2| Crayon

246 28 71
                                    

[G-Dragon - Crayon]

Umarım seversiniz, iyi okumalar <3

*

"Mina, bebeğim Yun'un kalemini geri ver," dedi Seokjin sesinin sinirli çıkmaması için üstün bir çaba harcayarak. Çok sinirliydi ancak bunu çocuklara yansıtmamalıydı. 

Mina dudaklarını büküp elindeki pastel boyayı Yun'a uzattı. Yun'un ağlayışı kocaman bir gülüşe evrildi ve hızlıca kalemi kaptı. Bunun üzerine Mina ağlamaya başladı. Seokjin alnını sıvazlayıp Mina'yı kucağına aldı ve saçlarını okşamaya başladı. 

"Palyaço amca gelecekti hani?" diye sordu yanlarına gelen Byeol. "Hala gelmedi mi?" diye sordu bizim Jin siniri kat kat artarak. "Hayır, gelmemiş iste!" diye bağırdı ağlamaya hazır bir hale gelen Byeol. Bunun üzerine Seokjin Mina'yı kucağından indirdi, Byeol'e ağlamamasını, palyaçonun çok yakında burada olacağını söyledi.

Bugün Byeol'ün doğum günüydü ve bu nedenle Byeol aşırı hassastı, her şeye ağlıyordu. Seokjin Byeol'ün annesiyle karşılaşmamak için -ona açıklama yapmaktan nefret ediyordu- arka kapıdan dışarı çıktı. Telefonundan palyaçonun numarasını bulup aradı hemen. 

"Nerede kaldın?" diye gürledi öfkesini belli ederek. Ancak karşıdan hiçbir ses gelmedi. "Alo? Sana diyorum?" dedi Seokjin, telefonu kulağından çekip doğru kişiyi arayıp aramadığına baktı. Koskocaman Palyaço yazıyordu işte. Neden cevap vermiyordu ki? Seokjin tam ağzını açmış küfürlerini sıralayacakken beline dokunan eller onu yerinde sıçrattı. 

"Anacım!" diye bağırdı korkuyla. Arkasını döner dönmez elinde iki tane balon olan palyaçoyu gördü. "Nerede kaldın!" dedi öfkeyle. 

"Buradayım işte," diye yanıtladı palyaço, neşeyle. Bu Seokjin'i gıcık etmişti. "Çocukları beklettiğin için ücretinden keseceğim," dedi. Normalde asla kimsenin ücretinden kısmazdı, ekmek parasıydı sonuçta. Ama bu palyaço çok gıcık bir tipti. 

"Ya..." diye mırıldandı Palyaço, hüzünle. "Şu balonu tutar mısınız?" dedi sonra. Mor balonu Seokjin'e uzattı. Seokjin tereddüt etmeden balonu çekip aldığında hızla öne savruldu ve düşmekten son anda kurtuldu.

Palyaço ve yanında biten çocukların kahkaha sesleri kulaklarını tırmaladı. Çok öfkelenmişti fakat Byeol'ün de güldüğünü görünce öfkeli ifadesi tebessüme evrildi. Byeol'ü çok seviyordu. Ancak palyaçoyla göz göze geldiğinde gülüşü soldu. 

"Çocuklar, hadi içeri," dedi Byeol'ün annesi. Sınıfa girmeden önce palyaço Seokjin'e elini uzattı. Seokjin bu sefer tutmadı ve onu itip içeri girmek üzere yeltendi fakat ayağına dolanan ip onun dengesini bozdu. Yere çakılacakken palyaço belinden kavrayıp onu kendine çekti.

"Elimi uzatmıştım," dedi hüzünle. "Tutsaydınız böyle olmazdı." 

"Tanrım..." dedi Seokjin: "Biliyorum işinin bir parçası ama yine de sana güvenmeyeceğim. Bırak beni." Ardından ipin üstüne sert bir hamleyle basıp sınıfa girdi. Palyaço, Seokjin'in bu tavrılarını sevimli buldu. Kırmızı rujunun altından tebessüm etti. Sonra bizim Jin'in arkasından sınıfa girdi. Çocuklar onu gördükleri an neşeyle şakıdılar. Bunun üzerine Seokjin'in öfkesi tamamen silindi. Palyaço ile göz göze geldiğinde birbirlerine tebessüm ettiler. 

Palyaço ceplerinden balonlar çıkardı ve birkaç tanesini şişirip birleştirerek köpek yaptı. Çocuklar etrafına dizilmiş oturuyorlardı. Balondan köpeği Byeol'e uzattı çünkü adı gibi günün yıldızı oydu. Seokjin de geçip çocukların arkasına bir köşeye oturdu. Palyaço, balondan şekiller yapmaya devam etti ve sınıftaki yirmi üç çocuğun tamamı elinde balonlarla zıplayıp oynamaya başladılar. En son, Palyaço, bizim Jin'e döndü ve elindeki yarısı mor, yarısı sarı balondan yapılmış kalbi uzattı. 

Crayon | taejinWhere stories live. Discover now