21. Gizem(Vizyon Bağı)

647 51 10
                                    

"Biraz daha iyi misin?" dedi Lovena başımı okşayarak.

Battaniyeye sarılmış bir şekilde yatağımın üstünde oturuyordum. Hala yaşananları idrak etmekte zorlanıyordum. Lovena ve Rena olanları duyunca hemen yanıma gelmişti. Quamfer'a haber vermiştik. Odayı araması için birilerini göndermişti ama içeride kimsenin olduğuna dair bir iz bulunamamıştı.

"Korkuyorum," dedim güçlükle.

Hala daha kahkaha sesleri kulaklarımda yankılanıyordu.

"Biliyorum," dedi Lovena elimi sıvazlayarak. "Bu olsa olsa Knight'ın başının altından çıkmıştır. Önceden de böyle şakalar yaptığı olmuştu. Bir de kafayı sana taktığını düşünürsek."

"Merak etme. Sana zarar vermeye cesaret edemez," dedi karşımda oturan Rena. "Amcan Quamfer'ı tanıyor. Sana bulaşmak için fazla korkak."

Bir şey söylemedim.

Yaşananların sorumlusunun başka biri olduğunu düşündüğümü onlara söyleyemezdim. Başıma gelen diğer şeyleri hesaba katınca kara büyücünün buraya gelmiş olması gayet muhtemeldi. Kalkanı nasıl aşmış olabileceğini bilmiyordum. Ne kadar güçlü bir kara büyücü olursa olsun, Grimlocks'un koruma kalkanını aşmak herkesin harcı değildi.

"İksir olmadan ne yapacaksın?" diye fısıldadı Lovena.

O sırada karşımda duran 2. büyük sorunu fark ettim. Bir damla bile anti uyku iksirim kalmamıştı. Bu geceyi uykusuz geçirmek benim için diğer günlerden daha zor olacaktı.

"Yarın ilk iş Judegard'ı ziyaret edeceğim," dedim. Başımı sağ tarafımdaki cama doğru çevirdim. Kara büyücü sınırlarını zorluyorsa, ben de sınırlarımı zorlayacaktım. Yaptıklarına yenik düşmeye niyetim yoktu.

Rena ve Lovena bir süre daha benimle kaldılar. Saat geç olduğunda, Lovena gece onun odasında kalmam konusunda ısrar etti. Teklifini reddettim. Quamfer'ın gönderdiği güvenlik ekibi odanın korunmasını güçlendirmek için yeni bir taş yerleştirmişti ve oda artık güvenliydi. Öyle olduğunu umuyordum.

Kızlar odalarına gidince biraz hava almak için bahçeye indim. Saat geç olmuştu. Koridorlar ve kafeterya boştu. Giriş kapısını araladığımda, bahçenin de bir o kadar boş olduğunu gördüm. Rüzgar hafifçe eserek saçlarımın arasından geçti. Kollarımı kendime sardım. Ağır adımlarla geçitlere doğru ilerledim.

Banka yaklaştığımda, bir silüet fark ettim. İrkilerek geriye doğru bir adım attım. O esnada silüet başını kaldırdı.

"Calvin?"

"Sylvia?" dedi kaşlarını çatarak. "Sen... İyi misin? Olanları duydum."

"İyiyim. Biri bana oyun oynamaya çalışmış işte."

Bu dediklerimin tek kelimesine bile inanmadığım ses tonumdan anlaşılıyordu. Ağzımdan kesintili bir nefes verdim. Kollarımı kendime daha sıkı sardım.

"Kim böyle bir şey yapar ki?" dedi kuşkulu bir ifadeyle.

"Bilmiyorum. Sevgili arkadaşın Knight'ın eşek şakaları çok ünlüymüş diye duydum," dedim iğneleyici bir şekilde.

Başını geriye doğru yatırdı. "Hiç vazgeçmeyeceksin, değil mi?"

Açıkçası bunu söyleme sebebim sorularını savuşturmaktı. Ona yanlışlıkla bilmemesi gereken bir şey söylemek istemiyordum.

"Bir zorbayla arkadaş olduğunu yüzüne vurmaktan mı? Evet, hiç vazgeçmeyeceğim."

Ayağa kalktı ve karşıma dikildi. Benden ne kadar uzun ve güçlü bir yapıya sahip olduğunu fark ettim. Karışık saçlarına yansıyan ışık demetleri, yüzüne gölge düşürüyordu.

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Where stories live. Discover now