Çiçeklerim buraya bölümü gördüğünüz saati yazar mısınız?
60.BÖLÜM | 1. Kitap Finali
Zakkum: Veda Busesi
Gülşen: Sakıncalı
Melike Şahin: Tutuşmuş Beraber
Hakan Altun: Her Sevda Bir ÖlümmüşGeçmiş, acı demekti.
Şimdi öyle bir yerdeydik ki, acıyla savaşır olmuştuk. Oysaki bizim savaştığımız acı değil geçmişmiş. Geçmişimiz gün yüzüne çıkmış bizi acıttıkça acıtıyor, kanattıkça kanatıyordu.
Hayatımın yazılı olduğu romanın sonuna gelmiştim. Ama meğer her son bir başlangıçmış ve ben bunu anca sona geldiğimde fark edebilmişim.
Benim hikayemde kırmızı başlıklı kız başrol oynamıyordu. Benim hikayemin baş karakteri kırmızı başlıklı kızı yemek isteyen acımasız kurttu.
İki gün boyunca aynı şeyi düşünüp durdum. Acaba gerçekten ben annemin kaderini mi yaşıyordum? Sonra içimdeki küçük cılız bir ses 'hayır' diye haykırdı.
Annemin hayatı kendini bilmez bir adamın, acımasız ellerine teslim edilmişti. Kahramanı sandığı adam, insan görünümlü vahşi bir kurttan başka bir şey değildi. Annemin kaderi Fikret Yıldırım olmuştu ama benim kaderim Fikret Yıldırım değildi.
Fikret Yıldırımın bana sarf ettiği sözlerinin üzerinden tam iki gün geçmişti. Bu iki günde ben hastaneden çıkmış, evime gelmiştim. Melih daha biz eve gelmeden benimle ilgilenecek hemşireyi ayarlamıştı. Eve geldiğim gün hemşire Meltem ile tanışmış ve çokça da sevmiştim. Meltem simsiyah uzun saçlara, iri mavi gözlere ve küçük bir ağza sahipti. Azıcık balıketliydi ve bu ona çok yakışıyordu. Oldukça konuşkan, işinde sorumluluk sahibi olduğu kadar dakikti de. Kısaca kendisini sevmiştim.
Eve geldiğim gün annem benimle konuşmak istemiş, ama ben kendimi hazır hissetmediğim için bu konuşmayı ertelemiştim. Ertelediğim konuşmanın üzerinden iki gün geçince annem dayanamamış ve tekrar odama gelerek benimle konuşmak istediğini söylemişti. Bunun üzerine konuşmayı daha fazla ertelemeyerek kabul etmiştim.
Şimdi ise benim yatak odamda, yatağımın üzerine karşılıklı oturmuş annemle birbirimize bakıyorduk. Daha doğrusu ben arada gözlerimi çeksem bile annem gözlerini yüzümden bir saniye bile çekmeden bakıyordu. İkimizde konuşmuyorduk. Ben annemin konuşmasını beklerken, annem ise konuşmaya nereden başlayacağını bilemeyerek, dudaklarını aralıyor sonra geri kapatıyordu. Kısa bir müddet daha böyle sessizce bekledikten sonra en sonunda "Ahu..." diyebildi.
Bakışlarımı elimden çekip "Hıh" dedim cılız bir sesle.
"Konuşmaya nereden başlayacağımı bilmiyorum kızım. Sana her şeyi anlatmak istiyorum ama..." duraksadı. Ama'sının devamını getirecek kadar kendine güvenmiyordu. Desteğe ihtiyacı vardı. Benim ona aşılayacağım güvene ihtiyaç duyuyordu. Annemin eline uzanıp sıkı sıkıya tuttum. Gözlerinin içine tüm şeffaflığımla bakıp "En baştan anlatma başla anne." dedim. Annem benden aldığı destekle başını sallayıp, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
YOU ARE READING
BUZ YANIĞI
General Fiction"SENİN DERDİN NE?" diyerek bağırdım karşımda beni sinir eden adama, ağlamamak için kendimle mücadele veriyordum. Ama nafile bir mücadele olmuştu. Çünkü, gözyaşlarım yine bana ihanet ederek, yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Arkası dönük olan Melih...