40|Kısa Bir Soluk

1.2K 106 27
                                    

Oy ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim❤️

Keyifli okumalar!

     Gözlerimi araladığımda revirdeki bir sedyenin üzerinde uzanıyordum. Başımda korkunç bir ağrının yanı sıra büyük bir belirsizlik de vardı. Sanki beynimin içini dumanla doldurmuşlar da göz gözü görmüyor gibiydi.

Ben buraya nasıl gelmiştim ki? En son temizlik odasında olduğumu hatırlıyordum. İdil'den bir şey öğrenmeye çalışırken tehdit edildiğimle kalmıştım.  Daha sonra da Fabulasium'a gidip dansı çalışmaya başlamıştım. En son Büyücü ile konuştuğumu hatırlıyordum fakat gerisi yoktu.

"Uyanmış." Eris'in soğuk sesini duyduğumda başımı sağ tarafa çevirdim. Pencerenin önünde duran Alkın'ın bakışları bana dönerken hızla yanıma geldi ve elimi sıcak avuçlarının içine aldı.

"Korkudan aklım çıktı Simay! Senin temizlik odasında ne işin vardı?" dedi Alkın sertçe.

Yüksek çıkan sesiyle yüzüm buruşurken "İdil'e bir şey sormam gerekiyordu." dedim kısık sesle.

Alkın'ın gözleri öfkeyle parlarken "Temizlik odasında mı? Neden tek başına onun yanına gidiyorsun? Ayrıca yine neler oluyor? Neyi araştırıyorsun? Bana haber vermeden bir şey yapmayacağın konusunda anlaştığımızı sanıyordum." dedi.

Ona şimdilik İdil'in bana söylediği şeyi söyleyemezdim. Önce doğruluğundan bir şekilde emin olmam gerekiyordu. Eğer doğruysa da büyük ihtimalle onun yüzüne bakamayacaktım. Annesini öldüren adamın kızıyla sevgili olmaya devam etmek isteyeceğini hiç sanmıyordum. Ayrıca tüm bunların dışında, eğer babam gerçekten böyle bir şey yaptıysa Alkın bunu öğrendiği an onunla yüzleşmek isteyecekti. Alkın'ın tehlikeye atılmasına izin veremezdim.

"Simay! Cevap ver bana." Alkın iyice sabırsızlanmıştı.

Yutkunarak "Bir şey öğrenemedim. Benden onu Egehan'la buluşturmamı istedi. Bunu yapmazsam hiçbir şey söylemezmiş." dedim.

Eris hâlâ suskun bir şekilde beni izlerken Alkın "Babanla ikisini gördüğünü mü söyledin? Onu mu açıklamasını istiyorsun?" diye sordu. Yavaşça başımı sallarken gözlerimi gözlerinden çektim.

Alkın iç çekti ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Güzelim, bunu halledeceğimize söz vermiştim. Onunla muhatap olmana gerek yok. Yine canını sıkacak bir şey yapacak. Sadece bana güven, başkasına değil. Hem ona sorsan da gerçeği söyleyeceğinden nasıl emin olabilirsin ki?" dedi. Emin olamazdım fakat belki de takip edebileceğim küçük ipuçları verebilirdi. Yani ben öyle ummuştum fakat o, ipucu vermek yerine kucağıma bir bomba bırakmıştı.

Cevap veremeden kapı açıldığında içeri endişeyle Pelin ve Egehan girdi.

"Kızılım! İyi misin? Nasıl hissediyorsun? Bir şey olmadı değil mi?" diye sorularını sıraladı Pelin.

Halsizce başımı sallarken "İyiyim, merak etme." dedim ve doğruldum.

"Kalkma." dedi Alkın. Hâlâ sinirliydi.

"Ama iyiyim." desem de kalkmama izin vermedi.

"Tansiyonun çok düşmüş. Gereğinden fazla. Seni bulduğumda yüzün bembeyazdı. Hemen toparlanmış olamazsın." dedi.

"Bunun nedenini tahmin ediyorum sanırım." dedi Eris.

Alkın sorarcasına ona baktığında Eris yaslandığı petekten doğrularak bize yaklaştı. "Karanlık Ruhlar Evi'ne girmiş olmalı. Süvariler onu almaya geldiklerinde engel olamadık fakat bir şekilde ellerinden kurtulmuş olabileceğini ummuştum. Kurtulamamış demek ki. Hatırlasana, sen de ilk girdiğinde çok halsiz dönmüştün." derken Alkın'a bakıyordu.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now