Bölüm 39/👨‍✈️🍓👩‍💼

15.9K 1.2K 128
                                    

Bölüm ithafı: SECOSS61

Keyifli okumalar iki gözümün çilekleri.🍓

Bir adamın sevdiği kadının yanına gidememesi, aylarca beklediği bebeğini görmek için sabırsızlanırken bu hakkı kendinde görememesi... Bu hissi en derin Yiğit anlatabilir galiba. Biz kendi kavuşmamızı yaşayamadan Yiğit kavuşsun diye hemen hastaneye gelmiştik. Lakin Yiğit o kadar korkuyordu ki bunu diline vurmasa da dakikalardır kapıya uzanıp dokunamadan geri çekilen eli, sanki Sibel'in gözlerine bakar gibi baktığı kapıda boynunun bükülmesi her şeyi anlatıyordu.

Kızların hafif tonda kahkahalarını ben duyuyordum ama Yiğit'in duyduğundan emin değildim. O öyle bir alemdeydi ki ne desem kendine gelir bilemedim ta ki çığlığa benzer ufak bir ağlama duyana kadar. Ağlama sesi hemen durdu, aynı anda Yiğit başını kaldırıp kapıya baktı. Daha fazla yerimde duramadım.

''Bence'' dedim bir adımda yanına yaklaşıp koluna girerek ''kızın sana gel artık baba diyor.'' Dedim hafif bir tebessümle. Yiğit bana doğru döndüğünde gözlerindeki endişeye daha yakından tanık oldum.

''Çok yalnız bıraktım, Hümeyra. Ben Sibel'i hep yalnız bıraktım! Çok kızgın mı bana? Sibel'in gözleri kırıldığını belli eder, ben bir kez daha onun gözlerindeki kırgınlığa şahit olursam yaşayamam gibi geliyor.''

Kolunda duran elimi kaldırıp sarıldım. Başımı omzuna dayayıp güven verircesine sıktım omuzundan.

''Söylediklerinin aksine içeride seni gördüğü anda heyecanlanacak, mutlu olacak bir kadın var. Gözlerine baktığında saf sevgisini, özlemini göreceksin.'' Yiğit bakışlarını ufak bir umutla kapıya çevirince duruşumu bozmadan başımı yan tarafımda bizi izleyen adama çevirdim. ''Biz sizi çok bekledik. Bize sağ salim dönün diye çok dua ettik.  Yine olsa yine bekleriz, son durağınız biz olalım hep bekleriz.''

Alpay uzanıp Yiğit'in omzunda duran elimi bileğimden kavrayıp yavaşça kendine doğru çekti. Avucumun içine derin bir öpücük bahşetti. Belki öpücüğü özlemindendi ama bakışları benim bakışlarım gibiydi. Benim gözlerimde geldiği için sayısız teşekkür, onun gözlerinde beklediğim için biriktirdiği teşekkürler gizliydi. Yiğit'in hareketlendiğini hissedince ona doğru döndüm. Alpay elimi bırakmadan ufacık mesafeyi kapatıp yanıma yaklaştı. Boşta kalan elini az önce benim elimin olduğu yere, Yiğit'in omzuna vurup sıktı.

''Kızını ve karını bu kadar beklettiğin yeter'' dediğinde kısık ama derin bir nefes aldım. İçimdeki küçük Hümeyra gülümsedi en sevdiği şeylere hep yaptığını yapmak istedi, hasret kaldığı bu sesi bir kutuya koyup saklamak istedi. ''İçeriye gir ve karının aylardır omzunda olan yükleri al.''

Yiğit başını salladığında gülümsedim. Üzerindeki siyah tişörtü düzeltti, derin bir nefes alıp bana döndü.

''Önce sen gir, bir anda biz dalmayalım.''

Ne kadar kendini hazırlamış gibi dursa da hala korkuyordu o yüzden çok üstelemeden öne geçtim. Bizimkilerin sesi geliyordu, hepsi içerideydi ama yine de usulen kapıyı bir kez tıklatıp cevap beklemeden açtım. İçeriye bir adım attığımda hepsi bir anda bana doğru baktı. Herkesin yüzünde geniş bir gülümseme vardı, Sibel hariç! 

''Hümeyra'' bir anda yatakta doğrulmaya çalışarak, Gülşah annem belinden destekleyerek yardımcı oldu ama çok fazla pozisyonunu değiştirmesine de izin vermedi. ''Neredesin sen Allah aşkına? Şu ikisi kızımla dalga geçip duruyorlar.'' Dedi beşiğin yanında sırıtarak duran Gizem ve Meryem'i göstererek. ''Neymiş benim kızımın saçı yokmuş. Neymiş olan saçı da dolama gibiymiş'' sinirli bakışlarını Meryem'e çevirdi, sonra gözlerini devirip ''o nasıl oluyorsa'' dedi kollarını önünde birleştirerek. Sonra bir şey hatırlamış gibi bir anda kaşlarını kaldırdı, hiç bakmadan Gizem'i işaret ederek ''hele şu, ağlarken kurbağa gibi ses çıkarıyormuş, vırrak vırrak diyormuş, öyle söylüyor.''  

İki Gözümün Çileği🍓 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin