-6- SON EĞİTİM-

En başından başla
                                    

Hepsi ilgili gözlerle elimdeki silaha bakarken can kulağıyla beni dinlediklerinin farkındaydım. Çizgi film izleyen küçük çocuklar gibi beni izliyorlardı.

-"Bu arada soru sorabilirsiniz arkadaşlar."diyip diğer silaha geçtim. En sevdiğim silah , göz bebeğim olan BORA-12 'yi elime aldım.

-"Bu arkadaşlar hepinizin bildiği ve benim göz bebeğim olan BORA-12 diğer adıyla (JNG-90) keskin nişancı tüfeği. Jandarma Genel komutanlığı ve MKE'nin geliştirmiş olduğu yüzde yüz türk yapımı bir keskin nişancı silahıdır.

MKE'NİN Kırıkkale tesislerinde tasarımı ve üretimi gerçekleşen BORA-12, 62 mm çapında 1200 metre etki mesafesine sahip bir keskin nişancı tüfeğidir.

Uluslararası keskin nişancı tüfeği yarışmasında gece ve gündüz atışlarında tam başarı sağlayarak rakiplerini geride bırakmıştır benim aslanım." Diyip silahı öptüm.
(Yazar ve palatyası bu tüfeğe aşık🤭)

Tüfeğin özellikleri arasında diğer keskin nişancı tüfeklerinde olmayan dipçik boy mesafe ayarı, kaynak( elmacık kemiği- tüfek temas noktası) bölgesi yükseklik ayarı, tetik ve kabza mesafe ayarı özellileri mevcuttur."derin bir nefes aldım.

Soru soran yoktu hala . Zaten soru sormalarını beklemek hata olurdu. Güven, Yusuf ve Esra zaten keskin nişancıydı. Diğerleri de ne olur ne olmaz diye tüm eğitimleri almışlardı.

Böyle devam ederek yaklaşık on beş silah ismi saydım. Mühimmat deposundan çıktığımızda öğle yemeği vakti geçmek üzereydi. Askerleri yemekhaneye gönderip bir sigara yaktım. Sabahta bişey yememiştim ama canım istemiyordu.

Boş bankalardan birine oturup sigara dumanını derin derin içime çekip ciğerlerimin yanmasına sebep olurken bu acı bana sadistce haz veriyordu.

Bir ay dolmak üzereydi, uzun zamandır şerefsiz öldürmemiş , benim harika işgençelerime maruz bırakmamıştım. Kulaklarım şerefsizlerin çığlıkları duymayı ,bana acizce yalvarmalarını özledim. Bir kaç gün sonra karakoluma, askerlerime dönecekti hayırlısıyla. Sonra ver elini dağlar şerefsizler. Bahar ben gidene kadar dağları temizlemese bari. Aklıma gelen Çiçeğimle telefonu cebimden çıkarıp numarasını tuşlamam saniyelerimi aldı.

Bir iki çalışan sonra nefes nefese açılan telefonla istemsizce kaşlarım çatıldı. Yanlış bir zamanda mı aramıştım acaba.

'Kesinlikle yanlış zamanda aradın bence'
İç sesime burun kıvırıp nefes nefese olan arkadaşıma hesap sorar modunda konuşmaya başladım.

-" Gül destem hayırdır. Yanlış zamanda mı aradım yoksa"

-"Siktir Çiler dalga geçme . Ne yanlış zamanı."

-" Nefes nefesesin Çiçeğim?"derken kıs kıs gülüyorum. Karşımda olsa kesin beni kurşuna dizerdi bu kız.

-"Askerlerle içtima yapıyorduk. Kaç gündür otur otur ödem tuttu bacakları , göbekleri yağ bağladı çocukların"

-"ıyyy iğrençsin Bahar ya" kulağıma gelen yüksek sesli kahkaha ile telefonu uzaklaştırıp bende güldüm.

-"Ne kızım sonra gelince askerlerime iyi bakmadın dersin"

-"Derim valla" tekrar gülmeye başladık.

Gözlerim bana doğru yüzünde midemin bulanmasına sebep olacak bir gülümsemeyle gelen Yüzbaşı Çağla'yı görünce kaşlarım çattım.

-"Kardeşim sonra konuşuruz"

-"Bişey mi oldu?

-"Sonra Bahar'ım sonra" diyip konuşmasına fırsat vermeden yüzüne telefonu kapattım.

PAYİDAR ERVAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin