0.2

784 90 34
                                    

" Farklı dünyalarda yaşadığımızı söylemiştin. Ama sence bu doğru mu?
Farklı ten ve göz renklerimiz var. Farklı ülkelerde doğduk.
Ama biz arkadaşız. Önemli olan da bu değil mi?- "

   Akşam olmuş, hava yavaştan soğumaya başlamıştı. Koyu yeşil montunu giyip dışarı çıkan Eiji, hem yorgun hem de morali bozuk bir şekilde yürümeye başladı. İbe, Eiji'nin arkasından onu takip ediyordu. Siyah saçlı oğlan rüzgarın fısıldayan sesini dinledi bir süre. Durdu. Etrafına baktı. Arkasından yürüyen İbe'yi gördü. Soğuk havanın etkisiyle burnu ve yanakları hafif pembeleşmişti.

   "İbe-san ben iyiyim. Beni hergün evime giderken takip etmene gerek yok. Seni yormak istemiyorum. Sadece git, lütfen..."

   Uzun bir sessizlik olmuştu Eiji'nin bu sözlerinden sonra. Rüzgar şiddetlenmeye başlamıştı. Yağmur yağacağının habercisiydi bu. Eiji gözlerini İbe'den ayırdı ve birkaç adım attı. Ellerini yüzüne götürdü. Yanaklarını ısıtmaya çalıştı. Arkasından yavaşça uzaklaşan İbe'nin ayak seslerini duyuyordu. Bir süre sonra ayak sesleri kesilmişti. Sokakta tek başına kalan Eiji ellerini cebine soktu. Evine doğru koşar adımlarla ilerledi.

   Üstüne pijamalarını giyip oturma odasına geçti. Evdeki sessizlik içini karartıyordu. "En iyisi beni oyalayacak şeyler yapmak." diye düşündü.

   Mutfağa geçti. Yemek yapmak istemediği için bikaç gündür mutfağa hiç girmemişti. Kendine küçük bir sandviç hazırladı. O sırada kapı çalmıştı. Eiji saate baktı. 21.07. "Bu saatte kim olabilir ki?" diye geçirdi içinden.

   Kapıyı açtı. İbe'yi gördüğünde düzelmeye çalışan morali daha da kötüleşmişti. Kapıyı araladı ve içeri girdiler. Eiji sessizce ofladı. İbe bunu duysa da, belli etmemeye çalıştı.

   "Direk konuya gireceğim Ei-chan. Kendine fazla yükleniyorsun. Bunu patronun da biliyor. Geçen gün benimle konuştu ve biraz izin almanı, kafanı dağıtmanı istedi. Biliyorum, bu senin i-"

   "Hiçbir şey bilmiyorsun (!)"

   İbe, Eiji'nin koyu kahve gözlerine doğru baktı. Hâlâ ne kadar acı çektiğini biliyordu. Ona fazla yüklenmek istemese de, artık unutmasını istiyordu. "Kendini suçlamayı bıraksan keşke Ei-chan." Eiji siyah saçlarına daldırdı elini. Kendini rahatlatmak için derin bir nefes verdi.

   "Ei-chan...artık onu düşünmeyi bırakmalısın. Yoksa hem senin için hem de çevren için kötü olucak. Çok çabuk sinirleniyorsun, üzülüyorsun. Bunun sen de farkındasın."

   "Üzgünüm İbe-san ama..."

   "Hayır. Bu sefer olmaz. Bana başka bahane-"

   "SUS ARTIK!"

   Eiji'nin sinirden elleri titriyordu. Gözleri sulanmış, kaşları çatıktı. İbe, onun omzundan tuttu. Tezgahtaki yarım bardak suyu ona uzattı. Eiji bardağı tuttu ama içmedi. İbe'ye doğru çevirdi başını. Onu korkuttuğunu anca anlamıştı.

   "Özür dilerim Ei-chan. Seni incitecek bişey demek değildi amacım. Sadece senin için endişeliyim."

   Eiji kafa sallamakla yetindi. Biraz daha oturup sohbet ettikten sonra İbe, kendi evine doğru yol aldı. Evdeki o bunaltıcı sessizlik yine hakimdi. Eiji ellerini birleştirip tezgahın üstüne koydu dirseklerini.

   "Belki de onu unutmalıyımdır..."

「 太陽と月 」 ・𝓐𝓼𝓱𝓮𝓲𝓳𝓲  ✓Where stories live. Discover now