Chapter Twenty One

1.6K 139 476
                                    

HARRY

"Bence kırmızı ya da yeşil olanı tak." Derken elindeki kravatlara bakıyordu. "Hep siyah takacaksan bunları neden aldın ki?"

Bu sırada gömleğimin düğmelerini sonuna kadar iliklemiş Emma'nın yanına ilerlemiştim. Arkasından sarılıp çenemi omuzuna yerleştirirken hımladım ve boynuna küçük bir öpücük kondurdum. "Onları sen aldın."

Kıkırdarken kollarımın arasında döndü ve yüz yüze gelmemizi sağladı. Kırmızı kravatı yatağın üzerine attı ve yeşili boynuma geçirdi. "O zaman tak işte. Ben almışım." Emma kravatımla uğraşırken ben onun yüzünün her yerini öpmekle meşgul oldum. Onu öyle çok seviyordum ki uzak kaldığımız her an bir yanım yoklukla sızlıyordu.

"Rahat dursana."

Sözünü dinlemeyip öpücüklerime devam ettiğimde ellerini hızlandırdı ve işi bitince onları yanaklarıma yerleştirdi. "Sıra sende." Dedim başımı sağa eğip eline yaslanırken. Gözleri sorgulayan bir ifadeye bürünmüştü.

"Ne sırası?"

"Beni öpme sırası, hadi!" Son heceyi sabırsızca uzattığımda suratında alaycı bir ifade oluştu fakat hemen toparlandı. Ve Emma benim yaptığım gibi yanaklarımla, çenemle ya da burnumun ucuyla uğraşmadı. Parmaklarının ucunda yükselip doğrudan dudaklarıma yöneldi. Beklentiyle onları aralayıp öpücüğüne karşılık verdiğimde ise durdu.

"Sıra bendeydi." Diye mırıldandığında nefesi ılık bir yaz meltemi gibi dudaklarıma çarptı . "Uslu dur, kıpırdama."

Ve bununla peş peşe öpücüklerine başladı. Güldüğüm için gerilen dudaklarım onunkilerin baskısıyla titredi. Eriyip gideceğim sandım, kendimi ona bıraktım. Birkaç dakika sonraysa durup geri çekildi. "İşe geç kalacaksın." Söyledikleriyle sızlanıp ellerini yanaklarımdan çekmesini izledim.

Beni sonsuza kadar öpemez miydi?

Beraber odadan çıkarken huysuzlanmaya devam ettim. "Ne zaman emekli olacaktım ben? Artık senin yanından ayrılmamak istiyorum." Kolumu omuzuna atıp onu kendime çektiğimde güldü.

"Daha çok var. Ama merak etme üstesinden gelirsin Harry Styles." Dediği sırada kapıya ulaşmıştık bile. Kabanımı ve ayakkabılarımı giyip doğrulduğumda Emma atkımı boynuma sarmaya başladı, düzeltirken de "İşte böyle, hadi bakalım." diye mırıldandı.

Kapıyı açtığımda soğuk kış havası birden içeri dolduğundan ürperdim. Dışarıya adımlayıp arkamı döndüm ve gitmeden önce son öpücüğümü almak için uzandım. Geri çekildiğimizde ikimizin de yüzünde kalplerimizden taşan gülümsemeler vardı.

"Beni özle Emma Styles." Gözümü kırparak konuştuğumda dil çıkardı küçük bir çocuk gibi. Henüz birkaç adım atmıştım ki bana seslenişini duydum. Arkamı dönüp baktığımda yüzünün kızardığını ve yaşlarla ıslandığını gördüm. Boğazım düğümlendi, ne olduğunu sormak ve ona ulaşmak istedim fakat yerimden kıpırdayamadım.

"Nereye gidiyorsun Harry?"

İşe, diye geçirdim içimden. Neden ağlıyorsun? Birkaç saat sonra döneceğim, yanında olacağım. Ama Emma'nın bakışları öyle acı doluydu ki... Kaşlarımı çatıp başımı eğdiğimde elimde tuttuğum valizi gördüm. Ne olduğunu anlayamadım, konuşmak için dudaklarımı araladığımda kendi sesime yabancıydım.

"Bunu yapamayacağım Emma."

"Ama seni seviyorum. Sen de beni sevmiyor musun?"

Cevap veremedim, arkamı dönüp yürümeye devam ettim. O ise arkamdan ağlayışlarını sürdürdü. Omuzumun üzerinden baktığımda kucağında tuttuğu bebeği ve iki yanında bacaklarına sarılmış kız ve erkek çocuğunu gördüm. Hepsinin yüzünde dehşete düşmüş bir ifade vardı.

Separation Parade | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin