70

202 26 18
                                    

Vefa*

Eve çok az bir mesafe kaldığında Güzel konuşmaya başladı. Büyük ihtimalle sessizliği bozmak istiyordu. Bozsundu.
"Ben seni gay sanıyordum biliyor musun?"

Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Neden peki?"
Hayır sessizliği bozmak için seçtiği konuya bak..

" Şu zamana kadar hiç sevgilin falan olmadı. En yakın arkadaşın olduğunu düşünerek bana birinden bahsetmedin. Ayrıca lisede hiçbir kıza yüz vermezdin. Hatta 9.sınıfta iki kız sınıfın ortasında saç baş kavga etmişlerdi senin için"
Konuyu gay olma ihtimalimden liseye çevirmesi dikkatimden kaçmamıştı.

Duyduklarımla duraksadım. "Yalan söyleme?"

En yakın arkadaşım olduğunu inkar etmemiştim. Öyle çevresi geniş biri değildim ve şartlara bakınca evet en yakın arkadaşım oydu.

"Söylemiyorum, gerçek bunlar. Zaten ergenliğin zirvesi olduğu zamanlar. Ay anlattıkça onlar adına utandım. Neyse işte, ikisi de senden hoşlanıyormuş. Kavga etmişlerdi. Kalorifere yaslanıp çekirdek çitleyerek izledik sınıfça. Kimse de ayırmadı" dedi gülerek.

"Bilmiyordum. Yani kimse bana söylemedi ve ayrıca benimle yüz yüze olarak da konuşmadılar"

"Yanına yaklaşılmıyordu. Sessizdin, kasıntı gibi duruyordun hep sanki orada olmaktan rahatsız gibi. Bir tek sahnede kendin gibi duruyordun. Büyük ihtimalle onlar da buna düştüler. "

Haklı olabilirdi. Sınıftaki o tiz sesli kızlar... Hâlâ kulaklarımı tırmalıyordu bazen. Teneffüste işitme cihazımı çıkarmama sebep oluyorlardı.

O zamanlar ileride lise anılarımı konuşacak birinin olacağını hiç düşünmezdim. Keşke Güzel ile daha önce tanışsaydım dediğim anlar olmuştu. İyi biriydi. Dinleyici olarak da anlatıcı olarak da. Uzun süredir aynı orkestrada çalışıyorduk.
Zamanla bir şeyler paylaşmıştık ve aramızda bir güven bağı oluşmuştu.

Kapıyı çaldım. Dük, diğer evdeydi. Vera ile uyuyorlardı onları ayıramamıştım.

Aklıma gelmişken arayayım da geç geleceğimi söyleyeyim.

Şeyda kapıyı açtığında Güzeli görmeyi beklemiyordu ama yine de bozuntuya vermeden içeri aldı bizi.

"Börek aldım"

"Patatesli?"

"Kürt böreği" dedim ceketimi çıkarırken.

Dudak büküp mızmızlandı. "Gidip alayım?"

Başı ile reddetti teklifimi.

Güzel de montunu çıkardı. Utanıyordu, bu yüzden direkt aldım elinden. Ona kalsa sabaha kadar orada da beklerdi.

Utancı bana değildi, sadece Şeyda ile olan planlarımızı bozmuş gibi hissediyordu. Ama bizim neredeyse hiç planımız olmazdı.

Günlerimiz genelde doğaçlama geçerdi.
"Hadi içeri geçin. Misafir geleceğini söylesene Vefa! Evi falan süpürürdüm. "

"Yok önemli değil" diye konuştu Güzel.

Bir süre ayakta herkes birbiri ile bakıştı.

"Ay ben sizi tanıştırmadım." Dedim. Utanmıştım biraz. İkisini tanıştırmam gerekirken mal gibi birbirlerini izlemelerini izliyordum.

Kendileri de tanışırdı ama sanırım ikisi de bunu benden beklemişlerdi.

Sonra da ikisini tanıştırdım. O faslı anlatmama gerek yoktu.

İçeri geçtik , sofrayı kurduk ve oturduk.
"Liseden arkadaş sayılırsınız o zaman?"

"Öyle sayılmaz aslında, lisede ben tanımıyordum Güzel'i. Orkestrada denk geldik öyle sonradan o söyledi bana. "

Piyanist' | Yarı TextingWhere stories live. Discover now