-" Yapma lan sen benim askerimsin. Daha kızına gidiceksin Fatih. Şimdi olmaz oğlum.

Hem ağlıyor hemde yalvarıyordum askerime ölme diye. Ah be zalim dünya hep sevdiklerimizi almak zorunda mısın. Gözleri yavaş yavaş kapanırken dilinin döndüğünce kelime-i şahadet getirip;

-" Emanetlerime i...iyi ba...bakın komutanım" demesiyle kollarımda can verdi.

Toprağa bir mehmetcik daha düştü. Bir eve daha ateş düştü bir ananın daha yüreği yandı,bir evlat babasız kaldı, bir kadının sol yanı yandı ,kavruldu ,kolu kanadı kırıldı. Bir Fatih'i daha aldı bizden uğruna savaştığımız toprak. Öyle ne kadar kaldım bilmiyorum ,kollarımda askerim ,kulaklarımda son sözleri...

Ben Yüzbaşı ÇİLER DENİZ POYRAZ.
Üç yıl önce Hakkari sınır karakoluna atanmıştım. Hayatımın dönüm noktası olan bir atanma.

/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/*/

Ellerimde Askerimin künyesi arkamda komutanlarım ve sağlık çalışanları. Bizim mesleğin en zor anlarından biri... Kollarında şehit verdiğin kardeşinin naaşını ailesine bildirmek, son sözlerini iletmek. Kollarında bayılan annesi veya eşi , ne olduğunu anlamayan küçük evladı. Ciğer yakan o acımasız an.

Normal de askerimiz için töreni taburda yaptıktan sonra özel helikopterle memleketine göndericektik ama son nefesinde yanında olan arkadaşlarında yanında olmasını istemişti Yarbay MELİH EMİRDAĞ.

Önünde bulunduğum kapıya son kez baktıktan sonra zile basıp açılmasını bekledim, saatler gibi gelen  bir kaç saniyele. Kapı açılınca nasıl diyecektim hamile bir kadına eşin şehit düştü diye. Nasıl diyecektim felçli anasına oğlun kahraman oldu teyzem diye.

Yavaşça açılan kapının arkasından bana bakan minik bir beden. Gözlerini babasından almış sarışın bir oğlan çocuğu arkasında karnı burnunda bir kadın. Senem hanımla göz göze gelmemizle kafama sıkmama neden olacak o feryat döküldü dudaklarından.

-"FATİH'İMMMM "

Annesinin feryadıyla korkan oğlan çocuğu bacaklarıma sarılıp ağlamaya başladı. Ne kadar dik dursam da yüreğim yanıyordu, nefesim kesiliyordu. Öfkem harlanıyor acımasız tarafım o dağı şerefsizlerin başına yıkmam için kulağıma çok acımasız şeyler fısıldıyorlardı. Sağlık ekipleri yanımdan hızla geçip bayılan kadına müdahale ederken ben kapı önünde elimde künye bacaklarımda sarılıp ağlayan oğlan çocuğuyla kalakaldım.

Evin duvarlarında yankı yapan bir isim, babasızlığın ne demek olduğunu bilmeden etrafında ki insanlar ağlıyor diye korkusundan kollarımda ağlayan bir oğlan çocuğu.

Mahalleli yavaş yavaş evin önüne akın ederken tüm ekibin dilinde de gönlünde de olan dua benim duamla aynıydı.

"ALLAHIM BU İLLETİ SİL YERYÜZÜNDEN YANMASIN ANALARIN CİĞERİ. DÜŞMESİN ARTIK HİÇ BİR EVE EVLAT ATEŞİ."

Fatih tekbirler ve dualarla toprağa verilmiş herkes evine dönmüş ateş düştüğü yeri yakmıştı. Komutandan rica etmem üzerine bu gece Fatih'in evinde eşinin yanında kalacak yarın Hakkari' ye  geri dönecektim.

Beş yıllık evliydi Fatih bir oğlu vardı kızı da yoldaydı. Görmek nasip olmamıştı yavrusunu. Gözlerim duvarda asılı duran al yıldıza değdi önce sonra yatakta yatan felçli yüreği yanan anneye. Sultan teyzeye oğlu Fırat'ın naaşını da ben haber vermiştim . Bundan yıllar önce mayına basıp paramparça olmuştu Fırat. Fatih'in abisi. Bir eve iki ateş düşmüştü yıllar sonra tekrar.

Daha fazla duramayacağımı anlayınca izin isteyip ayrıldım evden.Askeri araçta binip helikopterin bizi beklediği alana gittim. Hakkari'de adım atar atmaz gitmem gereken önemli yerler vardı.  Yaralı askerimi görmem lazımdı birde. Durumu şuan iyi olsada müşaade altında tutulacaktı kırk sekiz saat.

PAYİDAR ERVAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin