Eleysa☁️ (Tamamlandı)

By bendenizyagmur

1.1M 78.9K 63.7K

O, kendi halinde yaşardı. Okuldan eve, evden antrenmanlarına giderdi. Gündüzleri normal biriydi. Sıradandı. O... More

Bölüm 1 ☁️ "Eleysa'nım."
Bölüm 2 ☁️ Uyursam Geçer Mi?
Bölüm 3 ☁️ Esmerim
Bölüm 4 ☁️ Unutturamam, Vazgeçirebilirim
Bölüm 5 ☁️ İki Gözümün Çiçe
Bölüm 6 ☁️ Yaman Bir Beyefendi
Bölüm 7 ☁️ Beni Unutma.
Bölüm 8 ☁️ Haave You Met Me?
Bölüm 9 ☁️ Oturur İçerim Tek Başıma.
Bölüm 10 ☁️ Ben De Yoluma Giderim
Bölüm 11 ☁️ Nefes Almak Gibi Bir Şey
Bölüm 12 ☁️ Aşk Nefrete Ne Yakınsın
Bölüm 13 ☁️ Aşka Yürek Gerek
Bölüm 14 ☁️ Racona Ters
Bölüm 15 ☁️ Aylar Olmuş
KARAKTERLER SORULARINIZI CEVAPLADI
Bölüm 16 ☁️ Gülümse
Bölüm 17 ☁️ Sevgili En İyi Dostum
Bölüm 18 ☁️ Ya İstanbul Hatırlamazsa?
Bölüm 19 ☁️ Flört?
Bölüm 20 ☁️ İyi Ki Varsın
Bölüm 21 ☁️ Beni İyi Etmeye Çalışan Biri Var
Bölüm 22 ☁️ Bal Kitap
Bölüm 23 ☁️ Sarışınlığımı Kıskandın!
Bölüm 24 ☁️ Her Yolum, Her Fikrim Sen
Bölüm 25 ☁️ Son Umut.
Bölüm 26 ☁️ Doğru Kişi?
Bölüm 27 ☁️ Niye Herkes Bu Kadar Ciddi?
Bölüm 28 ☁️ Esmer Bomba
Bölüm 29 ☁️ Eskiden Seven Kız
Bölüm 30 ☁️ Jr. Berkan
Instagram ☁️ Yalakalık Desen Var
Bölüm 31 ☁️ Nazar Duası
Bölüm 32 ☁️ Hiç.
Bölüm 33 ☁️ İkilem
Bölüm 34 ☁️ Çıkalım Bu Şehirden
Bölüm 35 ☁️ Acıdan Geçmeyen Şarkılar Biraz Eksiktir
Bölüm 36 ☁️ Ted Mosby Yıkıklığı
Bölüm 37 ☁️ Çaresiz.
Bölüm 38 ☁️ Kusura Bakma
Bölüm 39 ☁️ Veda
Bölüm 40 ☁️ Gözlük
Bölüm 41 ☁️ Kapanan Son Yara
Bölüm 42 ☁️ Ölmeye Yüz Tutmuş Bir Ruh
Bölüm 43 ☁️ "Ben Bunu Haketmedim."
Bölüm 44 ☁️ "Benim Eleysa'm..."
Bölüm 45 ☁️ Onu Çok Kırmışlar
Bölüm 46 ☁️ Yıldızlar
Bölüm 47 ☁️ Zehirli Bir Bal
Bölüm 48 ☁️ Eleysa'nın Anlamı...
Bölüm 49 ☁️ "Ben Eleysa."
Bölüm 50 ☁️ Elbet Bir Gün Buluşacağız
Bölüm 51 ☁️ Sana Ben Gerek
Bölüm 53 ☁️ Kızıl Bebişimin Minnoş Psikolojisi
Bölüm 54 ☁️ Ben Adam Olmam
Bölüm 55 ☁️ "Haberi Olmazdı,"
Bölüm 56 ☁️ Sana Angara'yı Yakarım
Bölüm 57 ☁️ "Televizyon Sesi Gelmiyor."
Bölüm 58 ☁️ Enkaz
Bölüm 59 ☁️ Seni Dert Etmeler
Bölüm 60 ☁️ Çıkışa Gel Adamsan
Bölüm 61 ☁️ Savaş Sözü
Bölüm 62 ☁️ İncinmesin Kanatların
Bölüm 63 ☁️ Baba Mı?
Bölüm 64 ☁️ Suç Ortağım
Bölüm 65 ☁️ İsmi Lazım Değil
Bölüm 66 ☁️ "Onun Her Şeyi Benim."
Bölüm 67 ☁️ Çukur
Bölüm 68 ☁️ "Baba"
Bölüm 69 ☁️ Gang Of Berkan Brides
Instagram/Texting Özel Bölüm☁️
Bölüm 70 ☁️ Eskisi Gibi
Bölüm 71 ☁️ Ağır Bulut
Final☁️
okumadan geçmeyinV3
YENİ HİKAYE-duyurumsu bişiler
Özel Bölüm 1 ☁️ Çay Harareti Alır
Özel Bölüm 2 ☁️ Bilir O Beni (1MİLYON OLMUSUZ?)

Bölüm 52 ☁️ Bir Sigara Dumanı

17.6K 1.1K 1.2K
By bendenizyagmur

Multi: Yıldızlardan Düştük- Benim Olmayanım (şarkı bölüm içinde de geçiyor, lütfen dinleyin. O kadar güzel ki😭 Keşfedilmeyi hak ediyor. Bu şarkı benim için de özel epey ve sizin de beğeneceğinizi hissediyorum... Söyleyen kişinin sesine sağlık gerçekten. Spotify ve Youtube listemize ekledim, bakmayı unutmayın❤)

Keyifli okumalar, satır aralarında buluşalım❤

☁️☁️☁️

Sabah gözlerimi üzerimde bir ağırlıkla açmıştım. Balın başını omzuma yaslamıştı, bende kolumu onun boynuna sarmıştım. Kolunun biri ve bacağının biri üzerimdeydi. Bu hale nasıl gelmiştik lan biz?

Dalin kokusu buram buram burnuma dolarken, gülümsedim. Her sabah bu kokuyla uyansam olmaz mıydı ya?

Uyanmasın diye nefes bile almadım adam akıllı. Bu an bozulmasın istedim. Diğer kolumu da sırtına sardıktan sonra başımı başına yasladım.

Tam tekrar uykuya dalacakken, Balın'ın uykulu sesi ulaştı kulaklarıma.

"Cefa?" Dedi. Sırıttım.

"Evlenmemiz gerekiyor."

"Ne?"

"Dün gece bana sahip olmuşsun, töre evlenmemizi emreder." Dalga geçerek konuşsam da uyku sersemi olduğu için anlamamıştı herhalde.

"Sana mı sahip olmuşum?"

"Evet, şuna bak. Kolun ve bacağın sarmalamış hareket bile edemiyorum."

Balın aniden geri çekildiğinde kafasını tavana vurmuştu. Salak. Acıyla inleyerek başını tuttuğunda gülmemek için kendimi sıkıyordum.

"Kızım yavaş, ne yapıyorsun? Manyak mısın?" Kendimi tutmaya çalışsam da bana kaşlarını çatmasıyla salmıştım kahkahamı.

"Bekle, buz koyalım. Çok mu acıdı?" Dedim gülüşlerimin arasında. Aynı zamanda aşağıya iniyordum. Ben buzluğa giderken Balın da inmiş huysuz bakışlarla koltukta beni bekliyordu. Buz torbasını başına koydum.

"Böyle insan mı uyandırılır şerefsiz? Sabah sabah töre falan..."

"Ama öyle..."

"Ne töresiymiş o?" Dedi alayla. Sırıtarak yanına oturdum.

"Berkan töresi." Dediğimde gülerek başını iki yana salladı. Dayanamayıp saçlarına dokundum. "Çok acıdı mı? Özür dilerim."

"Acıdı tabi lan! Ceza olarak kahvaltıyı sen hazırlayacaksın."

"Dolapta mısır gevreği dışında bir şeyler varsa tabii ki." Benimle konuşurken hep mısır gevreği yiyordu çünkü. Onunla ilk tanışmamız da mısır gevreği alırken olmuştu...

"Sanırım, yok."

Ona kaşlarımı çattım. "Çok sağlıksız besleniyorsun. Bu böyle olmaz." Söylenerek buzdolabına gittim. Kahvaltılık namına hiçbir şey yoktu. Çikolatalar, içecek bir şeyler ve yarım bırakılmış pizzalarla doluydu. "Hayatımda daha önce bu kadar benim yiyeceklerimi yersen ömrün 5 yıl kısalacak! diye bağıran bir buzdolabı görmemiştim."

"Abartma."

"Dolabında sadece pizza artıkları ve bira var." Söylenerek kapağı kapattım. "Nesin sen? Karısı terk edince depresyona girmiş 40 yaş üstü göbekli bir dayı mı?"

Bu dediğime kahkaha attı ve başındaki kaymış buzu düzeltti. "Şimdilik mısır gevreği yiyelim, sonra alışveriş yaparım."

"Dışarıda yiyelim, bunları yemen artık yasak."

"Sensin yasak! Onlar benim bebeklerim," derken Coco-Cops paketlerine gözlerinden kalpler fışkırarak bakıyordu. Bu haline güldüm istemsizce.

"Oturup Coco-Cops mu yiyeceğiz?" Hevesle başını salladı ve ayağa kalkıp buz torbasını buzluğa attı.

"Sen sütü ısıt, ben çay koyacağım."

Sırıtarak dibine girdim. Öyle ki, dudaklarımız arasında birkaç santimlik mesafe vardı. Çay dolabının önünde kaskatı kesilerek bana baktı. Nefes almayı kesmişti.

"Şu senin çayı yapar mısın? Epeydir içmiyorum, özledim." Dedim. Yutkunup başını salladı ve işaret parmağıyla omzumdan ittirmeye çalıştı. "Bana bu kadar yaklaşmanı yasaklıyorum."

"Sen her şeyi yasakla, biz bir 'yasak' diyelim kıyamet kopsun. Bu adaletsizlik. Uzaklaşmıyorum ulan." Dedim alayla. Balın gözlerini devirip dolaptan bir çay aldı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan eğilip kolumun altından çıktı.

"Lan!" Şok içinde ona baktım. Bana şeytani sırıtışını gönderip ocağa gitti. "Çok kötüsün. Bu kadar küçük olman yasa dışı."

Buzdolabından sütü çıkarıp duvarda asılı devasa cezveyi alıp ocağa bıraktım. Cezveye süt doldurup altını yaktıktan sonra tek iş ısınmasını bekleyip kaseye boşaltmaktı. Yorucu bir kahvaltı değil mi? Bence de evet.

"Normalde ısıtmazdım, şimdi sen varsın diye ısıtıyoruz sütü. Boğazın ağrımasın, Deniz Reis ağzıma eder." Kendi kendine gülerken ben huysuz huysuz söylenmekten kendimi alamamıştım. "Cidden, canınla derdin ne? Bok gibi besleniyorsun Balın. Bu yüzden vitaminsizsin işte. Kalıbımı basarım unutkanlık, yorgunluk her şey vardır sende. Bir ara hastaneye gidip kan ver, ona göre bir beslenme düzeni oluşturalım sana. Böyle olmaz, hasta olursun."

  "Sen... Beni mi düşünüyorsun?" Balın gülümseyerek bana baktığında bende gülümsedim. "Evet," dedim ve ısınmış sütü ocaktan aldım.

  Balın kaseye döktüğü mısır gevreklerini önüme bıraktı, bende doldurdum sütü kaselere. Ardından tezgaha bitişik olan, Balın'ın yemek masası olarak kullandığı masaya koydum ve birer de kaşık alıp oturdum. Balın iki çay bardağına kırmızımsı renkteki çayı doldurdu ve onları da masaya bıraktıktan sonra oturdu.

  Çaya eğilip mis gibi kokusunu içime çektim. "Ne var bunun içinde ya? Nikotin falan mı koyuyorsun? Bağımlılık yapıyor." Sıcak olmasına rağmen bir yudum aldım.

"Evet, sigaramı rendeden geçirip içine atıyorum." Ciddi ciddi bunu söylediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne?"

Balın gülerek ağzına koca bir kaşık mısır gevreği doldurdu. Bende şaka yaptığını anlayıp gözlerimi devirerek aç karnımı doyurmak için mısır gevreğine gömüldüm.

Kız beni bile kendine benzetmişti resmen. Oturmuş mısır gevreği yiyorduk!

Lanet olsun, tadı müthişti.

"Bugün ne yapacaksın? Derslerin yarısını ektik zaten, kalanına girecek misin?" Diye sordu. Omuz silktim. "Bana fark etmez, ne istersen onu yaparız."

"Birlikte mi?" Dedi safça. Gülümsedim istemsizce. "Evet. Yani sende-" cümlemi kapının çalması kesmişti. Bekçi falandır diye düşünerek ayaklandım. "Sen dur, ben bakayım." Diyerek kapıya gittim. Açtığımda gördüğüm yüz hiç hoşuma gitmemişti. Ters bir bakış attığımda Özgür gözlerini devirdi.

"Kankam için geldim, bana engel olamazsın Berkan'ların yüz karası." Dedi bana. Sinirle üzerine yürüdüm. "Lan bana bak!"

"Baktım, söyle." Gevşekçe sırıtıp ayakkabılarını çıkardı ve beni ittirip içeri girdi. Şok içinde Balın'a baktım. Gülmemek için kendini sıkıyordu. Hain.

"Oy benim kederli kızılım! Dertli bebişim, gel bir öpeyim seni!" Özgür Balın'a arkadan sarılıp yanağını öptüğünde, bana nispet yaptığını anlasam da içten içe kuduruyordum. Balın'a her temas edişinde kafasını duvara vurmak istiyordum.

"Kanka bunun gözü seğiriyor. Birazdan kırmızı görmüş boğa gibi atlayacak üzerime. Kırmızı bir şey de giymedim, seni saçlardan mı şey oldu acaba?" Fısıldadığını sanarak konuşurken derin bir nefes alıp verdim sakinleşebilmek adına. Kapıyı kapattım ve gidip yerime oturdum.

Balın ona kaş göz işaretiyle susmasını işaret ediyordu. Bence de, susması sağlığı açısından daha mantıklı olurdu çünkü ben kendimi çok zor tutuyordum. Ne güzel yalnız kalmıştık, pat diye gelmişti. Sarılmıştı bir de! Sabır!

"Kahvaltı yaptın mı?Hemen sana da hazırlayayım." Dedi Balın ayaklanırken. Huysuzca durdurdum onu. "Eli ayağı yok mu? Bırak kendisi alsın ne zıkkımlanacaksa."

  Balın bu halime gülerek tekrar yerine oturdu. Özgür dolaptan kase çıkarırken söyleniyordu. "Önceden kankam ne derse o olur derken şimdi ilk günden beyci olmuşsun Balın Hanım. Yazıyorum bunu. Unutma ki, kankalık manitacılıktan önce gelir." Boş yaparken çoktan kaseye mısır gevreğini doldurmuş Balın'ın yanına yerleşiyordu.

"Sende unutma enişte bozuntusu, bir kızın kalbine giden yol kankasından geçer. Bana iyi davran. Benimle bir hikaye atarak başlayabilirsin, aşırı güzel takipçilerin var." Ona sus ve sessizliğinin içinde kendi kendine öl bakışımı atıp yemeğime döndüm. Ama bir yandan da... Enişte mi demişti o?

"Mal mal konuşma bebiş, daha yeni uyandık zaten kafamız kazan gibi. Özellikle de benim. Dokundukça sızlıyor başım."

"Niye kız? Bir yere mi vurdun?"

"Evet, sabah aniden kalkınca kafamı tavana vurdum." Derken bana gözlerini kısarak baktı. O olay aklıma gelince yine güldüm.

"Niye aniden kalkıyorsun, Balın? Gerizekalı mısın?"

"Uyandığında bizi sarmaş dolaş halde görünce heyecanlandıysa biraz..." çocukça ya da değil, bu bebe sinirlerimi çok bozmuştu. Bunu da kudurtmak amacıyla söylemiştim. İşe yaradı mı emin değilim ama, çocuk şoka girdi resmen. Yemeği boğazına falan kaçtı, ama sonra düzeldi ne yazık ki.

"Hassiktir. Balın ne diyor bu değişik? Kız siz ne yaptınız dün gece!?"

"Sanane lan,sanane?" Diye tepki gösterdiğimde gözlerini kıstı. "Ne demek, sanane?"

"Ne anladıysan o."

"Hiç güzel şeyler anlamadım." Balın'ın sırtını sıvazladı. "Neyse ki o senin gibi şerefsiz değil, Balın'ım yapmaz öyle şeyler."

"Ne gibi şeyler? Hadi söyle de bak nasıl kalıyorsun elimde." Sinirle Balın'ın sırtındaki eline baktım. "O elini de çek!"

"Çekmiyorum lan." Kızın sırtındaki elini omzuna atıp resmen sarıldı.

"Höst ulan höst!"

"Yeter ya!" Balın dayanamamış olacak ki sinirle Özgür'ün kolundan kurtulup ikimize ters bakışlar atmaya başladı.

"Ya susun rahat rahat yemeğimizi yiyelim, ya da çıkın dışarda yapın kavganızı!" Diye azarladığında garip bir şekilde diretmedim ve yemeğime odaklandım. Özgür denen çocuk da susmuştu sonuda. Sabah sabah sinirlerimi bozmuştu şerefsiz.

 "Yarından itibaren bir ders ekmeyelim artık. Finallere az kaldı, böyle boşlamaya devam edersek kalacağız." Dedi Balın, bana ithafen. Onu başımla onayladım. "Tamam, sen nasıl istersen."
 
"Hanımcı puşt," diye bir fısıltı duyduğumda sakin olabilmek için gözlerimi kapattım ve içimden kuzu saymaya başladım.

1 kuzu, 2 kuzu...

Balın'ın dibinde oturması, kolunu omzuna atması ve benim hanımcı bir puşt olduğumu söylemesi hiç problem değil, neden olsun ki?

3 kuzu, 4 kuzu, 5 kuzu...

"Özgür, kaşınıyorsun."

"Yoo. Yalan mı? Ne desen tamam hayatım diyecek tip var bunda."

6 kuzu, 7 kuzu...

"Sus artık! Yok ortada öyle bir şey." Balın onu susturmaya çalışsa da susmuyordu. Arsız işte, ne olacak?

"Nasıl yok lan? Sen hem gel kardeşimle yat, hem de sevgili olma! Yok öyle bir-"

8 kuzu, 9 kuzu... Başlayacağım şimdi kuzunuza!

"Özgür," dedim sakin olmaya çalışarak ve kaşığı sertçe masaya bıraktım. Özgür keyifle sırıttı.

"Efendim?"

Yine sakince Balın'ın kulaklarını kapattım. Kız şimdi soğur falan, hiç gerek yok.

"Senin amına koyarım, duydun mu beni? Ya o siktiğimin sesini kesersin, ya da kafanı Cora'nın bok kumuna sokarım. O yüzden sus ya da siktir git." Dedikten sonra ellerimi çektim ve tekrar arkama yaslandım. Özgür dediklerime karşın kahkaha attığında gözlerimi devirdim. "Arsız puşt."

"Valla enişte, Balın'ımın intikamını birisinin alması gerekiyor. Şanslı kişi de benim, katlanacaksın artık."

"Nerden senin Balın'ın oluyor lan, şerefsiz!?"

"Kıskanma ne olur, çalış senin de olur." En son ne zaman bu kadar sinirlenmiştim, hiçbir fikrim yoktu. Zaten onun da amacı buydu ve başarmıştı.

"Özür dilerim Balın," diyerek ayağa kalktım ve Özgür'ün kolundan tutarak kaldırdım onu da. Gülmekle meşgul olduğu için kurtulmak için çabalamamıştı bile. Balın beni durdurmaya çalışsa da çekilmesini rica ederek kapıyı açtım ve itekleyerek attım karavandan. "Yürü git lan, asabımı bozma benim!"

Özgür kendini zar zor sakinleştirdi. "Ayakkabılarımı ver lan bari."

Sinirle kenardaki ayakkabıları alıp ona fırlattım. "Siktir git!"

"Ne oluyor lan burada? Cefa?" Feda'nın sesini duyunca ona baktım. Size yemin ederim, Özgür'ü dövmemek için kendimi çok zor tutuyordum.

"Al götür şu puştu buradan, sikeceğim şimdi!"

"Namusumda gözü var ayol," Özgür gevşek gevşek sırıtırken gidip Meray'ın omzuna kolunu atmıştı.

"Namusunu da-" ağzıma bir el kapandığında başımı eğip Balın'a baktım. O da gülüyordu!

"Tamam tamam, sakin ol." Dedi. Anında yumuşamama büyük bir şok geçirdim. Resmen kızın sesini duymamla sinirimin geçmesi bir olmuştu.

  Başımı sallayıp ağzıma kapanmış elini tuttum ve indirdim.

"Ne dedin de sinirlendirdin bu kadar lan?" Meray kahkaha atarak konuştu. Özgür omuz silkti. "Vallahi bir şey yapmadım kanka, hanımcı dedim sonra da Balın'a sarıldım bir baktım evden atıyor beni. Terapi alman lazım bebiş, öfke kontrol problemin var."

"Gel ben sana bir öfke terapisi yapayım, çok iyiyimdir bu konuda." Onun gibi bende gevşek gevşek sırıttım. 

"Tamam, susun artık. Hava çok güzel Balın, şu senin sandalyeleri çıkaralım da bir orman havası alalım." Feda elindeki poşeti salladı. "Bir ton abur cubur aldık. Meray'ın şekeri tutmuş."

Meray gülerek karavana doğru yürüdü. O içeri girerken Balın da terliklerini giymiş öylece dışarıya çıkıyordu. Hava güneşliydi ama serindi ve üstünde incecik sweat vardı. Gözlerimi devirip kapının arkasına astığı siyah ceketini aldım ve karavanın arkasına yürüyen Balın'a seslendim.

"Balın! Şunu giyer misin?" Bana döndüğünde çok uzak olmadığı için ceketi havadan attım. Yakalayıp giyindi hemen. Bende Meray'a yardım etmek için karavana girdim tekrar. Özgür piçinin sırıtan yüzüne kapıyı kapattım ve sakinleşmek adına derin bir nefes aldım.

"Sen bitmişsin oğlum, ölmüşsün. Şu haline bak." Meray'ın gülerek konuşmasına kaşlarımı çattım. Ne diyordu bu?

"Neden?"

"Balın'a sarıldı diye Özgür'ü yaka paça evden atmalar, Balın üşümesin diye ceket vermeler, Balın'ın sesini duyunca yumuşamalar falan... Aramıza hoşgeldin."

"Aramıza derken?"

Meray sırıtarak poşetten birkaç jelibon paketini çıkarıp tezgaha bıraktı. "Abayı yakanlar topluluğu."

Balın'a bir şeyler hissettiğim doğruydu. Kızı ilk gördüğüm andan itibaren ilgimi çekiyordu zaten. Sadece Yaren'den vazgeçtiğimi kabullenmem zor olmuştu. Daha sonra kendimi salmıştım ve tabii ki onca acısına rağmen beni bu denli seven kıza gitmiştim. Henüz çok büyük bir sevgi beslemiyordum bence, sadece hoşlanıyordum birazcık. Tamam, 'birazcık'dan biraz daha fazla.

"Abartma," diyerek poşetleri boşaltmasına yardım ettim.

"Abartmıyorum." Meray duraksayıp bana baktı. "Ben Balın'ı ilk kez böyle huzurlu görüyorum, Cefa. Tanıştığımızdan beri büyük bir derdi olduğunu biliyordum, sürekli dalıp dalıp gidiyordu zaten. Çok üstelemedim, anlatmak istediği zaman anlatır diye. Ama bu sabah ilk defa Balın'ın omzundaki o ağır yük alınmış gibi bakıyor, gülüyor. Ona iyi gelmişsin."

  Ben daha cevap veremeden karavanın kapısı açıldı ve içeri Balın girdi. Telaşlıydı, bana bakıyordu. "İyi misin? Özgür'ün kusuruna bakma, sadece biraz şey..." cümlesini Meray tamamladı.

"Kızgın. Balın'a yaşattıkların için." Meray resmen bombayı bıraktı ve sırıtarak elindeki cips dolu tabaklarla dışarı çıktı.

"Sadece bu yüzden mi sevmiyor beni?" Eğer öyleyse cidden hak verirdim. Sonuçta kardeş gibilerdi ve Balın'ı üzdüğüm için benden nefret ediyor olabilirdi.

"Seni seviyor, bakma böyle davrandığına. Aklınca intikam alıyor işte salak." Balın kıkırdayarak yanıma geldi. "Sen onu duyma, boşver. Tartışmanızı istemem." Üst dolabı açıp biraz bardak aldı ve tepsiye dizdi. Ardından içecek poşetini aldı. Tepsiye uzanacakken onu durdurdum. "Sen git, ben getiririm tepsiyi. Şu jelibonları da boşaltayım hepsini getiririm."

Balın dediğimi yapıp çıktı. Bende dolaptan birkaç kase çıkarıp marshmallowları boşalttım. Ardından kaseleri alıp çıktım dışarı. Feda'lar Balın'ın kamp sandalyelerini dizmişler, ortaya da bir masa koymuşlardı. Elimdeki tabakları masanın üzerine bırakıp tekrar karavana gittim ve ceketimle telefonumu alıp yanlarına döndüm.

Özgür yüzsüz yüzsüz Meray'ın yanına oturmuş bir şeyler anlatıyordu. Ona gözlerimle küfrederek Balın'ın yanındaki boş sandalyeye oturdum.

"Sefa nerede? O da gelseydi." Dedim, elime telefonumu alırken. Onlar aralarında muhabbet ederken ben Sefa'ya gelmesi için mesaj attım.

Bir saat sonra Sefa ve Sarp da gelmiş, muhabbet ederek oturuyorduk. Balın her zamanki gibi sessizdi. Ona ayak uydurup ben de susmuş, arada bir kaçamak bakışlar atarak bizimkileri dinliyordum.

"Ya sen ne diyorsun? Adam güzelim şarkıyı yazıp ellerine bırakmış resmen. E verdiği kadının da nasıl bir tarzı olduğu malum, batırdı şarkıyı. Yoksa beste gerçekten kaliteli." Meray hararetli hararetli bu olayı anlatırken ben yine Balın'a baktım. Olaydan kopmuştu, dalgın dalgın ellerini izliyordu. Aklındaki şeyin Cora olduğuna emindim.

"Ne düşünüyorsun?" Dedim, kulağına fısıldayarak. İrkildi, bana baktı. "Cora'yı," dedi. Şaşırmamıştım.

Uzanıp az önce izlediği ellerini okşadım yavaşça. "Yarın gidip onu görmek ister misin?"

  Yeşil gözleri hafifçe dolsa da buna inat gülümsedi. "İsterim. Onu çok özledim."

  Gülerek omzuna kolumu atıp sarıldım. "Onun da seni çok özlediğine eminim. Evine dönmek için gün sayıyordur."

  Balın kıkırdadı. "Bence tekrar benim baskım altına girmemek için dua ediyordur. Eve döndüğünde gözlerimi ondan asla ayırmayacağım ve asla kucağımdan indirmeyeceğim çünkü."

Hava kararana kadar karavanın önünde bazen boş yaptık, bazen uzun uzun sohbet ettik. Bir ara Sefa ve Feda iddiaya girip boks maçı yapacaklardı, zor durdurdum onları.

Yani, cidden! Normal kardeşlerim yoktu. Hatta çevremde normal kimse yoktu.

Hava karardığında Balın'la birlikte karavanın ledlerini yaktık, loş bir ortam olmuştu. Sarp bir ateş yakmıştı, masanın yanında. Kızlar için marshmallowları ateşte kızartıyordu. Feda da getirdiği gitarını çıkarmış tıngırdatıyordu.

"İstek şarkı alalım?" Dedi Feda.

"Bir şarkı var bilinmedik bir şey, ama aşırı güzel." Balın telefonundan aceleyle bir yerlere girip Feda'ya uzattı. Feda ve Meray ekrana baktılar. Feda gülerek telefonu geri uzattı. "Bayılıyorum şu kızın müzik zevkine ya," dedi ve dişlerinin arasından konuşarak ekledi "Tam yengem olmaya layık." Cevap vermeme izin vermeden şarkıya girdi direkt.

Gitar telleri üzerinde parmakları gezindi.

"Biz ki bu sokakların,
Kirlenmiş çocuklarıyız.
Yokmuş sevmeye hakkımız,
Yokmuş unutulmaya."

Balın ve Özgür'ün birbirlerine bakıp gülümsediğini gördüm.

"Biz ki bu sokakların,
Aklanmış siyahlarıyız.
Varmış bir bildikleri ah,
Varmış bir bildikleri.

Bir sigara dumanı,
Sarar bütün yaranı.
Sana hatırlatır,
Senin olmayanı."

Özgür sigara paketini çıkarıp önce Balın'a uzattı ve Balın da aldı. Güzel dudaklarının arasındaki sigarayı çakmakla yakıp çakmağı Özgür'e verdi. Sarp da bir tane aldı, ardından Özgür yaktı.

"Bir yürek acısı ah,
Bir rakı masası.
Mezesi, kokusu,
İçimde telaşı.

Bir kaldırım taşı,
Bir otobüs durağı,
Sana hatırlatır,
Senin olmayanı."

İçinde bin türlü pislik olan, içtikçe zehirleyen ve ölüme sürükleyen bir sigara dalı nasıl olur da ona bu kadar yakışırdı? Bu zehirli şey, Balın'ın güzel parmaklarını süslemek için mi yapılmıştı?

"Bir güzel anısı ah,
Bir badem ağacı.
Çiçeği şaçında,
Başımın belası.

Bir gece yarısı,
Bir otel odası,
Sana hatırlatır,
Senin olmayanı.

Bir gönül davası,
Bir aşk avukatı.
Kitabı, gülüşü,
Bakışı, yasası..."

Balın'la göz göze geldik. Gözleri dolu, gözlerime bakıyordu. Sigarasından uzun bir nefes çekti, güzel gözleri benden ayrıldı ve gökyüzüne doğru bıraktı içindeki zehirli dumanı.

  Zehirli bir bal.

O gün o şarkıda böyle seslenmişti kendine. O dünyanın en öldürücü zehrine sahipti, çok büyük bir acısı vardı ve bu acıyla etrafını yakıp yıkabilirdi. Ama yapmıyordu. Öyle ki, onun gözlerine baktıkça merhem oluyordu bana.

"Sen ki bu sokakların,
Nükseden acılarısın.
Yok mu görmeye hakkım?
Yok mu tekrar sevmeye?

Sen ki bu sokakların,
Bitmeyen sevdalarısın.
Vardır bir bildiğin elbet,
Vardır bildiğin."

  Elindeki sigarasıyla güzeller güzeli bu kızla olan hikayemi sorduklarında, onu ilk kez tam bu şarkıda öpmek istedim, diyecektim. Hiçbir çekincem olmadan, sadece onu öpmek istedim. Ama yapmadım. Yapamadım. O gün maç öncesi ben de o da hazır değildi, bu yüzden öpmek istememiştim. Ama ben artık hazırdım. Ben onu sevmeye, onu korumaya, onunla birlikte düşmeye hazırdım. Ben onu öpmeye hazırdım. Onu öpüp sıkıca sarılmak istiyordum. Bu karavanda o, ben ve iki kedimiz sonsuza kadar yaşamaya hazırdım. Sevgi ya da aşk, umrumda değildi. Daha önce de söylediğim gibi o neyi olmamı isterse o olurdum, elini tutsam yeterdi. O yanımda olsun, gerisi hallolurdu.

☁️☁️☁️

Şarkıyı sevdiniz, değil mi? :") Bu şarkı bana nedense Özgür-Balın dostluğunu hissettirdi...

Bu geceki bölüm Tosun Paşa'mın evine dönüşü şerefine erken geldi hshagshshhs Deplasman'dan bilenler vardır, aşığım adama...

Bu arada bu Cefoş ve Balın'ın yakınlaşması hakkında konuşmak istiyorum biraz. Çok hızlı oldu diyenler vardır eminim ki ama, aslında kitabın başından beri aralarında bir çekim vardı. Cefa ilk gördüğü anda etkilenmişti zaten. Balın'ı merak etmesi, onunla vakit geçirmek istemesi vs aslında farkında olmadan Balın'dan hoşlanmıştı ama kendini Yaren'e şartladığı için kafası karışıktı. Yaren'den vazgeçti ve onu bırakır bırakmaz sürekli bastırdığı ve kendini engellediği o his ortaya çıktı işte. Cefoş'tan çok güzel manit olacak he ahagsghsdhaga

Önceki bölümlerdense bu bölüm biraz sakin geçsin dedim ama merak etmeyin daha kaos bitmedi ahzhxhxjshzhz

Özgür ve Cefa atışmalarını sevdiniz mi? Ben çok güldüm JSDLFJDKCJDJDHD

İnstagram: yaremwattpad
Kişiselim: yagmurrayranci

Sizi seviyom çok, hadi eyw💔

Continue Reading

You'll Also Like

50.1K 4K 13
Kadın nüfusunun azaldığı bu çağda, çok erkek çocuğu olanlar narin görünen oğullarını Kucak Oğlanı olarak satmak zorunda kalıyordu... Melih ise bu ola...
194K 9.7K 40
Hayatta kalmaya çalışan bir Melih ve onun zorbası Arda. Zorbalık, şiddet, hakaret gibi ögeler içerir. (Yok ben cinsellik istiyorum şöyle böyle diyenl...
33.7K 155 8
! Her başlık ayrı bir hikaye konusudur, birbirinden bağımsız okunabilmektedir !
138K 608 9
(+18 cinsellik içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemiyelim )