"Trip atıyorum anlamıyor!"
Ekranın karşısındaki Anıl yine elini alnına vurdu. Mal yapma şunu! Gerizekalı kalacaksın!
"Mal! Neden trip atıyorsun?"
"Soğuk yaptı o gün bana"
Tekrar elini alnına vurdu. Beyaz teni kızarmıştı.
"Ne yapsaydı? Ne bekliyorsun? Adamın yakasından düşmeyen sensin!"
"Yakasından değil belki ama, takım elbisesine düşüyorum"
"Şeyda, yalvarırım kendine gel artık! Bırak çocuğun peşini"
"Bu diğerleri gibi değil Anıl! Bu çok özel!"
"Hâlâ dizinin etkisindesin değil mi?"
"Hayır, çoktan etkisinden çıkıp başka bir diziye başladım"
Çoktan dediğim de şey, dün başladım işte.
"O zaman yakında bırakırsın şu çocuğu da"
"Anıl, öyle böyle değil! Ben etkileniyorum bu çocuktan. Belki hoşlanıyorum. Zaman gösterir ama bu heves değil"
"Üzülme de güzelim. Sen üzülme diye söylüyorum bunları"
Başımla onayladım onu. İyiliğimi istiyordu biliyordum.
"Teşekkür ederim. Ee, sen ne zaman dönüyorsun?"
Konuyu değiştirme çabamı fark etmişti. Yine de bozmadı beni.
"Haftaya, bir aksaklık yaşanmazsa. Geliyorum işte."
Ihım, yağ çekme zamanı..
"İyi, özledim seni!"
"Hayır sana gelirken hediye almayacağım"
"Pinti"
Suratına kapadıktan sonra yatağıma yattım.
Heves miydi gerçekten? Hayır ya, değildi.
Değildi değildi.
