good for you, taelice

By flowelry

55.5K 4.8K 3.1K

"Sana karşı iyi olmayı istemedim. Sen herkese karşı iyi olduğun gibi bana karşı da çok iyiydin ama ben seni h... More

one
two
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
seven (taehyung)
🤍
special 1
🫶🏻

three

2.6K 243 182
By flowelry

Episode three, his look

"Hem nefret etme işini sebepsizce yapıyor, hem de sana böyle davranıyor?" Diye sordu Jennie bana sinirle, okuldan çıktığımızda bir kafeye gelmiştik ve ona bugün oraya oturduğumda olanları anlatmıştım kısaca. Taehyung'a karşı zaten sinirliydi ve ondan haz etmezdi, bana olan davranışlarıyla ise haz etmeme seviyesi daha da çoğalıyordu.

"Evet." Dedim keyifsizce.

"Haddini aşıyor. Kim olduğunu sanıyor ki o?" Dedi sert bir şekilde. O sinirini kusmakla meşgulken ben de masayı izlemeye başladım. "Bunu yapmaya hakkı yok. Sen ona iyi davranarak onu daha da çok üst konuma getiriyorsun, o sana böyle davranırken ona aşırı iyi davranmayı bırak artık."

"Çocuğu seviyorum, nasıl davranmamı bekliyorsun?"

"Sevdiğini biliyorum ama her zaman hissettiğin gibi davranamazsın. Kötü yanları var ve birisini de şu an yaşıyorsun. Ona biraz daha uzak davranmalısın." Ah Jennie, keşke durumlar senin söylediğin gibi olabilseydi ama ben emindim ki ona uzak davransaydım beni umursamazdı. Onun için yaz aylarında gelen sivri sinek gibiydim resmen, ağlayacaktım şuracıkta!

"Ona uzak davranırsam ya umursamaz ya da mutlu olur." Anlık durumun tekrardan aklıma geldi. Sevdiğim çocuk benden hoşlanmıyordu, hoşlanmaması yetmezmiş gibi bir de nefret ediyordu. Tam bir umutsuz vakaydım.

"Pekala... Bu konuda haklı olabilirsin." Dedikten sonra düşünmeye başladı Jennie. "Senden nefret ediyor ve sana kalırsa bilinçli bir şey yapmadın. O zaman ilk onun neden senden nefret ediyor olduğunu bulmamız lazım ki bunu bize anlatacağını sanmıyorum."

"Hayatta anlatmaz."

"Onunla yakınlığını korumalısın. Tanrım, Lalisa, sen gerçekten de düşündüğüm kadar salak değilmişsin. İyi davranman mantıklıymış." Beni övmesiyle gömmesi bir olduğundan gözlerimi devirdim, yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Sağ ol."

"O zaman, aynen böyle devam edeceksin. Birinden nefret ediyor olsan bile onun sana karşı olan iyi niyetini gördükçe yavaş yavaş yumuşamaya başlarsın. Onda da eğer normal bir insansa böyle olacağını düşünüyorum, aynen böyle davranmaya devam." Sinsice gülümsedikten sonra konuşmaya devam etti. "O senden nefret edebilir ama sen hep onun yanında olacaksın ve ona iyi davranacaksın. Sonra ise ne yapacağız, biliyor musun?"

"Ne yapacağız?" Diye sordum ona merakla bakarken.

"Birden gideceksin! Birden ona karşı olan tüm iyiliğin gidecek, yakınlığın gidecek, birden uzaklaşacaksın. Bazı şeylerin değerini anlaman için yokluğunu görmen gerekir, işte ona bunu göstereceğiz."

"Ya benim yokluğumu hiç anlamazsa?"

"Dediğim gibi, eğer normal bir insansa anlar. İnsan psikolojisi böyle." Jennie'nin bilge bir tavır ile konuşuyor olmasına hafifçe güldükten sonra dediklerini başımla onayladım, önüme döndüm ardından. Bunun olma ihtimalini düşünmek güzeldi ama uygulayıp uygulamayacağımdan pek emin değildim.

"Aslında onu sevmeyi bırakman ve senin de ondan nefret etmen daha mantıklı ama senin gibi bağımlı aşıklar bunu hayatta yapmaz." Haksız sayılmazdı, baya bir haklıydı hatta. Başımla onayladıktan sonra masanın üstünde duran kahve dolu fincanı elime alıp kahvemden bir yudum aldım.

