12.Bölüm • Masal

333 41 212
                                    



12.bölüm•

Zaman; bir nehir gibidir. Ama geçmesi istenmeyen anlarda hızlı, geçmesi istenen anlarda ise ağır akar.

Eve döneli beş gün olmuşken, bir türlü geçmeyen günlerime bakarak bunu çok rahat söyleyebilirdim.

İlk günü ailemle vakit geçirerek ve dinlenerek harcamıştım. İkinci gün buradaki yakın arkadaşlarımla buluşmuş, üçüncü gün özlediğim bazı mekânlara uğramıştım. Dördüncü gün ise kendimi mutfağa kapatarak birkaç yeni tarif denemiştim. Fakat beşinci gün, yani bugün artık yapacak hiçbir şey bulamadığımdan odamdan bile çıkmayarak tüm günü boşa geçirmiştim. Genele bakıldığında da ara sıra İngilizce çalışmak dışında kayda değer bir şey yaptığım yoktu.

Bu rahatlık bir yere kadar belki güzel sayılırdı ama bu rahatlığa alışırsam, tekrar yoğunluğa gireceğim vakit kolay uyum sağlayamayacağımı biliyordum.

Evde, ailemin yanında olmak elbette güzeldi ama bir süre sonra ister istemez sıkılmıştım.

Bir iç çektim ve az ötemdeki kitaba uzanıp elime aldım. Merih'in okumam için bana verdiği İngilizce romandı bu. Neredeyse hepsini okumuştum, son birkaç sayfası kalmıştı. Kalan sayfaları bitirmeye niyetlenerek kitabın, arasına ayraç bıraktığım sayfasını açtım.

Ama odamın kapısı, sanki tam da bu anı bekliyormuş gibi çalınmıştı. Başımı eğdiğim kitaptan kaldırıp kapıya doğru baktım.

"Gel."

Seslenmemle birlikte kapı açıldı ve Yusuf, usulca odamdan içeri girdi. Odama kapıyı çalarak girmesine bakılırsa benden bir şey isteyecekti, yoksa onda bu tarz inceliklerin mevcut olmadığını en iyi ben bilirdim. Genelde baskın yapar gibi odama dalar, beni sinir etmek için tüm marifetlerini sergiler ve ardından çekip giderdi. 

Birkaç adım atarak bana doğru yaklaştığında yüzünde bir gülümseme vardı ve bu gülümseme nedense beni işkillendirmişti.

"Ne yapıyorsun, Asu'cuğum?"

Kesinlikle bir şey isteyecekti.

Uzandığım yerden hafif doğruldum ve gözlerimi kısarak ona baktım.

"Ne isteyeceksin yine?"

"Aşk olsun," deyip kırılmış gibi yaparak rol kesmeye devam etti. "Seni özledim, gelip bakayım dedim."

"İşin düşmese beni hatırlamazsın bile," dedim alttan alttan bakarak.

"Hakkımda çok yanlış düşüncelere sahipsin..." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da odanın içinde gezinmeye devam ediyordu. "Ben sana çok değer veririm."

Gözlerimi devirdim.

"Daha bu sabah, tavadaki son sucuğu yediğim için idam edilmem gerektiğini söylemiştin."

Elini önemsizmiş gibi havada salladı ve güldü.

"Kardeşler arasında olur öyle şeyler."

Hâlâ odamın içinde teftiş edermiş gibi gezinmeye ve etrafı süzmeye devam ediyordu. Sanki odama ilk kez geliyormuş gibi etrafı incelemesiyle kaşlarım çatıldı.

"Bir şey mi arıyorsun?"

"Yoo, ne arayacağım?" dedi ama bu sırada da çaktırmamaya çalışarak çekmecelerimi açmaya başlamıştı. "Bir şey aramıyorum."

"Yusuf," deyip dik dik ona baktım ama arkası bana dönüktü. "Ne yapıyorsun sen?"

"Hiç."

NEFTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin