İki beden, iki kalp. Birinin kalbinde ihanetin çürüttüğü damarlar. Ötekisinde ise intikamın küflendirdiği bir kalp.
Bir ihanet, iğrençlik. Bedensel ve ruhsal olarak aldatılış. Sevgi, aşk sizce bu kavramlar gerçek mi? Sanıldığı gibi kitaplarda olan...
Saat henüz erkendi ama ben tekrardan uyuyamazdım uykum bölündümü bir daha uyuyamıyordum. Bir kitap alıp yatağıma oturdum ve onu okumaya başladım. Karnım acıkmıştı sabah yediğim birkaç lokmayla duruyordum ancak kitap o kadar sürükleyiciydi ki onu bırakıp kendime yiyecek bir şeyler alamamıştım. Sonunda saat Bora'nın beni alacağı saate yaklaştığında kitabı bırakıp mutfağa geçtim ve bir şeyler atıştırıp üzerimi değiştirdim. Altıma siyah bir kot pantolon onun üstüne de beyaz bir crop giymiştim. Crop tam kotun başladığı yerde bittiği için göbeğim gözükmüyordu.Üstüme siyah uzun yün ceketimi alıp çıktım, kahverengi saçlarımı açık bırakmıştım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yüzüm aşırı solgun gözükse de makyaj yapmaya uğraşamadığım için telefonumu alıp çıktım. Bal rengi gözlerim yine yüzümde tek canlı ve parlak olan şeydi. Aşağıda beni bekleyen Bora'yı görünce onun arabasına bindim. O da deri ceketli bir kombin yapmıştı. İstanbulda sonbahar yaklaşıyordu havalar biraz soğumuştu.
"Selam."
"Merhaba nasılsın?"
"İyiyim sen?"
Boranın suratına bakmıştım, iyiyim dese de ne kadar kötü olduğu gözlerinden okunuyordu. Gözaltları uykusuzluktan morarmıştı. Dağınık bir havası vardı.
"İyi olduğuna emin misin?"
"Evet, hadi gidelim."
Arabayı çalıştırıp yola koyulduk. Arabanın camına çevirdiğim bakışlarımla yanımızdan gelip geçen şeyleri inceliyordum."
Kafeye vardığımızda henüz Ceyda gelmemişti biz zaten bilerek biraz erken gelmiştik. Ben Bora'nın oturduğu masadan baya uzak bir masaya oturup olayları buradan gözlemlemeye başladım. Kısa bir süre sonra Ceyda gelmişti. Üstünde mini elbisesiyle yine her zaman ki gibi kokoş görünüyordu. Parfümünün o ağır kokusunu duyar gibi oldum. Bütün şişeyi boşaltmıştı sanki üstüne. Borayı görüp el salladı gülümseyip masaya doğru ilerledi. O sıra da Bora hiçte mutlu gibi durmuyordu. Gayet stabil bir surat çizmişti kendine bunun yalan bir surat olduğunu biliyordum çünkü Bora'nın dışı ne kadar ifadesiz olsada içi onun tam tersi iğrenen bir surat ifadesiyle bakıyordu Ceyda'ya, Ceyda eğilip birden Boranın yanağını öpünce Bora'nın yüzündeki mimiklerin değişimini izledim aynı mimikleri bende nedensizce yapmıştım. İğrenç, tiksinti dolu mimikler. Bora durumdan o kadar rahatsızdı ki çok kasıntı görünüyordu. Ceyda anlayabilirdi demek isterdim fakat Ceyda da o kadar akıl olduğunu da düşünmüyordum.
Ceyda masaya oturduğunda bir şeyler konuşmaya başlamışlardı ama Bora bir türlü çözülememişti. Hala o iğrenen gözlerle bakıyordu. Telefonumu çıkartıp ona mesaj attım.
Bora
Siz:Biraz gevşe çok belli ediyorsun. Unutma onunla buluşmayı kabul eden taraf sensin. Biraz yeşil ışık yakmalısın.
