1

3.1K 63 11
                                    

Selam güzeller güzeli okuyucularım. Yeni bir yola adım atmak istedim belki yanlış ve sizler için saçma gelebilir yazdıklarım. Veya yazım yanlışları rahatsız edebilir. Hepinizden af diliyorum şimdiden.

"Lütfen beni serbest bırak"

Artık yalvarıyordum. Gurur yapmanın şuanlık lüzumu yoktu. Bedenim elleri altında yara bere içinde kalmıştı. Vücuduma yediğim kırbaç darbeleri sebebi ile her yerim cayır cayır yanıyordu. Nasıl yapabiliyordu bunu? Hiç mi vicdanı sızlamıyordu?

Ellerim tavandan sarka zincirlere kelepçeliydi. Kollarım havada asılmaktan, bacaklarım ise ayakta durmaktan yorulmuştu.

"Hep senin gibi bir oyuncağım olsun istemiştim babamdan" diyerek çevremde dolanmaya başladı.

Bir haftadır tam olarak nerede olduğumu bilmiyordum. Tek bildiğim, babamın birinin canını fena yaktığı ve bedelinin ise bana kaldığıydı.

"Benimle burada kalmak istemez misin?"

Kurduğu cümle ile tüm tüylerim diken diken oldu. Hayali bile ürkütüydü. Karşımdaki adam, babam gibi birinden bile daha tehlikeliydi.

"Kollarını çözmemi ister misin?" Diye sordu. Beni konuşturmak için çabalıyordu. Ben perişan oldukça bundan büyük haz duyuyordu.

Usulca kafamı salladım. Bu hareketimle yüzündeki gülümseme tamamen genişledi "bu kadar uslu olmana bayılıyorum" dedi. Ruh hastası sapık.

Ellerimi çözmek için cebinden anahtarı çıkarıp bana doğru yaklaştı. Yakınlığı huzursuzluk yaratırken kafamı başka yöne çevirdim. Beni huzursuz ettiğini farketmiş olacakki çenemden tutup gözlerine bakmaya zorladı. Gözlerini gözlerimi kenetleyip yavaşça anahtarla kilidi açtı. Aniden çözülen bileklerim ile dengemi sağlayamayıp yere savruldum. Kalkacak dermanım yoktu.

Kafamda tek bir soru var bir haftadır ve bunu sormamın zamanı gelmişti.

"Babam beni neden bulamıyor?"

Bunu gerçekten merak ediyordum. O güçlü bir adamdı eli kolu her yere uzanırdı. Beni burada hayatta bırakmazdı. Başına bir şey gelmiş olma ihtimali deli gibi korkutuyordu beni. Ya babamı öldürmüşlerse?

Annem yoktu benim bundan ötürü dünyada babamdan daha değerli hiçbir şeyim yoktu.

"Baban buldu seni" dedi. Biraz önce vücuduma vurduğu kırbaçı durduğu masadan aldı.

Gözlerim korkuyla iri iri açıldı.

"Korkma vurmayacağım, ortalık biraz dağılmış toplamam gerek" rahatlığı karşısında resmen kafayı yiyecektim.

"Babam?" diye devam etmesini isterce sordum.

"Buldu seni. Sadece benden kurtaramayacağını biliyor, korkuyor"

Duyduklarıma inanamıyordum. Böyle bir şey mümkün olamazdı. Esat Dinan kimseden korkmazdı.

"Benim babam as-"

"Baban yok burada ve sende prenses değilsin artık" dedi.

"Anlamadım" onunla sakince konuşmak istiyordum. İlk geldiğim günler çığlıklarımla sesimi çok duyurmaya çalışmıştım ama sanki bundan gaza gelip daha çok zarar veriyordu. Mecburen biraz daha sessiz kalıyordum böyle olunca daha az canım yanıyordu. Panik, korku bana bu adamın elinde hata yaptırabilirdi. Kaçmam gerekiyor ve bunu sakince planlamalıydım.

"Yanımda olduğun sürece ca-"

"Canın daima yanacak ve bundan keyif alacağım" diyerek cümlesini tamamladım. Ezberlemiştim artık.

"Bu kadar uslu bir oyuncağım olmamıştı" dedi yanıma yaklaşarak. Şerefsiz keyif alıyordu bu durumdan.

"Sana küçük bir ödü verebilirim" dedi dizleri üstüne çömerek. Hala düştüğüm yerden kalkmamıştım.

Kolumdan tutarak kaldırdı beni. Eskiden her düştüğümde kolumdan değil de elimden tutardı babam. İlk kez böyle bir yere çakılmıştım ve  o beni kurtarmıyordu.

Kesinlikle bu işte bir şey vardı. Gerekirse babam yakardı burayı yinede beni bırakmazdı.

"Beni takip et tatlım" diyerek bodrum katının çıkışına ilerledi. Merdivenleri çıkacak dermanım yoktu.

Sessizce onu takip etmeye başladım. Bodrumdan çıkınca sakin bir nefes aldım. Oranın ortamı bile beni geriyordu.

Çalan kapı ile ikimizde bodrum katının merdivenleri önünde dikili kaldık. Açıkçası evde esiri varken misafir kabul eder miydi bilmiyorum. Üstelik benim bedenim yara morluk ve kan içindeyken.

Kapıya doğru yöneldi. Pislik herifin tekiydi. İnşallah yaşattıklarının on mislini yaşardı.

Açtığı kapı ile yumruk yemesi bir oldu. Gözlerim kocaman açıldı. Sevinçle kapıya bakarken içeri giren kişi babam değildi. Hatta içeri girenler. Çünkü üç kişi gelmişti.

"Ulan oruspu çocuğu ben sana böyle mi öğrettim" diye adete kükredi az önce yumruk atan adam. Heyecanla izliyordum olanları, kurtuluyordum galiba.

"Baba açıkla-" demesi ile bir yumruk daha yedi.  Bu adam babası mıydı?

Korkuyla adama baktım. Kendi oğluna bunu yapan birazdan beni öldürebilirdi.

Adamın yanında bir orta yaşlarda bir de genç iki kişi vardı.

Orta yaşlı adam "baba biraz sakin ol lütfen" diyerek adamı tuttu. Anlaşılan şerefsiz pisliğin abisiydi bu. Büyük ihtimal diğer genç oğlanda kardeşleriydi çünkü aradaki benzerliği görmemek için kör olmak gerekirdi.

Harun denen şerefsize ismiyle hitap edesim gelmiyordu. Haketmiyordu pislik.

Beni yeni fark eden abisi dondu kaldı. Ama öyle bir dehşetle donduki kendisine geldiğinde babasını bırakıp Harun'a bir yumrukta kendisi çaktı. Anlaşılan kurtuluyordum bu sadistten.

"Ulan şerefsiz herif kızın bu hali ne?!" Diye bağırdı. Keyifle yediği dayağı izliyordum. Morarmamış yerim kalmamıştı bu evde geçirdiğim bir hafta boyunca.

Herkesin bana dönmesi ile kontrol amaçlı arkama baktım acaba bir şey var mı diye. Yoktu. Anlaşılan diğerleri beni yeni farketmişti.

Rezil haldeydim bu dikkatlerini çekmiş olmalıydı. Vücudumda kurumuş kan izleri, morluklar, uzun ama derin olmayan yarıklar vardı.

"Ulan gerizekalı düğünde millete ne diyeceğiz bu kızın hali ne"

Babasının bu cümlesi ile anlamsızca baktım. Düğüne mi katılacaktım. Ne alaka ben?

"Baba dur şimdi bunuda morartma millet şüphelenir. Gelin bir kaza geçirdi deriz millete" dedi genç oğlan.

Gelin kaza mı geçirmiş? Ee konumuz bu mu şimdi?

Bir dakika!

Gelin benim!

HASİKTİR!

Şokla gözlerimi baba oğula dikerken geri geri adımlamaya başladım. Onlardan olabildiğince uzaklaşmak istiyordum.

Tabi arkamdaki merdiveni hesaba katmamıştım. Boşluğa gelen ayağım, yankılanan çığlığım ve kafamı çarptığım zemin.

Sonrası yok...











Lütfen oy verir misiiniz?😇

Piyon Where stories live. Discover now