25|Tuhaf Bir Karşılaşma

1.2K 113 56
                                    

Keyifli okumalar!

Şaşkınlık dolu bir sessizlik havada asılı kalmış, üçümüzü de esir almıştı. Babamla İdil arasındaki ilişkiyi bulmayı umarken daha fazla sır karşıma çıkmıştı. Babam, görünüşe göre Eris'in babası ve Alkın'ın annesiyle arkadaştı. Hatta yakın arkadaş bile diyebilirdim.

Alkın'ın gözleri fotoğrafa takılı kalmışken Eris'in ona acıyla baktığını gördüm. "İyi misin?" diye sorarken elini yavaşça onun koluna koydu.

Alkın yavaşça başını salladı ve kırmızıya bulanmış mavi gözlerini annesinin gençliğinden ayırdı. Bana bakmadan "Arkasını çevirir misin?" diye sorduğunda başımı salladım ve dediğini yaptım.

'Güneşli bir gün,
Ada Karanfili, E.D., K.E. ve fotoğrafta yer almak yerine kamera arkasına geçmeyi tercih eden tatlı Beyaz Gül'ümüz...98'

Alkın yutkunarak "Annemin yazısı." dedi ve parmakları yazının üzerinde gezindi. Her bir kelimeyi okşuyordu.

Bakışlarım yüzüne çevrildiğinde orada gördüğüm acı canımı yaktı. Annesine duyduğu özlem gözlerinden taşıyordu ve benim elimden ne yazık ki bir şey gelmiyordu.

Eris "Annenle babamın arkadaş olduklarını biliyordum ama onun babası ne alaka?" diye sorduğunda kaşlarını çattığını gördüm.

"Bir kişi daha varmış üstelik." diye mırıldandım. "Beyaz Gül."

İkisine de bakarak "Daha önce duymuş muydunuz?" diye sordum. Eris "Hayır." derken Alkın kısa bir süre sessiz kaldı. Ardından "Duymadım ama annemin günlüğünde okumuştum. Sadece isim olarak geçiyor. Hakkında bir şey yazmamış. Çok garip, değil mi?" dedi.

Evet, garipti ve başka garip olan bir şey daha vardı. Babamın da bize hiçbir şekilde gençliğinin bu kısmından bahsetmemiş olması garipti mesela. Eris'in babasıyla ve Alkın'ın annesiyle arkadaştı fakat Alkın'ın babasıyla karşılaştığında onu tanımıyormuş gibi davranmıştı. Bütün bunlar ne anlama geliyordu?

Sıkıntıyla "Daha fazla sır." dedim ve fotoğrafı kutuya koyarak Eris'e verdim.

Eris merakla "Sen neyi araştırıyordun ki?" diye sorduğunda ona döndüm. Koyu gözlerinde bana bakarken ilk defa sadece merak vardı.

"Daha farklı bir şeydi." dedikten sonra dudaklarımı dişledim. Derin bir nefes alarak "İdil'i tanıyor musun?" diye sordum Eris'e.

Eris kaşlarını çatarak "İdil mi? Ne alakası var onun şimdi?" diye karşılık verdi.

"Orasını boş ver. Tanıyor musun?" diye tekrarladım.

"Sayılır. Sadece bir sene bizim okuldaydı, sonra gitti. Daha doğrusu buhar olup uçtu." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Nasıl biriydi peki? O zamanlar yani."

Eris dudaklarını bükerek "Yani...bilemiyorum. Bence kendini sevimli göstermeye çalışan suratsızın biriydi. Ona her baktığımda rol yaptığını düşünürdüm ama sanırım okulun geri kalanı öyle düşünmüyordu. O zamanlar bayağı seviliyordu." dedi. Rol yapmak...onun için söylenebilecek en iyi şey buydu sanırım.

"Niye sordun şimdi bunu?" diye diretti. Ona söyleyebilir miydim? Başkasına söylemeyeceğine güvenebilir miydim? Peki başkasına söylemesi benim için önemli miydi?

Alkın yavaşça "Eris, lütfen sorma. Bu, onu ilgilendiriyor." dediğinde Eris'in yüzünde sert bir ifade belirdi.

Her şeyi boş vermiştim. Derin bir nefes alarak "Onu babamla birlikte gördüm." dedim hızlıca.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiWhere stories live. Discover now