Ev Arkadaşım | bxb

By starrystygian

420K 30.2K 21.7K

"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla bera... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.3 - Geçmişten Kesitler
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
Karakterler Tanıtımı Gibi Bir Şeyler
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9 - Geçmişten Kesitler
3.0
3.1
3.2
3.3.1- Geçmişten Kesitler
3.3.2 - Geçmişten Kesitler
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3.1 - Geçmişten Kesitler
4.3.2 - Geçmişten Kesitler
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0

1.2

10.3K 734 318
By starrystygian

"İzlemek ister misin?" dedi Batu yanına gelip telefonunu sallarken. "Birde çektin mi?" dedi Gökalp şaşkınlıkla ona bakarken.

"Elbette," dedi Batu videoyu açıp Gökalp'in yanına otururken. Herkes pür dikkat onu izlerken Gökalp'in gözleri ekrandaydı.

Herkes sehpanın etrafına kurulurken şişeyi görmesiyle, klişe, diye düşündü. Sadece kitaplarda olan bu saçma şey nasıl başına gelmişti?

Dakikalar geçerken Çağlar Ece'yi yanağından öptüğünde istemsizce kaşlarını çattı.

Şişe dönüp onunla Mert arasında kaldığında halkadaki kişilere baktı. "Defne'yi öptüm değil mi?"dedi yanındaki Defne'ye bakarken. Mert'e hiçbir şekilde vermeyeceği bir karşılık verdiğinde yüzünü kapatmak istedi.

Etraftakilerin gözleri bir Çağlar'da birde ekrana kilitlenmiş Gökalp arasında gidip geliyordu.

Gökalp tam Defne'yi öpmeyi beklerden aniden Çağlar'ı çenesinde tutup kendine çevirmesiyle gözleri açılmıştı. Arkadan Batu'nun, "Aslan be!" diye bağırmasından sonra elini dudaklarına götürmemek için kendini tuttu.

"Nasıl nasıl?" dedi Batu sırıtarak ona bakarken. Hızla eliyle Çağlar'ı işaret etti. "O an çok mutluydu," dedi. Çağlar aniden ayağa kalkarak Batu'nun üstüne atladı. Elindeki yastıkla yüzüne vururken Batu, "Şakaydı," diye bağırıyordu.

Gökalp, "Üzgünüm," diye fısıldadığında Çağlar Batu'ya vurmayı kesmiş ve ona dönmüştü. "Gerçekten çok üzgünüm. Sarhoştum. Ne yaptığımı bilmiyordum."

"Sorun değil," dedi Çağlar Gökalp'in yavru köpek bakışlarına gülerken. İstemsizce ellerini Gökalp'in kızıl saçlarına atıp karıştırdı. "Olur böyle kazalar," dedi. Gökalp rahatlarken Batu yerinde doğrulmaya çalıştı. "Pişman değilsiniz ama değil mi?" dedi sırıtışı büyürken. "Sen hâlâ konuşuyor musun?" dedi Çağlar. Eline yastığı alıp Batu'ya tekrardan vurmaya başladığında Merve Gökalp'in yanında bitti. "Gel canım," dedi Gökalp'in kolunu tutarken. "Onlar birbirlerini yesinler bizde mutfağa inelim."

Herkesten, "Aynen," nidaları dökülürken Batu çaresizce elini uzattı. "Yardım edin bana." Ama kimse ona bakmamış merdivenlere ilerlemişti. Mete dışında.

"Çağlar hadi bırak onu," dedi. "Aynen bırak beni," dedi Batu debelenirken. "Hayatta olmaz," dedi Çağlar. "Ama en sevdiğin yemek gelmiş. Soğur birazdan." Çağlar yavaşça kafasını bir Mete'ye bir de Batu'ya çevirdi. "Aman be," dedi ayağa kalkıp merdivenlere ilerlerken.

Batu yerinde doğrulurken eliyle başını ovuyordu. "Bunun eli gittikçe ağırlaşıyor mu?"

"Sen cidden kaşınıyorsun," dedi Mete derin bir nefes verirken. "Ne yapayım? Gıcıklık kanımda var. Biraz sakinleşsin tekrardan uğraşırım," dedi. Koltuktan kalkıp kollarını Mete'ye uzattı. "Taşı beni," dedi ellerini açıp kapatırken.

"Bebek gibisin," dedi Mete. Arkasını dönüp merdivenlere ilerlerken Batu bıkkınlıkla ayaklarını sürüye sürüye onun arkasından gitti.

