5.Bölüm • Sınır

442 41 198
                                    


🎵Ricky Nelson - Lonesome Town🎵

5.Bölüm•

"Yemeğine işkence yapmayı bırakacak mısın?"

Sena'nın sesini duyunca başımı kaldırdım ve "Hım?" diye sordum anlamayarak.

"Yemeğini diyorum..." diyerek tekrarladı. "Pilavın tanelerini falan mı sayıyorsun?"

Gün içerisinde doğru düzgün bir şey yemememe rağmen iştahım yoktu. Elimdeki kaşığı bırakarak oturduğum yerde arkama yaslandım.

Beni dikkatlice izleyen Sena'ya 'Ne var' anlamında başımı salladım.

Gözlerini kıstı ve beni süzmeye devam etti.

"Sende bir haller var ben ne zaman bana anlatacağını cidden merak ediyorum."

"Ne varmış halimde?" diyerek geçiştirmeye çalıştım.

"Ne mi var?" deyip inanamayarak baktı. "Balkondan bakıyordum, eve girerken gördüğün kediye 'pisi pisi' deyip laf atmadın. Bir hafta sonra döndüğüm için yeterince sevinmedin ve şimdi de en sevdiğin yemekleri yapmama rağmen yemiyorsun bile." Başını iki yana salladı. "Kesinlikle bir şeyler var."

Omzumu silktim ve "Sadece biraz dalgınım," dedim.

"Asuman," dedi uyarıcı bir ses notuyla. "Duygularını saklamak konusunda berbatsın, canını sıkan bir şeylerin olduğu belli."

Beni bu kadar iyi tanıyan birinden bir şeyleri saklamak elbette imkansızdı. Ancak benim de zaten bunu pek de saklamaya niyetim yoktu, sadece biraz düşünüp kafamı toplamak istemiştim. Ama belki de ona danışıp akıl almam ve içimdekileri döküp rahatlamam çok daha iyi olurdu.

"Tamam," dedim en sonunda kabullenerek. "Anlatacağım... sadece nereden başlayacağımı kestiremiyorum."

Anında oturuşunu dikleştirdi ve bana odaklandı.

"İstersen doğduğun günden başlayıp tüm hayatını anlat, benim dinlemeye vaktim var."

Onun bu istekli hali beni daha da teşvik edince, geçen haftadan itibaren yaşadıklarımı anlatmaya başladım. Beni takip eden adamdan başlayıp en sonunda Merih'in annesiyle olan konuşmamıza kadar olan biten her şeyi eksiksiz anlattığımda, ara sıra kendini tutamayıp yorum yapmalarını saymazsak, sessizce dinledi.

"...sonra Merih'in annesiyle, yani Zeliha teyzeyle biraz daha merdivende oturup konuştuk, en sonunda da oradan ayrılıp eve geldim işte," diyerek konuşmamı bitirdiğimde ne düşündüğünü anlamak için ona baktım.

İlk önce bir şey söylemedi fakat daha sonra "Sana inanamıyorum," deyip gözlerini kıstı ve başını iki yana salladı. "Bir haftalık yokluğumda bu kadar şey yaşıyorsun ve benim yeni haberim oluyor!"

"Yüz yüze konuşmak istedim," dedim kendimi savunmak için. Sonra endişeyle ona baktım. "Peki... ne düşünüyorsun? Sence doğru bir karar mı verdim?"

"Büyük bir sorumluluğu yüklendiğin belli," dedi zaten bildiğim bir gerçeği dillendirerek. "Ama bence doğru olanı yaptın." Uzanıp ellerimi tuttu ve bana güç verir gibi sıktı. "Hem, hayatına girdiğin birinin hayatının güzelleşmemesi gibi bir ihtimal yok... Mesela ben, sensiz kaldığımı düşünemiyorum bile. Senin gibi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım."

Söyledikleri beni hem utandırmış hem de şımartmıştı.

"Bunları eğer bulaşıkları yıkamam için söylüyorsan..." deyip alayla ona baktığımda sırıttı.

NEFTİWhere stories live. Discover now