DÜŞLERDE YILDIZLARA UZANIR RU...

By zeyneepsimsek7

3.5K 2.3K 2.8K

Bekliyordum, geçen süreyi unutarak geleceğinden emin olduğumu. Bulunmak için tek bir hamle yapmasa bile içten... More

TANITIM
1.Bölüm: YENİ HEYECAN
3.Bölüm: EV
4.Bölüm: YAĞMURLAR
5.Bölüm: ONLARDAN FARKSIZSIN
6.Bölüm: ÇATI
7.Bölüm: PARILTI
8.Bölüm: AÇIKLAMA
9.Bölüm: ERKEN
10.Bölüm: Geldim
11. Bölüm: SEN ÖZELSİN
12.Bölüm: BİR FİLM

2.Bölüm: SENİ AŞAR

330 231 328
By zeyneepsimsek7


"Denizin boğucu suyunda kalırsa aşk mektupları, hangi kıyıda can bulacak durdurduğunu kalbin atışları."

Kapı açıldığında Taha dudaklarının arasındaki kahveden yudumluyordu.

"Dinliyorum Derya."

Karşımda onu görünce ne söyleyeceğimi unuttum.

"Şey ben..."

Hadi ya! İlk düşündüğün gibi çıkar dudaklarından.

"Heyecanlanmana gerek yok."

Evet kesinlikle.

"Anahtarları evde unutmuşum."

Başını hafifçe sallayıp kapıya yaslandı.

"Ne yapabilirim?"

"Yedek anahtar var mı?"

Güzel fikir. Aklımda bile yoktu. Zor zamanlarda gelen fikirlerin mükemmelliği içinde kendimle gurur duyuyorum.

"Yok Derya."

İşe yaramamış olması morelimi bile bozmamıştı.

"Peki ya ne yapacağım?"

"Benim sorunum değil."

Haklıydı, başımı sallayıp cevap vermedim. Ama içim rahattı. Hani bir his vardır ya o beni hiç olmayacak düşüncelere itiyordu.

Çantamı omzuma atıp son kez gözlerine baktım. Cevap verecek gibi değildi. Yavaşça merdivenlere yönelip aşağıya indim. Katıma gelince durmadan sitenin bahçesine çıktım. Etrafta kimse yoktu. Sessizlik nefesimi duymama neden olurken rüzgar üşütüyordu. Yavaş adımlarla en kenardaki üstü kapalı banka oturdum.

Saat 02.20

Gecenin karanlığıyla ilk defa bu kadar yakınız. Ailemle yaşadığım süre boyunca bu saatte sadece balkonda olmama izin vardı. Artık bak neredeyim.

Alarmı sabah 06.00 'a kurup kapanan gözlerime direndim. Uyanıkken bile tehlikede olduğum burası ben uyurken binlerce ihtimali gerçekleştirebilirdi. Üşüyen kollarımı kendime sardım. Saçlarımla yüzümün bir kısmını ve boynumu ısıtmaya çalışırken kabarık olduğu için ilk defa mutluydum. Belki iki...

Titreyen çeneme hakim olamayıp dişlerimin birbirine çarpmasını sağladım. Durmuyordu! Umarım biri beni izlemiyordur. O sırada düşüncelerime son verip gökyüzünü izlemeye başladım. Bankın üstü kapalı olduğu için başımı iyice geriye doğru eğmem gerekiyordu. Ve kimse açık açık söylemese de bu şehir temizdi, belliydi ışıklarından.

"Yürü!"

Ne! Aniden gelen sesle irkilip geriye çekildim. Kalbim deli gibi. Atışları o kadar net ki direnmesem çıkacak. Nefeslerim hızlandı, çantam ve telefonum yere düştü. Saçlarım yüzümü iyice kapatırken kısık sesimle cevap verdim.

"Anlamadım?"

Karşımda gördüğüm kişi şaşırmama neden olmuştu. Taha'nın sesini tanıyamıyor olmam gayet normaldi. Ama neden gelmişti bilmiyorum. Sebebi her neyse onu karşımda görmek güzel hissettirmişti. Belki de güvende...

