35.BÖLÜM

34.1K 1.6K 921
                                    

               35

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

               35.BÖLÜM

Batuhan Kordel: Sar Bu Şehri

Kendimi bir romanın en ortasında ki sayfadaymışım gibi hissediyorum. Romanın ortasına gelene kadar bir şeyler yaşamış, çokça gülmüş, çokça ağlamıştım. Mutlu anlar yaşamış yaşadığım mutlu anları çektiğim acıdan dolayı hatırlayamaz olmuştum. Romanın ilk sayfasını açtığımda, Melih'in bitmek bilmeyen intikam hırsıyla karşılaşmıştım. İkinci sayfada öfkesi, üçüncü sayfada beni yavaş yavaş yok ettiğiyle karşılaşmıştım. Yani romanın ortasına gelene kadar birçok kez aşılamaz şeyler yaşamıştım. Şuan romanın tam ortasındaydım ve Melih'in bana birkaç gündür yaşattığı mutluluğun bozulacağından korktuğum için romanın diğer sayfasına geçmeye korkuyordum.

Zaten ben hep böyleydim. Bir filmin sonunun mutlu biteceğini hissettiğimde o filmin sonunu getirmez yarıda bırakırdım. Mesela severek okuduğum ama ortasına geldiğimde istemediğim şekilde biteceğini düşündüğüm kitaplarımı yarım bıraktığım gibi... İstediğim bisikleti almak için kumbaramda biriktirdiğim parayı, bisikletten düşen bir çocuğu görmemle yarım bırakmam gibi...

Tıpkı şuan olduğu gibi başlangıç çizgisine de çok yakındım, bitiş çizgisine de ama ben hayat çizgimin tam ortasında kalmayı tercih ederek Melih'in ateşinde yanıyordum.

Sabah gözlerimi Melih'in yanımda olmayan yokluğuyla açtım. Akşam Melih tarafından üzerimden çıkartılan ve yeri boylayan bordo tişörtü üzerime geçirip yataktan kalktığımda Melih odanın kapısını açarak içeriye girdi. Birkaç büyük adımda yanıma gelip beni kolları arsına aldı ve başımın üstüne bir öpücük kondurdu. Dudakları saçlarımın arasında gezerken "Duşunu alda çıkalım." Dedi. Gözlerim gayri ihtiyar Melih'in ela gözlerini bulduğunda, saçlarının nemli olduğunu fark edebilmiştim. Sanırım o duşunu çoktan almıştı.

"Nereye gideceğiz?" diye sorduğumda, Melih mekanik bir ses tonuyla "Evimize," diyerek beni yanıtladı.

Melih'ten aldığım cevapla kollarından çıktım ve direkt banyoya girdim. Hızlıca duş aldım. Yine aynı hızda üzerime turuncu, kalın askılı, dizlerimin tam üstünde biten bir elbise giydim. Saçlarımı üstten tarayıp kurutma gereği duymadan hafifçe ıslaklığını aldım ve odadan çıktım. Merdivenleri temkinli bir şekilde indikten sonra mutfaktan gelen tıkırtı sesleriyle adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Melih sanki sabah sabah kuzu yemiş gibi soda şişesini kafasına dikmiş içiyordu. Tek dikişte bitirdiği sodanın boşalan şişesini mutfak tezgâhının altında bulunan çöp kutusuna attı. İşi bitince arkasını döndü ve gözlerimiz kesişti. Gözlerini gözlerimden ayırmadan yanıma doğru adımlayıp önümde durdu.

"Neden böyle bakıyorsun?" diye sordu.

Nasıl baktığımı bilmiyordum ama gözlerimin de artık Melih'i eskisi gibi görmediğine de yemin edebilirdim. Bu düşünceyi geriye atarak "Nasıl bakıyormuşum?" diye sordum.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now