aniden öfke onu delip geçmiş ve kükreyerek kutuyu yere çarpmıştı.

Teneke acınası şekilde parke zeminde sekmiş, diğer bütün sesleri bastırmıştı ama Yibo'nun hızlı hızlı nefes alışverişlerinin sesi ona baskın çıktı. Tezgaha eğilmişti, zar zor ayakta durabiliyordu ve duyulabilecek bir şekilde sesli nefes almaya çalışıyordu.

Xiao Zhan yüzündeki yarı kurumuş ıslaklığı sildi.

Bu gece, birisi dayanamayarak patlayacaktı aksi halde bu çocuk kendisine zarar verecekti. Xiao Zhan'ın asla dayanamayacağı ya da kendini affedemeyeceğini bildiği bir şekilde.

"Niye bu kadar çok kızgınsın?" diye sormuştu. "Sadece bir yarış. Hayat bundan ibaret değ-"

Kelimeler çarçabuk boğazında yitip gitti, çocuğun hızla arkasını döndüğünü ve tezgahtan bir şey kaptığını görmüştü. Xiao Zhan aniden eğildi ve bu, kafasının arkasındaki duvara çarpan seramik şamdandan onu kurtaran şey olmuştu. Parçalar yüz farklı yöne uçarken Xiao Zhan şok içinde görebildiklerine bakmış sonra dik bakışlarını öfkeli çocuğa çevirmişti.

"Wang Yibo!" diye kükredi.

"Xiao Zhan!" ona cevap olarak gelen bağırıştı. "Hayat bundan ibaret...değil mi? Bunu mu söyleyecektin?"

Cevap vermedi ama o, sırada ne olduğunu düşünemeden çocuk ona yaklaşmaya başlamış ve Xiao Zhan bir an için geri geri gidecek gibi olmuştu. Boğazı kupkuruydu ve tüm bedeni oldukça tanıdık ve kuvvetli olan ısıyla yanıyordu. Öfkeli arkadaşıyla uğraşabileceğini düşündüğü kadar iyi bir durumda olmadığına onu inandırabilecek tüm emareler yerli yerindeydi. Ama yine de, sırtını dikleştirdi ve geri çekilmedi.

Wang Yibo ondan biraz uzakta durmuş ve sanki onu ilk kez görüyormuş gibi gözlerini ona dikmişti. "Söyleyeceğin şey gerçekten bu muydu?" tekrar etmişti, "Hayatın bundan ibaret olmadığı?"

Xiao Zhan boğazına kaya parçası oturmuş gibi hissettiren şeyi yutmaya çalıştı.

"Ne gibi? Bütün bunlardan öte...senin için başka neyden ibaret?"

Xiao Zhan tabii ki de cevap vermeyecekti çünkü bütün bu kışkırtmanın nereye varacağı ve ağzından neyi zorlayarak almaya niyetlendiği apaçık belliydi.

Bunların hiçbiri işe yaramazdı.

O yüzden arkasını döndü ve kapıya doğru gitmeye başladı.

Wang Yibo'nun peşinden gelmemesi için tüm kalbiyle dua ediyordu ama tam olarak birkaç saniye sonra gremlin kararını vermiş ve aynen de bunu yapmıştı.

Boşlukta adımlarlarken onun ayak seslerini duydu, neredeyse ona yetişiyordu ama kendisi onu nasıl oyalayacağını düşünemeden ayağına keskin ve acıtan bir şey batmıştı.

Dizleri anında koyuverdi ve yere yığılmıştı.

"Siktir!" Acı bütün bedenini kazığa oturtuluyormuş gibi kasıp kavururken tıslayarak sövdü.

"Siktir!" Tekrar sövmüş, ayak bileğine bakmak amacıyla iki büklüm olmuştu.

Etrafları hala karanlıktı ama gökyüzünden balkonun koca penceresine gelen ışık, eve yansıyordu. Bu onun yerde durup ayağına gelen zararı inceleme girişiminde bulunması için yeterliydi.

Wang Yibo şimdi tamamen durmuştu, şüphesiz ki ani ve tehlikeli kazadan dolayı sarsılmıştı. Yine de, ona yardım etmek için hareket etmemiş ya da ifadesiz yüzünde endişe ettiğine dair herhangi bir ifade belirmemişi. Xiao Zhan bakışlarını onunkilere çıkarmadı ve o an her şeyden çok çocuğun ortadan kaybolmasını diliyordu. Düşüncesini dillendirmemiş, onun yerine şöyle demişti.

"Şimdi benim de canım yanıyor. Bu yetmez mi? Ödeştik, o yüzden...hadi kendi hayatlarımıza bakalım."

Yibo'nun buna ne cevap vereceğine dair hiçbir fikri yoktu ama yine de yanlış olduğunu bile bile çocuk sonunda konuşana kadar nefesini tutmuştu. Sesi inanılmaz derecede kısıktı.

"Senin için gerçekten de hiçbir şey ifade etmiyor muyum?" diye sormuş ve Xiao Zhan içinde bir şeylerin kopmaya başladığını hissetmişti.

"Beni nasıl öylece kolay gönderebilirsin? Tekrar ve tekrar?"

Sessizlik.

"Biz arkadaşız Yibo," dedi sessizce. "İstediğimde seni görmezden gelmeye ya da kendimden uzaklaştırmaya hakkım var."

Bir kez daha sırıtışı duymuştu. "Şöyle ki ben senin arkadaşın olmak istemiyorum. Artık değil."

Kör acı bütün vücuduna yön vermeye başlarken bu sözler üzerine uyuşmuştu. "Peki," dediğini duymuştu kendisinin gözleri karanlıkta hiçbir şeye odaklanmazken.

Ondan sonra ne kadar zaman geçtiğini hiçbir zaman hesaplayamayacaktı. Tek bildiği aynı anda hem çok uzun hem çok kısa hissettirdiğiydi ve bunların hiçbirinin bir önemi yoktu çünkü Yibo onun yanından geçip gitmiş ve kapıya yürümüştü.

Yibo'nun geri çekilişinin farkındalığıyla dolarken Xiao Zhan, kalbinin göğsünün içinde çöküşüne korkunç şekilde benzer bir şey hissetmişti. Kafasını eğdi, bir kez daha kapının açılmasını ve arkasından kapanmasını beklerken gözyaşlarını gözlerini yakıyordu.

Ama sonra bir kez daha Yibo'nun soluk sesi kulaklarına dolmuştu.

"Gerçekten bugün canımın yanmış olmasını umursamıyorsun. Öyle mi?"

Evet...vermesi gereken yanıttı.

Ama öfkesi geri dönmüştü. İçindeki, onu tamamen yıkmaya yetecek kadar güçlü, ağır ve açıklanamaz o his.

"Senin umurunda mı?" Xiao Zhan karşılık olarak bağırmıştı. "Az önce senin yüzünden canımın yanmış olması? Sikeyim kanım akıyor."

Cevabını beklemiş ve cevap kısa sürede gelmişti.

"Değil," demişti Yibo. "Geberene kadar kanasın, çok da umurumdaydı."

Bununla birlikte kapıyı açmış ve arkasından çarparak kapatmıştı.

Gidişi üzerine, Xiao Zhan ağır ve titreyen bir nefes bırakmış ve nefesinin sonunda, onu ölene kadar boğma istediğini ve arzusunu serbest bırakmıştı.

"Siktiğimin veleti!"

Continue Reading

You'll Also Like

238K 25.8K 21
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!
128K 12.8K 29
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
40.6K 78 3
Kesin boşalmalık
487K 56.4K 39
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir