17.BÖLÜM~Yanlış Anlaşılma

En başından başla
                                    

"Aç şunu."

"Ne! Sen ciddi misin? Ciddi ciddi otleden mi ayrıldınız?"(8:58)

"Resepsiyona seni sordurdum ve ayrıldığınızı söyledi.Bu bir yanlış anlaşılma değil mi?"

"Masal nerdesin? Gerçekten eve mi dönüyorsun?"

"Bu siktiğimin oyununda bu raddedeyken, elimizde onları rezil edecek her şey varken vaz mı geçiyorsun?"

"Özür dilerim küfür etmek istemedim tutamıyorum kendimi şu an."

"Masal saçmalıyorsun buraya kadar gelmişken vazgeçemeyiz."

"N'olur açar mısın şu telefonunu."

"Yoldayım geri dönüyorum.Sensiz bu saçma sapan şeyleri tek başıma yapmam. Biliyorum boka battık. Baya boktan bir durumun ortasındayız. Ama hani birlikte başa çıkıyorduk.Yapma bunu kendine de bana da."(9:30)

"Ben İstanbuldayım. Ama bizimkinler senin biraz yalnız kalmak isteyebileceğini söylediler. Ben oraya gelemiyorum yani gelirsem rahatsız olursun belki diye. Ama unutma yalnız olacaksak bile birlikte yalnızlığımızı paylaştık biz. En azından bir mesaj yazarsan sevinirim. Yarında haber alamazsam senden evine kadar gelirim haberin olsun."

Yüzümdeki tebessümle daha yazdığı onlarca mesajı okurken. İçime dolan huzur tarif edilemezdi. Birinin beni böylesine merak etmesi, önemsemesi ve bunu daha neredeyse yeni tanıştığım bir insanın yapması beni çok etkilemişti. Bence zaten insanların ne kadardır tanıştığının bir önemi yoktu o insanı tanımak değer vermek için. Bir insanı tanımak istiyorsanız onu sevmek, değer vermek istiyorsanız bunun için yaşanmışlıklar önemliydi. Onunla ne kadar ortak derdiniz varsa, ne kadar olay yaşadıysanız birlikte 1 aydır tanışıyor olsanız bile 1 yıllık tanımış, güvenmişsinizdir ona. Ama sonra bu halimden utandım. Onu bu kadar endişelendirdiğimi bildiğim hâlde birisi beni önemsedi diye seviniyordum. Bencildim.

"Ben iyiyim Bora yalnızca bir korkak gibi kaçtım. Bir süre sakin kafayla kendime gelmem gerek çok özür dilerim. Her ne olursa olsun sen benim için değerli birisin bunu unutma."(3:46)

Gözlerim kapanırken ansızın aklıma gelen abim kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Yıllar önce yüzü yalnızca bir silüetten ibaret bir anıydı sanki benim için. Ona hiç ulaşmaya çalışmamıştım. Ondan beklemiştim aslında, küçük kardeşini bir kere bile merak edip arayıp sormamıştı. Bir mesaj bile yeterdi benim için. Annem ona öfkeli değildi, ama onunla ilgili hiç konuşmazdı. Tek söylediği kaçıp kendini kurtardığıydı. Benim ise onunla ilgili bildiğim şeyler o kadar sınırlıydı ki sanki hiç yoktu benim için.Bir tek adının Enes olduğunu 29 yaşında olduğunu biliyordum.12 yaşında evden kaçmıştı ben henüz 7 yaşındayken ondan sonra da toparlanamamıştık zaten. Onun için seviniyordum aslında kendine güzel bir hayat kurmuş olabilirdi. Bir gün ona ulaşırdım belki. Kim bilir?

Kendimi uykunun kollarına bırakırken. Ölümünde böyle bir şey mi olduğunu merak ediyordum. Bu kadar huzur verici...

Duyduğum ses sanki çok uzaklardan gelen rahatsız edici bir sesti. Duymak istemiyordum, bu kanepenin üstünde hayatımın sonuna kadar uyumak istiyordum. O ses daha yakınlarımdan gelmeye başladığında birbirine yapışmış kirliklerimi araladım. Bal rengi gözlerim henüz bulanık görürken doğruldum, kapı çalıyordu. Kızların uyanmaması için aceleyle kapıya gittim ve onu açtım. Keşke açmasaydım.
Keşke o kapıya ilerlerken kapaklanıp yere düşsseydim, veya uyusaydım da bu sesi duymasaydım.

"Aaa güzelim. Sen ne arıyorsun burada ya! Gerçi burası senin evin değil mi? Kız ben ne arıyorum burada ya?"

Karşımda ayakta durmaya bile acizleşmiş Yiğiti gördüğüm an başımdan kaynar sular boşaldı deyimini yaşamıştım. Elim ayağım birbirine dolanmış, şaşkınlıkla gözlerim irice açılmıştı.

KOKUNUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin