20. Bölüm 'Kekremsi Tat'

42.4K 3.1K 3.3K
                                    

🔱
'Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.'
-Stefan Zweig/Korku-
🔱

Levent Yüksel - Ya Sonra

🔱
9000 kelimelik bu uzun bölüm için oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar...

"Yaprak bitti mutfaktan diğer leğeni getir Adelya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yaprak bitti mutfaktan diğer leğeni getir Adelya."

Bu yaprak biraz yırtılmış değiştirsem mi acaba?

Ya da yok, diğer yırtık yaprağın üzerine koyayım en iyisi...

"Kime diyorum Adelya?"

Bu sefer de koyduğum iç pilav az oldu sanki. Kaşıkta kalan pilavı da koydum mu, işte tam oldu. Şimdi tırnaklarım yaprağı yırtmadan sarmam lazım sarmayı. Dikkatle kapatıp yuvarladım mı... Evet, bu da çok güzel oldu...

"Adelya?!"

Bir anda sıçradım duyduğum sesle. Şaşkınca baktım kulağımın dibinde bağıran anneme.

"Niye bağırıyorsun anne ya, dibindeyim zaten?"

"Sen burdasın da aklın nerelerde acaba?"

E o da burada, benimleydi işte. Nerede olabilirdi ki başka?

Uzatmak istemedim. "Efendim anne? Ne istemiştin?" diye sordum sakince.

"Gözünü telefondan ayırıp kıçını kaldırmanı istemiştim. Yaprak bitmek üzere, git de getir kalan yaprakları."

Bahçeden taze dut yaprağı toplamıştım bir saat kadar önce. Yılın ilk dut yaprağı sarmasını sarıyorduk annemle. Bir saattir sarmamıza rağmen bir türlü bitmek bilmiyordu ne iç pilav ne yaprak.

Oflayarak çekildim geriye. Yerde oturmaktan uyuşan ayaklarım ve arkamdaki koltuğa değdirmemek için azami çaba sarfettiğim ellerimle zorlanarak da olsa kalktım oturduğum yerden. Sancılı birkaç adım sonrası aklım ve bir gözüm yerdeki telefonda gittim mutfağa.

Ocakta fokurdayarak kaynıyordu yeni demlenen çay. Açık pencereden içeriye dolan rüzgâr hafif hafif havalandırıyordu perdeleri. Kuş sesleri doluyordu içeriye.

Ellerimi yıkadım. Dün gittiğim organizasyon sonrası ağrımaya başlayan, sardığımız sarmaların ağrılarını artırdığı belimi esnettim. Eğilmekten tutulan boynumu da şöyle bir çevirdikten sonra dalgınca kapattım ocağı.

Hem yorgundum bugün, hem argın, hem de dalgın.

İç çektim tepsiye bardakları yerleştirirken.

Normalde bir saat kadar önce sarma sarmaya geleceğini söylemişti Suna teyze. Gelmişti de ancak Yaman'ın da tırmanıştan döndüğü haberi gelmişti sarma sarmaya başladığımız ilk dakikalarda.

AdelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin