10|Zorlu Bir Görev

Start from the beginning
                                    

"Tamam, dur. Lütfen...özür dilerim. Ben çok sinirlendim."

Derin bir nefes alıp kolumu elinden kurtardım. "Evet, çok sinirlendin ama neye sinirlendiğini anlamadım. Alkın beni revire getirdiği için beni suçluyorsun ve bunu samimi olmamıza bağlıyorsun. Birincisi, benim hayatım ve yaşadıklarım seni ilgilendirmez. Hiçbir şey sana beni yargılama hakkı vermez. İkincisi, insanlar birbirlerine iyilik yapabilirler ve bu illâ ki aralarında bir şey olduğu anlamına gelmez." dedikten sonra son kez gözlerinin içine baktım. "Şimdi ya kendini topla ya da seninle olan arkadaşlığımı bir kez daha gözden geçireyim." dedikten sonra arkamı dönerek odadan çıktım.

Toprak arkamdan seslenmişti ama burada daha fazla durmak için bir nedenim yoktu. Merdivenlerden inerken her şeyin nasıl bu kadar hızlı değiştiğini sorguluyordum. Toprak hep böyle biri miydi? Belki de böyleydi ama kısa süre öncesine kadar test çözmekten başka bir şeye odaklanmadığım için bunu fark edememiştim. İnsanları elbette gözlemlerdim fakat bu durum Fabulasium'a gitmeye başladığım andan itibaren daha çok artmıştı. Belki istemsizce buradaki kişilerle cep evrendeki kişileri kıyaslıyordum.

Neler olduğunu çözmeye çalışırken omzumda hissettiğim sert temasla dengemi kaybettim ve ileri doğru sendeledim. Çarpıştığım kişi hızla belimden kavrarken nefes nefese kalmış bir şekilde başımı kaldırdım. Alkın, mavi gözlerindeki endişe kırıntılarıyla bana bakıyordu.

"İyi misin?" diye sorduğunda başımı sallayarak "Evet, iyiyim. Kusura bakma dalmışım, seni görmedim. Sen iyi misin?" diye sordum.

Duruşumu düzeltirken başını salladı. "Sorun yok."

"Ne oluyor burada?" Toprak birkaç basamak yukarıda durmuş, trabzanı sıkıyordu. Yavaşça tehditkâr bir şekilde inmeye başladığında sorun çıkarmak üzere olduğunu anlayarak araya girdim.

"Bir şey yok Toprak. Merdivenden inerken yanlışlıkla ona çarptım."

Toprak bakışlarını Alkın'dan ayırmadan "Sen ona çarpmamışsındır, o sana çarpmıştır." dediğinde kaşlarımı çattım.

Karşı çıkacakken Alkın benden önce davrandı. "Evet lan, ben ona çarptım. Ne yapacaksın şimdi?"

Toprak başını sallayıp "Ben de sana çarpacağım." diye karşılık verdi.

"Toprak saçmalama!" diye bağırsam da en ufak bir etkisi olmamıştı. Toprak Alkın'ın üzerine uçarken çığlık attım. Çığlığımla birlikte merdivenlerin altında Meltem Teyze ve Yaprak belirdi.

Meltem Teyze telaşla "Oğlum ne yapıyorsunuz? Durun!" diye bağırırken Yaprak bıkkınca izlemekle yetiniyordu. Toprak, Alkın'la birlikte yere düştüğünde vakit kaybetmeden Alkın'ın suratına yumruk atmaya çalıştı fakat Alkın hızlı bir refleksle yumruğunu tutup onu üzerinden yanına yuvarladı.

Toprak küfürler eşliğinde "Simay'dan uzak duracaksın lan!" diye bağırdı ve tekrar Alkın'ın üzerine atıldı.

Ellerimle yüzümü kapatırken sinirle inledim. Bu günün böyle sonlanacağını tahmin edemezdim. Ellerimi yüzümden çektiğimde Yaprak, eline ne zaman aldığını görmediğim su dolu bardağı yerde hâlâ kavga eden Toprak'la Alkın'ın üzerine döktü.

Meltem Teyze şaşkınlıkla "Kızım ne yapıyorsun sen?" diye sorduğunda Yaprak kısaca "Köpekleri de böyle ayırıyorlar." diye cevap verdi.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now