X-7

444 55 11
                                    

Günün kızıla çalan bir saatinde yazıyorum bu kez cümlelerimi. Gökyüzündeki maviliğe yoğun bir kızıl gömülmüş sanki. Birazdan güneş batacak. Ondandır herhalde bu güzel renk karmaşası. Bay K, ben tam şu an merak ediyorum da bir gün sizden nefret ettiğimi yazabilecek miyim?

O gün geldiğinde bile aslında yazacaklarımın yaşadığım bir öfke anında dökülmüş cümleler olduğunu bileceğim. Çünkü çok sevdiğin birinden sorun ne olursa olsun aniden nefret edemezsin. Nefret etmen için onu hiç sevmemiş olman gerekir.

Sizden nefret ettiğim gün değil, sizi artık bilmek istemediğim gün benim için biteceksiniz.

Birini artık bilmek istememek ne demek anlıyor musunuz?

Onu tanımak istememek, hakkında hiçbir şeyi merak etmemek, çevresinde olan insanların ağzını aramamak, olduğu yere bakarken dikkat çekmemek için kendi içinle savaşmamak... tüm bunlar ne demek biliyor musunuz?

Size henüz yaşamadığım şeyleri yazıyorum. Bunları yaşamaktan ölesiye korkuyorum. Daha geçen hafta 'keşke size âşık olmasaydım' demiştim. Size âşık olduğum için pişman olduğumu düşünmeyin sakın! Bunun için bir an bile pişman değilim. Tüm söylediklerim birer serzenişten ibaretti. Gönül yarama bazen de olsa merhem sürmem gerekiyor ve böyle zamanlarda elimde olmayarak size karşı duyduğum aşktan şikayetçi olduğumu öne sürüyorum.

Varlığımdan ve kimliğimden habersiz olan bir adama haksızlık ettiğimi biliyorum. Lütfen ani patavatsızlıklarımı mazur görün. Her defasında bir hafta önceki yazdığım cümleler adına özür dilediğimin farkındayım. Sürekli yaptığım hatalar adına bir şeyler zırvalama gibi bir sarmala dolandığımın farkında olduğum ve sizi bunalttığımında...

Geçen hafta şiddetli bir yağmur yağıyordu. Sert rüzgâr ağaçların dallarını savuruyor, uğultusu evlerin içine kadar doluyordu. Tüm söylediklerimi havanın ben de yarattığı etkilerin üzerine yıkamaz mıyız? Bugün ise huzurlu bir hava var. Serin ama aynı zamanda ruhum kadar da dingin.

Bu cümlelerime tebessüm ettiğinizi kestirebiliyorum. Muhtemelen bir eliniz şu an ensenize gitti. Saçlarınızın tam bittiği kısmı hafifçe kaşıdınız. Ardından hareketlerinizin ve söylediklerimin uyum içinde olduğunun farkına varınca, yüzünüze bir ciddiyet yerleştirip başınızı iki yana salladınız. Belki de sizi bu kadar ezbere bildiğim için öfkelendiniz ve mektubun devamını daha sonra okumak için zarfa geri koydunuz. Şimdi de hava almak için teras katına çıkacaksınız. Siz çıkın, geri döndüğünüzde ben hâlâ burada olacağım.

Dakikalar geçiyor ve geri döndüğünüzü, mektuba kaldığınız yerden devam ettiğinizi varsayıyorum. Tamam sinirlenmeyin, artık hareketlerinizi ezbere bilip kulağınıza fısıldayan bir hayalet gibi davranmayacağım. Söz!

Sanırım bunun yerine size ölmeye karar vermiş birinin hâlâ korkuları olduğundan söz edebilirim. Korkuyorum, Bay K. Henüz ölmeden yanınızda ihtişamlı bir kadın görmekten çok korkuyorum. Birkaç gece önce rüyamda sizinle evlenmek için hazırlanan, tatlı telâşa tutulan bir kadın gördüm. Dehşet içinde uyandığımda tüm bunların yalnızca rüya olduğunu bir süre idrak edemedim. Hiç kazanamadığım birini kaybetmekten korkuyorum. Sanırım bu kadar korkuları olan biri doğru düşünemez.

Bir an ruhumdaki kıskançlığın, aşkımın önüne geçebilecek büyüklükte olduğunu hissetmiştim. Bu duyguyu ilk kez tatmıştım ve böylesini daha önce hiç görmemiştim. Açıkla deseniz, yapamam. Betimle deseniz, buna da uygun bir kelime bulamam. Sanırım aşkın bile bir tanımı varken, kıskançlığın hiçbir dilde uygun bir tanımı yok. Sanki ne söylesem eksik kalacak, hiçbir şekilde uygun kelimeyi bulamayacağım.

Kendi kafamı karıştırdığım yetmiyormuş gibi sizi de allak bullak ediyorum, değil mi? Belki de sonunda karşınıza çıkmayacaksam neden sessiz sedasız bir şekilde, duygularımı içime gömerek ölüp gitmeyi tercih etmediğimi merak ediyorsunuz. Kim bilir, bana acımanızı istediğimi, hayata veda ettikten sonra arkamda büyük bir hasar bırakmak istediğimi düşünüyorsunuz. Size yemin ederim, bunların hiçbirini istemiyorum. Hayatta en son isteyeceğim şey bile bana acımanız ve acı çekmeniz olamaz.

Gerçek isteğim ne, biliyor musunuz? Ben... ben sadece...

Bay K, keşke... keşke bana âşık olsaydınız.

İntihar Mektupları [ Tamamlandı ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin