Eleysa☁️ (Tamamlandı)

By bendenizyagmur

1.1M 79K 63.7K

O, kendi halinde yaşardı. Okuldan eve, evden antrenmanlarına giderdi. Gündüzleri normal biriydi. Sıradandı. O... More

Bölüm 1 ☁️ "Eleysa'nım."
Bölüm 2 ☁️ Uyursam Geçer Mi?
Bölüm 3 ☁️ Esmerim
Bölüm 4 ☁️ Unutturamam, Vazgeçirebilirim
Bölüm 5 ☁️ İki Gözümün Çiçe
Bölüm 6 ☁️ Yaman Bir Beyefendi
Bölüm 7 ☁️ Beni Unutma.
Bölüm 8 ☁️ Haave You Met Me?
Bölüm 9 ☁️ Oturur İçerim Tek Başıma.
Bölüm 10 ☁️ Ben De Yoluma Giderim
Bölüm 11 ☁️ Nefes Almak Gibi Bir Şey
Bölüm 12 ☁️ Aşk Nefrete Ne Yakınsın
Bölüm 13 ☁️ Aşka Yürek Gerek
Bölüm 14 ☁️ Racona Ters
Bölüm 15 ☁️ Aylar Olmuş
KARAKTERLER SORULARINIZI CEVAPLADI
Bölüm 16 ☁️ Gülümse
Bölüm 17 ☁️ Sevgili En İyi Dostum
Bölüm 18 ☁️ Ya İstanbul Hatırlamazsa?
Bölüm 19 ☁️ Flört?
Bölüm 20 ☁️ İyi Ki Varsın
Bölüm 21 ☁️ Beni İyi Etmeye Çalışan Biri Var
Bölüm 22 ☁️ Bal Kitap
Bölüm 23 ☁️ Sarışınlığımı Kıskandın!
Bölüm 24 ☁️ Her Yolum, Her Fikrim Sen
Bölüm 25 ☁️ Son Umut.
Bölüm 26 ☁️ Doğru Kişi?
Bölüm 27 ☁️ Niye Herkes Bu Kadar Ciddi?
Bölüm 28 ☁️ Esmer Bomba
Bölüm 29 ☁️ Eskiden Seven Kız
Bölüm 30 ☁️ Jr. Berkan
Instagram ☁️ Yalakalık Desen Var
Bölüm 31 ☁️ Nazar Duası
Bölüm 32 ☁️ Hiç.
Bölüm 33 ☁️ İkilem
Bölüm 34 ☁️ Çıkalım Bu Şehirden
Bölüm 35 ☁️ Acıdan Geçmeyen Şarkılar Biraz Eksiktir
Bölüm 36 ☁️ Ted Mosby Yıkıklığı
Bölüm 37 ☁️ Çaresiz.
Bölüm 38 ☁️ Kusura Bakma
Bölüm 39 ☁️ Veda
Bölüm 40 ☁️ Gözlük
Bölüm 41 ☁️ Kapanan Son Yara
Bölüm 42 ☁️ Ölmeye Yüz Tutmuş Bir Ruh
Bölüm 43 ☁️ "Ben Bunu Haketmedim."
Bölüm 44 ☁️ "Benim Eleysa'm..."
Bölüm 45 ☁️ Onu Çok Kırmışlar
Bölüm 46 ☁️ Yıldızlar
Bölüm 47 ☁️ Zehirli Bir Bal
Bölüm 48 ☁️ Eleysa'nın Anlamı...
Bölüm 50 ☁️ Elbet Bir Gün Buluşacağız
Bölüm 51 ☁️ Sana Ben Gerek
Bölüm 52 ☁️ Bir Sigara Dumanı
Bölüm 53 ☁️ Kızıl Bebişimin Minnoş Psikolojisi
Bölüm 54 ☁️ Ben Adam Olmam
Bölüm 55 ☁️ "Haberi Olmazdı,"
Bölüm 56 ☁️ Sana Angara'yı Yakarım
Bölüm 57 ☁️ "Televizyon Sesi Gelmiyor."
Bölüm 58 ☁️ Enkaz
Bölüm 59 ☁️ Seni Dert Etmeler
Bölüm 60 ☁️ Çıkışa Gel Adamsan
Bölüm 61 ☁️ Savaş Sözü
Bölüm 62 ☁️ İncinmesin Kanatların
Bölüm 63 ☁️ Baba Mı?
Bölüm 64 ☁️ Suç Ortağım
Bölüm 65 ☁️ İsmi Lazım Değil
Bölüm 66 ☁️ "Onun Her Şeyi Benim."
Bölüm 67 ☁️ Çukur
Bölüm 68 ☁️ "Baba"
Bölüm 69 ☁️ Gang Of Berkan Brides
Instagram/Texting Özel Bölüm☁️
Bölüm 70 ☁️ Eskisi Gibi
Bölüm 71 ☁️ Ağır Bulut
Final☁️
okumadan geçmeyinV3
YENİ HİKAYE-duyurumsu bişiler
Özel Bölüm 1 ☁️ Çay Harareti Alır
Özel Bölüm 2 ☁️ Bilir O Beni (1MİLYON OLMUSUZ?)

Bölüm 49 ☁️ "Ben Eleysa."

19.1K 1.1K 1.1K
By bendenizyagmur

Esmerim: Şşştttt

Esmerim: Ne yapıyorsun?

Balın: Deniz Abla'yla ağlaştık, sarıldık falan şimdi dedikodu yapıyoruz

Esmerim: Annem dün çok ısrar etti, Balın'ı bize getir burada uyusun vs diye

Esmerim: Özgürcüğünün yanında kalacaksın diye reddettim:)

Balın: Özgürcüğümün sana selamı var

Esmerim: As

Esmerim: Karşıma çıkmasın

Balın: Hahdhkdllsjxhd

Balın: Nasıl hissediyorsun? Heyecanlı mısın?

Esmerim: Değiştir konuyu bakalım

Esmerim: Heyecandan üç buçuk atıyorum şu an

Esmerim: Biraz şakinleşirim diye sana yazayım dedim ama yetmedi

Esmerim: Yanıma gelsene

Balın: Nasıl geleyim?

Esmerim: Tribünlerden in, karşıdaki binaya gir işte ne kadar zor olabilir?

Esmerim: Ben seni alırım kapıdan

Balın: Tamam, bekle

Heyecanla telefonu cebime sokuşturup Feda'yla sohbet eden Deniz Abla'ya baktım.

"Deniz Abla, ben biraz dolanacağım. Çok geç kalmam."

Deniz Abla imalı bir gülümseme attı. Al işte! Anlamıştı kadın!

"Kalabilirsin,hiç sorun değil. Oğlum maça geç çıkmasın yeter. Hadi öptüm!" ve gülerek arkasına yaslandı. Aşırı utanmıştım. Yanan yanaklarımı ellerimle havalandırmaya çalışarak tribünlerden indim.

Şerefsiz Cefoş.

Tarif ettiği gibi şu an takımın içinde olduğu binaya doğru yürüdüm. Kapıda bir güvenlik, yanında da onunla sohbet eten Cefa vardı. Bugün siyah forma giyinmişlerdi. Formasında yazan yazıda gezindi gözlerim.

C. Berkan 18

Doğum tarihinden dolayı 18'di sanırım forma numarası. O öyle istemiş olmalıydı.

Güvenlik bana doğru bakınca Cefa da arkasını döndü ve güzel yüzünü gördüm. Saçları dağınıktı, heyecandan yanakları pembe pembe olmuştu. Formasından bahsetmiyorum bile, şüphesiz ki benim için futbolun ve Beşiktaş formasının en çok yakıştığı kişiydi. Şu forma bir tek ona aitti, ona özel dikilmişti sanki.

"Selam," dedi gülümseyerek. Bende ona hafifçe gülümsedim. "Hadi gel." Diyerek ilerlemeye başladı. Onun peşinden gittim, bir dakika sonra üst kattaki kimsenin olmadığı bir koridordaydık. Camın önünde oturuyorduk. O bana baklıyordu, ben utancımdan camdan kuşları falan izliyordum.

"İşte şimdi iyi oldum."

"Ne?" Dedim anlık afallamayla. Cefa bana güzel bir gülümseme gönderdi. O an, bir şey farkettim.

"Gözlerin..."

"Ne olmuş gözlerime? Bir şey mi var?" Eliyle gözünü ovaladığında atıldım. "Hayır, hayır. Artık... Eskisi gibi bakmıyorsun. Gülüşün zorla değil, içten gülüyorsun."

Cefa tekrar gülümsediğinde kalbimin sıkıştığını hissettim. İlk kez böyle gülümsediğini görmüştüm.

Onu tanıdığımdan beri mutsuzdu, hayatın bütün yükü onun omuzlarında gibiydi. Şimdiyse... O yükü atmış gibi gülümsüyordu.

"Çünkü mutluyum." Cefa önüme gelen saç tutamlarını eliyle kulağımın arkasına sıkıştırdı ve saçlarımı okşadı. "Şu an gülüyorsam, bu senin sayende. Beni sen mutlu ettin."

"Yalnız değildim ki," dedim kalbimin izin verdiğince aklımı toparlayarak. "Ailen, arkadaşların, herkes seni iyi görmek istiyordu."

"Hayatımı toparlamam gerektiğini hatırlatan sendin ama. Her an aklımdaydın. Ben dışarıdayken herhangi bir kızla konuşurken, ya da dışarıdayken Yaren'in fotoğrafına bakarken bile çekiniyordum. Sen görüp üzülürsün diye. Yavaş yavaş onun instagramından çıkmayı başardım. Geceleri yatarken senin iyi geceler mesajların, kim olabileceğin dönüp duruyordu aklımda. Başlarda umursamasam da sonradan merak ettim ister istemez. Ben ilk kez böyle sevildim, Balın. Hayatıma girmeye çalışan çoğu kızın amacı ün, para, magazin gibi şeylerdi. Ama sen... Farklısın. Sen beni sevdin, seviyorsun. Benim için çok özelsin."

"Bismillahirrahmanirrahim. Canıma kastın mı var lan?" Anlık şokla ağzımdan çıkan kelimelere dikkat edemememiştim. Cefa içten bir kahkaha attı ve kolunu omzuma atıp dibine çekti. Onun kokusu burnuma dolarken gözlerim Beşiktaş armasındaydı.

"Bunları söylemen benim için çok değerliydi Cefa."

Cefa iç geçirdi. "Bana kırgınsın, değil mi?"

Gözümün önünden Çağıl'ın attığı fotoğraflar geçti o anda. Çağıl onun omzuna yatarken, Çağıl onunla kahvaltı yaparken, Çağıl onunla ormanda gezerken... Hepsinde de Cefa gülümsüyordu. Benim yanımda hiç gülmediği kadar gülmüştü onun yanında, biliyordum. Bu içten gülüşlerini ona da atmıştı belki... Bu yüzden kırgındım ona. Beni deplasmanda arayıp, evi olmayan bir yerde yaşadığı için.

"Evet," diye mırıldandım. Cefa başını eğip bana baktı. Bende onun güzel gözlerine baktım.

"Tüm kırgınlıkların artık benim yüküm, Balın. Bu yükü de atacağım." ve diğer kolunu da omzuma sarıp başımı göğsüne yasladı. "Sadece... Bana bir kez Eleysa olduğunu söyler misin? Açık açık, hiçbir yanlış anlaşılma olmadan."

İsteğine hafifçe gülümsedim ve bende ona sarıldım.

"Selam, Cefa Berkan. Ben Eleysa. Sana bayağı abayı yakmış durumdayım ama acelesi yok, ben seni bekleyerek sevmeye alıştım." Ona ilk kez açılıyordum, yani en azından yüzüne karşı. Bu benim için çok büyük bir adımdı aslında.

Beynimdeki binlerce düşünceyi susturup ona odaklandım ve duyduğum sesle şoka girdim. Kalbi, en az benim kalbim kadar hızlıydı.

Cefa derin bir nefes alıp verdi ve geri çekilip alnını alnıma yasladı, iki eli başımın iki yanındaydı.

"Halledeceğim, artık beklemek zorunda kalmayacaksın. Yükünü bana bırak, tamam mı?" Hafifçe gülümsediğini gördüm onun gibi gözlerimi kapatmadan önce.

"Yorulursan yaslan bana," diye mırıldandı, daha önce ona söylediğim gibi. Bu cümlesi beni de gülümsetti.

"Bir gün... Bu şehirden kaçar mıyız?"

"Kaçarız." Git gide dudaklarıma yaklaştığını hissettim, ama kafam çok karışıktı. Bir yanım okurlar gibi ÖP! ÖP! ÖP! diye bağırırken bir yanım durması için yalvarıyordu. Ben onunla bunu yaşamaya hazır değildim, ona bu kadar kırgınken onun beni öpmesi... Canımı yakardı.

Cefa durduğunda yavaşça gözlerimi açtım. Kaşlarını çatmıştı, kendini durdurmaya çalıştığı belliydi. İç geçirerek dudaklarının rotasını alnıma çevirdi, uzun bir öpücük bıraktı. Kalbimin sesinden kulaklarım uğulduyordu. O kadar heyecanlanmıştım ki, bayılmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Maç başlayacak," diye mırıldandım. "Hadi seni kapıya bırakayım." Dedi.

Birlikte binanın çıkış kapısına yöneldik.Aramızda garip bir sessizlik oldu, az önceki andan dolayı.  Kapıdan çıkmadan önce kolumu tutup durdurdu beni.

"Sayende daha iyiyim, teşekkür ederim."

Gülümsedim. "Başaracaksın. Bu hafta içinde instagramda boy boy imza anı fotoğrafları görürsem şaşırmam." Hafifçe koluna vurdum. "İyi şanslar."

"Tam iki gol atacağım. Biri senin için, biri Cora için. Gözlerin bende olsun!" ve koçun onu çağırmasıyla çok hızlı bir şekilde alnımı tekrar öpüp geri çekildi ve sırıtarak koçun yanına koştu.

Cefa'nın ilk kez karşılaştığım bu halleri bana hiç iyi gelmiyordu. Ben onu sakin görmeye alışkındım. Sessiz, yeri geldiğinde sesini çıkaran ve genelde yorgun hallerini tanıyordum ben. Şimdiyse enerjikti. Hayat doluydu sanki, bana baktıkça gözleri parlıyordu. Ben bu parıltıyı Yaren'e bakarken hiç görmemiştim. Havaalanındaki o çok aşık sandığı hali bile böyle değildi. Cefa mutluydu. O mutluysa bende mutluydum elbet. Ama şöyle aniden sarılıp öpmese olmaz mıydı? Bu da kalp yani.

Tribünlere döndüğümde herkesin geldiğini farkettim. Cefa'nın ailesi ve arkadaşları buradaydı. Herkesle selamlaştık, Deniz Abla'nın yanındaki yerimi kapmış Sare Reis'e kötü kötü baktıktan sonra onun yanındaki yere oturdum.

"Çıkıyorlar!" Deniz Abla heyecanla ayağa kalkıp sahayla tribünleri ayıran demirlere yaklaştı ve ıslık çalmaya başladı.

"CEFA BERKAN, OLEY! CEFA BERKAN, OLEEEEY!" Onun tezahürat yapmasına gülerken herkesin ayaklandığını gördüm. Tribünlerin neredeyse tamamı doluydu ve hepsi Cefa'nın adını söylüyordu.

Cefa Emir Abi'nin oğlu olduğu için onu görmeye gelen çok hayranı ve Beşiktaş taraftarı vardı. Maçı izliyorlar, onunla ve ailesiyle fotoğraf çektirip gidiyorlardı. Onların sayesinde altyapıdaki küçük futbolcular da izlenmeye ve keşfedilmeye başlanmıştı. Bu kalabalığı fırsat bilip neredeyse bütün maçlarını izlemeye gelirdim bende.

Herkes gibi bende ayaklanıp trabzanlara yaklaştım ve tezahürata eşlik ettim. Bu destek ona güç verecekti.

Göz ucuyla yönetimden gelen yetkililere bir bakış attım. Yanlarındaki Emir Abi ile sohbet ederken bir yandan da tribünlere bakıp gülüyorlardı. Bu iyi bir şeydi galiba.

Cefa ve takım arkadaşları İstiklâl Marşı'nı okuduktan sonra sahaya dizildiler. Santra noktasında Cefa vardı. Hakemin düdüğü çalmasıyla topu rakip takım oyuncusuna verdi, ilk onlar başlayacaktı.

Maçın ilk yarısı genelde sakin geçti. Cefa'nın birkaç şutu oldu ama karşı takım kalecisi epey iyiydi. Yetkililerin kaleciye beğeniyle baktıklarını görmüştüm. İstemsizce tedirgin oldum. Cefa seçilemezse çok üzülürdü!

