Eleysa☁️ (Tamamlandı)

De bendenizyagmur

1.1M 79K 63.7K

O, kendi halinde yaşardı. Okuldan eve, evden antrenmanlarına giderdi. Gündüzleri normal biriydi. Sıradandı. O... Mais

Bölüm 1 ☁️ "Eleysa'nım."
Bölüm 2 ☁️ Uyursam Geçer Mi?
Bölüm 3 ☁️ Esmerim
Bölüm 4 ☁️ Unutturamam, Vazgeçirebilirim
Bölüm 5 ☁️ İki Gözümün Çiçe
Bölüm 6 ☁️ Yaman Bir Beyefendi
Bölüm 7 ☁️ Beni Unutma.
Bölüm 8 ☁️ Haave You Met Me?
Bölüm 9 ☁️ Oturur İçerim Tek Başıma.
Bölüm 10 ☁️ Ben De Yoluma Giderim
Bölüm 11 ☁️ Nefes Almak Gibi Bir Şey
Bölüm 12 ☁️ Aşk Nefrete Ne Yakınsın
Bölüm 13 ☁️ Aşka Yürek Gerek
Bölüm 14 ☁️ Racona Ters
Bölüm 15 ☁️ Aylar Olmuş
KARAKTERLER SORULARINIZI CEVAPLADI
Bölüm 16 ☁️ Gülümse
Bölüm 17 ☁️ Sevgili En İyi Dostum
Bölüm 18 ☁️ Ya İstanbul Hatırlamazsa?
Bölüm 19 ☁️ Flört?
Bölüm 20 ☁️ İyi Ki Varsın
Bölüm 21 ☁️ Beni İyi Etmeye Çalışan Biri Var
Bölüm 22 ☁️ Bal Kitap
Bölüm 23 ☁️ Sarışınlığımı Kıskandın!
Bölüm 24 ☁️ Her Yolum, Her Fikrim Sen
Bölüm 25 ☁️ Son Umut.
Bölüm 26 ☁️ Doğru Kişi?
Bölüm 27 ☁️ Niye Herkes Bu Kadar Ciddi?
Bölüm 28 ☁️ Esmer Bomba
Bölüm 29 ☁️ Eskiden Seven Kız
Bölüm 30 ☁️ Jr. Berkan
Instagram ☁️ Yalakalık Desen Var
Bölüm 31 ☁️ Nazar Duası
Bölüm 32 ☁️ Hiç.
Bölüm 33 ☁️ İkilem
Bölüm 34 ☁️ Çıkalım Bu Şehirden
Bölüm 35 ☁️ Acıdan Geçmeyen Şarkılar Biraz Eksiktir
Bölüm 36 ☁️ Ted Mosby Yıkıklığı
Bölüm 37 ☁️ Çaresiz.
Bölüm 38 ☁️ Kusura Bakma
Bölüm 39 ☁️ Veda
Bölüm 40 ☁️ Gözlük
Bölüm 41 ☁️ Kapanan Son Yara
Bölüm 42 ☁️ Ölmeye Yüz Tutmuş Bir Ruh
Bölüm 43 ☁️ "Ben Bunu Haketmedim."
Bölüm 44 ☁️ "Benim Eleysa'm..."
Bölüm 45 ☁️ Onu Çok Kırmışlar
Bölüm 46 ☁️ Yıldızlar
Bölüm 47 ☁️ Zehirli Bir Bal
Bölüm 48 ☁️ Eleysa'nın Anlamı...
Bölüm 49 ☁️ "Ben Eleysa."
Bölüm 50 ☁️ Elbet Bir Gün Buluşacağız
Bölüm 52 ☁️ Bir Sigara Dumanı
Bölüm 53 ☁️ Kızıl Bebişimin Minnoş Psikolojisi
Bölüm 54 ☁️ Ben Adam Olmam
Bölüm 55 ☁️ "Haberi Olmazdı,"
Bölüm 56 ☁️ Sana Angara'yı Yakarım
Bölüm 57 ☁️ "Televizyon Sesi Gelmiyor."
Bölüm 58 ☁️ Enkaz
Bölüm 59 ☁️ Seni Dert Etmeler
Bölüm 60 ☁️ Çıkışa Gel Adamsan
Bölüm 61 ☁️ Savaş Sözü
Bölüm 62 ☁️ İncinmesin Kanatların
Bölüm 63 ☁️ Baba Mı?
Bölüm 64 ☁️ Suç Ortağım
Bölüm 65 ☁️ İsmi Lazım Değil
Bölüm 66 ☁️ "Onun Her Şeyi Benim."
Bölüm 67 ☁️ Çukur
Bölüm 68 ☁️ "Baba"
Bölüm 69 ☁️ Gang Of Berkan Brides
Instagram/Texting Özel Bölüm☁️
Bölüm 70 ☁️ Eskisi Gibi
Bölüm 71 ☁️ Ağır Bulut
Final☁️
okumadan geçmeyinV3
YENİ HİKAYE-duyurumsu bişiler
Özel Bölüm 1 ☁️ Çay Harareti Alır
Özel Bölüm 2 ☁️ Bilir O Beni (1MİLYON OLMUSUZ?)

Bölüm 51 ☁️ Sana Ben Gerek

16.9K 1.2K 815
De bendenizyagmur

Sokakta yürürken, ya da sosyal medyada gezinirken rastgele gördüğümüz her insanın bir hikayesi vardı. Herkesin bir acısı, bir yarım kalmışlığı, bir kalp kırıklığı vardı ve bunları aşabilen insanları gülümserken görebiliyorduk. Gülümsemek, ama içten gülümsemek, çok büyük bir eylemdi aslında. Hikayesi dramatik olan herkes içten gülemezdi. Bunu bana Eleysa öğretmişti.

İnstagram'daki o çok eğlenceli videolar atan kız, belki de evinde babasından şiddet görüyordu. Ya da hergün spor snaplerinden sıkıldığımız adam, çocukluğunda ölümcül bir sağlık problemi yaşamış olabilirdi. Yazılı olmayan bir kural vardı ki, en güzel gülen insanlar genelde çok kırılmış olurlardı. O kadar kırılmışlığa öyle bir sünger çekerlerdi ki, tüm acılarına inat öyle bir gülerlerdi ki... Herkes onları mükemmel bir hayat yaşamış sanırdı.

Çevremdeki insanlardan çok farklı hikayeler duymuştum, duymaya da devam ediyordum. Ama hiçbiri Balın'ın hikayesi kadar yıkmamıştı beni.Balın çok gülmezdi, öyle ki kampüstekiler onun arkasından içinde 'buz' içeren bir ton lakap söylüyordu. Daha önce Balın'ın içten gülüşlerine şahit olmuş biri olarak gönül rahatlığıyla diyebiliyordum ki; Balın'ın tek bir gülüşü tüm buzları eritmeye yeterdi.

Tam da bu yüzden, her fırsatta onu güldüreceğime dair söz verdim kendime. Onun güzel gülüşü kalbimin etrafına ördüğüm tüm buzdan duvarları eritsin istediğim için, söz vermiştim.

"Üşüyorsun, gidelim mi artık?" Dedim, boş bakışlarla mezarı izleyen Balın'a. Uykudan uyanırcasına sıçrayıp bana baktı. Yeşil gözlerini birkaç kez kırpıştırdıktan sonra başını salladı ve ayağa kalktı. Onun hemen ardından bende kalktım. Mezarlığa son bir bakış attıktan sonra sanki az önce yıkılan o değilmiş gibi omuzlarını dikleştirip yürümeye başladı.

Bu haline o kadar hayran kalmıştım ki... Ama bir o kadar da rahatsız olmuştum. Omuzlarına bindirilen her yükü taşıyabilmek için parçalıyordu kendini, görüyordum. Kendine yerde kalmak için zamam vermiyordu. O hep ayakta kalmalıydı sanki, düşmek yapabileceği en büyük hataydı... Ama bilmiyordu ki, dizleri yere değdiğinde onu tutup kaldıracak biri vardı artık. Kendi kalkmak zorunda değildi, bütün yükü kendi yüklenmek zorunda değildi. Bu kadar güçlü olmak zorunda değildi. Beni ister miydi bilmiyordum ama, bana anlattığı o şeylerden sonra onu benden kimse alamazdı.

Yanyana mezarlıktan çıktık. Araba hemen kapının önündeydi zaten. Balın arabaya ilerkerken onu durdurdum. Şişmiş gözlerinin altını hafifçe okşadım. "Bir daha bu kadar ağlamasan... Olur mu?"

Yeşil gözleri, yaktı geçti sanki beni. Hareleri titriyor, gözlerime kilitleniyordu.

"Bunları birine anlatmayalı yıllar oldu. Uzun zaman sonra ilk defa döktüm içimi. Birikmiş biraz, o yüzden şey oldu."

"Bir daha birikmesine izin verme o zaman. Ne zaman konuşmak, dertleşmek ya da ne bileyim konuşmak zorunda değiliz susmak ve sarılmak istersen en fazla bir telefon uzağında olacağım. Belki daha da yakın."

Balın başını iki yana salladı. "Bana acımak zorunda-"

"Sana acıdığımı mı sanıyorsun? Sana acıyan biri varsa onun kafasını sikeyim ben. Ne kadar güçlü biri olduğunun farkında mısın? Sana olan hayranlığım kat kat arttı." Dedim aceleyle. Farklı bir şey düşünmesini istemiyordum. O hayatının acısını bana anlatmıştı, asla pişman olmamalıydı.

Balın hafifçe gülümsedi, yorgun bir gülümsemeydi bu. "Teşekkür ederim."

"Şimdi, eve gidiyoruz. Arabanın anahtarı sendeydi değil mi?" Başını sallayıp cebinden anahtarı çıkardı ve bana uzattı.

O yolcu koltuğu tarafına geçerken ben kendi kapımı açtım. Tam o an, Balın'ın sesini duydum.

"Sesi duyuyor musun?" Dediğinde durup sesi dinledim. Bu bir kedi sesiydi ve inleme gibiydi. Telaşla çevreme baktım.

"Şuradan geliyor. " ilerideki çöp kutusunu işaret etti ve ikimiz aceleci adımlarla oraya gittik. Çöp kutusunun yanında bir sokak kedisi öylece yatıyordu. Bacakları kan içindeydi.

"Sikeyim!" Eğilip kedinin başını tuttum ve gözlerinin kapalı olup olmadığına baktım. Kapalı gözleri çok yavaş bir şekilde açıldı ve yüzüme baktı. Kendimi bok gibi hissettim. "Orospu çocuğunun biri çarpıp buraya atmış hayvanı." Başımı çevirip Balın'a baktım.

Dolu gözleriyle kediye bakıyordu öylece. Aklına... Cora'nın o hali mi gelmişti?

"Hadi onu Barış'a götürelim." Dedi. Başımı sallayıp kediyi çok dikkatli bir şekilde kucakladım. Dejavu olmuştum.

Bulduğumuz kediyi arabaya bindirdik, ben aceleyle sürmeye başladım. Balın kedinin bacağına çantasından aldığı fularını bağlamıştı, kanaması dursun diye. Onu şefkatle okşuyordu. Kedi neler yaşadıysa artık, nasıl üşüdüyse artık, o kadar titriyordu ki... Birileri önüne çıkan hayvan zarar görmesin diye arabayı uçuruma sürerken birileri de onları umursamayıp sanki ezdiği şey bir can değil de çöpmüş gibi kaldırıp çöp konteynırının kenarına atıyordu. İnsanlar çok acımasızdı.

"Lütfen dayan, sen yaşamak zorundasın. Seni bu hayattan koparan şey kalpsiz bir insan olmamalı..." Balın kedinin başını okşayarak bunları mırıldanmıştı. Tüm merhameti kucağında yatan o kedinindi şu an. Onun merhametiyle okşanan her canlı ne kadar da şanslıydı.

Gaza biraz daha yüklendim. Çok geçmeden veterinere gelmiştik. Aceleyle inip Balın'ın kapısını açtım ve kediyi çok dikkatli bir şekilde aldım. İnlemeleri artmıştı, resmen ağlıyordu hayvan.

Hala arabada duran Balın'a baktım. "Hadisene."

"Cefa, ben..." dolu gözleriyle veteriner kliniğine baktı. "Gelmesem olur mu?"

Başımı salladım. "Sen nasıl istersen..."

"Benim için Cora'ya bakar mısın?"

"Tabii ki. Hemen geleceğim." Acele adımlarla kliniğe girdim. Danışmadaki kız beni görünce ayağa kalktı hemen ve Barış'ın odasının kapısını açtı. Apar topar içeriye girip kediyi sedyeye bıraktım.

"Bu da kim?" Barış kalkıp kedinin yanına gelirken ben geri çekildim. "Yolda bulduk, piçin biri çarpıp kaçmış. Sana emanet, iyileştir onu."

Barış başını salladı ve mahçup bir bakış attı. "Balın nasıl?"

"Nasıl olsun? Yıkıldı kız. Barış bak... Cora'yı iyileştirmemiz lazım, tamam mı? Ona en iyi tedavileri vermelisin. İstersen yurtdışından en iyi ilaçları getirtirim sana, ya da bu hastalık üzerine çok çok iyi olan bir veteriner varsa onunda getirtiriz. Maddi tarafını sakın düşünme, tamam mı? Sen sadece onu iyi et." Dediğimde Barış başını sallayıp hafifçe gülümsedi.

"Elimden gelenin fazlasını yapacağım. Bu arada... Balın'ın kalbine göre birine aşık olduğuna sevindim. O sevilmeyi çok hak ediyor, Cefa."

"Biliyorum." Diye mırıldandım ve onunla vedalaşıp odadan çıktım. Funda bana Cora'yı göstermişti. Özel bir odadaydı, camdan bir küvezin içinde uyuyordu. Patilerine bir sürü serum bağlanmıştı.

İç geçirip ona son kez baktıktan sonra hızlı adımlarla ayrıldım klinikten. Balın arabada beni bekliyordu.

"Nasıldı?" Dedi korkarak. Emniyet kemerimi bağlarken hafifçe gülümsedim. "İyi görünüyordu, sen kalbini rahat tut. Barış ikisini de iyileştirecek."

"Ben, eğer Cora'ya bir zararı olmayacaksa diğer kediyi de sahiplenmek istiyorum. Bu kazadan sonra onu nasıl dışarı bırakırız?" Size yemin ederim, o an daha önce hiç hissetmediğim bir his sardı bedenimi. İsmini bilmiyordum, zaten tarif de edemezdim. Sadece... Daha önce hiç kimseye hissetmediğim bu garip his, Balın'ı sarmalayıp tüm kötülüklerden, tüm kötü insanlardan korumak için kaçırmak istiyordu deli gibi. Onu alıp buradan götüreyim istiyordu.

"Bırakamayız." dedim gülümseyerek. Balın gözlerini kaçırdı ve camdan dışarı bakmaya başladı. Bende radyoyu açıp arabayı çalıştırdım. Rastgele açılmış bir radyo kanalında rastgele bir şarkı çalmaya başladı. Bu gece düşünmekten yorulmuş beynimi bu melodisi güzel şarkıya odakladım bende.

Doluyorsa gözlerim,
Sendin sebebim.
Korkuyor hayallerim,
Tıpkı gençliğim gibi.

Diye başladı şarkı. Balın'ın gülümseyerek şarkının sesini açtığını gördüm.

Noktasıydın her şeyin,
Ve bu hikayenin...
Kediler ve şarkılar,
Bize yeterli değil.
Sana ben gerek.

"Biliyor musun bu şarkıyı? Baya güzelmiş." dedim. Balın başını salladı aşağı yukarı. "Bu grubu çok severim, şarkı da bana seni hatırlatıyor hep." deyip omuz silkti.

Sallanırdı şarkılarımızla her yana.
Bakardım gülerdim hep uzaklara.
Ve sen derdin ki,Kediler ve şarkılar,
Bize yeterli değil.
Sana, sana, sana,
Ben gerek.

Onu bilemezdim de, bana onun gerektiği kesindi.

Her şeyi sana benzetirdim.
Ama hiç kimse benzemezdi sana.

Ve ben derdim ki,Kediler ve şarkılar,
Bize yeterli değil.
Sana, sana, sana,
Ben gerek.

Balın'ı bizim eve götürmek istemiştim ama kabul etmemişti. O yüzden mecburen kendi evine götürmüştüm ama bu gece onunla kalacaktım. Cora eve dönene kadar onu yalnız bırakamazdım.

Balın karavanın kapısını açtıktan sonra o önde ben arkada girdik içeri.

Ben ayakkabılarımı çıkartırken Balın toz içindeki ellerine bakarak "Kendimi ozon suyuna batıracağım," dedi ve banyo tarafına gitti. İstemsizce güldüm ve bende peşinden gittim, benim de temizlenmem gerekiyordu.

Balın ellerini yıkayıp çıktıktan sonra ben de yıkadım. Yüzümü kurularken aynada kendimle göz göze geldim. Üstüm başım çamur içindeydi. Saçlarım aşırı dağılmıştı, gözlerim şişmişti ağlamaktan ve iyice çökmüştü göz altlarım. Berbat görünüyordum.

Neden bilmiyorum ama, bu umrumda olmadı. Yaren'in yanına gideceğim zaman hep özenirdim kendime. Güzel kıyafetler, güzel bir parfüm, elim yüzüm düzgün falan... Ama artık pek umursadığım söylenemezdi. Normal şartlarda Yaren'in yanında böyle oturmaktansa ölmeyi tercih edecek olan ben, Balın'ın yanında umursamıyordum bile. Çünkü rahattım onun yanında. Görüntüm umrunda değildi ki.

Küçücük banyodan çıkıp Balın'ın yanına gittim. Elinde kıyafet vardı. "Al bunları, rahatsız olmuşsundur belki. Benim yüzümden üstün başın çamur oldu."

Elindeki kıyafetlere huysuz bir bakış attım. "Özgür'ün kıyafetlerini giymem ben. Sandalyede uyurum, koltuk kirl-"

"Koltuk önemli değil, salak mısın? Ayrıca bunlar Özgür'ün değil."

"Kimin o zaman?"

"Senin. Dün aldım, yine kalırsan rahat rahat uyu diye." Elindeki siyah eşofman takımını bana uzatınca içimden bir şeylerin böyle eriyip gittiğini hissettim. Benim için düşünüp kıyafet almıştı...

"Teşekkür ederim," diyerek aldım elindekileri. Gülümseyip kendi dolabına ilerledi. Ben tekrar banyoya dönüp üzerimi değiştirdim. Nasıl becermişti bilmiyorum ama eşofman takımı cuk diye üzerime oturmuştu. Gülerek kirli kıyafetlerimi katlayıp daha sonra almak üzere kenara koydum.

"Balın! Giyindin mi?" Diye seslendiğimde "Evet, gel." Dedi. Üzerinde siyah uzun kollu bir pijama takımı vardı. Epey bol gelen bir sweater ve aynı desendeki pijamasıyla aşırı tatlı görünüyordu. Saçlarını toplamıştı. Yorgunluktan bayılacak gibiydi.

"Nasıl ama? Tam olmamış mı?" Üzerimi gösterdiğimde iç geçirdi ve başını salladı.

"Her giydiğin şeyin üzerine yakışmasından bıktım artık," diye söylenerek koltuğa attı kendini. Dediğine gülüp yanına oturdum. "Yakışmıyor bence. Aşırı esmerim kızım, kahverengi bir şey giyince çıplak gibi oluyorum."

Balın buna ufak bir kahkaha attı. Başını geriye yaslamış gülerek bana bakıyordu. Bende onun gibi başımı arkaya yasladım ve onu izlemeye başladım.

"Bugün," diye söze başladı. "Bir anda tutamadım kendimi, kusura bakma."

"Balın-" Anında tepki gösterecekken elini havaya kaldırdı.

  "Dinle bir." Derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmaya devam etti. "Çok düşündüm o anı. Sana nasıl anlatacağımı, o an ne düşüneceğini, nerede konuşacağımızı... Çok kurdum kafamda. Anlatmak için fırsatım olacak mıydı, ondan bile emin değildim. Ama anlatmam gerektiğini biliyordum içten içe. Sadece, düşünmem gerekirdi. Beni tanımak istiyor musun, bunu dinlemek istiyor musun... Düşünmedim."

Bu kızın aklında dönen şeyler çok garipti, gerçekten. Yaşadığı şeyler onu kendine değil de her zaman başkasına öncelik vermeye itmişti. Ya da belki de ailesi ona bunu öğretmişti, bilmiyordum. Ama yine de benden önce kendisini düşünmesini daha çok isterdim. Başıma bir şey gelse, örneğin bana bir kurşun doğrultulsa bir saniye bile düşünmeden önüme atlardı. Buna emindim. Gerçi, bir nevi bunu yapmamış mıydı? Yaren'in gidişiyle alnıma dayanan bir namlu olmuştu. Sıkmaya hazır, benim tamamen pes etmemi bekleyen bir namlu... Balın benim önüme geçmişti. Beni korumuştu ve o namlu yavaşça uzaklaşmıştı benden. Hayati tehlikem kalmayana kadar çekilmemişti önümden. Ne zaman ki Çağıl'a gitmiştim, o zaman çekilmişti işte.

"Düşünmek zorunda değilsin ki. Özellikle karşındaki ben olduğumda... Ben seni ömrümün sonuna kadar merak edeceğim, söz. Ağzından çıkan her bir sözü merak edeceğim. Bana anlattığın her şeyi, her şeyden çok önemseyeceğim. İstersen bomboş bir şeyler anlat, sana yemin ederim dünyanın en güzel şarkısını dinliyormuş gibi dinleyeceğim seni." Dedim. Bunları öylesine söylememiştim asla, içimden geliyordu ona ettiğim tüm cümleler.

  Balın başını eğerek gülümsedi ve parmaklarıyla oynamaya başladı. Onun daha fazla üzerine gitmek istemedim, zaten yorgunluktan bayılacaktı.

  "Hadi uyu artık." Dedim. Yeşil gözleri yüzümde gezindi. "Sen?"

"Bende uyuyacağım. Koltukla epey haşır neşir olduk artık." Homurdanmama güldükten sonra ayağa kalktı ve yatağına çıktı.

"Valla artık misafir değilsin. Dolaptan battaniyeni al ve uyu. Işıkları da kapat." Uykulu sesiyle mırıldandıktan sonra yorganına sarılıp gözlerini kapattı. Onun bu haline gülüp dolaptan geçen gün yattığım battaniyeyi aldım.

"Yastığım sende."

Kaşları çatılırken gözlerini açtı. "Yastığımı da sahiplendin iyice he." Dedi.

  "Sahiplendiğim tek şeyin yastığın olduğunu mu sanıyorsun koçum?" ve uzanıp yastığını çekip aldım. Balın gülerek gözlerini devirdi. Sonra da diğer yastığına yattı. "İyi geceler aslan parçası," deyip göz kırptığında ona ciddi misin amk? bakışımı attım.

"Bana da aslan parçası demezsin... Koskoca Berkan'ım kızım ben." Işıkları kapattıktan sonra tavana sabitlenmiş sarı ledleri açtım. Loş bir ortam olmuştu.

"İyi geceler," dedim bende ve sustuk. İkimiz de çok geçmeden uyuyakalmıştık bile.

  Uykumun arasında bir takım sesler duymamla hemen gözlerimi açtım. Zaten diken üstünde uyumuştum, Balın'ın hikayesi aklımda dönüp durmuştu.

  Gözlerimi açtığımda havanın çok az aydınlandığını gördüm, sabah ezanı okunuyordu ama uyandığım ses o değildi. Balın'ın sesiydi. Uyandı mı acaba, diye düşünerek kalktım yerimden. Hayır, uyuyordu. Yüzü benden tarafa dönüktü ve gözleri sımsıkı kapanmış nefes nefese kalmıştı.

"Anne, baba? Beni duyuyor musunuz?" dediğinde içimden kocaman bir hassiktir çektim. Kabus görüyordu.

"Buğra!" yüzünü buruşturdu. Yutkunmaya çalıştım, başaramadım. "Cora? Gitme! Gitmeyin, lütfen!"

  Artık uykusunda ağlamaya başladığında benim de gözlerim dolmuştu. Her gece böyle rüyalar mı görüyordu? Yoksa o gece de görmüştü de ben mi duymamıştım?

  Aceleyle yatağına tırmandım. Tavana aşırı yakın olduğu için boynum bükülmüştü.

"Cefa!" Benim adımı da sayıklamaya başlamıştı.

  Akan gözyaşımı silip Balın'ın yanaklarını tuttum.

  "Balın? Uyan güzelim, kabus görüyorsun." Dedim sakince. Hafifçe sarsınca gözleri yavaşça aralandı. Islak olduğu için bulanık gördüğüne emindim. Uyanır uyanmaz hıçkırmaya başladığında içim gitmişti. "Şş, sakin ol." Eğilip alnımı alnına yasladım. Titreyen güçsüz elini boynuma yasladı.

  "Çok kötüydü. Cefa, herkes gidiyordu." Göz bebekleri titrerken gözlerini gözlerime çevirdi. "Sen bile."

"Kimse gitmiyor, Cora da ben de gitmiyoruz. Tamam mı? Bırakmayacağız seni." Balın ağlayarak yakamdan tuttu ve başını boynumla omzum arasına gömüp hıçkırmaya devam etti. Sakinleşmesi için saçlarını okşadım yavaşça.

  "Geçecek. Sana söz veriyorum.Ben senin yanındayım." Saçlarına birkaç öpücük bıraktım. Nefesleri yavaşladı, yavaş yavaş rüyanın etkisinden çıkıyor olmalıydı.

   Yakamı bıraktı, geri çekildi. Elleriyle gözlerini kuruladıktan sonra başını salladı. "İyiyim, tamam."

  Geri çekilip yatakta bağdaş kurdum. "Her gece kabus mu görüyorsun sen?"

"Cora yanımda değilse, evet. Ama hiç bu kadar kötü değildi. Kaza anını görüyordum hep, sonra uyanıyordum ve bitiyordu." Cenin pozisyonu aldı bana doğru.

Cora onun hayatında tahmin ettiğimden daha da fazla yer kaplıyordu.

"Anladım. İyisin şimdi, değil mi?" Dedim. Bir eli yanağıyla yastık arasındaydı, diğer elini izliyordu. "İyiyim."

"Neden elini izliyorsun?"

  "Buğra ve Cora... İkisi de sağ elime sarılmadan uyuyamıyorlardı." Gülümsedi gözyaşları içinde. Kararsız bir şekilde aşağıdaki koltuğa baktım.

Daha yeni yeni yakınlaşıyorduk, yanına yatmam çok mu abes kaçardı?

Aman canım, dedi içimden bir ses. Sonunu düşünen kahraman olamaz, demişler. Sal gitsin.

  Ne yapayım, saldım gitti işte. Yorganını kaldırıp yanına kıvrıldım, onun yastığına başımı koydum ve onun gibi cenin pozisyonu aldım ona doğru. Şaşkınlıkla bana bakıyordu.

  "Koltuktan daha rahat olduğu kesin," diye mırıldanarak uzandım ve boşta olan sağ elini sol elimle kavradım. "Cora ve Buğra kadar yumuşak değilim ama idare edeceksin artık."

  Balın'ın gözlerindeki yaşlar artık yastığı ıslatmaya başladığında uzanıp sildim ve alnına bir öpücük bıraktım, yastıkta alnımı alnına yasladım yine.

  "Ağlama artık, lütfen."

  "Teşekkür ederim." Diye mırıldandı. Neden diye sormadım, uyusun diye.

"Yastığın aşağıda kaldı," dedi uykulu sesiyle. Bende yavaştan uyku moduna geçerken konuştum.

"Siktir et, sen varsın."

  ☁️☁️☁️

ARTIK MANITA OLUR MUSUNUZ? BEN KİSS SAHNESİ İSTİYORUM😭

Yani gerçekten, Cefoş'un manitacılığı tahmin ettiğimden daha tatlı oldu  kvcövjhckfjxkchxjx

Sabah uyanmalarını hayal edebiliyor musunuz? Hahahshhfjvkdhdhs

Aramıza katılan bebiş hakkında ne düşünüyorsunuz? Ona o kadar tatlı bir kedi buldum ki😭

Neyse çok konuşmayam.

İnstagram: yaremwattpad
Kişiselim: yagmurrayranci

Seviyom sizi çok çok,hadi eyw💔

Continue lendo

Você também vai gostar

348K 9.1K 40
soğuk ve acımasız mafyanın bir kıza aşık olup onu takıntı haline getirmesi ve piskopatlaşması ama bunu kıza yansıtmamaya çalışarak unutulmaz bir aşk...
73.2K 4.7K 60
(Küfür bulunur!) Adel ailesi tarafından hiç sevilmemiş bir kızdı en yakın arkadaşı ablası ve abisi gibi gördüğü kişilerin ısrarlarıyla İzmir'e gider ...
139K 5.5K 29
"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından...
65.7K 343 14
Gerçek hikayeyi biraz daha kurgulayarak anlattım Lütfen beğenmediğiniz yerleri söyleyin