Korktuğumu farkettiğinde yanıma yaklaştı. Önce yerdeki çantamı ve telefonumu aldı. Sonra yanıma oturdu.

"Sürekli korkacak mısın?"

Birden seslenirse tabi irkilirdim. Ellerimi kalbime götürüp öylece gözlerine baktım. Deri ceketini düzelttikten sonra çantamı kucağıma koydu. Cevap veremiyordum. Yalnızdım ve onu kendime yakın hissediyordum.

"Sen öyle seslenince."

Cümlemi tamamlayamadan ayağa kalkıp konuşmaya başladı.

"Tamam, gidelim."

"Nereye gideceğiz?"

Üzerimi düzeltip çantamı koluma taktım. Hızlı adımlarla Taha'ya yaklaşmaya çalıştım.

"Taha! Cevap vermeyecek misin?"

Alsev haklıymış. Çok cesaretliyim. Ama farkında olmadan... Arkasını dönüp yüzüme baktı. Özenle şekil verilen saçlarını düzeltip kaşını kaldırdı. Durduğu ışığın altında kirpiklerinin gölgesi yanaklarına düşüyordu.

"Bana bağırdın mı Derya!?"

"Durman için yaptım."

"Bize gidiyoruz."

Bu uygun olur mu bilmiyorum. Zihnimde onlarca düşünce olmasına rağmen gitmek istiyordum. Belki biraz konuşmak...

"Tamam."

Dudaklarımdan çıkan tek kelime bu olmuştu. Tam önümde çenemi yukarıya kaldırıp bakışlarımızı kenetledi. Fısıltı eşliğinde çıkan kelimelerini anlayabilmek için birkaç dakikamı feda edeceğime emindim.

"Kimseye anlatmayacaksın."

Sadece başımı salladım. Daha sonra çenemde duran elini çekip kapıyı açtı. Bu nasıl bir an bilmiyorum. Ama sanki bana dokununca hiç hissetmediğim bir kıpırtı oluştu içimde. Yıllar önce zorla susturduğum şarkının melodisi sardı bedenimi. Kırdığım kalp durdu. Galiba bu beni kendime getirdi.

Yavaşça merdivenlerden çıktık. Nefeslerim bütün katlarda hissediliyordu. Umursayacak değildim. Kapıyı açtı, çekinir gibi hareket etmiyordu. İçeriye geçtim. Odayı etkisi altına alan koku hazırlanmış diyordu. Benim için mi? Saçmalamamalıyım...
Senin için birşey yapan erkek gördün mü? Düşüncelerimden kurtulup beni yönlendirmesi için ona yöneldim. Eliyle çaprazımda kalan odayı gösterdi. Önümde ilerleyip kapıyı açtı. O an çok değişik hissettim.

Oda sandığımdan farklıydı. Düşlediğim bambaşka bir hayattı. Camın tam kenarında belki yerleştirilmiş diyebileceğim yatak, büyük odanın duvarına yapışmış kitaplıklar ve ve içlerine özenle yerleştirilen kitaplar. Burada saatlerce durabilirdim.

"İncelemen bittiyse üzerini değiştirmek ister misin?"

Bana kıyafetlerini mi verecekti? Bunu öğrenmenin tek yolu cevap vermekti.

"Evet"

Başını hafifçe sallayıp dolaba yöneldi. Katlanmış kazaklarından birini alıp yatağa koydu. Çekmeceyi açık eşofmanı çıkardı. Bütün dikkatim onun üzerindeydi. Hareketleri, duruşu. Belki saçma gelecek ama onun bizim yöneticimiz olmasını istemezdim. Sıradan bir insan olsaydı keşke. Düşüncelerimi durdurmaya çalışarak ellerimi başıma bastırdım. Bir faydası olmadı.

"Çıkıyorum. Çabuk giy."

"Tamam"

Adıyla seslenmemi istemeyeceğini düşünerek hiçbir şey söylemiyordum. Başıyla onay verip odadan çıktı. Sessiz olmasına rağmen gürültü hissediyordum. Duymasam da vardı çığlıklar. Belli etmese de acı çeken bedenler. Burası farklıydı. Benim beklediğim zafer belki burasıydı. Başlangıçtayım. Ve her daim şairin fısıldadığı aşk cümlelerine bir yenisini ekleyebilirdi zihnim. Ama eskiden. Sırf daha fazla ders çalışabilmek için kaybettiğim onlarca tutku vardı. Farketmeden de olsa kırdım kanatları. Artık uçmak düşmekten farksız görünüyor. Sanat meraklısı küçük kızın, sıradan bir yetişkine dönüşmesi beni fazlasıyla üzüyor. Geriye dönsem sadece biraz daha şarkı söylemek için çıkardım balkona. Eskiye dönebilsem diyorum, unuttuğum bir günde tekrar tatsam kaybettiklerimi...

Düşüncelerim beni bu odaya boğacak kadar çoktu. O sırada Taha kapıyı tıklattı. Giyinmemiştim bile!

"Bir dakika!"

Yatağa ilerleyip kazağımı çıkardım. Her yerde cam vardı. Beni dışarıdan görüyorlar mı acaba? Bu fikri önemsemeden giyindim.

"Gelebilirsin."

Üzerimdekilerin biraz geniş durması hoşuma gidiyordu. Salaş kıyafetleri hep sevmiştim. Ve fazlasıyla yumuşaktı. O sırada uyku kendini belli etmek için bedenimi ele geçirdi.

İçeriye doğru yavaşça girdi. Önce beni süzdü, ardından anahtarları ve telefonu masaya bıraktı. Ellerimi birbirine kenetleyip öylece ayakta duruyordum. Yönlendirmesi gerekiyordu, nerede uyuyacaktım?

"Nereye geçeyim?"

Soruma cevap vermeden masaya ilerledi. Sandalyeyi yavaşça çekip oturdu. Ellerimi masada birleştirdikten sonra bakışları beni buldu.

"Yatağa geçebilirsin ben uyumayacağım."

Reddetmeyecektim. Zaten istesem de kapanan gözlerim buna izin vermezdi. Yavaşça yatağa geçip cam kenarına uzandım.

"Derya." Sesi odada yankılandığında fazla bekletmeden cevap verdim.

"Efendim?"

"Işığı kapatmayacak mısın?"

Ciddi miydi?

"Çalışacaksın diye kapatmadım."

"Işığa ihtiyacım yok."

Sanki karanlıkta görebilecekmiş gibi konuşuyor. Bir anlık sinirle yerimden kalkıp ışığı kapattım. Yavaş adımlarla tekrar yatağa döndüm.

"İyi geceler Taha."

Adıyla seslendiğim için kızacak mı diye beklerken sesi kulaklarımı çınlattı.

"İyi geceler."

İçimde büyük bir suçluluk hissi vardı. Özenle yapmam gereken bir şeyi baştan savma yapmışım gibi. Kızgınlığıma pişmanım. Kurduğum hayallerle daldığım uyku beni kabuslara çekti. Şiddetli irkilişimle beraber başımı yatağın kenarına çarptım. Başlık tahta olduğu için fazlasıyla acıtmıştı. Ses çıkardığımın farkında bile değildim. Elimle başımı tutarken yanımdaki beden beni şaşırtıyordu.

"Taha."

Sanırım uyanmak üzere. Neden yanıma uzandı? Sesimi duymuş mudur? Bütün sorular zihnimi etkisi altına alırken gözleri aralandı.

Sonra bir ses duyuldu. Fazlasıyla uykulu.

"Acıdı mı?"

"Acıdı."

Hava aydınlanmaya başlamıştı. Güneş doğmasa da mavilik odaya dolmuştu. Acımı unutup sırt üstü uzandım. Manzara o kadar güzeldi ki sırf bunun için anahtarımı sürekli unutabilirdim. İç sesimin konuşmalarına tebessüm ederken aynı ses tekrar odada yankılandı.

"Bir saatin var."

"Ne için?"

"Tekrar uyuman için."

Gitmemize çok az kalmıştı. Oysaki yerimden kalkmak istemiyordum. Derin bir nefes alıp doğruldu. Sırtını yatak başlığına dayadıktan sonra gözlerini cama çevirdi.

