Bölüm 12/👨‍✈️🍓👩‍💼

Start from the beginning
                                    

Kapıyı açarken bile yakışıklı vicdansız dev.

Ben yüzümdeki sırıtmayla Alpay'a bakarken Sibel koluma dirseği ile vurup kendime getirdi.

"Hoş geldiniz" derken ikimize söylüyordu ama gözleri sadece bendeydi.

"Hoş bulduk"

Sibel ile aynı anda konuşunca yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. İçeriye geçerek bize uzattığı terlikleri giydik.

"Hoş geldiniz kızlar."

Asiye teyze elinde havlu, yüzünde her zaman ki gülümsemesiyle mutfak kapısında belirdi.

"Hoş bulduk"

Kurulmuş saat gibi ikidir aynı anda verdiğimiz cevapla yüzümü buruşturdum. Yandan baktığımda benim yakışıklı dev elleri cebinde gülüyordu. Çok fazla bakınca kendimi kaybettiğim için Asiye teyzenin yanına geçtim. Sibel ile tanıştırdıktan sonra yardım için mutfağa geçtik. Asiye teyze kahvaltılıkları çıkarmış patatesleri kızartmaya başlamıştı. Sibel menemen için soğanı ve biberi doğramaya başlayınca bana masayı hazırlamak kaldı. Mutfak masasındaki kahvaltılıkları tepsiye alıp içeriye götürdüm. Salon kapısına gelince derin bir nefes alıp içeriye girdim. Dün gece ki halim, konuşmalarım aklıma geldikçe utanıyordum. Alpay tekli koltukta oturmuş çatık kaşları sert yüzüyle telefonuna bakıyordu. İçeriye girmemle bakışları beni buldu. Yüzünde çapkın bir gülümseme belirirken tek kaşı havalandı. Masaya yaklaşıp tepsiyi boşaltırken arkam ona dönüktü ama bakışlarını hissediyordum. Tepside kalan son tabağıda masaya koymuştum ki ensemde hissettiğim nefesle ürperdim. Elleriyle iki yanımdan kollarımı tutup bedenini biraz daha yaklaştırdı. Kulağımın dibinde hissettiğim nefesiyle gözlerimi kapattım.

"Hümeyra" dedi boğuk sesiyle.

"Hıı" dedim başımda olmayan aklımla.

Verdiği nefes ve çıkardığı sesten güldüğü belli oluyordu.

"Nefes al güzelim"

Söylemeseydi nefesimi tuttuğumu bile fark edecek halde değildim. Tuttuğum nefesi bir anda verince ciğerlerimin rahatladığını hissettim.

Ah be dev.

Yönümü kendine çevirdiğinde okyanus mavisi gözleri misafir etti onun deyimiyle göl gözlerimi.

"Bir daha bu elbiseyi giyme"

Bir anda söylediği ile çıktığım bulutların üzerinden düştüm. Ne yani beğenmemiş miydi? Halbuki bence çok güzeldim. Aynada kendimi güzel gördüm, bu bana yetmişti. Ama o da beğenmeliydi.

"Güzel olmamış mı?" Dedim sesime yansıyan hüzünle.

"Aksine çok güzel olmuş. Göl gözlerinle bir bütün gibi. Işık saçıyorsun ama bu ışığı sadece ben görmek istiyorum."

"Işık saçmayı seviyorsam demek" dedim utangaçlığımı bastırmak için takındığım ukalalıkla. Birden kaşlarının çatılmasıyla ellerim istemsizce kaşlarına çıktı. Baş parmağımla düzeltmeye çalıştım.

"Çatma kaşlarını çok çirkin oluyorsun."

Aksine böyle bile çok yakışıklıydı ama yakışıklı dengesiz devin bunu bilmesine gerek yoktu.

"Gerçekten mi?" Diyerek biraz daha yaklaştı. Artık bedenlerimiz tamamen birbirine temas ediyordu. "Gerçekten çirkin mi oluyorum?" Diyerek devam etti. Tek kaşı havada yüzünde muzip bir gülümsemeyle beni kendi silahımla vurdu. Ellerimi göğsüne koyup itmeye çalıştım ama yerinden bile oynamadı. Tekrar denediğimde utanmam hoşuna gitmiş olacak ki kısık bir kahkaha atıp geri çekildi. Bende hızla mutfağa geçtim.

İki Gözümün Çileği🍓 Where stories live. Discover now