"Haklı olanlarda var haksız olanlarda, ki bu çok saçma. İdolleri yarıştırmaları falan, onlarında insan olduklarını unutuyorlar bazen." dediklerine kafamı sallamış ve sonunda önüme dönmüştüm.

"Haklısın, bazı şeyleri çok abartmamak gerek." dediklerimle kafasını sallamış ve elinde tuttuğ şeyi önümde sallayarak ona bakmamı sağlamıştı.

"Bunu oynayalım." dedikleriyle omuz silkmiş ve oyunu televizyona bağlamıştım.

Oyun başladığında konsolları da alarak oyuna başlamış ve ikimizde farklı takımlara geçmiştik.

"Hah, seni yenmemin acısı zevk verdiği için mi karşı takıma geçtin yoksa hyung?" dediklerimle bana alayla bakmış ve sinsice gülümsemişti.

"Ah, daha neler asıl sana sormak lazım bunu," dedikleriyle bende alaya alarak gülümsemiş ve görürsün der gibi önüme dönüştüm.

"Senden daha fazla oyun oynadığıma eminim benim karşımda kazanma şansın yok güzelim, bunu öğrenmelisin."

"Hah, benden daha fazla oyun oynamış olabilirsin belki ama senden kat kat daha iyi olduğumu göreceksin." dediklerimle aynen öyle der gibi önüne döndüğünde kaşlarımı çatmış ve çoktan başlamış oyuna dönerek elimdeki oyun konsoluna biraz daha asılmıştım.

Uzun süren bir savaştan sonra oyun berabere bittiğinde kaşlarımı çatarak ona döndüğümde o da alay eder gibi gülüyordu.

"Sana kazanamayacağını söylemiştim." Bir kolunu koltuğun sırtına yasladığında sağımda bulunan yastıkla ona vurmuştum.

"Hah, beni yenemedin ama ağla." dediklerime gülmüş ve ona yastıkla vurduğum için elinden bıraktığı konsolu tekrar eline aldığında bana dönmüştü.

"Jungkook, komiksin gerçekten. Sana kazanacağım demedim hiç?" dedikleriyle önüme dönmüş ve karakterimin özelliklerini seçmeye başlamıştım.

"Dolaylı yoldan dedin hatırlamaman çok normal." dediklerime kıkırdadığında bende gülümsemiş ve oyunu başlatmıştım.

"Benim karşımda yenme gibi bir olasılığının olmadığını söyledim sadece, yani kazanacağım demedim." dedikleriyle sol dirseğimle karnına vurmuştum biraz.

"Yah! Bu ilişkide yanan taraf niye hep ben oluyorum?" dediklerine gülmüş ve yanına biraz daha kaydığımda bağdaş kurmuş ve göğüsüne yaslanmıştım.

"Tamam oyundan sonra öperim geçer tamam mı? Ağlama." dediklerime güldüğümde o da gülmüştü.

*

"Sana benim karşımda şansın olmadığını söylemiştim." dedikleriyle kaşlarımı çatmış ve sırtımı ona dönerek kollarımı önümde bağlayıp dudaklarımı büzmüştüm.

Bir bacağını yanıma uzattığında beni kendisine çekmiş ve koala misali beni sardığında kafasını sağ omzuma koyarak bana bakmaya çalıştığını görmüştüm.

"Hey kızdın mı? Jungkook, bebek misin sen?" dedikleriyle sırtımı ona yaslamış ve omuz silkmiştim.

"Gerçekten oyunda beni kazanamamana kızdığını düşünmüyorum, noldu söyle hadi." dedikleriyle şaşkınlıkla kaşlarım havalanmış ve televizyona dönmüştüm.

"Söyle hadi, dinliyorum." dedikleriyle kafamı tekrar önüme eğmiş ve ellerimle oynamaya başlamıştım.

"Şey,"

"Ney?" kafasını biraz daha öne eğmiş ve bana bakmaya çalışmıştı.

"Boşver ya tadımız kaçmasın saçma sapan bir şeydi." dediklerimle kafasını bu sefer biraz daha aşağı eğerek kolumdan bakmaya başlamıştı.

"Jungkook," Sesindeki sertlikle ona döndüğümde kaşlarını çattığını görmüştüm. Gözlerimi kaçırmış ve derin bir nefes alarak konuşmaya başlamıştım.

"Şey, biraz evvel oyundaki sonraki sürümü sınavımın açıklandığı güne denk geliyor," dediklerimle elleri kollarımı sorun yok dercesine sıvazlamıştı.

"Yapamadıysam diye endişelendim biraz," dediklerimle yanağıma küçük bir buse kondurmuş ve beni kendine yaslamıştı.

"Hey, ne demiştim sana bunları düşünme eminim ki yapmışsındır hem yapamadıysan bile seneye bir daha denersin, hm?" Kendimi toparladığımda ona dönmüş ve kafamı göğsüne koymuştum.

"Bunu istemediğimi biliyorsun..." dediklerimle elleri sırtımda gezmiş ve saate bakmıştım. Annemin gelmesine yarım saat olduğunu görmüştüm.

"Biliyorum, o zaman okurken hazırlanırsın olmaz mı?" Sorusuyla biraz düşündüm, olabilirdi deneyebilirdim. Hem gittiğim üniversitede çalışır hem de üniversite sınavı için kendime kaynak alabilirdim. Oflayarak omuz silktiğimde kafamı kaldırım, derin nefes almak için kafamı soluma çevirdiğimde Taehyung ile burun buruna geldiğimizde şaşırmıştım biraz.

Gözlerim istemsizce önümdeki kırmızılaşmış iki küçük et parçasına kaydığında paniklemiştim. Ne yapacağımı bilemezcesine tekrar Taehyung'un gözlerine baktığımda onunda benim gibi dudaklarıma baktığını gördüğümde ortamdaki havanın bir anda değişmesiyle gerilmiştim. Boğazımı temizlemek için girişimde bulunmak istiyordum ama ikimizin de dikkatini dağıtır diye bir şey de yapamıyordum. Ortamdaki enerji üzerimizde etki etmeye başlayınca Taehyung beni belimden tutarak biraz daha kendine çektiğinde bende kollarımı boynuna dolamış ve ona biraz daha yakınlaşmıştım.

Sonunda aramızdaki mesafe sıfırlandığında dolgun dudakları dudaklarıma baskı yaptığında ne yapacağımı bilemezcesine gözlerimi kapatmış ve dudaklarım şaşkınlıkla açıldığında alt dudağımı biraz çekiştirdiğinde bende aynısını üst dudağına yaptığımda içimdeki kelebeklerin içimde zıpladıklarına emindim. Yavaş bir öpüşmeden sonra ayrıldığımızda utanarak kafamı boynuna gömdüğümde kıkırdamıştım.

"Huu hu ben geldim, napıyormuş benim çifte kumrularım?" Annemin sesini duymamla gözlerim sonuna kadar açılmış ve Taehyung'un boynundan başımı kaldırarak anneme bakmıştım.

Kapıdan içeri girmiş ve üzerini değiştiriyorken bize seslendiğini fark ettiğimde derin bir nefes almıştım. Taehyung'tan hemen ayrılmış ve biraz ötesine oturduğumda Taehyung'da boğazını temizleyerek toparlanmıştı.

"Iıı, siz ikininiz neden savaştan çıkmış gibisiniz? Halbuki evden gitmeden önce de kavga etmeyin demiştim. Jungkook, sözümü hiç dinlemiyorsun."

+

Bölüm sonu.

30.11.20

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur, düşüncelerinizi
bekliyorum!

Yazarken çok uwu olduğum bir
bölümdü, umarım sizde de öyle olmuştur, bir sonraki bölüm
final :")

Sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakıın!

Nothing Like Us | таэкөөк ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin