2.Bölüm: SENİ AŞAR

330 231 328
                                    


"Denizin boğucu suyunda kalırsa aşk mektupları, hangi kıyıda can bulacak durdurduğunu kalbin atışları."

Kapı açıldığında Taha dudaklarının arasındaki kahveden yudumluyordu.

"Dinliyorum Derya."

Karşımda onu görünce ne söyleyeceğimi unuttum.

"Şey ben..."

Hadi ya! İlk düşündüğün gibi çıkar dudaklarından.

"Heyecanlanmana gerek yok."

Evet kesinlikle.

"Anahtarları evde unutmuşum."

Başını hafifçe sallayıp kapıya yaslandı.

"Ne yapabilirim?"

"Yedek anahtar var mı?"

Güzel fikir. Aklımda bile yoktu. Zor zamanlarda gelen fikirlerin mükemmelliği içinde kendimle gurur duyuyorum.

"Yok Derya."

İşe yaramamış olması morelimi bile bozmamıştı.

"Peki ya ne yapacağım?"

"Benim sorunum değil."

Haklıydı, başımı sallayıp cevap vermedim. Ama içim rahattı. Hani bir his vardır ya o beni hiç olmayacak düşüncelere itiyordu.

Çantamı omzuma atıp son kez gözlerine baktım. Cevap verecek gibi değildi. Yavaşça merdivenlere yönelip aşağıya indim. Katıma gelince durmadan sitenin bahçesine çıktım. Etrafta kimse yoktu. Sessizlik nefesimi duymama neden olurken rüzgar üşütüyordu. Yavaş adımlarla en kenardaki üstü kapalı banka oturdum.

Saat 02.20

Gecenin karanlığıyla ilk defa bu kadar yakınız. Ailemle yaşadığım süre boyunca bu saatte sadece balkonda olmama izin vardı. Artık bak neredeyim.

Alarmı sabah 06.00 'a kurup kapanan gözlerime direndim. Uyanıkken bile tehlikede olduğum burası ben uyurken binlerce ihtimali gerçekleştirebilirdi. Üşüyen kollarımı kendime sardım. Saçlarımla yüzümün bir kısmını ve boynumu ısıtmaya çalışırken kabarık olduğu için ilk defa mutluydum. Belki iki...

Titreyen çeneme hakim olamayıp dişlerimin birbirine çarpmasını sağladım. Durmuyordu! Umarım biri beni izlemiyordur. O sırada düşüncelerime son verip gökyüzünü izlemeye başladım. Bankın üstü kapalı olduğu için başımı iyice geriye doğru eğmem gerekiyordu. Ve kimse açık açık söylemese de bu şehir temizdi, belliydi ışıklarından.

"Yürü!"

Ne! Aniden gelen sesle irkilip geriye çekildim. Kalbim deli gibi. Atışları o kadar net ki direnmesem çıkacak. Nefeslerim hızlandı, çantam ve telefonum yere düştü. Saçlarım yüzümü iyice kapatırken kısık sesimle cevap verdim.

"Anlamadım?"

Karşımda gördüğüm kişi şaşırmama neden olmuştu. Taha'nın sesini tanıyamıyor olmam gayet normaldi. Ama neden gelmişti bilmiyorum. Sebebi her neyse onu karşımda görmek güzel hissettirmişti. Belki de güvende...

Korktuğumu farkettiğinde yanıma yaklaştı. Önce yerdeki çantamı ve telefonumu aldı. Sonra yanıma oturdu.

"Sürekli korkacak mısın?"

Birden seslenirse tabi irkilirdim. Ellerimi kalbime götürüp öylece gözlerine baktım. Deri ceketini düzelttikten sonra çantamı kucağıma koydu. Cevap veremiyordum. Yalnızdım ve onu kendime yakın hissediyordum.

DÜŞLERDE YILDIZLARA UZANIR RUHUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin