3. Bölüm

1.2K 124 119
                                    

"Sanki anasınıfına başlıyorum Kenma, bir sakin ol."yanımda iki de bir zıplayan ve seke seke yürüyen arkadaşıma yetişmeye çalışırken yorulmuş ve hemen sızlanmaya başlamıştım.

"Biraz sen de sevinsen ölmezsin Shoyo."aslında haklıydı yine de dün yeterince sevindiğime inanıyordum. Kaydımı açtırmaya gelmiş okulu tek başıma gezmiş -ki bu neredeyse bütün günümü almıştı. Ve tüm sevincimi tek başımayken yaşamıştım.

Şimdiyse gergindim. Dün Kuroo beni resim fakültesine getirip işlerimizi halletmişti, kendi dersim sabahtandı ve öğleyi biraz geçen bu saate kadar onların dersini beklemiştim.

İçimde çok garip bir his vardı. Sonuçta hergün vücudumu insanlara sergilemiyordum. Üstelik güzel de değildim cılız, kısa bir şeydim ya öğrenciler modeli beğenmezse?

"Geldik."

"Efendim?"

"Geldik diyorum. Heyecanlanma bu kadar, onlar için çok doğal bir durum bu."beni rahatlatmak istercesine gülümsedi.

Onun sıcak gülüşüne karşılık verip el sallayarak tek başıma binaya girdim. Sınıfa gitmeden önce hazırlanmam için ayrılmış küçük odaya bulup içeriyi yalnız olup olmadığı öğrenmek için süzdüm. Tek olduğumu fark edince de derin bir nefes verip koltuğa bıraktım kendimi.

Gerçekten kalbim göğüs kafesimi zorluyordu. Çok hızlı soluk alıp veriyordum. Bu gerçekten özgüven gerektiren bir işti ve ben bunu sadece mecburiyetten kabul etmiştim.

Birkaç saniye kendimi kontrol altına almaya çalıştım ama faydası olmamıştı. Ben de korkunun ecele faydası olmaz diyerek işe koyuldum. Dersin başlamasına beş dakika kalmıştı acele etmem gerekti.

Kıyafetlerimi solumda ki soyunma kabininde bir bir çıkarmaya başladım. Gözlerim ellerime gitti, titriyordu. Derin bir nefes çektim ciğerlerime, bunu benden önce yapanlarda vardı. Kimse bu durumu yadırgamayacak rahatlamazsan rezil olacaksın asıl. Ve nefesimi bıraktım. Bir nebze işe yaramıştı.

Son parça iç çamaşırımdan da sıyrıldığımda üstüme bacaklarımın yarısını açıkta bırakan siyah sabahlığı geçirdim. Soyunma kabininden yavaşça çıkıp odayı kontrol ettikten sonra aynaya yaklaştım. Bir şey yapmamam söylenmemişti o yüzden sadece saçımı biraz düzeltip beyaz tenimi süzdüm ve odadan çıkmak için kapıya ilerlemeye başladım.

Kapıyı açarken birden içeri dalan kişiyle irkilip ağzımdan kaçan çığlığa engel olamadım. "Ah benim hatam kapıyı çalmayı unuttum, üzgünüm."

Gerçekten mahçup ve telaşlı ifadesiyle beni izleyen genç kıza sorun olmadığını söyleyerek onu rahatlattım. Ardından dikkatimi ona vererek baştan aşağı süzdüm. Sarışın, ufak, tatlı bir kızdı ve sanırım benim bakışlarımdan utandığı için yanakları kızarmıştı.

"Şey ben Hitoka Yachi. Hocanın yardımcısıyım, hazırlandığından emin olmak için gelmiştim. Yeniden özür dilerim."

"Sorun değil Yachi. Ben de Hinata Shoyo."gülümseyerek hafifçe saygıdan eğildim. "Gördüğün gibi hazırım, gidelim mi?" Kız var diye özgüvenli durmaya çalışıyordum ama şu an içten içe yanıyordum yanıyor.

O önden ben arkasından ilerleyerek sonunda resim sınıfının koca kapısının önünde durduk. "Yachi."

"Evet?"

"İçerde kaç kişi var?"dudaklarımı dişleyerek sordum.

"Sanırım yirmi kişi olması gerekiyor." İstemsizce ıslık çaldım. Bu hareketim onu eğlendirmişti anlaşılan çünkü kıkırdıyordu ben de ona katıldım. İyi birine benziyordu umarım ilerde bir çıkmazdı.

"Hepsi daha önceden tecrübeli oldukları için gerilmene gerek yok."başımı salladım ve açılan kapıyla beraber dik durmaya çalışarak içeri girdim.

Birden merakla bana dönen gözlerle ise omuzlarım hemen düşmüştü. Gerçekten herkes çizeceği kişiyi merak ediyordu...

"İyi gözüküyor."

"Çizilecek yeri neresi tam olarak?"

"Bence çok sevimli."

Kimisinin iltifatlarını işitirken aradan birkaç kötü eleştiride gelmişti ama takılmadım. Sonuçta ben de kendimin farkındaydım. Yine de çoğunluğun beğenisini almak iyi hissettirmişti.

Kısa süreli ilgi odağı olma faslım arkadan duyulan seslerle son bulmuştu. Hemen oturmam gereken tabureye ilerleyip yerleştim ve seslerin sahibine doğru döndüm merakla.

Bu... b-bu o muydu?

Dudaklarımı birbirine bastırıp sertçe yutkundum. Yerimde dona kalkmıştım. Çıplaklığımı ve de az önce üzerimde gezinen gözlerden kalan bir parça heyecanı unutmuştum.

Önümde ki genç adama kitlendi iri gözlerim. Onu baştan sona incelerken buldum kendimi o ise farkıma bile varmamıştı. Oda da ki cansız manken kadar değersiz hissetmiştim biran için ama yinede gözlerimi ondan alamıyordum.

Uzun kaslı bacaklarını saran siyah dar pantolonunun içine umursamazca sıkıştırdığı bol gömleği, bileklerini dirseklerine kadar kıvırdığı için açıkta kalan damarlı kolları, kulaklarında ki siyah küpeleri ve ifadesizliğine  rağmen boğazımı kurutan yüzü...

Bu genç adamla sanırım yerlerimizi karıştırıyorduk. Onun doldurması gereken bu koltukta kendime o kadar küçülmüş hissetmiştim ki hızlı hızlı inip kalkan göğsüm yüzünden kumaşın bir parçası aralanmıştı.

Onu kendi tuvalinin başına geçene kadar diğer herkes gibi gözlerimle takip ettim. O ise sadece rahat adımlarla en önde ve tam karşımda ki yerine ilerledi sonra çantasından malzemelerini çıkarmaya başladı, geri kalan kimseyi umursamıyor gibi bir hali vardı. İşi bitince bu sefer yerine sakince oturup cebinden çıkardığı telefonla ilgilenmeye başladı.

Bana bak artık!

Duygularım karman çorman olmuştu. Az önce utanıp sıkılan ben şimdi o lacivert parlak gözlerin sahibi tarafından incelenmek istiyordu. Üstelik odada ki diğer herkesi de unutmuştum.

Ama hiçbir şey olmadı hoca gelene kadar, hayal kırıklığı ile gözlerimi üzerinden çekmek zorunda kaldım ve parmaklarımla oynamaya başladım.

Kenma ve dün söyledikleri geldi bir bir aklıma. Bu istemsizce umutsuz bir kıkırtı peydahlamıştı dudaklarımdan. Gerçekten ben ve karşımda ki mükemmeliyetin tanımını aynı cümle içerisinde geçirmişti öyle değil mi? Adam odanın ortasında çıplak oturan benim bile farkıma varmamıştı. Kafamı umutsuzca iki yana sallayıp düşüncelerimden arındım ve içeri giren hocaya döndüm.

"Evet şimdi başlıyoruz gençler hazırsanız. Yachi perdeleri aç. Shoyo sende lütfen hazır ol."

Asık suratımla onaylayıp üzerimde ki tek parça kumaşa götürdüm ellerimi...

<3<3<3<3<3

nü model [kagehina]Where stories live. Discover now