  Devre arasında koçun yanında birkaç dakika kaldıktan sonra bizim yanımıza gelmişti Cefa. Tribünlere çıkıp benim yanıma oturdu, ona su uzattım. Alıp kana kana içtikten sonra suratı düşmüş bir şekilde annesine baktı. "Olmuyor anne, herif aşırı iyi. Doksana taktığım golü bile kurtardı şerefsiz."

"Ama yoruldu. Sen sakin ol ve bu yarıdaki gibi çok iyi oyna. Birinden biri girecek kaleye, çok eminim. Çok güzel ve temiz bir gol at ki yetkililer etkilensin. Ben sana güveniyorum annem, sen yapacaksın." Dediğinde Cefa gülümsedi. "Deneyeceğim," diye mırıldandı.

"Kardo, gol at ya da atma bu maç seçileceksin bence. Top ayağına geldiğinde rakibe nefes aldırmıyorsun resmen. Bu maç sana bir şeyler oldu he." Feda kardeşine gururla bakarken onların arasındaki kardeşlik ilişkisine imrendim bir an. Bir zamanlar benim de vardı ve o zamanları özlemiştim.

Cefa'nın bana bakan güzel gözlerini görmemle düşüncelerimden sıyrıldım. Gülümsüyordu.

"Ne?" Dedim niye baktığını anlamaya çalışarak. Bana göz kırpıp kardeşine döndü. "Uğurum buradaysa demek ki..."

  Deniz Abla dahil bizim bütün grup "Ooooooo!" yaptılar bir anda. Evet, Deniz Abla dahil.

"Ay Feda, gelinin derken şaka yapıyorsun sanmıştım. Ne ara böyle oldu bunlar?" Deniz Abla fısıldadığını sanarak Feda'ya konuşurken Feda'nın benden 'gelinin' olarak bahsetmesine mi şaşırayım, Deniz Abla'nın imasına mı utanayım bilemedim... Ne gelini ya?

"Daha yeni anneciğim." Dedi Cefa.

"Manitacılık mı?" Deniz Abla gözlerini kısmış oğlunu sorguluyordu.

"Yok anne, flört gibi. Bende bilmiyorum." Cefa kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Şimdi biz neyiz?"

Herkes gülerken bende gülmüştüm istemsizce. Sare kolunu omzuma atıp sarıldı. "Ay kızardı kızcağız. Sus, Cefa."

Cefa gülerek ayağa kalktı. "Tamam, bir de babama bakayım. Bana şans dileyin." ve hızlı adımlarla sahaya inip Emir Abi'nin yanına gitti. Birkaç dakika sonra tekrar maça döndüler. Bu kez Beşiktaş başlamıştı. İçimden milyonlarca kez dua ettim belki, Cefa gol atabilsin diye.

  İkinci yarının ortalarına doğru orta sahadan bir oyuncu topu sağ kanata gönderdi. Cefa kalenin yakınlarında hazır bir şekilde bekliyordu. Sağ kanattaki futbolcu rakipten birkaç kişinin arasında kalınca topu epey bir havadan gönderdi Cefa'ya. Hepimiz kafa şutu beklerken Cefa bir anda olduğu yerde takla atar poziyona geçip rövaşata çekti topa. Herkes şok içinde topun kaleye girişini bekledi, top ağlarla buluştuğu anda kaleci bile şaşkındı. Cefa sakince ayağa kalkıp ellerini çırptı.

Takım arkadaşları onun üzerine yüklenirken Cefa gülerek onlara sarılıyordu. Her birinin tebriğini aldıktan sonra koşa koşa tribüne gelip sevinçten yerinde zıplayan annesine sarıldı. Deniz Abla kulağına bir şeyler fısıldadı, Cefa gülümseyerek geri çekildi ve annesinin elini bir kez sıktıktan sonra kardeşlerinin de üzerine çullanmasına izin verdi. Sonra Sare'ye sarıldı. Sıra bana geldiğinde gülümseyerek baktım ona. O kadar güzel bir gol atmıştı ki... En az Deniz Abla kadar gurur duymuştum onunla.

  "Gel buraya." Cefa bana da sarıldıktan sonra kulağıma fısıldadı. "Bu senin içindi," dedikten sonra saçlarıma küçük bir öpücük bıraktı ve ayrılıp koşarak sahaya gitti.
 
Bacaklarımın beni taşıyamadığını hissedip yerime geri oturdum. Derin nefesler almaya çalışıyordum.

Gol atmış, bana sarılmış ve o golü benim için attığını söylemişti. DAHA NE KADAR DÜŞEBİLİRDİM? SINIRLARIMI ZORLAMAYI KES ARTIK CEFOŞ!

İçimdeki çığlıkları susturmaya çalışarak yüzümü ovaladım ve tekrar ayağa kalktım. Resmen rövaşata çekmişti, artık as takımda olduğuna emindim. Bu hareketi yapmak yeterince zorken, bir de gol olmuştu. Gerçekten, Cefa gerçek bir yetenekti. Onun torpille Beşiktaş'ta oynadığını söyleyenlere ciddi bir kapak olmuştu.

Maçın sonlarına doğru Cefa kornerden bir gol daha attı, bu kez kafasıyla şut çekmişti. Onun dışında iki gol daha gelmişti, diğer takım arkadaşlarından. 4-0 bitti maç.

  Cefa soyunma odasına giderken biz de tesislerden çıkıp arabalara dağıldık. Deniz Abla, Sefa, Feda, Meray ve ben Cefa'nın arabasının yanındaydık. Onlar kendi aralarında sohbet ettiler, benimse aklımda bin tane düşünce olduğundan onlara katılamadım pek.

Cora iyi miydi? İyi olacak mıydı? İyi olacaksa bu ne kadar sürecekti? Çünkü biliyordum ki, kedilerde böbrek yetmezliği genelde ölüme götürürdü. Cora ve ölüm kelimesini yan yana getirmeye bile korkan ben, onsuz ne yapardım? Cefa ve ben ne haldeydik? Çağıl ne olmuştu? Özgür ondan vazgeçecek miydi, yoksa açılacak mıydı? Çağıl onu hak ediyor muydu? Cefa Çağıl'la konuşmuş muydu? Cefa beni öldürmeye mi çalışıyordu? Bana bu kadar yakın davranmasının başka bir açıklaması olamazdı. Hele ki o koridorda dudaklarımı öpmek üzere olması!? Biz ne ara bu noktaya gelmiştik? Yavaşlamak zorundaydık!

"Ailemizin Junior Emir Berkan'ı da teşrif ettiler. O rövaşata neydi öyle lan? Bir an amel defterin kapandı sandım!" Sefa sırıtarak Cefa'ya takıldığında Cefa güldü. "Unutma ki, bana hiçbir şey olmaz."

"Ya siktir git, ödün koptu yetkililere şov yapamadan maç bitecek diye." Dedi Feda. Buna hepimiz gülmüştük.

"Şov yaptım da, bakalım onlar beğendi mi? Babam gelir birazdan, öğreneceğiz ne olup bittiğini." Cefa sıkıntıyla yanıma gelip arabasına yaslandı benim gibi. Deniz Abla stresle iç geçirerek arabanın ön tarafına oturdu ve bağdaş kurdu. Bu nasıl bir fantaziydi lan?

Birkaç dakikalık gergin bekleyişten sonra Emir Abi tesislerden çıktı. "İşte geliyor!" Meray heyecanla atılınca yankılı bir ses duyuldu.

"İşte geliyor, özel harekat!" Üçüzler aynı anda şarkıya ritimli girmişlerdi. Emir Abi dahil hepimiz kahkaha attık buna.

"Hayatım, benim arabalarım yetmedi şimdi de oğlumuzun arabasının önünü mü çökertmeye çalışıyorsun?" Emir Abi, Deniz Abla'yı belinden kaldırdığı gibi yanına bıraktı ve kolunu omzuna attı.

"Deniz bana aşkını ilk ilan ettiğinde, benim maçtan çıkmamı beklerken stresten arabamın önüne tırmanıp oturmuştu. Bir insan hiç mi değişmez ya?" Awwwwwww.

"Ya boşver sen onu. Ne dediler? Alacaklar mı Cefa'yı as kadroya?"

"Bayağı tartıştık bu konuda, as takıma değer bir oyuncu var mı diye. Saçma sapan şeyler düşünmesinler diye her futbolcuya yaptığım gibi eksi yönlerini de artı yönlerini de saydım Cefa'nın. Yönetimle görüşüp bildirecekler. Ama o rövaşatadan sonra sanmıyorum imzaya çağırılmayacağını." Deyip göz kırptığında, Cefa'nın o gülüşüne şahit olabildiğim için binlerce kez şükrettim. Çünkü ben... Daha önce böyle güzel gülen birini tanımamıştım.

Feda, Sefa ve Meray Emir Abi'nin arabasına gidince biz Cefa'yla yalnız kalmıştık. Planladığımız gibi veterinere sürdü arabayı. Dün Özgür'le uğramıştık Cora'nın yanına. Bitkindi ve serum bağlıydı ama yine de gözlerini açmış, başını kucağıma yaslamıştı. Onu iki günde o kadar çok özlemiştim ki... Dün iyi olduğu için bugün de iyidir diye tahmin ediyordum.

  "İyi iş çıkardın," dedim, düşüncelerimi bir kenara bırakıp. Cefa gözlerini yoldan ayırmadan gülümsedi.

"Sana söylemiştim. İki gol atacaktım ve biri senin için diğeri Cora için olacaktı."

  Cora'ya verdiği değer kalbimi sızlattı.
"Teşekkür ederiz," dedim gülerek. "Umarım as takıma çıkabilirsin."

Cefa'dan:

Veterinerin otoparkına dikkatlice arabayı park ettikten sonra bir gece önceki olay tekrar canlanmıştı zihnimde. Cora'yı apar yopar getirişimiz, Balın'ın gözyaşları...

Bir daha böyle bir şey yaşamamayı dileyerek gözlerimi boş otoparktan alıp Balın'a çevirdim. Çoktan binaya yürümeye başlamıştı.

Hızlı adımlarla ona yetiştim ve içeriye birlikte girdik. Barış, danışmadaki kızla bir şeyler konuşuyordu. Tam ona sesleneceğimiz sırada Barış'ın "Cora," demesiyle ikimizde sustuk bilinçsiz bir şekilde.

"Durumu iyiye gitmiyor. Ona bir şey olacak diye çok korkuyorum Funda, Cora'yı kaybedersek ben Balın'a ne derim? Bugün akşama kadar bilinci kapalıydı. Tekrar kustu. Ona ilaç verdim, düzelmesi umuduyla gereken her şeyi yaptım ama Cora şu an resmen baygın. Daha tecrübeli birini aramam gerek. Cora'yı kurtarmak zorundayım!" Barış'ın stresli sesi ve cümleleri ikimizi de şoka sokmuştu. Şaşkınlıkla konuşmasının bitmesini bekledik.

Cora iyi değil miydi? Dün bilincinin açık olduğunu söylemişti Balın. Bugün ne olmuştu da kötüleşmişti? Ne demek tekrar kusmuştu!?

Barış'ın konuştuğu kız bizi görüp telaşla "Hoşgeldiniz Balın Hanım, Cefa Bey," deyince Barış hemen bize döndü. Balın'ın yüzünde nasıl bir ifade varsa artık, onu duyduğumuzu anlamıştı.

"Balın, bir anlatayım-" Balın'ın kollarını tutacakken Balın bir adım geri çekilip ellerini dur der gibi kaldırdı ve bir süre şok içinde zemini izledi. Bende ne yapacağımı şaşırmıştım. Ne yapsam Balın'a iyi gelirdi ki? Cora'yı mı görmeliydi, Barış'la durumunu mu konuşmalıydı yoksa buradan çekip gitmeli miydi?

  Balın bir anda arkasını dönüp kapıya gitti. Barış arkasından gidecekken onu durdurdum. "Ben giderim," diyerek koştur koştur ona yetiştim. Yeri döven adımlarla arabaya doğru gidiyordu. "Balın!" Durmadı, arabaya gitmeye devam etti.

  Arabanın yanına geldiğimizde durdu ve dolu gözlerle bana baktı. "Anahtarı verebilir misin?"

Ne yapmaya çalışıyordu?

"Konuşmak ister misin? İyi görünmüyorsun." Dedim endişeyle.

"Konuşacağız ama burada değil. Öncelikle hesap vermem gereken birileri var. Lütfen arabanın anahtarını ver, gideyim."

  Dediklerinden bir bok anlamamıştım. Arabanın anahtarını normalde tereddütsüz verirdim ama kafası şu an cidden yerinde değildi.

"Ben süreyim, iyi değilsin."

"İyiyim, lütfen." Dedi yorgunca. Dayanamayıp bıraktım avuçlarına arabanın anahtarını. "Bende geleceğim."

Balın düşünceli bir şekilde yüzüme baktıktan sonra başını salladı. Onu bu halde bırakmayacağımı anlamıştı sanırım. Nasıl bırakırdım?

O sürücü koltuğuna, ben de hemen yanına oturdum.

  Gidene kadar konuşmadı benimle. Konuşmak için bir sürü şey yaptım ama ağzını asla açmadı. Bir çeşit transa girmiş gibiydi.

Issız bir sokakta durdurdu arabayı. Anahtarı kontaktan çekip indiğinde beklemeden ben de indim. Etrafı inceledim. Dağ taş dışında pek bir şey yoktu, tabii biz bir mezarlığın önünde durmuyor olsaydık.

  Şehirden çok da uzak olmayan bir mezarlıktı burası. Aklıma direkt Balın'ın anne-babası gelmişti. Umarım onlar için gelmemişizdir, dedim içimden Allah'a yalvararak.

Tahmin ettiğim gibi mezarlığa girdik. Balın benden birkaç adım önde yürüyordu. Hava karardığı için ıssız olan mezarlık tüylerimi diken diken etmişti. Balın'ın peşinden yavru köpek gibi ilerliyordum resmen. Balın'sa... Burayı ezbere biliyor gibiydi. Adımları kendinden emindi. Bu beni çok üzdü, çünkü belli ki buraya sık sık geliyordu.

Sonunda bir mezarlıkta durduk. Önünde durduğumuz mezar çok büyüktü. Tam üç tane mezar taşının olduğu bir aile mezarlığıydı burası. Korka korka isimlere baktım.

Eren Eraslan-Melek Eraslan
-Buğra Eraslan

Korkuyla Balın'a baktım. Ağlayarak mezar taşlarını izliyordu. Mezara doğru bir adım attı, mezarın en ucunun önüne dizlerinin üzerine çöktü. Mezarı okşayarak mırıldandı.

"Emanetinize sahip çıkmak için elimden geleni yapıyorum ama olmuyor. Lütfen bana yardım edin. Cora'yı da kaybedersem ben nasıl hayata tutunurum bir daha? Lütfen." Hıçkırarak başını mezara yasladı.

"Özür dilerim," dedi sayıklar gibi.

"Özür dilerim anne, özür dilerim baba."

  ☁️☁️☁️

A

SIL ACILI KEKİMİZİN BALIN OLMASI PEKİ😭😭😭😭

Offf ben bu kıza hiç kıyamıyorum gerçekten. Yaşadıkları yaşına göre o kadar ağır ki... Bazen Balın'ın hayatını kafamda kurarken içim daralıyor gerçekten. Balın yazdığım en güçlü karakter olabilir 😭

Önce feelsten sonra gerçekten ağlatan bölümümüzün sonuna geldik. Beğendiniz mi bakalım? 

Kiss sahnesinde nasıl yanılttım sizi amaKSLCVKDLVKCKKF

Daha dün 1 bugün 2 ayol kiss falan olmaz İT'S HARAM BRO

Bence alnından öpmesi daha çok feelslikti:") Maçta golden sonra saçlarını öpmesi de :")

BERKAN BOY'S BENİ ZORLUYOE GERCEKTEN 😭😭😭😭

Neyse çok konuşmayayım. Seviyom sizi çok, hadi eyw💔

Continue Reading

You'll Also Like

572K 35.4K 47
"Baba,çok korktum ben." Mirzat Bey kolları arasına aldığı kızını göğsüne yaslarken duyduğu şey ile adeta donup kalmıştı. Kızı kendisine yıllar sonra...
144K 5.7K 30
"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından...
255K 11K 62
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
73.2K 5.8K 16
Kadın nüfusunun azaldığı bu çağda, çok erkek çocuğu olanlar narin görünen oğullarını Kucak Oğlanı olarak satmak zorunda kalıyordu... Melih ise bu ola...