Hepsi masanın etrafına kurulurken Gökalp'le Çağlar'ın bakışları birbirlerinden kaçıyordu. Ama yine de sebepsizce yan yana oturmuşlardı.

Onların sessizliği ve diğerlerinin konuşmasıyla süren bir kahvaltıdan sonra herkes kalkmaya başlamıştı.

"Nereye gidiyorsunuz?" dedi Merve üzgün sesiyle. "Daha eğlenecektik."

"Yarın okul var," dedi Cem. "Bugün sabaha kadar uyumak istiyorum."

"Aynı şekilde," dedi Eda. "Bizde hayvan gibi uyuyacağız," dedi Batu. Mete onu kafasını sallayarak onayladı.

"Bizde gideriz o zaman?" dedi Çağlar Gökalp'e bakarken. Gökalp yavaşça kafasını sallamıştı. "Peki," dedi Merve. "Üzülme," dedi Burak, "çok istersen bizi haftaya pijama partisine çağırabilirsin."

"Eğlenmek için yer arıyorsun değil mi?" dedi Cem. Burak yaramaz bir çocuk gibi gülümsedi. "Kötü mü yapıyorum?" Cem onun saçlarını karıştırdığında Batu düşüncelere dalmış Mete'ye döndü. "Sev beni." Mete aniden, "Seviyorum zaten," dedi.  Ne dediğini fark ettiğinde direk Batu'ya döndü. "Ama onun gibi değil," dedi eliyle Cem'i gösterirken Batu. Mete olayı anlamasada derin bir nefes vermişti. "Annelik ruhum sana yetmiyor mu?"

"Bana anne şefkati lazım," dedi Batu izin vermesede Mete'ye sarılırken. "Biri alsın şu çocuğu," dedi Mete Batu'yu ayırmaya çalışırken ama gayette bu halinden memnundu.

"Kalsın," dedi Çağlar elini sallayıp. "Neyse ne," dedi Eda, "Gidelim artık." Herkes başıyla onaylayıp kapıya ilerlerken Merve, "O zaman haftaya hepinizi pijama partisine beklerim," dedi. "Biraz uyumayı dene," dedi Batu.

"Sen çok biliyorsun," dedi Merve. "Elbette biliyorum," dedi Batu. İkiside birbirlerine yürürken Mete Batu'nun omzundan tutup kapıya çevirdi. "Yeter bu kadar dalaşma. Gidiyoruz biz."

Herkes evden çıkıp kapıda ayrılırken Gökalp giden ikililere bakıyordu. Doğruyu söylemesi gerekirse bu grubtaki erkeklerin hareketlerini ilkten çok garipsiyordu. Birbirlerine karşı iletişimleri çiftler gibiydi. Şuana kadar etrafındaki bütün erkeklerin düşünce yapısı aynıydı. Bir erkek, arkadaşıyla kızların olduğu gibi samimi olmazdı. Düşünülemezdi bile. Onun hakkında iğrenç şeyler söylemeye başlarlardı. O hep böyle bir çevrenin içindeydi. Ve kesinlikle Çağlar'ın arkadaşlarına imreniyordu. O bile istemedende olsa böyle düşünebiliyorken etraflarındaki insanlar kim bilir neler diyordu. Ama yinede onlar kimseyi umursamadan kendileri gibi yaşayabiliyorlardı. Arkadaşlıklarının bu kadar ileri olmasını kıskanıyordu. Acaba o da bir gün bu grup tarafından tamamen kabul edilir miydi? Belki de edilmişti.

Gökalp'in bilmediği bir şey varsa o da bu grub için vazgeçilmez bir arkadaş olduğuydu. Özellikle Çağlar için farklı bir vazgeçilmezlikti bu.

*

Taksiden indikleri gibi yağmura tutulmaları yüzünden Çağlar adımlarını hızlandırmıştı ama Gökalp'in umurunda değildi. "Yavaşla biraz," dedi arkadan ona seslenirken. "Sırılsıklam olacağız," dedi Çağlar. "Önemli mi?" dedi Gökalp arkasından bağırırken. Ama Çağlar durmadan ilerlerken Gökalp gözlerini kısıp ona bakmıştı. Sinirle arkasından koşup omuzlarını tutunmaya çalışmıştı. "Noluyor be?" dedi Çağlar üzerine aniden binen yükle. Gökalp sırtından inip sonunda duran Çağlar'ın önüne geçti. "Sonunda durdun," dedi saçlarını geriye atarken.

Boş sokakta yolun ortasında dururken yağmur hızlanmaya başlamıştı. Çağlar, ıslanıcağız, demek istesede çoktan sırılsıklam olmuştular. Yavaşça kafasını kaldırıp üzerlerine şelale gibi yağan yağmura baktı. "Hadi içeri girelim. Hasta olacaksın," dedi Gökalp'e bakarken. "Önce kendini önemsemelisin," dedi Gökalp kollarını iki yana açıp kafasını gökyüzüne çevirmişken.

Çağlar, gözlerini kapatmış Gökalp'e baktı. Elini omzuna koydu. "Hadi ama. Kesin üşüteceğiz." Gökalp onu umursamadı. "En son ne zaman yağmurun altında ıslandın?"

"Hatırlamıyorum," dedi Çağlar onu ilerletmeye çalışırken. "Çok mızıkcısın," dedi Gökalp Çağlar'ın itmesiyle kapıya yürürken. "Evet, böyle konularda çok mızıkçıyımdır. Yürü bakalım."

En sonunda ikiside eve girdiklerinde direk odalarına yöneldiler. Üstlerindeki her şeyi değiştirdiklerinde odalarından çıkmışlardı.
"Yemeği ben yapacağım," dedi Çağlar mutfağa girerken. "Hiçte hayır demem," dedi Gökalp. Çağlar'ın arkasından ilerleyip mutfağa girdi.

Gökalp masaya oturmuş ve dakikalarca Çağlar'ın yemek yapışını izlemişti. Çağlar nereden bir konu açabileceğini bilmiyordu. Bu sessiz ortam gittikçe onu germeye başlamıştı. "Çok sessizsin," dedi sebzeleri doğrarken.

"Ben hep sessizim. Burada sessizliğiyle dikkat çeken sensin," dedi Gökalp. Çağlar istemesede kafasıyla onaylamıştı. Çenesinin kapandığı pek görülmezdi sonuçta. "Konuşacak konu bulamıyorum," dedi. "İnanır mısın, bende," dedi Gökalp Çağlar'ın gülmesini sağlarken.

"Sanırım," dedi Gökalp aklına video gelirken, "Ece senden hoşlanıyor?" Sesindeki soru sorar tınıyla Çağlar elindeki bıçağı bıraktı. "Hiç sanmıyorum," dedi Çağlar arkasını dönerken. "Neden? Çok belli değil mi?"

"İçgüdü diyelim," dedi Çağlar. "Sen öyle diyorsan," dedi Gökalp. Ama yinede onun için cevap belliydi. Ece kesinlikle Çağlar'dan hoşlanıyordu.

"Peki hiç birinden hoşlandın mı?"

"Bunlar nasıl sorular?" dedi Çağlar. "Sadece merak ediyorum. Rahatsız oluyorsan cevaplamak zorunda değilsin."

"Rahatsız olduğumdan değil," dedi Çağlar. "Sadece çok ani oldu. Ama o kadar merak ediyorsan evet, birinden hoşlandım." Dolaptan tabakları çıkarıp masaya koydu. Gökalp meraklı gözlerle direk ona bakıyordu. "Ne zaman? Nasıl biriydi?"

Bu yavru köpek gözlerine nasıl karşı koyabilirdi ki? "Lise dönemindeydi. Çok iyi biriydi. Herkes tarafından sevilen biriydi."

"Senin gibi," dedi Gökalp. "Aslında pek değil," dedi Çağlar aklına lise dönemindeki kavgalar gelirken. O zaman kime sorsanız Çağlar'ın zorba biri olduğunu söylerlerdi. Bu tabi ki doğru değildi ama ne derseniz deyin insanlar sadece görmek istediklerini görürdü.

"Nasıl değil? Ben senden daha sevilen birini görmedim," dedi yaslandığı yerden masaya eğilirken. Yüzünü eline yaslarken direk Çağlar'ın gözlerine odaklanmıştı. "Söylesene güzel miydi?"

Gökalp yavaşça Çağlar'ın ellerine bakışını izledi. Parmaklarıyla oynarken çocuk gibiydi.

"Güzeldi. Yeşil gözlü, kumral saçlıydı. Çok güzeldi. Herkesin hayran kalacağı kadar güzeldi."

"Ona açıldın mı?" Çağlar başını iki yana salladı. "Beni arkadaşı olarak görüyordu. O yüzden hiçbir şey söylemedim." Söyleyemedim, diye geçirdi içinden.

"Onu çok sevmiş gibisin," dedi Gökalp. Çağlar yavaşça bakışlarını ellerinden kaldırdı. Yanağını eline yaslamış bir şekilde camdan gökyüzünü izleyen Gökalp'e baktı. "Şanslı kızmış," dedi Gökalp. Erkek, diye düzeltti onu içinden Çağlar. Kendimi bulmamı sağlayan bir erkek.

"Yine de o kaybetmiş," dedi Gökalp Çağlar'a dönerken. "Seni reddeden herkes kaybetmiştir."

"Bunu söylemesi çok kolay," dedi Çağlar gülerken. "Hiçte bile," dedi Gökalp. "Öyle mi?" dedi Çağlar ellerini masaya koyup Gökalp'e doğru eğilirken. "Benimle çıkar mısın?"

Gökalp Çağlar ona doğru eğildiğinde kendini geriye gitmemek için zor tuttu. Yutkunurken nedensizce göğsünün ağrıdığını hissetti. "Ben ne alaka?" dedi gülerek.

"Biliyordum," dedi Çağlar doğrulurken. "Söylemesi kolay işte. Sende beni kaybettin," dedi ve arkasını dönüp tezgaha ilerledi.

"Hey, o kadar sevgilim olmak istiyorsan kabul ederim. Bu kadar üzülme." Çağlar gülerek arkasını döndü. "Gerçekten mi?"

"Gerçekten," dedi Gökalp omzunu silkerken. "Okulun popüler çocuğunu tavlamışım. Neden reddedeyim ki?"

"Haklısın yani," dedi Çağlar. "Sonuçta herkes yakışıklı birini bulamaz."

"Yani," dedi Gökalp. O masadan kalkarken Çağlar ocağı yakmıştı. "Ben içeri geçiyorum," dedi Gökalp.

Gökalp mutfaktan çıkarken Çağlar kapıya bakakalmıştı. Acaba onun için güya okulun popüler çocuğunun gerçekten ona aşık olduğunu söyleseydi nasıl bir tepkisi olurdu ki? Gitseydi yanına ellerinden tutup 'Sana aşığım,' deseydi.

Bazen yaşanan şeylerin gerçek olamaması onu sinir ediyordu. Ne vardı şuanki yaptıkları şakalaşma gerçek olsaydı.

Derin bir nefes verip sandalyeye oturdu. Bir süre sonra Gökalp'in banyoya girdiğini duydu. Yemek olana kadar sessizce bekledi orada.

Ayağa kalkıp ocağı kapatırken Gökalp'in neden hâlâ çıkmadığını düşünüyordu. Mutfaktan çıkıp banyonun kapısına ilerledi. Kapıyı tıklatırken, "Gökalp iyi misin?" dedi.

"İyi falan değilim. Çıldırıyorum şuanda," dedi Gökalp sinirle. "İçeri giriyorum," dedi Çağlar endişeyle kapıyı açarken. Gökalp kapının açılmasıyla hızla sıvadığı kollarını indirdi.

Çağlar kafasını eğip saçlarını yıkayan Gökalp'e baktı. "Tam olarak nasıl iyi değilsin?" dedi Çağlar onu izlerken. Gökalp sinirle elleriyle saçlarını sürttü. "Deminden beri aynadan bakıyorum. Simlerin hiçbiri çıkmıyor. Kafamda disko topu var sanki."

"Onlar öyle kolay çıkmaz," dedi Çağlar Gökalp'e ilerlerken. "Şunu tutsana," dedi Gökalp. Elindeki duş başlığını Çağlar'a verip bu seferde iki eliyle yıkadı saçlarını. "Bunların çıkması ne kadar sürer?" dedi Gökalp.

"Bilmem ki,"dedi Çağlar, "belki günler, belki haftalar." Gökalp aldığı cevapla daha da sert yıkamaya başlamıştı saçlarını. "Hadi hadi uğraşma. Biraz daha sürtersen derini yüzeceksin," dedi Çağlar. Gökalp ellerini dizine koyup "Peki," dedi.

Doğrulduğu gibi kafasını iki yana hızla salladı. Saçlarından çıkan sular yanındaki Çağlar'a gelirken ellerini kendine siper etmek istemişti ama başlağı da kaldırdığı için su direk Gökalp'e gelmişti. "Şunu düzgün tut," dedi Gökalp gerilerken. Çağlar hızla elini indirirken kıyafetleri yeniden ıslanmış ve kaşlarını çatmış Gökalp'e baktı. "Affedersin," dedi sesi fısıltı gibi çıkarken. Elindeki başlığı Gökalp'e uzatırken, "İstersen sen de beni ıslatabilirsin," dedi. Gökalp elinden başlığı alırken, "Kalsın," dedi  ama musluğu kapatacakken ayarı en soğuğa çevirip suyu Çağlar'a tuttu. Gökalp, "İntikam," derken Çağlar sırtına gelen buz gibi suyla yerinden sıçramıştı. "Çok soğuk," dedi Gökalp'e dönerken.

"Haksızlık," dedi elindeki başlığı almaya çalışırken. "Dondum," dedi Gökalp kendisine gelen suyu engellerken. Başlık ikisinin arasında gidip gelirken en sonunda ikiside tamamen ıslandıktan sonra sakinleşmişlerdi. Gökalp musluğu kapatırken Çağlar, "Şükür bugünde duştan eksik kalmadık. Hem de iki kez," dedi. "Ve donarak," diye de ekledi.

"Senin suçun," dedi Gökalp saçlarını geriye bastırırken suların ıslanmış kıyafetlerine gelmesine izin verirken. "Bunu bana bir intikamcı söylüyor," dedi Çağlar. Gökalp gözlerini kısarak ona baktı. "Seni sakar," dedi kapıya ilerlerken.

"İntikamcı," dedi Çağlar. "Sakar," diye yineledi Gökalp. İkiside odalarına girerken birbirlerini fark etmeselerde yüzlerinde bir gülümseme vardı. Gökalp odaya girdiğinde çok daha iyi hissediyordu. Çağlar'la beraber olmak ona iyi geliyordu. Bu yüzden mutluydu. Ama üstünü çıkarırken kendini aynada gördüğünde mutluluğunu istemsizce nefrete bırakmıştı.

Bu bedenine karşı olan bir nefretti. İnsanlar ona nasıl bakıyordu bilmiyordu ama kendisine göre çok çirkindi.

Karnını hafif içeri çektiğinde kaburgaları dahada belli oldu. Kilo mu vermişti? Kesinlikle vermişti. Son zamanlarda hiçbir şey yemek istemiyordu ve bazı talihsiz durumlar yüzünden kusuyordu. Normal bir yeme düzeni de olsa kilo almazdı büyük ihtimalle. Ama en azında içi rahat olurdu.

Aynaya karşı sırtını döndü. Kollarında ve sırtında olan kesiklere baktı. İzlerle kaplı bir bedendi bu. Bazen düşünmeden edemiyordu. Annesiyle babasının birbirlerine olan aşklarını hatırladığında acaba biride onu bu şekilde sever miydi diye düşünmeden edemiyordu. Daha kendini bile sevemeyen birini başkası sevebilir miydi? Hiç sanmıyordu. Bu hayatta gerçek aşkı bulamayacağına inanıyordu. Ama buna pekte üzülmüyordu çünkü düşünceleri ona yeterince aşktan daha önemli dertler çıkarıyordu.

Yüzünde bir tebessüm belirdi. Dolabı açarken, acının tatlı tebessümü, diye düşünüyordu. Üzerini giynirken aynayı atmakta aklından geçiyordu. Evde kimse yokken parçalara ayırsa kimsenin ruhu duymazdı büyük ihtimalle. Ve bundan büyük zevk alırdı.

Kafasına bir tane havlu dolayıp dolabı kapattı. Odadan çıkarken Çağlar'ın odasından kurutma makinesinin sesi geliyordu. Direkt mutfağa yönelmişti ama içeri girdiği gibi Çağlar'da odasından çıkmıştı. Gökalp yemeğe bakarken Çağlar'ın mutfağa girdiği gibi kaşları çatıldı. "Niye saçlarını kurutmadın?" dedi.

Gökalp arkasını dönüp tezgaha yaslandı. "Bilmem ki? Hiçbir zaman kurutma gereği duymadığım için olabilir mi?"

"Olmaz öyle," dedi Çağlar Gökalp'i elinden tutarken, "üşüteceksin." Gökalp birbirlerine kenetlenmiş ellerine bakarken, "Ama ben hep ıslak saçla dururum," dedi. "Kendi kurur."

"Bu sefer farklı," dedi Çağlar onu odasına götürüp sandalyesine oturturken. "Bugün iki kez sırılsıklam olup donma tehlikesi atlattık. Birde ıslak saçlarla böyle durursan kesin ateşlenirsin."

"Ben o kadar kolay ateşlenmem," dedi Gökalp. Ve dediğinde de haklıydı. Zayıf bir bedeni vardı ama her yağmur yağdığında saatlerce dışarıda ıslanırdı. Ve neredeyse hiç bu sebepten hastalanmamıştı.

"Hepimiz ilk öyle deriz. Ama sonra beklemediğimiz bir anda aniden ateşimiz yükselir. Şimdi gece falan ateşlenirsin, fark etmem. Çok sıkıntı."

Kurutma makinesini açıp parmaklarını kızıl saçlarda gezdirdiğinde Gökalp gıdıklandığını hissetti. Çağlar'ın bu kadar düşünceli davranmasına alışamıyordu. Şuana kadar onun her şeyini önemseyen ailesiydi. Onun dışında kimseyle bu kadar samimi olmamıştı. Bu yüzden bunlar ona garip geliyordu.

Kafasını kaldırıp Çağlar'ın gözlerine baktı. "Kendi saçımı kurutabilirim," dedi. "Hiç güvenmiyorum," dedi Çağlar. "İki üç saniye tutar kurudu dersin sen."

"İnkar etmeyeceğim," dedi Gökalp. "En azından çocuğun olursa onun üşütmeyeceğinden eminiz." Çağlar'ın yüzünde sıcak bir tebessüm oluştu. Neden beraber bir çocuk evlat edinmeyelim ki, diye düşünmeden edemiyordu.

"Bundan sonra saçlarımı hep ıslak bırakacağım," dedi Gökalp Çağlar'ı sinir etmek ister gibi. Çağlar gözlerini kısarak ona bakarken, "Ben de hep kurutacağım," dedi. Gökalp omuzlarını silkti. "Uğraşacak kişi sensin."

"Uğraşmak benim için sıkıntı değil," dedi Çağlar. "Tamamdır." Kurutma makinesini yana koyarken Gökalp esnedi. "Uykumu getirdin," dedi.

"Ne güzel işte, erken uyursun."

"Şuan burada uyuyabilirim," dedi Gökalp yerinde kayarken. "Daha yemek yemedik."

"Sonra yeriz."

"Hadi," dedi Çağlar Gökalp'in kolundan çekiştirirken. "İlk yemek. Sonra uyursun."

"Hadi ama," dedi Gökalp zorla yerinden kaldırıldığında. İkisi beraber yemeği yediği gibi Gökalp uyumak için odasına koşmuştu.

Kendini yatağa attığı gibi telefonun çalmasıyla elini komidine uzattı. "Alo," dedi ekrana bakmadan.

"Alp, nasılsın? Neler yapıyorsun? Merak ettiğim için aramıştım da."

"İyiyim, baba. Yatıyordum öyle. Sen neler yapıyorsun," dedi Gökalp yerinde doğrulurken.

"Ben de oturuyordum öyle. Dün attığın resmi gördüm. Miden iyi mi diye soracaktım?"

"Resim mi?"

"Evet instagramda paylaştığın." Gökalp elini istemsizce alnına vurdu. Doğru ya, benim bir instagramım vardı, diye düşündü. Sonuçta dünden hiçbir şey hatırlamıyordu. Deli gibi sarhoş olmuştu. Hatta Çağlar'ı bile öpmüştü. Bir resim paylaşmak onu hiç şaşırtmamıştı.

"Ah, evet. Midem gayet iyi. Çokta dokunmadı." Tamamen yalandı.

"Sevindim. Kendine dikkat et. İyi geceler."

"İyi geceler." Gökalp telefonu kapattığı gibi instagrama girdi. Fotoğrafı yaklaştırıp hepsine tek tek baktı. Çok mutlu gözüküyordu. En azından birkaç şey hatırlasa fena olmazdı.

Resimden çıkıp takip isteklerine baktı. Arkadaşlarının yanında farklı kişilerde istek atmıştı. Elbette ki kabul etmedi. Sadece bu yedilinin isteklerini kabul edip geri takip yaptı. Ve çoğunluğun yaptığı gibi herkesin profilini inceledi.

Hepsinin hesabı açıktı ve binlerce takipçileri vardı. Hesapta en ilgisiz olduğunu belli eden Cem'di. Diğerlerine göre daha az fotoğrafı vardı. Tek tük tek başına çekildiği fotoğraflar dışında tamamen arkadaşlarıylaydı. Bu da resimleri arkadaş zoruyla paylaştığını gösterirdi. Burak ise kendi halindeydi. Havalı duruşlarla hiç uğraşmamıştı. Hepsi anlık çekilen fotoğraflardı. Hepsinde soft renkler giymişti ve aşırı tatlı olduğu bir gerçekti. Fotoğrafların çoğunluğu Cem'leydi. Çocukluk arkadaşları oldukları düşünülünce bu normal bir durumdu. Cem ne kadar gülümsesede orda olduğundan mutlu olmadığı kesindi. Gökalp resimlerdeki Cem'in bıkkınlığına tebessüm ederek bakıyordu.

Batu ise tam bir çılgındı. Hiç düzgün bir fotoğrafı yoktu. Bir fotoğrafında jöle dolu bir havuzun içinde düşmüş haldeydi. Birinde ağaçta ters bir şekilde sallanmıştı. Başka birinde yüzüne pasta yediği bir video vardı. Burak ile aynı havayı taşıyorlardı. Ama Batu kesinlikle Burak'a göre çok daha şaklabandı. Mete ise kesinlikle olgundu. Her fotoğrafında düzgün bir duruşu vardı. Hepsinden yaşça büyük olduğunu belli ediyordu. Ve kesinlikle insanların ağızlarının suyunu akıtacak bir karizması vardı. Batu'yla çok zıtlardı.

Eda ise düzenli bir şekilde fotoğraf atıyordu. Çoğunluk yine arkadaşlarıylaydı. Çoğu fotoğrafında umursamaz bir şekilde eğlendiği belliydi. Bir partide orta parmak çekmiş olduğu fotoğrafları vardı. Birine ancak bu kadar sizi umursamıyorum denebilirdi. Merve instagram fenomenliği yolunda ilerliyordu. Düzenli bir sayfası vardı. Çoğunluğunda tekti. Duruşuyla, makyajıyla, giyimiyle, her şekilde öne çıkıyordu. Asil bir duruşu vardı.

Çağlar ise çok karışıktı. Her şekilde bir fotoğrafı vardı. Karizmatik bir duruş, tik. Biraz çatlaklık, yine tik. Umursamazlık, yine  ve yine tik. Fotğrafları eskilere kadar gidiyordu. Üç dört yıl önceki lise fotoğrafları bile duruyordu. O zaman aşırı derecede rock ve metal müzik hayranı gibi duruyordu. Fotoğraflarda saçları boyalı değildi ama bir kulağında küpe ve bir sürü bileklik takıyordu. Deri ceket hastası gibi duruyordu ve tamamen siyaha yatkındı.

Normalde olsa Gökalp, ergenlik, diyerekten buna gülerdi ama Çağlar bu imajı bile harika taşıyanlardan biriydi. Dediği gibi fiziği çok iyiydi. Ve çok karizmatikti. Kesinlikle lise zamanı o tehlikeli çocuk kalıbına uyuyordu. Yukarılara çıktıkça ise giyimi sadeleşiyordu. Hâlâ siyah hastasıydı ama takılardan tamamen vazgeçmiş gibiydi.
Onu tekrardan lise zamanlarındaki gibi giyinirken görebilir miydi merak ediyordu.

Lise zamanlarında gezerken dikkatini çeken bir fotoğrafa girdi. Bir grup fotoğrafıydı ama ilgisini çeken Çağlar'ın iki yanında duran kız ve erkekti. Gökalp kızı yaklaştırdı. Kumral saçlar ve yeşil gözler. Kız kesinlikle çok güzeldi. Demek bu o, diye düşündü Gökalp. Ama aslında Çağlar'ın sevdiği, kızın ikizi olan ve diğer tarafında olan çocuktu.

Gökalp fotoğraflar arasında dolaşırken üstten bir grup bildirimi gözüktü.

Batu ve Haremi

Batu: Naberler.

Merve: Bu ne böyle?

Eda: Niye böyle bir gruptayım.

Cem: Allah akıl fikir versin.

Batu: Demeyin öyle. Artık hepiniz benimsiniz. Fena mı?

Burak: Çok üzgünüm ama sen bize bakamazsın.

Batu: Şimdi öyle düşünmemek lazım. Ben hepinize eşit davranacağıma söz veriyorum.

Mete: Ben inanamadım.

Merve: Valla bende ikna olamadım.

Eda: Ayrımcılık yaparsın sen.

Batu: Töbe. Ne ayrımcılığı? Ayıp ediyorsun.

Çağlar: Ayrımcılığı boşver. Ben 'Batu'un cariyesi olmak istiyorum' dediğimi hatırlamıyorum.

Batu: Aaaaaa.
Batu: Hatunum.
Batu: Nasıl unutursun?
Batu: *video gönderildi*

Herkes aynanda videoya bastığında Gökalp yerinde doğruldu. Kamera birkaç oynamadan sonra sabitlenmişti. Görüntüde Çağlar Batu'nun üstünde, koltukta yatıyorlardı. Batu ise telefonuyla uğraşıyordu. Arkada birkaç gülüş duyulmuştu. Çağlar ağzı bir açılıyor bir kapanıyordu. Sarhoş olduğu çok belliydi.
En son sesini bulmuş gibi, "Sultanım," dedi. Batu telefonunu yan tarafa koyup, "Buyur hatunum," dedi gülerek. Arkadan gülüşler gelirken herkesin eğlendiği çok belli oluyordu. "Cariyenizim değil mi?" dedi Çağlar uykusunda konuşurmuş gibi. "Yok canım," dedi Batu. "Sen çok Muhteşem Yüzyıl izlemişsin."

Çağlar bir süre sessizliği büründükten sonra, "Sülüman!' diye bağırdı. İçerideki herkes kahkahalarla gülerken Batu Çağlar'a sarılıp, "Hürrem!" dedi ağlamaklı bir sesle.

"Tarih dizilerinden çok daha iyi sahne," dedi Mete gülerek bu ikiliyi izlerken. Sonrasında ise Çağlar'ın sesi kesilmiş, büyük ihtimalle Batu'nun kucağında sızmıştı.

Gökalp videodan çıktığında gülmemek için elini ağzına dayadı. Çağlar'ın onu duymasını istemiyordu.

Çağlar: Bu ne lan?
Çağlar: Siktir. Batu bittin sen. Ne arıyor bu sende? Hani silmiştin it herif.

Batu: Şimdi böyle güzel bir anıyı nasıl silebilirim ki? Beni de anlayın.

Merve: Çok iyi ya.

Mete: Saklayacağım bunu.

Burak: Moralim bozuldukça açıp izleyeceğim.

Eda: Bana karşı bi yamuğunu görürsem bunu her yere yayarım Çağlar.

Cem: Resmen sinsi yılan.

Çağlar: Ne iyi arkadaşlarsınız öyle. Resmen gözlerim yaşardı.

Batu: O zaman ana konuya dönelim. Hiçbir şekilde aranızda bir ayrımcılık olmayacak.

Çağlar: Sen hâlâ konuşabiliyor musun? Sen yarın o okula geleceksin. Seni eninde sonunda görüceğim.

Batu: Ben korkmaya başladım lan. Benim can güvenliğim yok.
Batu: Amannn. Neyse ne. Ben buraya bunun için gelmedim.
Batu: *video gönderildi*
Batu: Buyrun. Gelecekte çocuklarınıza 'Bizim zamanımızda da böyleydi' dersiniz dkfjdkdkdk.
Batu: Hadi iyi geceler.

Çağlar: Batu! Kaos için yer mi arıyorsun it herif?

Burak: Şükür bugünde eğlendik.

Cem: Ne eğlence ama.
Cem: Hadi bize gel.

Eda: Bu bir teklif mi? Jdodkdkdkd.

Merve: Ben yanlış anladım.

Mete: Ne manyak insanlarsınız ya.

Cem: Bu gruptaki herkes mi fesat ya?
Cem: Annem bir şeyler hazırlamış onun için çağırıyorum. Ahlaksızlar.

Mete: Oğlum, bak kıskandım şimdi.

Merve: Valla ya.

Eda: Haksızlık.

Mete: Senin annen güzel yemek yapıyor. Bundan da hep Burak nasipleniyor.

Eda: Biz de isteriz.

Merve: Yarın bize de getir.

Cem: Burak şuan yumulmuş durumda. Kalırsa neden olmasın.

Burak: Kalmayacağına emin olabilirsiniz.

Merve: Burak!

Eda: Burak!

Mete: Burak!

Gruptakilerin konuşmaları sürerken Gökalp Batu'nun en son gönderdiği videoyu açtı. Çağlar'ı öptüğü videoydu. Çağlar'ın çenesini tuttuğu yer gelince eli istemsizce dudağına gitti. Nasıl bir histi acaba? Nasıl hissetmişti? Keşke o anı hatırlayabilseydi.

Telefonu yan tarafa koyup yatarken kafasını iki yana salladı. Ne saçma düşünceler bunlar. Sapık mıyım ben? diye düşündü. Kafasını yastığa gömüp uyumaya çalıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

352K 26.3K 44
0536****: "Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözl...
1.6M 96K 60
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
1M 13.8K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
2.3M 72.5K 57
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...