Kim Taehyung'u sevmemek benim için bu dünyadaki en olanaksız şeylerden birisiydi. Onu sevmemek durumu o kadar garipti ki, hayatımın sonuna kadar onu seveceğimden emin hissediyordum kendimi. Genellikle gençken aklınız böyle çalışırdı, birisine gençliğin getirdiği etki ile öyle saplantılı aşık olurdunuz ki, onu sevmemek size yıldızların yağmur gibi yağmasından daha olanaksız gelirdi. Ancak ben bunun gençliğimle alakası olmadığını biliyordum, bilmeye ve böyle hissetmeye de devam edecektim.

...

Ertesi gün, tüm okulun bahçede olduğu gibi Jennie ve ben de bahçedeydik. Basketbol takımının karşı okulun basketbol takımıyla maçı vardı ve bu Kim Tahyung'un da maçta olacağı anlamına geliyordu. Ben Taehyung'u gözlerimle aramaya çalıştığım sırada, Jennie karşı okuldan tanıyor olduğu bir kız hakkında konuşuyordu. "Şu Roseanne değil mi?"

Taehyung'u gözlerimle aramayı durdurmamak adına kısa bir bakış atmıştım gösterdiği yere. Karşı okuldan olan Roseanne Park'ı işaret ediyordu. Aslında genellikle herkesin tanıyor olduğu bir kız değildi, hatta odasından çıkmayıp asosyal olarak takılmasıyla bilinirdi. Birkaç öğrenci olarak bir projeye bir adaya gittiklerinde Jeon Jungkook ile aralarında bir şeyler yaşandığını duymuştum. Hatta döndüklerinden birkaç gün sonra sevgili olmuşlardı, o zamandan beri dışa karşı daha dönüktü.
"Evet, o."

"Ne de sinsi bir kız, Jeon Jungkook ile beraber olunca adı tüm okula duyuldu." Diye homurdandı Jennie. Bu tür şeylere özeniyor olduğunu biliyordum, bundan dolayı gülümsedim.

"Bence popüler olduğundan onunla değil, benim gibi çok seviyordur belki."

"Doğru olabilir ama umrumda değil." Dedikten sonra çikolatasından bir ısırık almıştı, ben ise sonunda Taehyung'u görebilmem ile kalkmıştım yerimden hızlıca. "Nereye?"

"Taehyung'un yanına." Dedikten sonra bana dediklerini pek dinlemedim, hızlıca adımlamaya başladım. Şu anda okul bahçesi baya bir kalabalıktı ve doğruyu söylemek gerekirse bana göstereceği tepkiden biraz çekiniyordum, gözüm hafiften korkmuş olabilirdi. Ancak bunların bir önemi olmadığını biliyordum, bir şeyi elde etmek istiyorsanız yoldaki engellerin sizi vuracağı yerleri korumayı da bilmeliydiniz.

"Taehyung!" Diye oraya seslendiğimde, yüzü bana doğru dönmüştü ağırdan. Kendimi amerikan filmlerindeki yapışkan kızlar gibi hissetmiştim ama öyle olmadığımı kendime inandırmalıydım çünkü onun önünde kusmak istemiyordum.

"Lalisa Manoban?" Dedi sorar bir ses tonuyla. Hgifçe gülümsedim çünkü beni her gördüğünde aynı tepkiyi vermesini seviyordum. Her zaman bana "Lalisa Manoban" diyordu. Bana olan duygularının değişmesini istesem bile bunun değişmesini hiç istemiyordum.

"Merhaba." Diye mırıldandım, ardından konuşmaya devam ettim karşısında durduğumda. "Ben sadece maçın için sana iyi şanslar dilemek istemiştim, iyi şanslar."

Kaşlarını hafiften çatmış, garip garip bana bakıyordu. Onun bu bakışlarına pek aldırış edememiştim çünkü kalbim hiç olmadığı kadar hızlıydı, onun yanındayken genelde kendisini bu konuma sokan kalbim yine hızından ödün vermiyordu.

"Senin şansına ihtiyacım olduğunu sanmıyorum." Dedi sertçe ama pek aldırış etmedim, artık verdiği sert tepkilere alışıp kabullenebiliyordum.

"Benden haz etmediğini biliyorum, bunu çok kez söyledin zaten. Sadece aramızı düzeltmek adına çabalamak istiyorum, sonuçta aynı dersleri alıyoruz." Dedim gülümsemeye devam ederek. Elbette ortak dersleri aldığım birisi için bunu yapmazdım, külliyen yalandı.

"Bu bir yılda seninle karşılaşıp konuşmak zorunda olduğum bir an olduğunu sanmıyorum, o yüzden bu samimiyetsiz tavrını bana karşı kullanma. Senden haz etmeyen insanlara da böyle davranma, bencilce hareket ediyorsun." Ne biliyorsun ki Kim Taehyung? Duygularımı bilmiyorsun, içimde yaşadıklarımı bilmiyorsun, seni gördüğüm zaman ne kadar sevindiğimi ve seni rahatsız etmemek adına neler söylemekten vazgeçmiş olduğumu bilmiyorsun. Ben bencil değilim.

"Ben sadece aramızı düzeltmek istiyorum."

"Ben düzelmesini istemiyorum, halimden memnunum. Sende memnun olursan iyi olur."

Gözlerimin yanıyor olmasına aldırış etmeden o bana hiç kötü bir şey söylememiş gibi gülümsemeye devam ettim. "Her neyse, umarım maçın iyi geçer. İyi bir iş çıkaracağına eminim. Boş şans!"

"Gerçekten laftan anlamıyorsun, değil mi?" Anlamak istemiyorum Taehyung.

"Bilmem, belki."

"Beni sinir ediyorsun." Sende benim kalbimi çok kırıyorsun ama ben buna alıştım, belki sende seni sinir etmeme alışabilirsin.

"Sende beni sinir ediyorsun."

"Dengesizsin."

"Teşekkür ederim." Enerjik duruşumu korumak için çabalıyorken onun bana baya bir sinir olduğu çok belliydi, eğer kız değil de erkek olsaydım şu anda bana çok fena saldırırdı ama ben bir kızdım ve o merhametli bir çocuktu, göstermemesine rağmen.

"Taehyung! Hadi!" Taehyung'a sesleniyor olan kişiye kısaca bir bakış attım, onunla aynı takımdan bir oyuncuydu. Taehyung bakışlarını benden çekip ona çevirdi.

"Tamam, geldim." Bana kısa bir bakış atıp tekrardan çocuğa baktı, sonra da yanımdan uzaklaştı.

Onun takımı ile yerlerini almasının ardından ben de tekrardan Jennie'nin yanındaydım. Beraber tüm izleyiciler gibi koltuklardan kendimize kapmış, oturuyorduk.

"Bize özel bir müzik stüdyosu yapmıyorlar ama bu pislikler için resmen özel basketbol sahası ve izleyici koltukları yapıyorlar, Tanrım." Dediğinde ona çevirdim bakışlarımı. Olay şuydu ki, Yoongi'ye olan öfkesinin yanında bir de onun daha fazla değer görüyor olmasını kıskanıyordu. Kıskanması doğal bir şeydi, çünkü çoğumuz kıskanıyorduk. Basketbol takımının daha fazla değer görüyor olması biraz haksızlığa giriyordu, Taehyung olduğundan göz yumuyor olabilirdim.

"Şimdi bunu takma, maç başlıyor."

"Umarım yenilirler."

"Hayır, o zaman Taehyung üzülür. Birkaç haftadır bu maç için çalışıyorlardı, onu bunun yormuş olduğuna da eminim." Dedim bakışlarım tekrardan Taehyung'u bulduğunda.

"Aptalsın."

"Sadece onu önemsiyorum." Diye mırıldandığımda, bakışlarımın Taehyung tarafından karşılık bulması ile donup kaldım bir anlığına. Kalbimin hızlılığını arttırma seviyesi ve vücut ısım, kesinlikle normal değildi. Bakışlarım anında yeri bulduğunda derin nefes alıp vermiştim. Kendimi toplayabildiğimde başımı kaldırdım, ardından tekrardan ona yönlendirdim bakışlarımı.

Şu anda bana bakmıyordu doğal olarak. Düdüğün çalması ile maç başlamıştı ve o her zamanki gibi harika oynuyordu. Aşık olduğunuz kişiyi mükemmel görürdünüz ama onun mükemmel görünüyor olmasının benim aşık olmamla bir ilgisi olmadığını biliyordum, o kendisi böyleydi.

Keşke, dedim içimden, keşke benim gözümden ne kadar mükemmel göründüğünü bilseydin Taehyung. Belki o zaman bir şansımız olurdu.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sizleri seviyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

52.7K 3K 59
Rosé den ... Ağlıyordum artık buradan çıkmak istiyordum bir adam başıma geldi ve tişörtümün arkasını yırttı Beni bu adam taciz mi edecekti hayır olma...
221K 21.9K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
27.3K 2.1K 20
(yetişkin içerik!) ❝Ölümün kıyısında gezerken bana ilk dalganı vuruşunla fark ettim seni. Maviydin sen. Okyanus ve gökyüzünün, hayatın rengi. Güç...