0.6-köksüz kaldım

175 27 181
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

.

Serin bir yaz akşamı hava henüz kararıyordu.

Queenstown en çok akşamları güzeldi. Fazla büyük bir şehir değildi ama akşamları sokaklar hep ışıl ışıl olurdu, iki katlı evlerden hep neşeli nidalar yükselirdi.

Bizim sokağın sonundaki parkta tek başıma mp3'ümden müzik dinliyordum. Serin yaz meltemi tenime çarpıp giderken canımı yakan çok fazla şey vardı ancak birazdan geçeceğini biliyordum. Birazdan geçecekti çünkü minho hyung burada olacaktı.

O yanıma geldiğinde kolları arasına girip ağlayabilirdim, yine o saçlarımı okşarken gözlerimi kapatıp her şeyden soyutlanabilirdim. Minho hyung kendi sorunlarını bir kenara bırakıp bana her şeyin güzel olacağını söylerken derin bir nefes alabilirdim. Ona inanabilirdim, ki hep öyle yapardım zaten.

Ben henüz on iki yaşımda renklerimi yitiriyordum. Minho hyung her zaman benim rengimin sarı olduğunu söylerdi. Yaşanılacak güzel anıların rengiydim ben, vurdumduymaz ve haylaz bir çocuk olduğum kadar küçük hassas yürekli bir çocuk olduğumdan sarıydım. Aldığım darbelere karşın çabucak dizlerinin üstüne düşen birisiydim oysa. Ama minho hyung savaşmayı bildiğimi söylüyordu. Elleri ve yüreği sarı renkle boyalı diğer herkes gibi bende bir savaşçıydım.

Kapalı kaydırakların birinin içinde oturuyordum. Kulaklıklarımdaki müzik nakaratını bitirip daha yavaş bir hal aldığında minho hyung'u gördüm.

Bana doğru gelirken yaslandığım yerden doğrulmuştum.

Henüz on dört yaşındaki birisine göre her zaman çok iyi görünüyordu. Okulda trend haline gelen ve benim için büyük bir saçmalıktan ibaret olan saç boyaları en çok onun kahverengi tutamlarına yakışırdı mesela. Ailesi minho hyung'un saçlarını boyamasına izin vermezlerdi ama bir şekilde o bir yolunu bulurdu. Bir sabah okula geldiğinde koyu kahverengi saçları arasında kırmızı tutamları görürdünüz.

Öte yandan onun bu hallerine sadece benim ölüp bitmediğimi bilmek biraz sinir bozucuydu çünkü sevgilisi vardı. Okul çıkışları paten sürmeye gittiği bir arkadaş grubu da vardı. Minho hyung herkes için ulaşılmak istenilen o popüler, harika çocuktu.

Bense.. Sadece han jisungtum. Queenstown'daki tek dostum minho hyungtu ve çoğu zaman onun gibi birinin nasıl beni yanında istediğini düşünüyordum.

"Naber?"

Elini saçlarıma atıp karıştırdıktan sonra salıncaklardan birisine yöneldi.

Sessizce onu seyrediyordum.

Bana daima bir hyung gibi yaklaşması hem oldukça özel hem de oldukça acınası hissettiriyordu. Onun sevgilisi vardı ve ben sevgilisi olan hyungumun dokunuşları olmadan yaşayamıyordum.

turn back time ; minsung Where stories live. Discover now