Taehyung ve Sakura'nın cümlede isimlerini yan yana duymalarıyla göz göze gelmeleri bir oldu. Meraklı bakışlarla ne olduğunu öğrenmek istercesine yaptığı her şeyi bir anda bıraktılar.

"Bu akşam evliliğinizi kutlamak öncesi adına, stresinizi ve gerginliğinizi atmak için bir organizasyon düzenledim. Çok kalabalık olmayacak, sadece birkaç mühim kişi orda olur. Eğlenip, dans edersiniz."

Bu fikri hem Taehyung'un hem de Sakura'nın babası oldukça sevmişti, ikisi de onayladığını yüz ifadeleriyle belli ediyordu.

"Sakura, sen bugün Clarissa ile dışarı çık, sana bir araba ayarlayalım, ne arzuluyorsan al. Akşama güzelce hazırlan. Taehyung, sen de babanın altındaki hizmetçilerden biriyle git. Hepsi müsait bugün senin için."

"Benim kendi yardımcım varken neden başkasını alayım, anne?"

İmalı ses tonuyla soruşu annesini şaşırtmıştı ama bozuntuya vermeden gülümseyerek cevapladı.

"Oğlum, 12 yaşındaki çocuk değilsin artık, Jungkook her zaman senin peşinde dolaşıp her yere seninle gelemez. Onun da senden başka işleri ola-"

"Onun benden başka işi yok, benimle gelecek bugün."

Taehyung hiç yapmaması gereken bir şeyi yapmıştı, ne olursa olsun. Bu ailede ona ilk öğretilen şeydi, annenin de babanın da sözü kesilmezdi. Bu hareket, hiç de Taehyung'dan beklenildik bir şey değildi, bunu yapacak son kişi bile değildi. Annesi oğlunun dünkü gerginliğini hatırlayıp üstüne hiç gitmedi, bozuntuya vermedi. Lokmasını boğazından zorla geçirebildi, orası ayrı.

"Peki, Jungkook bugün senle gitsin o vakit. Yapması gerekenleri de başka gün halledebilir sanırım."

"Anne?"

"Efendim?"

"Jungkook'un benle ilgilenmekten başka işi yok? Hep böyleydi, hala böyle. Yanımdan ayrılmayacak artık. Dediğin gibi, zaten gergin ve stresliyim. Yanında rahat hissetmeyeceğim bir yardımcı istemiyorum, Jungkook'un yanımda olmasını istiyorum."

"Oğlum, düğüne kadar yapman gereken her şeyi Jungkook tek başına halledemez. İlla ki ayrılmak zorunda kalacak."

"Kalmayacak, o her şeyi halledebilir, bence bu konuyu burda kapatabiliriz."

Ortamdaki gerilimin seviyesi iyice yükseliyordu, annesi cevap vermeye yeltenmedi bile. Babasının ise kafasında soru işaretleri dolaşmaya başlamıştı, Sakura'nın ise hiç tadı kaçmamıştı, olduğu gibi yemeğine devam ediyordu. Jungkook ise ortamın en çok gerdiği kişiydi, Taehyung'un bu kadar ısrar edişi onu hem utandırmış hem de korkutmuştu. Gerginliğini ve stresini içinden ona kadar sayarak kamufle etmeye çalışıyordu, ortamın onun yüzünden gerilmiş olma ihtimali onu delirtiyordu.

Gergin bir kahvaltının sonuna geldiklerinde Taehyung önündeki beyaz mendille ağzını kibar bir şekilde silip masadan kalktı. Sakura'nın sandalyesinin arkasından geçerken birden durmak zorunda kaldı.

"Taehyung?"

Kolunu tutmuş olan Sakura gözlerini kocaman açmış halde ona bakıyordu.

"Efendim?"

"Beraber gitmeye ne dersin, bence iki hizmetçiyi bile yanımızda götürmeye gerek yok. Clarissa ikimizle gele-"

first grief at twelveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin