Bölüm 1 - Beklenmedik Kaza

341 7 3
                                    

 Klasik bir Pazar sabahına daha uyanmıştım. Pazar sabahına uyanmanın verdiği rahatsızlığı o gün Kanada’ya olan seferim bastırıyordu. Hemen elimi yüzümü yıkayıp, uçak saatine yetişmek üzere yola koyuldum. Havaalanına vardığımda daha 30 dakika vardı. Lavaboya gidip biraz oyalandım, nihayet uçuş saatim gelmişti. 7 yaşında okula yeni kaydolan çocuğun okula gidişi kadar heyecanlıydım uçağa binerken. Çünkü artık şömine başında yemeğimi yiyip, kar manzarasını camdan net bir şekilde rahatça seyredebilecektim. Ayrıca doğada tek başıma avcılık yapıp, buz tutmuş göllerde yuvarlak delikler açıp balık tutabilecektim. Hayalini kurmak bile bana çok heyecanlı geliyordu, uçağa binmeden önce tabii..

 Uçak kalktı kalkmasına da, benim bu yükseklik korkum beni mahvediyordu. Neyse ki yanıma uyku ilaçlarımı almıştım ve rahatça kestirebilecektim. Ama uyumadan önce karnımın aç olduğunu hissettim ve hostese birkaç yiyecek siparişi verdim. Yemeklerde geldi gelmesine ama yemeklere verdiğim fiyatı düşündükçe her yediğim yudum bana iki kat tokluk hissi veriyordu. “Vay arkadaş, adamlar para kesiyor!” diyerek uykuya dalmak için hazırlandım.

 Aradan kaç dakika veya saat geçti hiçbir bilgim yok ama insanların bağrış seslerine uyandım. Daha “neler oluyor?” deme gereği duymadan ne olduğunu fark etmiştim. Sol tarafımdaki camdan baktığımda her şey bariz belliydi zaten. Düşüyorduk. Rüya mı görüyorum acaba diye kendimi tokatlamaya başladım ama o kadar hızlı düşüyorduk ki gelen basınç ile ellerimi zor hareket ettiriyordum. Rüzgarın yüzümü okşamaya başladığını hissedebiliyordum. Hani o filmlerde gördüğümüz oksijen maskesi olur ya, heh işte onu can havli ile elime geçirdiğim gibi taktım. Ne işe yarardı hiçbir fikrim yoktu. Filmlerden öyle görmüştüm sadece.

 Başıma gelen bir parça ile bayılmıştım. Kalktığımda bilincim yerindeydi ama kalkacak ne gücüm vardı ne de enerjim. Beynimi zaten hissetmiyordum. Sanırım beynimin üstünde 30 ton basınç vardı. Ne parçaymış be beni öldürmekten beter etti. Gözlerimi açtığımda beynimi, kazayı, parçayı tamamen unutmuştum. O gördüğüm manzara beni şok etmişti, gözlerime inanamıyordum. Rüya görüyor olmalıydım ! Gözüm alabildiğince etraf kan gölüne dönmüştü, karlar artık beyaz değil kırmızıydı ! Ve saat öğlene doğru 11 gibiydi ama etraf tamamen sessiz, ağaçlarla doluydu. Uçakta bulduğum pusulaya bakmıştım ve o zaman karar vermiştim. Uçak kaza yapıp Kuzey Kanada’da bir ormana düşmüştü. Hem de ıssız bir ormana. Ne yiyecek bir yemeğim, çikolatam, hazır konserve yiyeceğim vardı ne de içecek bir damla suyum.

 O an aklımda tek bir soru vardı; “İliklerimi donduran bu soğukta, içecek ve yiyecek olmadan, sıcak bir yer olmadan nasıl yaşayacaktım ?”

Kanada FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin