1

182 12 0
                                    

Fırtına ile sallanan bedenimi durdurmak için kamaramdaki yatağın kenarına tutunmuş bir şekilde bekliyordum. Geminin gelen her dalga ile sallandığını hissetmeme ek olarak işittiğim gök gürültüsü beni yatağa daha da sıkı sarılmaya itiyordu. Korkum benim kamaramdan çıkmama engel olsa da dışarıda fırtına ile savaşan denizcileri fazlasıyla merak ediyor ve onlar için endişeleniyordum. Kraliyetin bu yola giren gemilere bir şey olduğunu bilmesine rağmen halamın beni yanlarına bu rotadan çağırması ölüm fermanımı kendi elleriyle imzaladığını çok net bir şekilde açıklıyordu. Beni bu kamaraya tıkmaları da bunu fazlasıyla kanıtlayan bir olaydı.

Maceracı ruhumun korkunun üstesinden gelmesini beklerken olayı çözmenin verdiği başarı ve tatmin hissi bunu başarmıştı. Ani gelen cesaret ve gurur ile ayağa kalktım ama bu pek uzun sürmemişti. Gemiye yandan çarpan bir dalga beni yere düşürmüştü. Üzerimdeki kabarık kraliyet elbisesi de bu duruma hiç yardımcı olmuyordu doğrusu. Bu sefer daha dikkatli bir şekilde ayağa kalktım. Hemen yanımdaki yatağa tutunarak olası bir düşmeyi engellemeye çalıştım. Birkaç saniye sonra düşmeyeceğime karar verdiğimde yatağı bıraktım. Üzerimdeki şu tüm hareketlerimi kısıtlayan elbiseyi bir an önce çıkartmalıydım. Babamın bir tavsiyesi olarak her zaman ayakkabımda sakladığım bıçağı alarak elbisenin pasta gibi olan katmanlarından ilkini kestim. Altındaki kemik yapıyı da çıkartmıştım. Altımda sadece denizcilerin birinden çalıp giydiğim pantolon kalmıştı. Üzerimdeki o nefes almamı engelleyen korseyi de bıçakla keserek çıkarttım. O kadar sıkıydı ki bıçak olmasaydı çıkaramayacağıma emindim. Gelen rahatlamayla derin bir nefes almıştım.

Son olarak yatağın yanında duran botları da ayağıma geçirip kamaranın kitli olan kapısına yöneldim. Ben rotanın nereye gittiğini anladığımda kaptan adamlarına beni kamarama kapatmalarını emretmişti. Bıçağı kilide koydum ve tık sesini duyana kadar çevirdim. En sonunda kapı tık sesini çıkarıp minik bir gıcırtıyla açıldı. Gemi tekrardan sallandığında hemen kapıya tutunup düşmemi engelledim. Bıçağımı gerekli olacağını bildiğim için elimde tutarak yukarıdan gelen sesleri dinledim.

"Lanet karı! Bizi ölüme gönderdi!" Kaptanın sesi kulağıma geldiğinde şaşırmıştım. Neden emirlerini yerine getirmişti o zaman? Temkinli bir şekilde tahta merdivenlere yöneldim. Ses çıkartmamaya ve düşmemeye dikkat ederek çıkıyordum merdivenleri. Yüzüme güneş ışığı vurduğunda şaşırmıştım. Deniz köpürüyordu ve gemi sanki alabora olacakmışçasına sallanıyordu ama hava günlük güneşlikti. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Tek bur bulut bile yoktu.

"Kaptan, efendim alabora olmak üzereyiz!" Yaşadıklarımız ve duyduklarımız gördüklerimizle bir gram uyuşmuyordu. Duruma hiçbir şekilde anlam vermezken son basamağı da çıkıp güverteye ayak bastım. Herkes oradan oraya koşturuyordu. Kimileri yelkenleri toplamaya çalışıyor kimileri tekneye yük bağlıyorlardı. Şaşkınlıkla bıçağımı sağ ayağıma geri koydum. Anlaşılan herkes beni fark etmeyecek kadar meşguldü.

Farkında bile olmadan birkaç adım atmıştım. Neler olduğunu anlamak için etrafımda döndüm. Gözüm bir metre kadar yukarıda gemiyi kontrol etmeye çalışan kaptana takıldı. Bir kez daha düşünmeden merdivenlere yönelip yanına çıktım. Beni gördüğü anda gözleri önce şaşkınlıkla sonra da öfkeyle parladı. Elindeki viski şişesini düşürdüğünde korkarak bir geri adım attım.

"Ne işin var senin burada be kadın?" Kızgın bir sesle bağırdı ama dikkatini daha fazla veremedi çünkü bir tane daha dalga yemiştik. İkimiz de sola doğru savrulurken o dümene tutundu bense yandaki tahtalara. "Nelerle uğraştığımızı görmüyor musun?" İki eliyle dümeni döndürürken dalgaların üzerine ilerletti gemiyi. "Lanetli sulardayız! Bizi neden buraya getirdin?"

Sorduğum soruyla sinirle bana döndü. "Bana bak çocuk!" Cümlesini tamamlayamadan bir dalga daha çarptı gemiye. Bu o kadar güçlüydü ki neredeyse alabora oluyorduk. Tahta tırabzanlara tüm gücümle yapışmıştım. Kaptan savrulsa da yeniden dümen başına geçip gemi kontrol altına almıştı.

AtlantisWhere stories live. Discover now