"Sorun mu var?"

Sanki anlatacakmış gibi sordum. Bana adını bile söyletmiyorken derdini anlatacağını sandım.

"Önemli değil Derya."

Biraz daha zorlasam anlatacaktı. Çok belliydi sesindeki yorgunluk.

"Unuturum" Bu kimseye anlatmam demekti. Çok bekletmeden cevabı geldi. Beklediğim gibi olmasa da kırılmadı kalbim.

"Kazınır zihnine."

"Tozla kaplanır üzeri."

Ona bakınca kendimi hissediyordum. İkimiz de aniden gelen korkutucu nefes alışlarda boğuluyoruz.

"Anlatmayacağım Derya."

Onun oturduğu pozisyona geçip ellerimi kucağımda birleştirdim.

"Farklı bir şey konuşmak ister misin?"

Başıyla onay verdikten sonra düşünmeye başladım. Hangi konuyla başlayacağımı bilmiyordum. İlgili olduğum birçok konu vardı ama üzerinden yıllar geçmişti. Artık dertleşmenin ne olduğunu bile unuttum. Bakışları beni bulduğunda zihnimi zorladım. Ama olmuyordu, yapamıyordum. Konuşmayacağımı farkettiğinde bacaklarına örttüğü battaniyeyi çekip ayağa kalktı. Bunu beklemiyordum.

"Taha dur!"

Kolundan tutup kendine çevirdim. Kaşlarını kaldırıp yüzüme baktı. Normal duruşu bile sinirliydi. Ya da bana öyle geliyordu.

"Gel hadi anlatacağım."

Yavaşça kalktığı pozisyona geçti.

"Manzaran çok güzel."

Parmağımla dışarıyı gösterirken bana baktığını hissedebiliyordum. Ve gerçekten güzeldi. Ama bunu hakediyor muyum bilmiyorum. Hep istediğim gibi bir hayat yaşamak için çırpındım. Ama bazı şeylerde fedakarlık yapmak gerekiyordu. Ve ben bunu düşünürken asıl amacımı unuttum.

"Şarkı açalım mı Taha?"

Adını söylemek çok hoşuma gidiyordu.

"Zevkine güvenmiyorum."

Bana! Bana bunu nasıl söylerdi? Oysaki dinlediğim her şarkıda vardı bir anlam, seslerinde tadardım duyguları.

"Öyleyse sen aç."

Başını hafifçe yana eğip telefonunu çıkardı. Açtığı şarkıyla beraber kapattım gözlerimi. Sonra kalbime bir ağrı girdi. Sessizce etrafı izlerken uykudan eser olmayan sesi bu sefer farklı bir tona girmişti.

"Evden çıkmayacaksınız."

Anlamsız bakışlarımı üzerinde gezdirip devam etmesini istedim.

"Bilmen gereken bu Derya. Daha fazlası seni aşar."

Aklıma neden kuşku düşürüyorsun Taha? Ama sormam gereksizdi. Beni aşacaksa su sandığımdan derindir...

"Şimdi korktuğun ışık yakıyor gözlerini, ve gömülsen de karanlığa göreceksin gölgeleri..."

--------
(Geldiğinizi belirtmek amacıyla emoji alabilir miyim? ❤️☁️🌌)
Selam canlarıııım❤️☁️
Yeni bölümle tekrar sizinleyim. Umarım beğenirsiniz ❤️☁️ Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. Sizi çooook seviyorum.❤️☁️

Continue Reading

You'll Also Like

175K 8K 35
18 yılını bir hiç uğruna yaşamış olan Arel 18 yıl bir yalan ile yaşamış olan aile Birbirlerinin acılarını paylaşıcaklarmı yoksa yeni bir acı daha mı...
1.8M 97K 56
Kübra; O şimdi asker canı neler ister Kübra; Uykuda mevlam beni ona göster Üsteğmenciğim; Hayırdır? Üsteğmenciğim; Gece gece rahatsız etmeye utanma...
1M 45.6K 58
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...
787K 21.5K 78
Cinsel içerik şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterler...