21. Gizem(Vizyon Bağı)

Start from the beginning
                                    

"Sana zarar vermesine izin vermezdim."

Bir süre daha bekledikten sonra, adımlarını okulun geniş kapısına doğru yönlendirdi.

Söylediği şeyi düşündüm. Ona ne kadar kaba davranırsam davranayım, bana karşı hala sıcaktı. Nedenini çözemediğim bir şekilde nazikti. Calvin'i anlamaya çalıştıkça daha da zorlanıyordum.

Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Gecenin geri kalanı sakin geçecek gibi görünüyordu. Gecenin karanlığında süzülen bulutlar, zaman zaman ayın önüne geçerek geriye sadece yansımasını bırakıyordu.

Kollarımı bedenime sarmış bir şekilde bir süre bahçede yalnız başıma dolaştım. Uykusuzluk serüvenim vakit öldürme konusunda beceri kazanmamı sağlamıştı. Birkaç saatin ardından kütüphaneye giderek ilk dersin saati gelene kadar büyü kitapları kurcaladım.

İlk ders Bay Grount'undu. Saat 8.30 olduğunda güç bela açık tutabildiğim göz kapaklarımla, sıramda yerimi almıştım.

"Sylvia," dedi Rena çantasını sırasına fırlatırken. "Ruh gibi görünüyorsun."

"Hala uyanık olmam bile bir mucize," dedim göz kapaklarımı parmaklarımla aralarken.

"Hepinizin beklediği an, sonunda geldi çocuklar," diyerek sınıfa girdi Bay Grount. Kollarında taşıdığı birkaç kalın büyü kitabını masaya bıraktı. Çıkan gürültü irkilmeme neden oldu. "Bu ders ilk defa gösterimli olarak zihin bağı kuracağız."

Bilinçaltı Büyüleri'nin ilk dersinden beri bundan söz ediyordu. Zihin bağı. Zihinler arası köprü. Bağ kurmak. Falan filan.

"Bana bir gönüllü lazım," dediğinde birkaç kişi aynı anda elini kaldırdı. Herkesin zihin bağı kurmaya bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum.

Bay Grount el kaldırmakta olan çoğunluğun üzerinde göz gezdirdi. Çenesini kaşıyarak sınıfı süzdü. Gözlerindeki bakış, başka bir planı olduğunu söylüyordu.

"İlgili olduğunuzu görmek hoşuma gitti," dedi nihayet konuştuğunda. "Ama aklımdan başka biri geçiyor. Ne dersiniz Bayan... Kleefleigh!"

Sınıftakilerin bakışları bana doğru döndü. Kollarımı kavuşturmuş, başım bir tarafa devrilmiş halde oturuyordum. İrkilerek Bay Grount'a baktım. Beklentiyle beni izliyordu. Bunu inadına yapıyor olmalıydı. Birçok kişi gönüllü olmuşken neden benimle zihin bağı kurmak istiyordu ki?

Sandalyemde kaykılarak bacaklarımı sağ tarafa savurdum ve harekete geçmeye zorladım. Bedenimin geri kalanı gibi bitkindiler. Güç bela ayağa dikildiğimde, içimden kendimi tebrik ettim. Adeta bir kum torbası gibi hareket ediyor olmam bir yana, yere yığılıp kalmamış olmam bir mucizeydi.

Adımlarımı Bay Grount'un tahtanın önüne yerleştirdiği iki sandalyeden sağdakine yönelttim. Sandalyeye kendimi attığımda, Bay Grount konuşmaya devam etti.

"Evet arkadaşlar, bildiğiniz üzere zihin bağıyla bir kişinin zihnine bir düşünce, ses veya görüntü iletebiliriz. Düşünce iletmek en kolayıdır. Düşündüklerinizi aktarırken sadece kişinin zihninde yer edişini kafanızda canlandırmanız yeterlidir."

"Daha zor olan bir diğeri, ses aktarımıdır. Sesin frekansı, şiddeti ve tonlamasına kadar detaylarıyla işleriz ve eğer bu ses bir anıya aitse, ikinci biçimlendirmeyi biz yaparız."

"Üçüncüsü ve aralarında en zor olanı ise görüntü aktarımı da dediğimiz vizyon bağıdır. İleri derece bilinçaltı uzmanlığı gerektirir. Görüntünün hayal gücü ürünü olma durumunda, biçimlendirmesini yapmak daha uğraşlıdır. Gerçekçi bir vizyon iletmek için, görüntüyü en ince detaylarına kadar hayal etmek, ve karşınızdakinin zihnine sunmanız gerekir."

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Where stories live. Discover now