[ 2 ]

3.5K 344 622
                                    

KARAKTER HATIRLATMASI

Wang Jian: Yoongi
Wang Won: SeokJin
Wang Ye: Jungkook
Wang Nam: Özgün karakter (Prens)
Wang Ho: Özgün karakter (Prens)
Cheng: Özgün karakter (Yoongi'nin yardımcısı)
Kang Dae: Taehyung
Jung Ah: Namjoon'un ruhuna sahip ve Seon Ah'ın abisi (Görünüşleri Namjoon ile aynı değil.)
Alim Jali: Jimin
Joon: Özgün karakter (Seon Ah'ın kuzeni)

*Hoseok ressam olarak önceki kitapta yer almıştı. Prens Jian ile zamanları uyuşmayacağı için o olmayacaktır.*

_____________________________________________

"Yaşamak için engel olanları öldür! Bu taht için, yaşayanları korkudan öldür!"

Babamın söylediği bu öğüt beynimi ve tüm bedenimi ele geçirirken dudaklarım da tekrarlıyordu. Haklıydı. Bu sarayda yaşamak istiyorsam, yaşamamı istemeyenleri öldürmeliydim. Ben yapmazsam onlar yapacaktı çünkü onlarda yaşamak için öldürmek zorundaydı. Ve bu tahtı istiyorsam eğer karşımda duracak her kişi karşıma çıkamayacak kadar korkmalıydı benden. Güç bu muydu? Evet buydu.

Majesteleri de bugün karşılaştığım o küçük kız da haklıydı. Belki de bu bana Tanrı'nın bir işaretiydi. Her yerden aynı şeyi duymamı sağlıyordu. Güçlenmeliydim, güçlenmek zorundaydım çünkü bu koca sarayda tek başımaydım. 

Önümdeki açılan kapıyla beynimdeki bu düşünceleri dışarıda bıraktım ve beni bekleyen Alim'e doğru ilerledim. Masanın başından ayrıldı ve karşıma geçerek naif bir şekilde selamdı. Başımla ona karşılık verdiğimde hemen konuya girmek istiyordum.

"Alim Jali, Majesteleri bana bir şeyler söyledi. Onları sizden de dinlemek için geldim." Başını tekrardan salladığında ağır adımlarıyla masasının başına yöneldi ve bir şeyleri karıştırıp tekrardan bana baktı.

"Prens Jian, Majestelerimiz eğer yıldızlarınızdan bahsettilerse eksik bir şey söylediklerini sanmıyorum. Geleceğinizde güç ve taht görüyorum. Sizin kaderinizde Krallık var ve bunu görebildiğim tek Prens sizsiniz." Sözlerine kafamı salladığımda ne tepki vereceğimi bilmiyordum. 

"Buna layık olmalıyım." diye mırıldanmıştım kendimce. Belki de bilerek sesli söylemiştim. Duymasını ve bana yol göstermesini istiyordum. Babam sadece ölümden ve korkudan bahsetmişti. Oysa ben sadece 15 yaşındaydım ve kendisi hastalıkla boğuşan ölüme yakın bir bedendi artık.

"Demek ki çoktan layıksınız Majesteleri. Bu yüzden bu kutsal görev için Tanrı sizi seçti. Ancak Prensim, kader değişkendir. Yapacağınız her bir hamle var olan kaderinizi gerçekleştirip, değiştirmenizi de sağlayabilir." İstemsizce gözlerim kısılmıştı. Söylediklerini anlamakta zorlanmıştım. 

"Ne demek istiyorsun Alim?" Ellerini önünde bağladığında biraz daha yaklaştı bana. Yaşına göre hala dinç ve genç görünüyordu.

"Bu kaderi sizin kadar isteyenler de olacaktır ve onlarda kendi kaderlerini değiştirmeye çalışırken sizinkiyle de oynayabilirler. Tabii bir de , siz de kendi ellerinizle her şeyi mahvedebilirsiniz." 

"Böyle bir şey olmayacak. Buna layık olan benim. Bunu kimseye vermeyeceğim." Sözümü sonlandırıp odasından çıktığımda üstüme binen sorumluluklarla bir anda büyüdüğümü hissediyordum. Henüz düşünce olarak bile aklımda bulunmayan Krallık kaderim olarak karşımdaydı şimdi. Bundan kaçamazdım. Kaderimi görmezden gelemezdim.  Bu kader bana yazıldıysa bu güç benim kanımda vardı.

Artık yeni bir Jian olmalıydı. Kendi halinde sessizce odasında takılan, en büyük eğlencesi saraydan kaçıp daha önce görmediği yerlere gitmek olan o çocuk olamazdım. Daha çok bilmeliydim, daha çok öğrenmeliydim, babamın tüm öğütlerini yerine getirip daha çok güçlenmeliydim. 

KRAL | MYGTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang